19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 08 29/8/07 16:28 Page 1 CUMARTESİ EKİ 8 CMYK ? Suikastçı (Rogue Assassin) Philip G. Atwell’ın yönetmenliğini yaptığı Suikastçı’da Jet Li, Jason Statham, Steph Song ve Nadine Velazquez rol alıyor. Steven Chasman, Jim Thompson ve Christopher Petzel’in yapımcı olarak imza attıkları filmin senaryosu Lee Anthony Smith ve Gregory J. Bradley kaleme aldı. Suikastçı’da Li ve Statham Asya yeraltı mafya dünyasındaki şiddet dolu çatışmaların ortasında birbirlerine rakip iki adamı canlandırıyorlar. Ortağı kötü şöhretli suikastçı Rogue (Jet Li) tarafından vahşice öldürüldükten sonra, FBI ajanı Jack Crawford (Jason Statham) kaçak katili bulmaya ve ortağının ölümünün intikamını almaya yemin eder. Ama Rogue izini kaybettirir, ta ki 3 yıl sonra Çin mafyasının lideri Chang (John Lone) ile Japon Yakuza patronu Shiro (Ryo Ishibashi) arasında kanlı bir savaş başlatmak üzere tekrar ortaya çıkana kadar... Bu kez Rogue’u yakalamaya kesin kararlı olan Crawford özel suç uzmanlarından oluşan ekibini bu çatışmanın içine sürükler. Fakat Crawford’ın intikam arzusu mesleki yargılarını gölgeler. Şiddetin dozu artarken Crawford nihayet düşmanıyla yüz yüze gelir ama keşfettiği şey Rogue ya da planları hakkında hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığıdır. Si ne ma 8 ge denizinde kaybolmuş düşsel bir adada, Homeros’tan çok önceki zamanlarda, bir domuz ahırında yarı insan yarı domuz, yetim, dilsiz Minor (José Garcia) can dostu dişi domuzun (Mauricette) eşliğinde yan gelmiş gevşeklikle, tembellikle dolu dingin günlerini geçirmektedir. Mitolojik ormana sıvıştığı bir gün çağının en etkileyici ASLI kişiliklerinden biriyle karşılaşır: Tanrı Pan diğer SELÇUK adıyla Satyre (Vincent Cassel). Keçi öğretileriyle Minor’a putperestliğin beraberinde getirdiği beklenmedik şaşırtıcı durumları açıklar. Minor ilk kez merak duygusunu böylece öğrenir. Şair Karkos’a (Sergio PerisMencheta) sözlenmiş piskoposun (JeanLuc Bideau) kızı Clytia’yı (Mélanie Bernier) gözetlemek için zeytin ağacının dalına tüneyen Minor birden kötü bir şekilde toprağa çakılarak ölür. Filmin henüz başlarındayken durum elverdiğinden Minor dirilir üstelik su gibi konuşmaya da ??????????????????????????????????? Majesteleri Minor E başlar. Şaşkın kasabalılar (Claude Brasseur, Rufus, Taira) Minor’un öldükten sonra dirilip üstüne üstlük inanılmaz bir belagat ustası kesilmesiyle dona kalmışlardır. Kahinin (Bernard Haller) öğütlerine de dayanılarak Minor kutsal kral seçilir ve sorunlarda başgösterir. KRALIN ÖYKÜSÜ Senarist Gérard Brach bu düşsel dünyayı on beş yıl önce 1992’de yaratmıştır ama kimseler bu çok cesur, riskli projeyle ilgilenmemiştir. Olanaksızları gerçekleştirmeyi daima seven JeanJacques Annaud, senarist dostunun bu ayrıksı senaryosunu filmleştirmek için 9 Eylül 2006’da son Astérix’in çekildiği İspanya’daki Alicante Stüdyoları’nın dokuz setinde çalışmaya başladı. Minor, çocukken dişi domuzlarca yetiştirilen, dört ayak yürüyen, domuzca konuşan, piskoposun kızını görünce aniden heyecanlanıp iki ayağı üstüne dikilen, kendisine arasız dalkavukluk edilen, sonra da kral olan bir adamın öyküsü. Minor’un dünyasında ihanet, güdümleme, din baskısı, çiftleşme var. “Taşlama türüne yeniden dönmek, komediyi tarihi gerçekliklerle birleştirmek istedim. Mitolojiye, inançlara bürleski karıştırmak hoşuma gidiyor” diyor yönetmenyapımcısenarist Annaud. Putperest toplulukların dayanaklarını entellektüel zinayla, YahudiHırıstiyan kültürünün kurallarını kışkırtmayla örtüştüren Annaud’yu sürgit gerçekleştirilmesi güç projeler etkiliyor. Eğlence sunağının sayısız çekmecelerini açma olanağını ele geçiren ustanın esin kaynaklarıysa Antik Yunan tutkusu, şair Hesiode hayranlığı, itkilerinin beşiği saydığı Afrika yolculukları oluşturuyor. “Filmlerimin hepsi tematiktir, bir temaya bağlıdır. L’amant (Sevgili/1988) nemden sırılsıklamdı, bu ıslaklık sürekli duyumsandı. Enemy at the Gates (Kapıdaki Düşman/2001) kan rengindeydi, kurumla, katranla doluydu. Minor’unsa tozlu, güneşli, masmavi bir gökyüzüyle, apak kayalarla, açık renkli duvarlarla çevrili, kekik, yaban kekiği kokan bir film olmasını istedim. Komedi, barok ve gerçeküstücü bir susuzluk içiçe”. Bourne, Bond’u tahtından indiriyor ALPER TURGUT Dünyaca ünlü 007 numaralı ajan James Bond’u adeta tahtından indiren yeni nesil casus Jason Bourne, üç kıtada gerçeğin peşine düşüyor. Kanlı Bourne serisi, tam gaz sürüyor. Geçmişi Olmayan Adam ve Medusa Darbesi’nin ardından sırada Son Ültimatom var. Hafızasını yitiren savaş ve ölüm makinesi Jason Bourne, neredeyse tüm ajan ve suikastçıları karşısına alarak, size gerilim yüklü bir macera vaat ediyor. Kanlı Pazar (Bloody Sunday) filmiyle zihinlerimize kazınan İngiliz yönetmen Paul Greengrass, en son 11 Eylül orijinli sulusepken drama Uçuş 93’ü (United 93) idare etti. (Bu yapımla Oscar adaylığını kaptığını da ekleyelim) Son Ültimatom, yazar Robert Ludlum’un bugüne dek 210 milyon adet satan casusluk kitapları serisinden sinemaya aktarıldı. Son Ültimatom’un romanının yakında Altın Kitaplar tarafından yayımlanacağını da belirtelim. Filmin senaryo ekibinde; Tony Gilroy, Tom Stoppard, Scott Burns ve Paul Attanasio var. Son Ültimatom’un yapımcıları ise Frank Marshall, Patrick Crowley ve Paul L. Sandberg… Can Dostum, Er Ryan’ı Kurtarmak, Yetenekli Bay Ripley, Gerry, Dogma, Syriana, Köstebek filmleriyle ününe ün katan Hollywood yıldızı Matt Damon, David Webb’den Jason Bourne’ye dönüşen ajan eskisini canlandırıyor. Bourne filmlerini sevdiğini her fırsatta dile getiren Damon; “Üçüncüsü (Son Ültimatom) serinin niye en iyi halkası olmasın? Hiçbir zaman unutulmayacak, daima referans ve örnek alınacak bir üçleme yaratmak istedik. Sonuncu bölüm en iyisi olsun ki, insanlar filmi uzun yıllar sonra bile konuşsun. ‘Ne müthiş bir üçlemeydi’ desinler. Amacımız bu” diye konuşuyor. Omen 666 ve Mona Lise Gülüşü ile ünlenen genç aktris Julia Stiles, yetenekli oyuncu Joan Allen (Zirve Mücadelesi, Öfkeli Aşıklar) ve yaşlandıkça daha iyi işlere imza atan David Strathairn (İyi Geceler, İyi Şanslar, We Are Marshall) filmin diğer ağır topları… Onlara eşlik eden Paddy Considine, Scott Glen, Daniel Brühl ve Albert Finney ise kısa rollerine karşın filmin gücüne güç katıyorlar. Kendi kimliğini arayan eski süper gizli ajan Jason Bourne, dünyadaki tüm muhaliflerini ortadan kaldırmayı planlayan ABD’li şahinleri her zamanki gibi korkutmaktadır. CIA, yarattığı canavarın, en büyük düşman haline dönüştüğünün farkındadır. Sır gibi saklanan kanlı ve uğursuz projenin kilit noktasındaki bu adam, hafızasını yitirmiştir belki ama Süpermen muadili yetenekleriyle çözüme doğru yürüyüşünü bir şekilde sürdürmeyi başarır. Interpol, federaller, yerel polisler, istihbarat örgütleri ve tabii ki CIA’yı peşine takmakta gecikmez. Gerçeği bulmak adlı macerası kaldığı yerden devam eder. Üçlemenin bu son filminde, Moskova, Paris, Londra, Madrid, Tanca (Fas) ve New York arasında mekik dokuyacağız. Şifreler uçuşacak, ipuçları birikecek, kanıtlar toplanacak. Ölümcül bir oyun, delidolu bir aksiyon. Yaşamak bir keskin nişancının hedefinden son sürat kaçmak demek… Oyuna katılmak, giz perdesini aralamaktan geçiyor. Kanın kendi üstüne sıçramasını göze alarak… Espiyonaj, kontrespiyonaj, istihbarat ve bilişim teknolojisi… Üstüne de herkesi düşman belleme denilen hezeyan ve güvenlik adlı heyula… Son Ültimatom, yılın en iyi aksiyon filmi, bu bilinsin. UİP filmciliğin dağıtımını üstlendiği yapım, Ekim ayında ülkemizde de gösterime girecek. The Guardian’da yazan güvenlik muhabiri Simon Ross, CIA’nın İspanya şefinden aldığı gizli bilgilerle, Jason Bourne’yi anlatan bir makaleyi kaleme alır. Kendi hayatını da tehlikeye atan Ross, bilmeden casus dünyasının harekete geçmesine neden olur. Bombanın fitili ateşlenmiştir. CIA direktörü Ezra Kramer, CIA departman yöneticisi Noah Vosen ve kanlı ajanları yaratan Doktor Albert Hirsch, Bourne’yi ortadan kaldırmak istemektedirler. Bellek yitimi mağduru kahramanımız Jason, bazen av bazen avcı olarak çemberin merkezine doğru koşmaktadır. Ateş yağmuru altında, kendisi gibi robotlaşmış yeni nesil ajanları yok etmek hiçte kolay değildir. Kovalamaca sırasında ölümün nefesini sürekli ensesinde hisseder. Âşık olduğu kadının kaybı, belirsiz bir geleceğin yarattığı kaygı ve ben kimim sorusuna bulamadığı yanıtlar onu daha da güçlendirir. İzleri takip eden Bourne, çeşitli manevra ve hamlelerle rakiplerini mat eder. O, kaybolmak değil çözüm ister. Eksik parçaların tamamlanmasında konusundaki yardım kadınlardan gelecektir. Kendisine sırılsıklam âşık olan güzel ajan Nicky Parsons ile CIA’nın “düzgün işler” çevirmesini isteyen kadın yönetici Pamela Landy, hayatlarını tehlikeye atarak Bourne’ye destek olurlar. Ölüm kalım savaşı, Fas’ta doruk noktasına çıkar. Bir sonraki durak, geçmişiyle hesaplaşacağı ABD’dedir. OLAĞANÜSTÜ SERÜVEN Kostümler Ukranya’dan getirtilen kenevirle Romanya’da elde dokunan keten kumaştan dikildi. Evler tek tek kirletilen taşlardan kuruldu. Figüranlar hasır sepet örme, dokuma dersleri aldılar, yalınayak yürümeyi öğrendiler. Bedenleri toz, yumurta sarısı, mercan kayalığı tozuyla kaplandı, görünümleri de hiç bilinmeyen, saklı bir geçmişten çıkmış gibiydi. Domuz ahırından kasabalıların evlerine dek herşey özgün, yapay ay ise binlerce vatla aydınlandı. Minor’u canlandıran José Garcia’yı Annaud herşeyi yapabilen, aşırı gülünç, coşkulu biri olarak tanımlıyor. Ona Coup de tete (Kafa Vuruşu/1978) adlı taşlamasında yönettiği Fransız oyuncu Patrick Dewaere’i (19471982) anımsattığını söylüyor. Le Couperet (Ölüm Çıkmazı/2005), Pars Vite Reviens Tard’da (Ölüm Tohumları/2007) izlediğimiz Garcia ise Minor’u şöyle yorumluyor: “Şiirsel, düşsel bir çalışma. İyi bir zamanda tam da adrenaline gereksindiğimde bana önerildi. Olağanüstü bir serüven bu. Tüm biçemleri içeriyor: Trajedi, komedi, dram, pantomim hepsi birarada. Benim Minor’um hayvan döneminden insanın en gelişkin evresine geçiyor. En olumsuz aşamadan en olumluya doğru gidiyor. Kendimi JeanJacques’a teslim ettim, karaktere hiç düşünmeden büründüm.” Bir kasabalıyı canlandıran Rufus, Minor’u gördükten sonra izleyenlerin aşkı bambaşka algılayacaklarına değinerek filmde cinsel ilişkilerin yerginin kimya makinesinde çekildiğini belirtiyor. Fransız aktör rolüyle bütünleşmek içinde çekim süresince Assisi’li Aziz Francesco’nun kitabını elinden bırakmamış. JeanJacques Annaud ise hiç böylesine bir film çekmediğini, eğlenceli bir sinemasal deneyimden geçtiklerini vurguluyor. Ona göre Minor, herşeyin uydurulup yeni baştan yaratıldığı bir dünyayı sahiplenme düşü, kendi mitolojisini şekillendirme olanağı, imal etme tutkusu. Annaud’nun mitolojik masalı Sa Majesté Minor (Majesteleri Minor), bu ilginç çalışma 10 Ekim’de izleyiciyle buluşacak. DVDVCD Yeniler Curse of the Golden Flower (Altın Çiçeğin Laneti) Yön: Zhang Yimou Oyn: Chow Yun Fat, Gong Li, Jay Chou/2006, renkli, 114 dakika/Tiglon. Wu Nan, Bian Zhihong, Z. Yimou’nun özgün senaryosundan çekilen bu epik dramaksiyon, Çin’de MS 928’de Tang Hanedanlığı döneminde imparatorluk sarayında dönen entrikaları, acımasız erk çatışmalarını, feodalizmi, çıkar evliliklerini, ensesti, zinayı, gözden çıkarılan akrabaları, erkek egemenliğini, kadın dayanışmasını, ailelerin parçalanışını, affedilemez ihanetleri, karanlık sırları olağanüstü bir görsellik, koreografi, ayrıntıyla aktarıyor. Sıradan bir subayken Prenses Phoenix’le evlenerek imparator olan Ping, veliaht prens üvey oğlu Wan’la aşk yaşayan, öz oğlu Jai’yle tahtı ele geçirmeyi planlayan İmparatoriçe’yi yavaş yavaş zehirler. Sarayın tüm görkemine karşın hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir, tüm zenginliğin ardında karmaşık ilişkilerle, sırlarla dolu bir imparator ailesi portresi vardır. Çin sinemasının bu en pahalı yapımının Özel Bölümler’inde yaratıcı ekiple söyleşiler, Bejing Stüdyoları’nda çekim, giysiset tasarımları, aksiyon sahneleri, karakterlerin analizi, Los Angeles galası var. Little Miss Sunshine (Küçük Gün Işığım) Yön: Jonathan Dayton, Valerie Faris Oyn: Greg Kinnear, Abigail Breslin, Toni Collette/2006, renkli, 98 dakika/ 20th Century FoxTiglon. Michael Arndt’ın senaryosundan aktarılan yol filmi, sıradışı Hoover ailesinin sürprizlerle dolu California yolculuğunu trajikomik bir anlatımla irdeliyor. Amerikan Bağımsız Sineması’nın bu yetkin örneğinde yolculuk boyunca tüm karakterler değişime uğrayarak birbirlerine iyice kenetlenirler. Baba Richard geliştirdiği programını satma, kızı sevimli Olive çocuk güzellik yarışmasını kazanma, herkese kızgın oğlu Dwayne jet pilotu olma düşüyle doludur. Anne Sheryl, intihara yatkın, eşcinsel kardeşi Frank başta olmak üzere herkesi toparlamaya çalışır, büyükbaba ise ailenin en uç kişilikli bireyidir. Olive’in güzellik yarışmasına katılması için hep birlikte yolculuğa çıkan Hoover ailesinin derin hümanist izler taşıyan portresi, izleyiciyi hem güldüren hem hüzünlendiren film iki scar’ın da sahibi:Özgün senaryo, yardımcı erkek oyuncu(Alan Arkin). Özel Bölümler’de filmi ve çıkarılmış sahneleri yönetmenlerin yorumlarıyla izleme seçenekleri bulunuyor. Beyazperdeden kısa kısa ? Şrek’in maceraları Yılın en iyi animasyon filmi dalında Oscar ödülü kazanan ‘Şrek’ serisi, dördüncü filmle de devam edecek. Ancak dördüncü filmi izlemek isteyenlerin beklemesi gerekecek. Çünkü DreamWorks Animation ile Paramount, yeşil dev ‘Shrek’in dördüncü bölümünü 10 Mayıs 2010’da vizyona çıkaracak. ? Sis ve Gece Valencia Film Festivali’nde Ahmet Ümit’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan, Turgut Yasalar’ın yönetmenliğini yaptığı Sis ve Gece filmi, Valencia Film Festivali’ne katılmak üzere seçildi. Yasalar’ın yönettiği filmde başrolleri Selma Ergeç, Uğur Polat, Ayten Uncuoğlu ile Sara Meriç paylaşıyor. ? Altın Portakal Filmleri 3 YTL Bu yıl 44.’sü gerçekleşecek olan Antalya Altın Portakal Film Festivali, Türk ve dünya sinemasının birbirinden önemli filmlerini ve dünyaca ünlü konuklarını ağırlamaya hazırlanıyor. 1928 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan festival boyunca Antalyalı sinemaseverler 12.00 ve 14.00 seanslarındaki filmleri 3 YTL’ye izleyebilecekler. Festival için, Cinebonus/Migros AVM’de üç salon, AKM’de iki salon ile Antalya merkezde bulunan Prestige Sinemaları’nda bir salon hizmet verecek. ? Çerkesleri anlatan belgesel: ‘Küllerinden Doğmak’ AB’nin desteği ile Kafkas Dernekleri Federasyonu, İstanbul Dostluk Kulübü ve TRT’nin proje ortaklığında gerçekleştirilen, Küllerinden Doğmak adlı belgeselin gala gösterimi, 5 Eylül’de Bahçeşehir Üniversitesi’nin Beşiktaş’taki merkezinde yapılacak. Yönetmenliğini Eniz Rıza’nın üstlendiği belgeselin çekimleri Çerkeslerin yoğun olarak yaşadığı Düzce, İzmit, Sakarya, Bursa, Balıkesir, Eskişehir, Amasya, Adana, Kahramanmaraş, Kayseri, Sivas ve Samsun’da gerçekleşti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle