Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kamilmasaraci?gmail.com 24 EKİM 2009 CUMARTESİ 3 Cumartesi Şairi Şiirle aramdaki ilişki Bir aşk ilişkisiydi eskiden Güvenilmez Fırtınalı Gelgitli. Zamansa En çok güvendiğim Şımarabildiğim Bir anne gibiydi. ATAOL BEHRAMOĞLU Hayata Uzun Veda Viyana’dan sesler Peter Kruder ve Richard Dorfmeister’den kurulu Kruder& Dorfmeister Sound System ortaya yenilikçi bir dans müziği çıkardı. Depeche Mode ve Madonna gibi ünlü müzisyenlerle de çalışan grup bugün Otto Santral’da saat 23.00’da sevenleriyle buluşuyor. Dünyanın en önemli dans müziği konsept partisi Godskitchen bugün Otto Santral’da Kruder& DENİZ Dorfmeister ÜLKÜTEKİN Sonud System’i ağırlıyor. Peter Kruder ve Richard Dorfmeister’in 1993’te kurdukları grup, elektronik müzikteki melodik temsilini dub ve triphop gibi birçok türle harmanlayarak ortaya yenilikçi bir dans müziği çıkardı. Zaman içinde birçok önemli müzisyen için prodüktörlük de yapan Kruder ve Dorfmeister’in bir başka dikkat çeken yönü de kavramsal sahne şovları. Viyana Sound’unu nasıl tarif edebilirsiniz? Nasıl ortaya çıktı? Aslında Viyana çok geniş müzik altyapısına sahip olan bir şehir. Burada müzikle ilgili ne kadar çalışma yapıldığını görseniz inanamazsınız. Bu soundu 60’ların sonlarındaki ilk lounge örneklerinde daha iyi fark edebilirsiniz. Bu biraz daha organik ve akustik bir tür. Biliyorsunuz prestijli orkestralarda kullanılan piyano ve kontrbas gibi birçok enstrüman Viyana’da üretilir. Bu da Viyana ekolü için bir etken. Dub tınılarını şarkılarınızda kullanma fikri nereden aklınıza geldi? Dub müzik ve bu klasik enstrümanların kıvamlı ritmi bizim müziğimize çok uygun ve işlenebilirdi. Bu yüzden üretimlerimizi bu yönde devam ettirdik. Müziğiniz aynı zamanda nücaz, funk ve triphop gibi türlerle de ilişkilendiriliyor. Bu türlerin sizin gerçek ilham kaynaklarınız arasında olduğunu söyleyebilir misiniz? Tabii klasik müzikten caza kadar birçok tür bizim için kaynak oldu. Bunun yanı sıra egzotika ve etnik müzikten de fazlasıyla etkilendik. Sanırım farkı yaratan biraz da oyunu kendi kurallarımızla oynamamız. Hâlâ ne yapıp yapamayacağımıza, kendimize hiçbir limit koymadan istediğimiz tarzda çalabileceğimize karar verebiliyoruz. Ve bunu on beş yıllık bir kaliteli üretim ve turne geçmişinin üzerine yapmayı sürdürüyoruz. Espirisentır Sahibinin sesi İstatistiğin laneti insanlığın üzerine çökmeden önce, keyif içinde, mutlu, masum bir hayat sürüyorduk ve oldukça iyi düşüncelerle doluyduk. Topus Golcünün kesesi kaledir. İstanbul’un kendine has bir sınırsızlığı var Sıkı takipçileriniz sahne performanslarınıza bağımlılık derecesinde hayranlar. Downtempo müzikle sahnede başarı yakalamanın sırrı nedir? Cevap kavramsal sahne şovlarınız olabilir mi? Kavramsal sahne şovları, görsel destekçimiz Fritz Fitzke’nin bize sunduğu emprovize, video formatındaki görsellerle başka bir boyut kazandı. Sahne üzerinde daha tempolu ve akıcı bir setimiz var. Biraz eklektik bir yaklaşımla nücazdan daha derin seslere kadar herkesin beğeneceği bir set. GStoned albümünün kapağındaki fotoğrafta Simon & Garfunkel’i taklit etmenizin sebebi neydi? Bu arada bazıları sizden yeni Simon & Garfunkel olarak bahsediyor. GStoned projesinden bir tasarımcı arkadaşımızın fikriydi. Bu dediğiniz gerçek bir iltifat, umarım günün birinde onlar kadar başarılı oluruz. Depeche Mode ve Madonna gibi ünlü müzisyenlerle çalıştınız. Sizce onların şarkıları üzerinde çalışmak artistik anlamda müziğinize bir şeyler katıyor mu? Açıkçası prodüktörün görevi sanatçının istediğini yapmaktır. Sanatsal kaygılardan çok olması gerektiği gibi işlenmiş bir düzenleme ya da yeniden yaratım çalışmaları yaptık. Günün sonunda tabii ki bir şeyler kazanıyoruz ama aslolan iştir. Bu İstanbul’a ilk ziyaretiniz değil. Hiç buradaki atmosferle Viyana’yı veya Avrupa’nın geri kalanını karşılaştırdınız mı? Birçok Asya ülkesinde de bulunduk. Ancak özellikle İstanbul’un kendine has bir sınırsızlığı var. Umarız bu hiç kaybolmaz. Her seferinde bundan biraz daha memnun kalıyoruz. On dakka ara Filmde kötü adamı oynayanı nasıl buldun? Daha iyi olabilirdi.. Pet şop Maskeli balo Kaç kere söyledim ona, yavrum maske tak.. yavrum maske tak.. İçinde yoksa olmuyo.. içinde yoksa olmuyooooo.. Rüya tabirleri Misafir çizer: Aleksandra Merkurieva Müzikler felâketzedelerin hizmetinde Ritm Art Perküsyon Grubu bir uluslararası festivale katılmak üzere gittikleri Tayvan’da dayanışma konserleri düzenlerken kendini bulmuş. GAMZE Festival sürerken ülkede patlak veren kasırga ERBİL felaketinin ardından kültürler arası alışveriş için Tayvan’a giden şarkılarımız, dayanışma konserlerinin müziği haline gelmiş. 17 Ağustos’u yaşamış olan grup elemanları hemen kolları sıvayarak müziklerini felaketzedelerin hizmetine sunmuşlar. Grup üyelerinden Mustafa Kemal Çokşen ile Ritm Art’ı ve Tayvan’daki festivali konuştuk. Bize Ritm Art Perküsyon Grubu’nu tanıtabilir misiniz? Grubumuz 2003’te kuruldu, daha önce farklı mekânlarda yaptığımız atölye çalışmaları üzerine bir grup oluşturma fikri ortaya çıktı. Ben Okay Temiz’in ritm atölyesinde çalışıyordum, burada öğrendiklerimi atölye çalışmaları olarak sürdürüyordum. Ritm Art perküsyon atölyesi olarak başladı ve dediğim gibi 2003’te de grubu kurduk. Başlangıçta çalışan insanlar, öğrenciler, hatta ev kadınları atölye çalışmalarına geliyordu, sonra grup oluşunca da bu farklılıkları muhafaza ettik. İçimizde çok farklı yaş gruplarından, amatör, profesyonel çok farklı insanlar var. Bir de beş altı kişilik bir master grubumuz var. Türk Sanat Müziği’nden Afrika ritmlerine kadar geniş bir yelpazede, ritm ağırlıklı bir müzik topluluğuyuz. 2007 yılında Kadıköy’deki mekânımızı açtık, uluslararası olanlar da dahil çok sayıda festival ve etkinlikte yer aldık, yüzden fazla konser verdik. 412 yaş arası çocuklarla bir ritm grubu oluşturduk. Babıâli Şenliklerinde, Maltepe Belediyesi’nin düzenlediği kültür festivalinde, Kadıköy Belediyesi’nin etkinliklerinde yer aldık. En son Yilan International Rain Festival’e katıldık. Bu Tayvan’da gerçekleştirilen dans ve ritm ağırlıklı bir festival. Bu festivale nasıl çağrıldınız? Kim organize ediyor festivali ve nasıl seçiliyor gruplar? Festivalin yapıldığı yeri, Yilan’ı kasırga sıyırıp geçmişti. Festival geleneğini bozmak istemedikleri için konserler yapıldı. Kendinizi birden bu felaketin içinde buldunuz yani. Sonra ne oldu? Biz felaketi medyadan ve kentteki diğer insanlardan dinliyorduk. Sonra bu tablo karşısında bir şeyler yapmak istedik. Felaketzedeler için bir konser organizasyonu yapalım dedik. Ben bir mektup yazdım ve 17 Ağustos depremini yaşamış bir insan olarak grubumuzla birlikte bir şeyler yapmak istediğimizi bildirdik. Sonra başkentteki Uluslararası Ticaret Merkezi’nde bir konser organize edildi. Burada 23 ülkenin ticari ataşeleri, elçilik görevlileri ve orada bulunan işadamlarının da katıldığı bir konser gerçekleştirdik. Biz yanımızda götürdüğümüz demo CD’lerini ve kimi hediyelik malzemeleri de satarak bağış topladık. Toplam 80 bin dolar kadar para toplandı. Çok ilgi ve şaşkınlıkla karşılandı bu girişimimiz ve sonucu da hayli etkili oldu. Nasıl karşılandınız orada, Uzak Asya’da bir Türk perküsyon grubu olarak... Türk müziklerine karşı büyük ilgi vardı. Türkülerimiz, bizim longa dediğimiz Türk sanat müziği parçalarımız çok ilgi çekti. Harmandalı’nı çaldık. Felaketzedelere ithafen “uzun ince bir yoldayım” çaldık. Çok lirik ve duygusal geldi onlara. En çok cilveloy türküsünü sevdiler, onlara da öğrettik. Halayı çok sevdiler, her etkinliğin sonunda konser alanını dolduran insanlarla birlikte halay çektik, halay da öğrendiler yani. Sonra çiftetelli öğrettik. Tayvanlılar Türklere Tuaçi diyorlar, bana tuhaf geliyordu. Bizim asma davullarımızı, darbukalarımızı sevdiler. Tayvan’daki festival her yıl devam edecek. Bizi başka etkinliklere davet etmek için de kolları sıvadılar. Tayvan’da yerel bir etkinlik olarak bir Türk gecesi yapmayı düşünüyorlar. Ticaret Merkezi’nde bir ay boyunca bizim 6 parçalık demomuz bina içinde yayımlanmaya devam etmiş, merkezi radyo sistemi var binanın. Rüyamda şey gördüm.. Korkma bir şey olmaz.. Off the record Şehirde yaşayan sıradan bir İngiliz günde yaklaşık 300 defa kameralara yakalanıyor... Bakırköy’e bir iki.. Bakırköy’e bir iki.. İdil Ülgen’le Cumhuriyet Resitali Caddebostan Kültür Merkezi 27 Ekim’de Cumhuriyet resitali düzenleyecek. Resital saat 20.30’da başlayacak. İfadesini, coşkusunu, duygusunu ve kimliğini evrensel sanatın ufuklarından beslenerek var eden İdil Ülgen, kültürden kültüre, ülkeden ülkeye değişen sanatsal anlayış ve beğenilerin üstüne çıkarak özellikle herkesin ortak paylaştığı “İnsan Ruhu”na hitap eden müzikal anlatımıyla, sanatın evrenselliğini sihirli parmaklarıyla tüm kulaklara sunuyor. Ülgen Avusturya’da Salzburg Mozarteum Akademisi’nde Profesör Heinz Scholz, Carlo Zecchi, Jorg Demus ve Antonin Moravec ile piano ve oda müziği kurslarına katıldı. Ankara Devlet Konservatuarı Yüksek Piano Bölümü ve aynı zamanda İstanbul Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatından mezun olduktan sonra, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarında piano ve solfej hocalığı yaptı. Resitalde sanatçıya, semazenler, bale dansçıları, 10.Yıl Marşı’yla Yonca Lodi ve şiirleriyle Müşfik Kenter eşlik edecek. 2001’den beri devam eden bir festival bu. Dünyanın farklı yerlerinden gruplar davet ediliyor, bu yıl 32 ülke katıldı. Biz kapanış bölümüne davetliydik, yani 723 Ağustos günleri arasında, 11 Temmuz’da başlıyor. Tam 18 konser verdik orada. Festival, International Folk and Art Organisation (IOV) tarafından düzenleniyor. Bu örgütün Türkiye’deki sorumlusu Faruk Alkaya. Seçimde bazı kriterler var, herkes kendi ülkesinin dansını ve müziğini yapacak, kendi enstrümanını çalacak. Türkiye adına bu kriterlere uygun bulunduğumuz için biz seçildik. Internet üzerinden bizi bulmuşlar ve sonra Faruk Alkaya bizi buldu. Bürokratik süreç başladı ve festivale katıldık. Konserlerin bir bölümünü yerel kostümlerle verdik. Kafkas, Silifke, Ege, Antep kostümleri. Beş kişi olarak gittik festivale. 80 bin dolar bağış toplandı Siz oradayken ülkede bir kasırga felaketi yaşandı, sonrasında neler oldu? Evet, biz uçaktan indiğimiz gün, 78 Ağustos’ta tayfun başlamıştı. Buna karşın festival iptal olmadı. C MY B C MY B