19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Çocuk kalmayı başardılar Ethem Kocabağ, kendisi büyümüş olsa da içindeki çocuğu yitirmeyen 49 ünlü isimle yaptığı röportajları Hep Çocuk Kaldılar isimli kitapla bir araya getirdi. Kitapta profesyonel yaşamlarında yükselmiş ve yine de çocuk kalmayı başarabilmiş isimlerle yapılan söyleşiler yer alıyor. İstanbul Oyuncak Müzesi ve Kocabaş’ın ortak projesi olan bu çalışma, sadece bir söyleşi kitabı olmaktan öte, aslında zihinsel anlamda kendini keşfetmek isteyenlere rehber olacak nitelikte. “Kitabımızda yer alan değerli bilim ve sanat insanları, zamana ve mekana nasıl hükmedilebileceğinin, ışığın yaşamlarımıza kalıcı bir şekilde nasıl davet edileceğinin örnekleri arasındadırlar. Kitapta, ‘Ben kimim?’ sorusunda derinleşen ve keşfettiği varoluş vaadinin peşinden koşup bu vaade uygun meslekle eşleşen insanların zihinsel öğretileri yer almaktadır” diyor Kocabaş. İşte ünlülerin bilinmeyen çocukluk anılarından birkaçı... Annesiyla babasının yatak odasında, karyolanın başındaki dolabın aralığından çeke çeke kağıt parçaları çıkaran Adalet Ağaoğlu, büyükbabasının dergilerini parçaladığı için azarlanmış önce. Hatta hiç gözünün önünden gitmezmiş dergi sayfalarının görüntüleri. Sonra ise nerede bir kağıt parçası görse okumaya başlamış. “Maydanoz almaya giderken dahi yolda bir kağıt parçası görsem eğilip alır, okurdum” diyor anılarından söz ederken. Beyazıt Öztürk’ün çocukluğunda en sevdiği oyuncağı telli arabasıymış. Eve yemek yemeye bile gitmeden arkadaşlarıyla oynar, kavga etmeden, paylaşarak geçirirmiş vaktini. Hala oyuncak aldığını söylüyor Öztürk: “Geçen gün de bir helikopter aldım.” Oyuncak denildiğinde bugün bile hala sahip olmayı arzu ettiğini dile getirdiği oyuncak trenleri hatırlarmış hep Cahit Berkay. Almanya’da Köln’de yalnızca oyuncak tren satan bir mağaza olduğunu ve Köln’e her gittiğinde bu mağazaya uğradığını dile getiriyor ve ekliyor: “Mağazada trenin yüzlerce çeşidi ve parçaları var. Hala çok pahalı olduğu için çoğuna ulaşamıyorum. Ekonomik olarak rahatladığım bir dönemde pek çok çeşidinden alacağım.” Erol Günaydın ise tiyatronun da bir oyun ve oyuncak olduğunu dile getiriyor kitapta: “Çocuklar gibi çıkar oynarız, adı üstünde oyun. Ben sanki bir mahallede arkadaşlarımla top oynar gibi tiyatroculuk oynuyorum. Camdan amcalar, ablalar ve dedeler seyrediyor bizleri. Hadi çocuğum geç oldu, girin içeri dediklerinde de perde paydos oluyor. Bu bir oyundur ve tiyatroculuk kadar da güzel oyun yoktur. Değişik karakterlerin içine girip o insanları oynuyorsun.” 17 OCAK 2009 CUMARTESİ 5 Yaşamak istiyoruz! Çok yakınımızda bir savaş var ve bu dram her gün ekranlara yansıyor. Televizyonda bu görüntüleri izleyen çocuklar, gelişim dönemlerine göre aynen savaş alanındaki çocuklar gibi etkilenirler. Yani güven duyguları zedelenir, korkar ve saldırganla özdeşim yapabilirler. Bu nedenle okul öncesi ve okul dönemi çocukların, savaş görüntülerini izlemelerine izin vermemek gerekiyor. durumlarla karşı karşıya kalırlar. Savaş bir travmadır. Bu nedenle her yaştan insan travma sonrası stres bozukluğu belirtileri gösterir. Belirtiler yaşa göre değişmekle birlikte, ortak tepki yas, özlem ve öfkedir.” okul başarısında düşme, ilişkilerinde bozulma, nedeni belli olmayan ağrılar ve depresyon görülebilir. Savaş okul çocuklarının hayallerini değiştirir. Onları saldırgan, düşmanı öldüren hayallere götürür. Barışın hayalini bile kuramayan Filistinli çocuklardan tüm dünyaya: Ergenlik: Savaşla ergenlik döneminde karşılaşan çocuk, istemeden büyür. Saldırganlık, gelecekten umutsuz olma, yaşamı hiçe sayma sonrasında, kayıplarını kendine ya da başkalarına zarar vererek gidermeye çalışan bir kişi olur. Bu çocuklar savaşlar bittikten sonra, herşey düzelmiş görünse de, savaşın etkilerini yaşamları boyu taşırlar. Uzun dönemde, korkular, rüyalar, olayların hatırlanması, yeniden olacak beklentisi izlenebilir. Savaş çocukları barış zamanında, ölümü doğal sayan, saldırgan olmanın ve bazı nedenlerle öldürmenin doğru olduğunu düşünen bireyler olabilirler. Herşeye rağmen güven duyguları korunabilenler ise tam aksine bir daha savaş olmaması için çalışan, ya da olduğunda yaraları sarabilecek eğitime sahip kişiler olmaya çalışırlar. Sonuç olarak savaş onların çocuk ruhunu öldürmüş ve yeni kimlikler geliştirmelerine neden olmuştur. Yani tüm yaşamlarını etklecektir. Savaşlarda, hele uzayan savaşlarda çocuklar askere alınır. Artık çocuk olmaktan çıkan, öfkeli, acımasız, kimseye güvenmeyen, geleceğe baktıklarında sadece karanlık gören çocuklardır onlar. İSTEMEDEN BÜYÜYORLAR Prof. Semerci, çocukların yaşlarına göre savaştan nasıl etkilendiklerini şöyle anlattı: Okul Öncesi: Gelişim dönemleri nedeni ile en çok korunma gereksinimi hisseden gruptur. Bu nedenle ailelerine iyice bağlanma, onlardan ayrılmak istememe, uyumama, yalnız kalmaktan korkma, kabuslar ortaya çıkar. Yakınlarını kaybettiklerinde içe kapanma, ilişki kurmama sıktır. Savaş, okul öncesi çocuğun oyununa yansır. Gazze’de yaşayan, okula gidemeyen, korkudan evden bile çıkamayan 16 yaşındaki Yasmin, İsrail ve Hamas liderlerine şöyle sesleniyor: “Savaşı durdurun. Biz yaşamak FİGEN istiyoruz. Biz insanız ve yaşamak ATALAY istiyoruz.” Evindeki telefondan, Unicef Radyo’ya yaşadıklarını anlatan Yasmin’in öyküsünü, Unicef web sitesinde okudum ve aynen aktarıyorum: “Eğitim görebileceğimiz bir okulumuz yok çünkü sokaklar güvenli değil. Bir cami vardı. Benim odamın penceresinin tam önündeydi. Onu bombaladılar. Çok korktum çünkü pencerenin camı kırıldı ve cam parçaları yatağıma düştü. Uyuyordum, rüya görüyordum sonra ağlamaya başladım. Yataktan fırladım ve annebabamın yanına gittim. Evden dışarı çıkamıyorum, kapının yanına bile gidemiyorum. Çok tehlikeli. Barışın hayali bile çok zor. Çünkü Hamas da İsrail de barışı istemiyor. Ama eğer birbirleriyle konuşurlursa belki birşeyler değişir. Ama çok zor.” Okul Dönemi: Onlar olan bitenin farkında olduklarından, eğer hâlâ gidebildikleri bir okulları varsa yapmalı Ne SAVAŞ ONLARA NE YAPIYOR? Kasapoğlu’ndan minikler için Işıl Kasapoğlu’nun çocuklar için yazıp yönettiği ‘Bilmelisin ki!’ oyunu 8 Şubat Pazar günü saat 15.00’de İş Sanat Sahnesi’nde sergilenecek. Türk masalları ve versiyonlarından oluşan ve bir orta oyunu havasında sahnelenecek olan oyunun karakterleri arasında bilge, meddah, Nasreddin Hoca, Keloğlan ve çocuklar var. Serkan Keskin, Yavuz Pekman, Güliz Gençoğlu, İrem Erkaya, Nadir Sarıbacak, Öyküm Elif Erdoğan, Banu Çiçek, Bülent Çolak, Ahmet Kaynak, Özlem Durmaz, Elif Akşar’ın rol aldığı ‘Bimelisin ki’de, dünyanın dört bir yanındaki çocukların büyüklere kıyasla daha fazla ortak yanının olduğu düşüncesiyle yola çıkılıyor. Tüm oyunların ve çocuklar için yazılan masalların aynı hedefe kitlendiği vurgulanıyor: Daha yaşanılası bir dünyaya... Bu noktadan beslenen oyunda çocuklar Doğu ve Batı dünyasının ‘bilgeleri’ ile bir yolculuğa çıkartılıyor. Gelecekte bizleri yönetecekleri düşüncesiyle, yaşam boyu yanlarında taşıyacakları ve aktaracakları masallarla donatılmaları hedefleniyor ve onlara bilge olmanın yolları gösteriliyor. (Tel: 0212 316 10 83) Çocuk genç ve erişkin psikiyatristi Prof. Dr. Bengi Semerci, bu sorunun yanıtını şöyle veriyor: “En belirgin olanı ölümdür. Savaşlar onların savaşı olmasa da, çocuklar savaşlarda ölmektedir. Üstelik kendilerini koruyamadıkları, daha kolay hedef oldukları için en çok ölen onlardır. Bir kısmı ile ölmemekte, ancak aldıkları yaralar nedeni ile uzun süreli hastane yaşantısı, sakat kalma, uzuv kaybı gibi fiziksel etkilere maruz kalmaktadırlar. Diğerleri ise yaşam tehdidi, açlık, güvendikleri ebeveynlerinin çaresizliğine ve korkularına tanıklık etme, sevdiklerinden ayrılma, kaybolma, evlerinden olma ve şiddete uğrama, şiddeti izleme ya da katılma gibi Çocuğa ulaşmak Çocuk Vakfı’nın “Çocuğa Ulaşmak” başlıklı etkinlikleri bugün başlıyor. Nişantaşı’ndaki vakıf merkezinde bugün saat 13.00’de verilecek “Aile, Çocuk ve Değerler Eğitimi” konulu konferans, herkese açık. Vakıf merkezinde, 24 Ocak cumartesi günü, “Okulöncesi Çocuk Eğitiminin Öncelikleri”, 31 Ocak Cumartesi günü “Anne ve Babanın Çocuk Yetiştirme Tutumları ve Çocuğun Kişiliğine Etkileri”, 7 Şubat Cumartesi günü de “Aile ve Çocuk Kültürünün Temelleri” konuları ele alınacak. Prof. Bengi Semerci, televizyondaki savaş görüntülerinin çocuklara izletilmemesi gerektiğini, bu görüntüleri izleyen çocukların, gelişim dönemlerine göre aynen savaş alanındaki çocuklar gibi etkilendiklerini belirtiyor. Yani savaş, onların güven duygularını zedeler, korkutur, saldırganla özdeşim yaptırabilir. Prof. Semerci’ye göre, daha büyüklere sadece haber kısmı izlettirilip bilgi verilse bile, tekrarlayan ve direkt duyguları arttırmaya yönelik yayınları izlettirmemek, yayınların takibini sürekli hale getirmemek daha uygun. Uygun zamanlarda onlarla konuşmak, olaya ilişkin duygularını öğrenmeye çalışmak çocukları rahatlatacaktır. Basında yer alan haberlerden onları uzak tutmak, ruhsal dengelerini koruyacaktır. Evdeki yaşantıyı normal sürdürmek, erişkinlerin tepkilerini ayarlaması, çocuğun güven duygusunu onarmaya çalışmak, gerek duyduklarında erişkinlerle konuşabileceklerini ve endişelerini aktarabileceklerini anlatmak etkilenmeyi azaltır. ? 2 MİLYON ÇOCUK.. Çocuk Vakfı’nın hazırladığı “Risk Altındaki Dünya Çocukları Raporu”ndan bazı veriler: ? 19922002 yılları arasında 2 milyona yakın çocuk çatışma ortamlarında öldürüldü. ? 15 milyona yakın çocuk çatışmalar yüzünden evlerinden ayrı yaşamak zorunda kalıyor. ? 1 milyondan fazla çocuk yetim kaldı. 6 milyona yakını da sakat kaldı. ? 10 milyon çocuk savaş nedeniyle psikolojik travma geçirdi. ? Yaklaşık 90 ülkede 60 milyona yakın çocuk kara mayınlarının tehdidi altında yaşıyor. ? Afganistan’daki çocukların yüzde 72’si bir yakınını kaybetmiş, yüzde 65’i cesetler görmüş, yüzde 50’si birilerini roketli ya da bombalı saldırılar sonucu ölürken görmüş. ? 35’e yakın ülkede 300 bin civarında çocuk hükümet ya da muhalif gruplar adına asker olarak savaşıyor. 85’ten fazla ülkede çocuklar, askere alınıyor. Bunlar arasında henüz 7 yaşında olanlar da bulunuyor. ? Orta ve Güney Afrika’da bazılarının henüz 78 yaşında olduğu 120 bin çocuk asker, fiilen çatışmalara katılıyor. ? Son yıllarda 60 milyon kişi savaşlarda öldü. Bunların yüzde 80’i kadın ve çocuk. Gölge oyunu Yarıyıl tatilinde İstanbul modern, çocukları, “Gölge Oyunu” atölye çalışmasına bekliyor. Geleneksel gölge tiyatrosundan esinlenilerek gerçekleştirilen bu dört günlük çalışmada çocuklar, her hafta farklı bir gölge oyunu tasarlayacak, gölge karakterler oluşturacak ve hazırladıkları repliklerle kurguyu tamamlayacaklar. 79 ve 1012 yaş gruplarına yönelik çalışma, 2730 Ocak ve 36 Şubat tarihlerinde yapılacak. 257 çocuk öldü Gazze’deki çatışmalarda 27 aralık9 Ocak tarihleri arasında 758 Filistinli öldü. Bunun 257’si çocuk. Yaralanan 3bin 100 Filistinli’nin de bin 80’i çocuk. figenatalay?yahoo.com Faks: 0 212 343 72 64 C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle