19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Berlin, boşuna Türkçe Rap’in doğum yeri değil Almanya’nın başkentinde ilk bakışta Türklerin damgasını taşıyan göç sorunu, yeni ifade biçimleri de geliştiriyor. Özellikle genç kuşaklar için bir toplumsal protesto rengi alan Rap, çift dilli Türk gençlerinin anadillerini sağlam tutma refleksini de içeriyor. Sektörün önde gelen isimlerinden Killa Hakan’a göre, Rap, sokaklardaki adaletsizliğin bir dışavurumu. Almanya’da son 10 yılda büyük yaygınlık kazanan “Türkçe Rap”in, bu ülkedeki Türkiye kökenli toplumun yaşam koşullarından kaynaklandığı sürekli vurgulanır. Doğrudur ve buna örnek bulmak zor değil. Nitekim, Berlin’de OSMAN çalışmalarını “Killa Hakan” adıyla ÇUTSAY sürdüren genç Türk Rap sanatçısı Hakan Durmuş’a göre, “Türkçe Rap” ile Berlin Kreuzberg sokakları, bir kültürün birbirini besleyen parçaları. Demek ki, Türkçe konuşan genç kuşağın bir protesto biçimi olarak “Türkçe Rap”in, Almanya’daki koşullar kökünden değişmedikçe varlığını sürdürmesi de çok doğal. Hakan ve çabasına bir göz atabiliriz. “Killa Hakan”, doğup büyüdüğü şehir olan Berlin gibi bir merkezin bugünkü haline gelmesinde Türklerin büyük payı olduğunu, ancak bu acı yüklü göçmen payının çok sık örtbas edildiğini belirtiyor. Takma adını İngilizcedeki “Killer” (Katil) sözcüğünün Almanca telaffuzundan alan Hakan için, Türkçe Rap’in böylesine yerleşiklik kazanması, Türkçenin Avrupa’daki geleceği açısından da olumlu bir işaret. Şu sıralarda “Türkçe Rap”in Türkiye’deki en tanınmış temsilcilerinden Ceza ile ortak bir albüm çalışması hazırlayan ve bugüne kadar 5 albümle sayısız konsere imza atan “Killa Hakan”, tarzının, Almancaya da “GangsterRap” olarak girdiğini, ama anlamının olumsuzluk içermediğini söylüyor: “Gerçekten de ‘gangster’, sözlük anlamında olduğu gibi, yani haydut falan olarak algılanıyor. Ancak biz buna kültür açısından bakıyoruz. ‘Gangster’, bir yola baş koyan, müzik açısından her şeyi müzik olan anlamına gelir. HipHop kültürü içinde büyüyen, gün görmüş, acılar çekmiş, pişmiş biridir bizce ‘gangster’. O koşulların getirdiği deneyimsizliklerden doğan hataları tekrar etmeyendir. Hatalarını düzelten, doğru yola giren kişidir. Tabii aslında ‘gangster’, bu tarzın çıkış yeri olarak incelenirse, yasadışı işler yapan anlamı veriyor. Uyuşturucudan soyguna, ondan kadın satmaya kadar... Geldiği yer malum. Fakat biz anlamını dönüştürüyoruz. Kısaca, oturaklı adam Rap’idir gangster Rap.” Bu tarzın doğumunu Berlin’in Türkleriyle ünlü Kreuzberg semtinden hareketle anlamayı öneren Hakan, kuşaktan kuşağa aktarılacak bir öykünün sahipleri olduğunu ileri sürüyor: “Kreuzberg bir ‘duvar dibi’ semtiydi eskiden. İşçi aileleri, onların çocukları, bizler ve bir de karanlık, boş sokaklar. Tuvaleti, banyosu evin dışında, devlete ait evler vardı. Burada yaşayanların çoğu Türk işçi aileleriydi. Yani yabancılardık. Şimdi biz hayretle bakıyoruz ışıklar içindeki ‘Kottbuser Tor’a. Ona ‘Kotti’ diyoruz. Binlerce alışveriş merkezi, mağazalar, kalabalıklar, aydınlık sokaklar... Ama biz iyi biliyoruz ‘Kotti’nin bu hale nasıl geldiğini. Yaşam savaşı veren ailelerimizi ve kaybettiğimiz eş, dost, yakın akrabamızı. Onların anısını yaşatıyoruz Kreuzberg’de ve Kreuzberg’le birlikte. Kuşaktan kuşağa aktaracağız Kreuzberg’in hikayesini. Sadece Almanya’da değil tüm dünyada Türkçe Rap burada doğdu. Halen de nabzı burada atıyor. Berlin’in bu tarza desteği giderek artacaktır. HipHop bir kültürdür ve ne kadar yoğun yaşandığı da gelişimine katkısı açısından önemlidir. Kreuzberg sokakları belki şenlendi, kalabalıklaştı, ama hâlâ içi sizi dışı bizi yakar gibi bir durumda...” 