19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 ARALIK 2008 CUMARTESİ 3 Cumartesi Şairi Keneler ve sivrisinekler Çevrende uçuştuğunda laf kalabalığıyla Boşuna kafa yorma, tüketme ince sözler Karşı koyma bu kaba gürültüye ve çığırtkanlığa Çünkü mantık da, üslup da sevgili dost O inatçı sürüyü etkilemez Kızmak da boş, fakat kaldır elini ansızın Ve şimşek gibi bir yergiyle onları ez Aleksandır Puşkin Türkçesi: Ataol Behramoğlu Döneğin yeri “Maneviyat da önemli!” Espirisentır TOKİ MOKİ Pazarlar alışveriş merkezlerine yenildi Meşhur Salı Pazarı geçen hafta son kez Kadıköy’deki yerinde kuruldu. Kadıköylüler bilir, pazarın kurulduğu günler Kadıköy trafiği epey yoğunlaşıyordu. Fakat pazarlara alternatif olarak düşünülen alışveriş merkezlerinin trafik üzerindeki etkisi de herkesçe malum... ‘Dommatis, biber, batlıcan... Gel abla, geeeeel! Her şey çok ucuzaaaaa...’ Bu cümleler hemen herkese pazarı çağrıştırır. Pazarcılığın geçmişi Osmanlı zamanlarına kadar dayanıyor aslında. O zamanlar halka ayrılan pazar yerlerinde hemen ŞİRİN hemen her şeyi bulmak mümkündü. GÜVEN Yemen kahvesinden, Kütahya çinilerine, Çin çaylarından çeşitli ülkelerin yiyecek ve baharatlarına kadar... Bugün pazarcılık geleneksel bir meslek olarak hâlâ sürüyor. Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki pazarlara akın akın insanlar gidiyor. Evlerinin ihtiyaçlarını toplu halde ve daha uygun fiyata giderebilmek için... Ancak son günlerde pazarcılar biraz şikayetçi. Geçinmeleri her geçen gün daha da zorlaşıyor, hatta onlar mesleklerini tehdit altında da görüyorlar. Çünkü çeşitli semtlerdeki pazarlar kapanıyor ve yerlerine çok lazımmış gibi alışveriş merkezleri açılıyor. Ne semt sakinleri memnun, ne de pazarcılar... Ama sonuç değişmiyor. Kimi pazarların da yerlerini değiştiriyorlar. Şehir içinden daha dış kısımlara alınan pazarların metre kareleri küçülüyor, pazarcıların işleri de kötü etkileniyor. Hem küçülen tezgahlar yüzünden, hem de azalan müşteriler yüzünden... Diğer yandan semt sakinleri de ihtiyaçlarını bu krizde eskisi kadar ucuza gideremiyor. Kimisi yeni pazarın yerini öğrenemiyor, kimisine yeri uzak geliyor ama her koşulda yaşam pazarcılar için daha zor hale geliyor. İstanbul’da tüm bu süreçlerden geçmiş, yani küçülmüş ve müşteri sayısı azalmış pazar çok. İstanbul Umum Pazarcılar Esnaf Odası Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Zeki Ata’dan aldığımız bilgilere göre Bakırköy’de Salı günleri açılan Osmaniye Pazarı sokak arasından daha dışarıda açık bir araziye taşınmış. Esnaf bu durumdan oldukça kötü etkilenmiş ve gelirleri düşmüş. Bayrampaşa’da Çarşamba günleri kurulan Kocatepe Pazarı’yla, her cumartesi açılan Kartaltepe Pazarı da Belediye’nin gösterdiği başka bir alana taşınmış. Eski ve yeni pazar yerleri arasındaki mesafe açıldığı için bu pazarcılar da iş kaybına uğramış. Bahçelievler’deki Ünverdi Pazarı’nın da yeri değişmiş ve yeni pazar oldukça sapa bir bölgeye taşındığı için oldukça verimsiz bir hale gelmiş. meyve ve sebzeyi uygun fiyata alan Kadıköylüler’in bir kısmı da evlerine uzak olacak yeni pazara gidemeyecek. Bostancı Pazarı da oldukça merkezi olan Minübüs Caddesi üzerindeki yerinden Bostancı Lunapark’ının arkasına küçülerek taşınmış. Sahrayıcedid’deki pazar da iç kısımlardan dışa, Ankara Asfaltı’na doğru kaydırılmış. Tabii yine küçülerek... İkili Görüşme Geldim.. gördüm.. yendim.. Kahveniz nasıl olsun? Son fırsat BeterUs Şimdi çok cazip fiyat avantajı ve ödeme koşullarıyla seri sonu liboşlar.. “Ayakta ölmek dizüstü yaşamaktan iyidir!” LAPTOP Sözlük HİSSİ KABLELVUKU: “Bize bişi olmaz”ın latincesi.. HÜMANİST: Babandır.. Pazarcılık yok olabilir Zeki Ata ve İstanbul Anadolu Yakası Umum Pazarcılar Esnaf Odası Genel Sekreteri Şükran Gicili, yeri değiştirilen pazarların oldukça kötü etkilendiğini vurguluyorlar. Müşterilerin yeni yeri öğrenene kadar pazarların hiç iş yapamadıklarını ekleyen Ata ve Gicili, ayrıca İstanbul’daki tüm alanların doldurulduğundan ve pazarlar için yer ayrılmadığından da şikayetçi. Getirisi daha yüksek yerlere önem veren belediyelerin pazarlarla yeterince ilgilenmediği bir gerçek. Gün geçtikçe mesleklerinin zorlaştığını vurgulayan Ata ve Gicili, ‘pazarcılık’ mesleğinin yavaş yavaş yok olmaya yüz tuttuğunun altını çiziyor: “Ekmeğimiz giderek ufalıyor. 2000 yılından beri işler bırakın iyileşmeyi, %90 tersine döndü. Yok olma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Biz elimizden geldiğince direnç gösteriyoruz ama gelirlerimiz giderek düşüyor. Kanunlar korumazsa ‘pazarcılık’ yok olacak. Alışveriş merkezleri bizleri çok etkiliyor, bu süreç bizi yok edecek.” Evet pazarlar kapanmaya, yerleri değiştirilmeye devam ederse bir meslek tarihe gömülecek. Üstelik insanlar da pazarların yerine açılan alışveriş merkezlerinden ihtiyaçlarını gidermek zorunda kalacak. Tabii yükselen fiyatlara uyum sağlayabilirlerse... Yani hem pazarcılar, hem halk zor durumda kalacak. Peki yok mudur bunun bir çaresi? Baba büyüksün “Ayakkabıya verdiğin paraya acımıcaksın abi!” Burç sentır Pardon yani Nüfus azalıyo.. Yeşil çoğalıyo.. Ozon deliği kapanıyo.. Beton yok oluyo.. Trafik rahatlıyo.. Hayat ucuzluyo.. Kültür artıyo.. Bana müsaade.. Yanlış hatırlamıyosam KOÇ burcundakiler bu hafta pozitif düşünecekmişsiniz.. Auguste Comte’unu al da git asabımı bozma.. Pazarlar küçülerek taşınıyor Şişli’deki eski Halk Pazarı da kapatılan pazarlar arasında. Yerine ise daha çok kâr getirecek otoparklı bir alışveriş merkezi yapılmaya başlandı. 1969 yılında İstanbul Belediyesi tarafından ‘Örnek Pazar Yeri’ tabelası ile kurulan Kadıköy Salı Pazarı’nın da yeri değişiyor. Kızıltoprak’tan Yeldeğirmeni’ne, Söğütlüçeşme’den Kadıköy Meydanı’na kadar cadde ve sokaklara yayılan pazar, Hasanpaşa İkbaliye Mahallesi’ne taşınıyor. Trafiği aksattığı gerekçesiyle yeri değiştirilen pazarın yerine büyük bir alışveriş merkezi yapılması hedeflenmiş. Alışveriş merkezi trafiği rahatlatır mı bilemeyiz ama yaklaşık 2 bin metrekare küçülen yeni pazar yerinde pazarcıların satışlarının düşeceği bir gerçek. Taze Doktorunuz diyor ki Herşeyi problem yapmayın.. biraz da hayata BOP verin! kamilmasaraci?gmail.com Bir kahvenin binlerce mil hatırı var Böbrek taşlarına ZUHAL AYTOLUN Yemek sonralarında, zor uyanılan sabahlarda, “dur şunu kahve içerken konuşalım” anlarında, “kız isteme” törenlerinde kısacası hayatımızın pek çok önemli anlarında Türk kahvesi var yıllardır. Keyfi, törensel bir içilme ritüeli, öğrenilmesi ve öğretilmesiyle gerçek bir kültür temsilidir. Hatta hâlâ kahve içelim deyince hazır kahvelere alışamayanlarımız dahi var. Sonra sonra girdi çünkü hayatımıza büyük kahve zincirleri. Soluklanmak için içilen kahvelerin yanı sıra büyük bardaklar ve çeşitli aromalarla tanıştık. Kremalı, soslu, şekerli, aromalı kahveler. Türk kahvesi tiryakilerimiz zincir kahvelerin mönülerine Türk Kahvesi’ni ekletmeyi başardı ama henüz yurtdışında mönülere girmekte yeterli başarıyı sağlayamadık. CNR Expo’da düzenlenen World Barista Championship yarışmasının Türkiye ayağı ‘1. Çay Kahve Sıcak ve Soğuk İçecekler Fuarı’yla birlikte sektörel bir hareketlenme yaşanıyor bugünlerde. Kafe işletmecilerinin, kahveseverlerin ve üreticilerin bir araya geldiği fuarın düzenlenmesiyle birlikte sektörel bir atılım meydana gelirken Türk kahvesi de bir kez daha dünyaya duyurulacak. Fuar dahilinde ayrıca Kahve Yıldızları yarışması da düzenleniyor. Amatör ya da profesyonel anlamda tüm katılımcılara açık olan yarışma ile birlikte kahveyle ilgilenenlere kendilerini kanıtlama fırsatı sunuluyor. Düzenlenen 5 yarışmanın birincileri de yurtdışında Türkiye’yi temsil edecek. Biz de hem kahve kültürü hem de fuarın getirileri ile ilgili Kivahan Gıda’nın sahibi Özen Demircioğlu ve Avrupa Özellikli Kahve Birliği (SCAE)’nin Türkiye koordinatörü ve bütün yarışmaların tek ulusal yetkilisi Şerif Başaran’la konuştuk. Fuarın en önemli özelliklerinden biri tüm sektörün bir CNR Expo’daki fuar, Türkiye ve dünyadan kahve sektörünü bir araya getirdiği gibi Türk kahvesini dünyaya tanıtması açısından da önem taşıyor. Başaran, amatör ya da profesyonel kahve yapabilen herkese açık olarak düzenlenen yarışma ile birlikte de yoğun bir taleple karşılaştıklarını dile getiriyor. Kiva Han Gıda ve Medya Fors’un katkılarıyla yapılan ‘Kahve Yıldızları’ yarışması, Barista (Kahve Barmeni) Yarışması, Latte Art (Süt Sanatı)Yarışması, Alkollü Kahve Yarışması, Kahve Tadım Yarışması ve Türk Kahvesi Yarışması kategorilerinden oluşuyor. Demircioğlu ve Başaran en çok da Türk kahvesi konusunda hassasiyet göstermek gerektiğine değiniyor. “Türk kahvesi bizden dünyaya yayıldı diyoruz ama bu konudaki çalışmalarda çok geri kalmışız. Atılıma geçmek gerekiyor. Amaç, sektör içinde insanlarla ilişkide olmak ve dünya mönülerine Türk kahvesini yazdırabilmek. Kahve kültürümüz ve seremonilerimizle ilgili güzel bir tarihimiz var” diyor Demircioğlu hedeflerinden söz ederken. yeni bir çözüm Böbrek taşı ağrısı deyince bir dakika durup düşünmek gerek. Ağrı, o denli şiddetli oluyor ki hastayı şoka sokabiliyor. Şiddetli ağrı taşın idrar yoluna düşüp bu kanalı tıkaması sonucu oluşuyor… Bazen de hiç belirti vermeden tüm böbrek taşlarla dolup, böbreği işlevsiz hale getirebiliyor. Böbrekteki taşların alınması için ise pek çok yöntem uygulanıyor. Bu yöntemler taşın böbrekteki konumuna ve büyüklüğüne göre değişiyor. Türkiye’de çok yeni olan “retrograd intrarenal cerrahi” yöntemi de bunlardan biri. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Ulvi Önder, böbreğin içinde alt toplayıcı sistemde (alt kalis) oluşan, vücut dışı taş kırma uygulamasına (ESWL) yanıt vermeyen taşların alınmasında bu yöntemin kullanıldığını ifade ediyor. Bu yöntemin en önemli özelliklerinden biri de idrar KÜLTÜR YAYILIYOR Türk kahvesi aslında bu topraklarda yetişmemesine rağmen Türkiye’nin markası olarak dünyaya en iyi pazarlanan ürünü. Dünyanın her yerinde Türk kahvesi olarak anılıyor. Son yıllarda kahve zincirlerinin artmasıyla kahve kültürünün arttığı düşünülse de, çok ciddi bir artışın gözlemlenmediğini söylüyor Başaran. 2007 verilerine göre kişi başına düşen yıllık kahve miktarı 294 gram, yani yılda 20 fincan. 5 yıl öncesine göre artış yaşanmış ancak yine de ciddi bir kahve içicisi olduğumuz söylenemiyor. Türkiye’de kahve içimi daha çok oturularak ve sohbete eşlik eder şekilde tüketiliyor. Yurtdışında ise ‘take away’ denilen, kağıt bardaklarla alınarak yolda yürürken dahi içilebiliyor. Türkiye’de bu oran çok düşük tabii. Başaran, son yıllarda çekirdek kahvenin çok rağbet görmeye başladığından söz ediyor. yerde buluşup kendini tanıtabilme olanağı bulması. Başaran, aynı sektörde olmasına rağmen, bazen birbirinden habersiz kalan şirketlerin birleşip daha büyük bir güç olması açısından fuarın önem taşıdığını söylüyor. Kahve makineleri, cezve, fincan porselen gibi çok sayıda üretici grubunun bu tür fuarlarda kendini gösterip ihracat olanağının doğuracağını söyleyen C MY B C MY B yollarından böbreğe ulaşılıyor olması. Önder, “İdrar yollarından bükülebilir (fleksible) üretereskop denilen alet ile girilip böbreğin içinde bu yerleşimdeki taş lazer enerjisiyle parçalara ayrılıyor ve parçalar ya basket denilen özel bir aletle çıkarılıyor ya da kendiliğinden düşmeye bırakılarak parçaların dökülmesi sağlanıyor” diyor. Doç. Dr. Ali Ulvi Önder, bu yöntemin her taş için uygun olmadığının altını çiziyor: “Genellikle 11,5 santim arasında büyüklükte, böbreğin alt toplayıcı sisteminde oluşan taşlara sahip hastalar bu uygulama için adaydır. Ancak bu taşlar vücut dışı taş kırma yöntemine (ESWL) yanıt vermeyen ya da ESWL uygulaması ile başarının düşük olacağı düşünülen taşlardır.” Bu yöntemin en önemli üstünlüğü ise kişiyi perkütan cerrahiden kurtarıyor olması. Bu yöntemde kanama olasılığı yok denecek kadar düşük.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle