Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMARTESİ 06 CMYK 6 1 MART 2008 CUMARTESİ ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? Bağımsız salonlar seyirci bekliyor B ARTIK SIKILDIK VE YORULDUK Adalet DinamitBeyoğlu Alkazar Sineması’nın sahibi “Sinema salonlarındaki seyirci sayısı her geçen yıl biraz daha azalıyor. Bunun birden çok nedeni var. En önemlisi kaçak DVD. Bu durum bizim gibi butik sinemaları çok etkiliyor tabii. Mesela Alkazar özelinde konuşursak, Alkazar’da genel olarak estetik kaygıyla çekilmiş küçük bütçeli Avrupa filmlerini oynatıyoruz. Çevremdeki birçok insan, bu tarz filmlerin kaçak DVD’sini alıyor ya da o filmi internetten indiriyor. İkinci bir neden de, dip dibe açılan alışveriş merkezlerindeki ortalama on salonlu sinema zincirleri... Diyelim ki on sinema salonunun olduğu bir bölgede zincir sinema salonlarından birinin bir ayağı var. Tabii içinde pek çok salon bulunduruyor bu kompleks. Sizin de 23 salonlu bir işletmeniz var... Bir haftada zaten en fazla 10 yeni film vizyona giriyor. Bu durumda zaten 810 tane salonu olan bir sinema bütün yeni filmleri talep etmek zorunda kalıyor. Bizim oynatacağımız, küçük bütçeyle çekilmiş filmi de talep ediyorlar yani. O talep ettiği zaman, zincir sinema salonlarının dışındaki tek işletmeler avantajlarını yitirmiş oluyorlar. Film bulamama gibi bir sıkıntıyla yüzleşiyorlar. İyi ihtimalle filmi hem bize, hem onlara verdiklerinde de, yine biz dezavantajlı oluyoruz çünkü o bölgedeki seyirci sayısı iki salona bölünmüş oluyor. Onlar dayanabiliyor bu duruma çünkü toplam sekiz salonu var bir kompleksinde. Birinin işi düşük olsa, diğer salonlarında oynayan popüler filmlerle dengeliyorlar durumu. İzleyici de oralara gitmeyi tercih ediyor çünkü tek bir yere gittiğinde vizyondaki 10 filmi birden görebiliyor ve mutlaka birinden birini seçiyor. Bu durum tam olarak Ferhan Şensoy‘un ‘Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı’ oyunu gibi oldu. Yani bu zincirler üzerimize direk bir baskı uygulamasalar da, her zaman dolaylı bir baskı oluşturuyorlar. Bir kere onlar sinema zinciri olduğu için asla siz onlara rakip olamıyorsunuz. UIP ve Warner gibi büyük Amerikan film şirketleri tabii ki zincir salonları tercih ediyor. En kısa zamanda, en çok izleyiciye ulaşmak için... Yani bizler açık bir şekilde zarar ediyoruz. Artık sıkıldık ve yorulduk. Her an bırakabiliriz. Artık belli bir yaşa da geldiğimiz için, sinemacılığı aşkla yaptığımız genç yaşımızdaki enerjimiz de kalmadı. Ancak Alkazar’ın kapanmasına içim el vermez. Biz değilsek bile, bir başkasının devam etmesini isterim.” Peşpeşe açılan alışveriş merkezlerinin içindeki sinema zincirleri, eski ve butik sinema salonlarını zor duruma düşürdü. Birçoğu kirasını bile ödeyemez hale geldi. Ayakta durabilmek için destek istiyorlar... ir sinemaya gidip de, salonda sizinle birlikte filmi izleyen iki, bilemediniz üç kişi olduğuna pek çok kez tanıklık etmişsinizdir. ‘Çok güzel bir film aslında. Niye izlemeye gelen olmuyor ki acaba’ dediğiniz mutlaka olmuştur... Ya da en azından Beyoğlu ve Kadıköy’de eskiden tıklım tıklım olan salonlardaki boşluğu farketmişsinizdir. O seans film izlemeye gelenler yeterli olmadığı için filmin oynatılmadığını, hatta bazı salonların kapanmak durumunda kaldığını... Bu hafta bu sorunların nedenlerini aramaya karar verdik. Sinema deyince akla ilk gelen sinema salonlarının sahipleri, müdürleri ve işletmecileriyle ŞİRİN konuştuk. Durumun bizim farkettiğimizden de vahim gerçeğiyle yüzleştik. Yıllardır Beyoğlu‘na renk GÜVEN olduğu katan, İstiklal Caddesi’nin incisi Alkazar, Beyoğlu, Emek, Sinepop ve Yeşilçam Sinemaları kapanma tehlikesiyle yüz yüze. Korsan DVD’ler dolayısıyla her geçen gün giderek azalan izleyicinin bu duruma katkısı su götürmez bir gerçek tabii. Ancak sinemacılık sektörü bugün tanıdık başka bir sorun yüzünden de bocalıyor. Ferhan Şensoy‘un meşhur oyunu ‘Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı’daki gibi tek ya da birkaç salonlu sinema salonları zincir sinema salonlarına karşı direnmekte güçlük çekiyor. Yani bir anlamda potansiyel sinema izleyisi de ‘mahalle bakkalları’ yerine ‘süpermarketleri’ tercih ederken, Kadıköy ve Beyoğlu gibi semtlerdeki sinema salonları da ayakta durmakta zorlanıyor. Beyoğlu Alkazar Sineması’nın sahibi Adalet Dinamit; Beyoğlu Sineması’nın ortaklarından Pervin Tan; Yeşilçam Sineması’nın sahibi yönetmen Reis Çelik; Emek Sineması’nın işletmecisi Hikmet Dikmen; Sinepop, Kadıköy Broadway ve Movieplex Sinemaları’nın sahibi Mehmet Soyarslan; Kadıköy 35 Milim Hollywood Sineması’nın işletmecisi Arif Karakiraz, Atlantis Sinemaları’nın sahibi Yaşar Karaer ve Kadıköy Cinema Moda’nın Müdürü Didem Akdilek‘le konuştuk. Bize sinemaların açık bir şekilde zararda olduğunu ve desteklenmezse hiç istememelerine rağmen bu salonların kapanmak durumunda kalacağını anlattılar. Zincir sinema salonlarının olumsuz etkilerinden, film dağıtımındaki adaletsizliklerden, korsan DVD’nin seyirciyi azaltmasından ve patlamış mısır kültürüyle yapılan kalitesiz filmlerden yakındılar. Ve hepsi birden bütün güçleriyle son çığlıklarını attılar: “Bu salonlar desteklenmezse kapanmak zorunda kalacak!” AYAKTA TUTMAK ZORUNDAYIZ Pervin TanBeyoğlu Sineması’nın ortaklarından “Sinemayı yedinci sanat olarak algılayan kitle Beyoğlu Sineması’nı ilk açılışından itibaren heyecanla izledi. 1989 yılında Beyoğlu Sineması’nı tozlu raflardaki bir Türk filmiyle yaptık. Üstelik de bütün yabancı film şirketleri en iyi filmlerine önermiş olmasına rağmen biz bunu tercih ettik. Bu bir çağrıydı, bir çığlıktı. Bunu Türk sinema camiası çok iyi algıladı ve açılıştan hemen sonra pek çok yapımcı ve yönetmen ‘Film yapacağız, burada oynayabilir miyiz’ diye sordular. Biz hepsine ‘Anahtar elinizde. İstediğiniz gibi oynatabilirsiniz. Yeter ki kaliteli Türk filmleri üretin’ dedik. Türk sineması bugün Batı ve Hollywood sinemasıyla yarışacak ve hatta onun da üstüne çıkacak hasılatlar elde edebilecek bir konuma geldi. Bunun yanında sinema seyircisi de çok eğitildi. Beyoğlu Sineması’nın da Cumhuriyet Gazetesi gibi belirli bir kitlesi var. Seçkinci, özel bir kitle... Ancak son yıllarda pek çok nedenden dolayı izleyicimiz oldukça azaldı. Ekonomik nedenler de var bunda tabii. Korsan DVD kesinlikle çok etkiliyoruz bizi. Ayrıca fast food zinciri gibi bir sinema salonu anlayışı gündeme geldi. Bu da çabuk tüketilen ve mısırlarla birlikte izlenilen filmlere ilginin artmasına neden oldu. Genç kitle bunlarla yoğurulmaya başladı. Bu da maalesef sinema sanatını ve butik tarzdaki çok özel filmleri oynatan ve göz bebeği gibi korunması gereken salonları çok zor durumda bıraktı. Eğer destek alamazsak, bu yılın sonunu zor getireceğiz ve kapanma tehlikesiyle yüz yüze geleceğiz. O yüzden özellikle çağrı yapıyorum. Bu salonları bir şekilde ayakta tutmak zorundayız. Aslında çok komik rakkamlarla bu çark dönebilir, bu salonlar ayakta kalabilir. En başta aydınlarımız ve sinemaseverlere, ardından sinemayı gerçekten ciddiye alan sermaye kesimine, medya ve reklam dünyasına seslenmek istiyorum. Lütfen bize destek olsunlar ve kurum haline dönüşmüş bu sinemalar yaşatılsın.” DEVAM SİNEMASI GİBİ OLDUK Mehmet Soyarslan Kadıköy Broadway, Beyoğlu Sinepop ve Movieplex Sinemaları’nın sahibi “Türkiye maalesef son senelerde yalnızca sinemada değil, birçok dalda modalar, akımlar ülkesi haline geldi. Örneğin bir lokanta bir sene isim yapıyor, diğer sene bir başkası. Bu şartlar altında iş yeri sahipleri devamlılığı sürdürmekte oldukça zorlanıyor. Ayrıca sinema seyircisinde de ciddi bir azalma var. Genel hasılatlarda geçen seneye göre yüzde 20’lik bir düşüş var. 60’lı yıllarda Türk sinemasının iyi dönemlerinde herkes sinemaya giderdi. Yani sinema sadece belirli bir kesimin eğlencesi değildi. Bugün bu büyük kitlenin ilgisini çeken filmler yapılmalı ki, bu insanlar sinemayla olan bağını koparmasın. O zamanlar bu durum Yeşilçam‘ın sevilen yüzlerinin oynadığı filmlerle sağlanıyordu. O günlere doğru gidebilirsek, civar sinemaları da tekrar hareketlenebilir. Ancak bugün birçoğu maalesef kiralarını bile ödeyemiyor. Biz mesela Etiler Movieplex sinemasını kapattık. Kirayı bile ödeyemiyorduk. Pek çok sinema bu tehlikeyle yüz yüze. 50, 60 sinema salonu kapandı bile ve daha da pek çok sinema kapanma yolunda maalesef. UIP ve Warner gibi büyük dağıtım şirketleri de filmlerini daha çok iş yapan salonlara veriyorlar haklı olarak. Ben mesela kimi zaman kopya parasını bile çıkaramam ve utanırım diye her filmi alamıyorum. Artık sanat filmini bile Cevahir’e koyuyorlar ilk haftasında. Oradan alıp diğer salonlara veriyorlar. Biz de devam sineması gibi oluyoruz bu durumda. Böyle olunca da zorlanıyoruz. Ne yapılması gerek peki? Birçok ülkede olduğu gibi devletin bu sektöre destek olması gerek. Mesela birçok yerde devlet elektrik, su parası gibi giderleri indirimli fiyattan veriyor. Bu sinemalar halka açık, kültür yerleri sonuçta. Mesela Paris’te haftanın belirli bir günü belediye günü. Halk bedava film izlemeye giriyor, parasını belediye sinemalara veriyor. Diğer ülkelerde sinemalar canlı ve ayakta kalsın diye bu tarz uygulamalar yapılıyor. Mesela neden Kültür Bakanlığı Eurimages gibi bir sistem oluşturup, sanat filmi ve Türk filmi oynayan sinemalara belirli bir oranda parasal destek vermiyor?” İKİ KİŞİ İÇİN AÇIYORUZ Didem AkdilekKadıköy Cinema Moda’nın Müdürü “Artık sinema izlemeye bizim gibi salonlara pek gelen yok. İnsanlar film izlemek için daha çok zincir sinemaları tercih ediyorlar. Moda Sineması’na kimi zaman bir seansa sadece iki kişi geliyor. İki kişi için koskoca salonu açıyoruz ama gelen gideni karşılamıyor böyle durumlarda. Zaten genel olarak zarar ediyoruz biz de... Kirayı çıkardığımız aylar oluyor, çıkaramadığımız aylar oluyor. İzleyicinin gelmesini sağlayan en önemli neden filmler aslında. Çünkü bizim sinema salonumuz güzel, reklam da yapıyoruz ama yine de pek gelen olmuyor. İzleyicinin artmasını ancak yeni giren filmleri alarak sağlayabiliriz. Ancak biz filmler girdikten birkaç hafta sonra alıyoruz. Film şirketleri filmleri verirken sinemaların iş oranına bakıyorlar. Daha çok işi hangi salonlar yapıyorsa yeni ve iyi filmleri onlara veriyorlar. Bu açıdan zincir sinemalar daha avantajlı oluyor tabii. Biz filmleri arkadan takip etmek zorunda kalıyoruz.” PATLAMIŞ MISIR KÜLTÜRÜ Reis ÇelikBeyoğlu Yeşilçam Sineması’nın sahibi “Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de, birbiri ardına açılan çok yönlü alışveriş merkezleri sinema seyircisini de müşterilerinin arasına katmaktan geri durmuyor. Bu durum alışveriş merkezlerine giden insanların gündemlerine sinemayı sokmak açısından iyi ama diğer yandan sinema sanatı üzerine kurulmuş sinema salonları bu gelişmeden dolayı seyirci kaybediyor. Sinema salonlarının dünyadaki seyrini iyi izlemek lazım. Dünyada büyük salon zincirleri hem film seçiminde, hem de film yapımında giderek daha etkili hale geliyor. Bu salon zincirlerin istedikleri filmlerin dışındaki bağımsız sinema filmleri giderek daha zor salon bulma durumuna geliyorlar. Bu yüzden bağımsız filmlere kapılarını açan salonlar bölgesel yönetimler veya kültür bakanlıkları tarafından destek görüyorlar. Örneğin Almanya’da 700 civarında alternatif sinema salonu var ve bunlar aralarında bir birlik oluşturmuşlar. Bağımsız filmleri bu birlik aracılığıyla salonlarında oynatabiliyorlar. Tabii bundan daha da önemlisi, bu alternatif sinema salonlarının belediyeler ve eyalet bakanlıkları tarafından mali olarak desteklenmeleri. Ülkemizde bağımsız sinema fimlerinin salon bulma şansı giderek imkansız hale geliyor. Biz Yeşilçam Sineması’nı bu mantıkla kurduk ve çizgimizden taviz vermeden bağımsız alternatif sinema filmlerini oynatıyoruz. Açılıştan bu yana sinemamızı kendi çabalarımızla destekleyerek ayakta tutmaya çalışıyoruz. Ama bunun da bir dayanma ve durma noktası var.” FİLM ŞİRKETLERİNİN ŞARTI Arif KarakirazKadiköy 35 Milim Hollywood Sineması’nın işletmecisi “Tek salonlu sinemalar hiç iş yapamıyor günümüzde. Birçok nedeni var bunun. Bir tanesi, film şirketleri. Bir film vermek için 6 hafta oynama şartı koşuyorlar. Bir de sinema kiraysa al başına belayı... 6 hafta aynı filmi göstererek ayakta durmak çok zor. Bir diğer nedeni de alışveriş merkezlerindeki zincir sinema salonları. İnsanlar artık çoğunlukla oraları tercih ediyorlar. En büyük pastayı bu zincir sinema salonları yiyor. Bizeyse sadece küçük dilimler kalıyor. Sinemacılık artık daha ziyade zincir sinemalarla devam ediyor. Bir de bu tek sinemaların çoğu kira zaten. Hiçbiri para kazanamıyor artık, hatta kirasını bile ödeyemiyor. Bu tarz sinema salonlarının sonu yaklaştı. Herhalde birçoğu kapanacak. Ya tiyatro olacaklar, ya da gece klübü.” SEKTÖR ‘ALIŞVERİŞ’E KAYDI Yaşar KaraerAtlantis Sinemaları “Alışveriş merkezlerinde açılmakta olan sinema salonları diğer tek işletme sinemaları olumsuz yönde etkiliyor. Sektörün alışveriş merkezlerinin içindeki zincir sinemalara kayması, diğer salonların 45 sene içerisinde tamamen kapanmasına neden olacağını düşünüyorum. Bu dönem elimizden geldiğince mücadele edip, ayakta kalmaya çalışıyoruz. Şayet beklentilerimize cevap alamazsak başka alanlara yöneleceğiz, başka işler yapacağız.” GENÇLİK ‘ABUK’LARA GİDİYOR Hikmet DikmenBeyoğlu Emek Sineması’nın Müdürü “Gençler artık alışveriş merkezlerindeki sinemaları tercih ediyorlar. Hem gezeriz, hem filme gireriz diyorlar. Belki daha iyi teknoloji, daha iyi koltuk diyerek gidiyorlardır... Sonuçta bu zincir sinemaların dışındakilere pek giden kalmadı maalesef. Eskisi gibi güzel filmler de izlenmiyor. Gençlik abuk subuk işlere gidiyor. ‘Kodum mu oturturum’ diye esprilerin yapıldığı işlere... Diğer pek çok sinema gibi biz de zor durumdayız sonuçta. Kiramızı bile çok zor veriyoruz. Bu sinema zincirleri de işlerimizi çok etkiliyor. Tek salonla ayakta durmak çok zor artık.”