13 EYLÜL 2008 CUMARTESİ 5 Ah şu ödevler... Uzun yaz tatili bitti. Okulların açılmasıyla birlikte neyazık ki ödevler de başladı. Biz anneler, her gün bıkıp usanmadan çocuklarımıza söylenip duracağız: “Hadi kızım ödevini yap”, “Oğlum telFİGEN evizyon izlemeyi bırak da ATALAY ödevini bitir!” Esasında ben bu yıl Zeynep’e ödev konusunda müdahalede bulunmamaya karar verdim. Zeynep ilköğretime başladığından bu yana okuldan eve gelir gelinmez ödevler bitsin, defterler, kitaplar okul çantasına yerleşsin, sonra da canı ne isterse onu yapsın istiyordum. Zeynep ise ödeve oturmadan önce kimi zaman bahçede biraz oynamak, arkadaşlarına mektup yazmak ya da kitap okumak istiyordu. İtiraf etmek gerekirse haklı olan oydu. Çocuklar okulda saatlerce ders yaptıktan sonra eve gelir gelmez ödev yapmalarını istemek çok mantıklı değil. Hele de okula yeni başlayan çocuklar, ödev yapma konusunda daha da isteksiz olabilirler. Ödevler ve ders tekrarlarıyla ilgili sorunların belki en iyi çözümü birlikte günlük çalışma planı yapılması. Hatta çocukların kendi çalışma planlarını kendileri yapmaları. Uzmanların, annebabalara günlük çalışma planı hazırlanması konusunda önerileri şöyle: Çalışma planı nasıl hazırlanmalı? ? Okula yeni başlayan çocuklar için çalışma planı annebaba tarafından hazırlanabilir. Çünkü bu çocuklar, programı kendi başlarına yapamayabilirler. ? Çalışma planı yapılırken sadece çalışmanın değil, tüm günün iyi planlanması önemlidir. Yemek, uyku, oyun ve çalışmanın her biri için ne kadar süre gerektiğine karar verip bunu en uygun biçimde bölmek gereklidir. ? Özellikle ilköğretim çağı çocuklarının henüz oyun çocuğu oldukları, oyuna ve oyuncağa uyku ve yemek kadar gereksinim duydukları unutulmamalıdır. ? Okuldan gelir gelmez çocuğun derse oturtulması uygun değildir. Çocuğun biraz dinlenme, biraz atıştırma ve belki de biraz oyundan sonra derse oturması sağlanmalıdır. ? Plan yapıldıktan sonra uygulamada zaman zaman aksamalar olması doğaldır. Gerekirse aksayan yönler değiştirilerek duruma uygun yeni bir düzenleme yapılmalıdır. Kaşınan yara Kendisinin Berlinli olduğunu, ama Türklerin yoğun yaşadığı hemen hemen her şehire gittiğini belirten Hakan, getto’nun da anlamına müdahale edildiğini hatırlatıyor. Protest tarzın genç temsilcisi, “Getto artık kozmopolit anlamına geliyor, her sınıftan insanın rahatça dolaşabildiği alanlar buralar artık. Berlin’in farkı da Berlin olmasında yatıyor diyebilirim” diye konuşuyor. Çekilen acılar ve açılmış yaraların son durumu ile yaptığı Rap arasında yoğun bir etkileşim olduğunu belirten Killa Hakan, müziğinin ve Rap’lerinin ortama, o günkü havaya bağlı olarak değişen bir etkileşim içinde ortaya çıktığı görüşünde: “Aslında her şey kaşıdığımız yaraya, aradığımız sevgiye bağlı. O denge bizi bir biçimde buluyor.” Killa Hakan, Rap’in Almanya’daki Türkçe ile ilişkilerini ise şöyle yorumluyor: “Türkçe Rap, bu dilin gelişmesinden çok, birer yabancı olarak yaşadığımız Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde, bize Türkçeyi gündemde tutma fırsatı veriyor. Bu dili kulanıyoruz. Bizim gibilerin iki dilli bir ortamda Türkçeyi çok fazla geliştirmesini bekleyemeyiz; gerçekten de zordur. Ama önemli olan, mevcudu kaybetmemektir. Ayrıca İngilizce ve Almanca Rap’in yanında Türkçe Rap bir kültür zenginliğidir. Rap’e başladığımız ilk yıllarda çevremizde bize hep ‘Türkçe Rap tutmaz’ derlerdi. Aradan on yıllar geçti ve bizim yaptığımız Türkçe Rap’in artık iyi bir dinleyici kitlesi var. Türkçe Rap’in gelişmesine verdiğimiz katkılar bir anlamda Türkçenin Avrupa’da kalıcı, yerleşik bir zenginlik olması açısından önemli bence.” Şu sıralarda Berlin’de bulunan ve bu tarzın Türkiye’deki önde gelen temsilcilerinden Ceza ile ortak bir albüm hazırlayan Killa Hakan’a göre, Rap’çi, önce kendi yaptığı işten zevk almalı, gerisi çok da önemli değil. Babası eski güreş şampiyonlarımızdan Ali Rıza Durmuş’un deyimiyle “Rap sayesinde eski haşarılıklarından kurtulan” Hakan, stüdyosu olan bir şirket kurarak hem emeğini değerlendirmek, hem de yeni yetişen genç yeteneklere kucak açarak deneyimlerini aktarmak istiyor. Bıkkınlık olursa... Çocuklar bazen ödevlerden çok bunalırlar ve isyan ederler. Bunu da doğal karşılamak gerekir. Çocuğun ödevle ilgili olumsuz duygularını paylaşmak, ona saygı göstermek, anlaşıldığı hissini yaratıp rahatlamasını sağlar. Örneğin, çocuğunuz matematik çalışmaktan bıkıp “bana matematiğin ne yararı var?” diye isyan ettiğinde, ona matematiğin yaşamda ne gibi yararlar sağladığını anlatmak yerine onun ne hissettiğini anlamaya çalışmak daha çok işe yarayabilir. Limanköy’de çok Kitap Kurdu var! Kırklareli’nin Demirköy İlçesi’ne bağlı Limanköy’ün, içinde iki binin üzerinde kitap bulunan bir kitaplığı var. Köy çocuklarının çok ilgi gösterdikleri bu kitaplıkta, geçtiğimiz günlerde, ilköğretim öğrencilerine yönelik “Kitap Kurdu Yaz Etkinliği” düzenlendi. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Mühendisliği son sınıf öğrencisi Ayşe Coşkun ve Uzman Biyolog Özge Keşaplı Can’ın gönüllü çabalarıyla düzenlenen etkinlik, beş hafta sürdü. Amaç, okuma alışkanlıklarını geliştirmek, çocuklarda doğa koruma bilinci oluşturmak ve çocukların el becerilerini geliştirmekti. Etkinlik boyunca, ormanlar, balıklar, memeli hayvanlar, kuşlar ve kuş göçü hakkında slayt gösterimli sunumlar yapıldı, “Microcosmos” isimli belgesel film izlendi, geri dönüşüm hakkında çocuklar bilgilendirildi ve atık piller için geri dönüşüm kutusu hazırlandı. ‘Killa Hakan’ 1960’ların ikinci yarısında yıllarca 52 kiloda Türkiye güreş şampiyonluğunu elinde tutmuş Ali Rıza Durmuş’un oğlu olan “Killa Hakan”ın tam adı Hakan Durmuş. 1973 Berlin doğumlu Hakan’ın başı, özellikle ilk gençlik yıllarındaki “bazı haşarılıkları” nedeniyle dertten kurtulmadı. Hüküm giyerek girdiği cezaevinde ilk Rap metinlerini yazan Hakan, Rap’i yaşamının merkezine koymasıyla birlikte birçok “sorundan” kurtulmayı başardı. Sadece tartışma yaratmak amacıyla o adı verdiklerini belirttiği “IslamicForce” ile ilk albümünü 1997’de “Mesaj” başlığıyla yayımlayan Killa Hakan, 2002’de “Çakallar”, 2003’te “Rapüstad” (Fuat ile birlikte) 2005’te “Semt Semt Sokak” ve 2007’de de “Kreuzberg City”yi çıkardı. Halen Ceza ile ortak albümünün çalışmalarını sürdürüyor, yeni klipler hazırlıyor. Killa Hakan’ın çalışmalarına, albümleri dışında, internetteki “myspace.com/killahakan” ve “ruffmix.de” gibi adreslerden de ulaşmak mümkün. Sanat içinde oyun, oyun içinde sanat İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde, “Suyun bir arada tuttuğu” sergisi paralelinde hazırlanan eğitim programında çocuklar, aileleriyle birlikte performans sanatını ve enstalasyonu keşfediyorlar. Atölye Çalışması: 46 yaş grubundaki çocuklar, “birleşen şekiller” atölyesinde, geometrik parçaları bir araya getirerek mekana yeni anlamlar ve işlevler kazandıracaklar. Tarih: 20 Eylül Ailece Sanat: 613 yaş grubunda çocuğu olan tüm aileler, “Ev Halleri” etkinliğindeki performans çalışmalarında resim kompozisyonları oluştaracak. Tarih: 21 Eylül figenatalay?yahoo.com Faks: 0 212 343 72 64 C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle