22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 07 6/12/06 16:40 Page 1 CUMARTESİ EKİ 7 CMYK 9 ARALIK 2006 CUMARTESİ 7 Kertész’in fotoğrafları fazla konuşuyor ESRA ALİÇAVUŞOĞLU samimi, gerçek, gülümseten ve “Fotoğraf duygulandıran gözlemleri içeriyor. Aslında makinesi benim yakın çevresini, doğduğu yeri aracımdır. fotoğraflarken kendini tanımaya çalışan bir Onunla insanın gördüğü sıradan ama bir o kadar çevremdeki her şeye bir neden veririm” diyor da derin izlenimler olarak adlandırılabilir Andrè Kertész. Böylece izleyiciyi, bir zambak bunlar... Öpüşen çingene çocuklar, satıcısının, Dome Kahvesi’nde bir kış sabahı kuzuyla oynaşan küçük oğlan çocuğu, kahvesini yudumlayan kadının, gökdelenin sevgilisi Elizabeth’in kamerasına azameti karşısında kaybolan bulutun yansıyan görüntülerinin yanı sıra savaş fotoğraftaki nedenselliğini bulmaya çağrıyor. yıllarının belgelerini de bu Kertész’in kamerasından yansıyanlara fotoğraflarında bulmak mümkün. dikkatlice bakan hemen herkes çeşitli Askerler, cepheye gidenler, gerçeğin nedenler bulabilir pekala, ancak, onun soğuk yüzünü değil, hikayeyi izleyiciye fotoğraflarında yaşamın yansımasını ve bırakan bir gerçeklikle tarihe yazılıyor yaşamın şiirselliğini yakalayabilmenin bu Andrè Kertész tarafından. nedenselliklerden daha önemli olduğunu 19251936 yıllarını kapsayan “Fransa vurgulamak gerekiyor. Dönemi” sanatsal gelişiminin en önemli Roland Barthes’ın dediği gibi, “fotoğraf evresini oluşturuyor. Paris’te yaklaşık 10 geçmişi anımsamaz” ama izleyiciye pürü pak, yıl serbest fotoğrafçı olarak çalışan el değmemiş, nostaljik geçmişi anımsatır. sanatçı, bu dönem Leger, Mondrian, Kertész’in, kimi geçmişi anımsatan, kimi ise Chagall, Brancusi gibi 20. yüzyılın en zamandışı varoluşuyla düne, bugüne ve önemli sanatçılarının portrelerini de geleceğe işaret eden fotoğrafları kuşkusuz çekiyor. yaşama ilişkin en direk Macaristan’da yansımayı sunuyor çektiği fotoğraflarda bizlere. Bu bağlamda kendini tanımaya Kertész’in yapıtlarının, çalışan bir gözün fotoğrafın yaşamın varlığını hissettiren aynası olduğu Kertész Fransa’da, ait zamanların bir simgesi olmadığı bir yeri haline geldiğini tanımaya çalışan, söyleyebiliriz ünlülerin yanı sıra rahatlıkla... sıradan insanlara Yaşama kamerasıyla sıradışılaştıran daha ayna tutan Andrè sanatsal bir yöne doğru Kertész’in (18941985) kaydırıyor kamerasını. İstanbul Modern’in Bu dönem çok sayıda fotoğraf galerisinde portre çeken sanatçının retrospektif bir sunum özellikle Piet olarak gerçekleştirilen Mondrian‘un evini ve sergisi, belgeselden, onunla özdeşleşmiş gündelik yaşama, pipo ve gözlüklerinden nesnelerden, doğa oluşan fotoğrafları görüntülerine, ilginç olduğu kadar portrelerden, otoKırılmış Plaka, Paris, 1929 hep yanında olduğunu portrelere kadar farklı dile getirdiği gerçekçiliğin farklı versiyonları türlerde çalışmış olan bu fotoğrafçının en olarak adlandırılabilir. 1930’ların başlarında gözde yapıtlarını biraraya getiriyor. Kertész, Paris’in sanatsal atmosferinin de etkisiyle Henri CartierBresson gibi fotoğrafçılar Türk ilginç bir diziye başlayan Kertész, bozulmuş izleyicisinin yakından tanıdığı, fotoğraflarına (distortions) olarak adlandırdığı bu nü aşina olduğu isimler; dolayısıyla bu sergi, fotoğraflarda özellikle kadın vücudunun kimi izleyiciyi müzeye çekme bağlamında herhangi uzuvlarını bükeyli aynalar aracılığıyla bir risk almıyor, tersine belli sayıda deforme eder ve farklı görüntüler oluşturur. fotoğrafseveri İstanbul Modern’e taşımayı Çoğu eleştirmen bu “bozulmuş garanti ediyor. fotoğrafların” ilhamını 20. yüzyılın ilk İstanbul Modern’de sanat yaşamı üç yarısındaki avangard eğilimlere ve Kertész’in döneme ayrılarak ele alınan Andrè Kertész’in Calder, Picasso ve Mondrian gibi kimi en ilginç yıllarını 19121925 arasında doğduğu sanatçılarla girdiği sanatsal ilişkiye bağlar. coğrafyada çektiği görüntüleri içeren “Macaristan Dönemi” oluşturuyor. Bu yıllar pek çok açıdan, Kertész’in kariyerinin ndrè Kertész: Hayatın Yansıması, Retrospektif Fogelecekte akacağı yönü belirlemesi toğraflar, İstanbul Modern 21 Kasım 20064 Şubat bakımından dikkate değer. Bu dönem 2007, Meclisi Mebusan Cad. Liman İşletmeleri Sahası sanatçının, yakın çevresini fotoğrafladığı, Antrepo No: 4 Karaköyİstanbul, Tel: 0212 334 73 00 Teknoloji ‘sürat yapıyor’ IBM’in Kişisel Bilgisayar Bölümü’nü satın alarak dünyanın üçüncü büyük kişisel bilgisayar şirketi haline gelen Lenovo, özellikle küçük işletmelerin ihtiyaçlarına yönelik 3000 serisi masaüstü ve dizüstü modellerini yeniledi. Lenovo C200 laptoplarının ergonomik tasarımı ve kıvrımlı gümüş yüzeyi taşımayı kolaylaştırırken 15 inçlik mat ekranı rahatça okumayı sağlıyor. 5’i birarada çoklu kart okuyucusu sayesinde dijital fotoğraf makinesi, kamera, oyun kontrolörleri ve dijital müzik oynatıcıları gibi aygıtlarla bağlantı zahmetsizce kurulurken tek tuşla sistem kurtarma özelliği işletmelerin yaşamını kolaylaştırıyor. ? Küçük işletmelere özel ? Sabit telefondan SMS Türk Telekom, yeni uygulamasıyla sabit telefondan sabit telefona veya cep telefonlarına kısa mesaj (SMS) göndermeyi mümkün kılıyor. Böylece sabit telefon kullanıcıları, eposta adresine veya faks numaralarına da kısa mesaj gönderebilecekler. Arayan numarayı gösterme özelliğine sahip dijital santrale bağlı hatları kullanan abonelere açık olan hizmetin kısa mesaj ücretlendirilmesi telefon faturalarına yansıtılacak. ? Görevimiz Tehlike III, N93’e girdi Nokia, N93 modelini alan herkese Mission: Impossible III filmini hediye ediyor, N93 kullanıcıları hafıza kartlarına yüklenen M:i:III macerasını diledikleri zamanda ve yerde izleyebiliyor. Hollywood tarihinde ilk kez gerçekleştirilen uygulamayla, bir filmin tamamı mobil teknolojiyle izleyiciye sunuldu. Tom Cruise’un başrolünde yer aldığı ve dünya genelinde 400 milyon dolardan fazla gişe hasılatı elde eden yapım yüksek çözünürlüklü 2,4 inç QVGA ekranda saniyede 25 kare izlenebiliyor. Microsoft’un öğrencilere yönelik olarak düzenlediği, dünyanın genç bilişimcilerini eğitim alanındaki çalışmalara katılmaya teşvik eden Imagine Cup yarışmasına başvurular kabul edilmeye başlandı. Bu yıl beşincisi düzenlenen organizasyonun teması, ‘Teknolojinin herkese daha iyi bir eğitim imkanı sunduğu bir dünya hayal edin’ olarak belirlendi. Finali Ağustos ayında Güney Kore’nin başkenti Seul’de gerçekleştirilecek yarışmanın ‘Yazılım Tasarımı’ kategorisinde Türkiye’yi temsil edecek proje için son başvuru tarihi 15 Mart 2007. 10 bin ile 25 bin ABD doları arasında değişen ödüllerin dağıtılacağı Imaginde Cup 2007, en az 16 yaşında ve bir eğitim kurumuna kayıtlı tüm öğrencilere açık. (www.imaginecup.com) ? Imagine Cup 2007 başladı Kardeşim Scherzo’yu Taklit Ederken, Macaristan, 1917 ndrè Kertész’in üçüncü ve son dönemini 1936’dan 1985’teki ölümüne dek yaşamını sürdürdüğü Amerika yılları oluşturuyor. Bu yıllar Kertész’in uluslararası üne kavuştuğu, üslubunun geliştiği ve çeşitlendiği dönem olarak tanımlanabilir. Amerika’ya geldiği ilk dönem moda fotoğrafçılığı yapan, 1960’lardan sonra ise sanatsal ve yaratıcı fotoğraflar çekmeye devam eden Kertész, sanat kariyerinin doruğuna da bu yıllarda kavuşur. Amerika’ya yerleştiği ilk yıllar serbest fotoğrafçılık yapan Kertész’e Life dergisinin editörleri fotoğraflarını kullanamayacaklarını söyleyerek geri çevirir ve neden olarak bu fotoğrafların “çok fazla konuştuğunu” söylerler. Bu çok konuşan fotoğraflarla yaşamı tekrar düşünmek için İstanbul Modern’deki sergiye dikkatlice bakmak gerekiyor. A Uluslararası üne kavuştu A ‘ Eser sahiplerinin hakları korunmuyor ŞİRİN GÜVEN icralarının halka açık alanlarda (gazino, otel, radyo ve televizyon gibi...) kullanılabilmesi için ‘yazılı izin verme yetkisi’ne sahip oldu ki, bu da günümüzde telif haklarının hala yüzleştiği büyük sorunlar arasında. Dursun Karaca da bu durumun evrensel hukuka aykırı olduğunu dile getiriyor ve ekliyor: “AB’nin bu aykırılıklara ses çıkarmamasının gerçek nedeni, birlik ülkelerinin ticari şirketlerinin 70 milyonluk Türkiye pazarında müzik ticareti yapmakta olmalarıdır. Öncelikle kendi ticari çıkarlarını düşünmektedirler. Bu konuda ülkemizde AB uyumu bağlamında ‘çifte standart’ uygulaması yapılmaktadır.” Karaca ayrıca kitabında sıkça eser sahipliğinin ülkemizde bir meslek haline gelmesinin gerekliliğini de vurguluyor. Karaca’nın kitabı meslek birliklerinin eksiklerini anlatmayı da unutmuyor. Meslek birliklerinin çabalarını sınırlı ve yetersiz buluyor. Özellikle MSG (Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek birliği) ve MESAM’ın tek çatı altında birleşmemelerinin, eser sahiplerinin haklarını birlikte savunmamalarının yanlış olduğunu şöyle dile getiriyor: “Onbinlerce eser ve hak sahibinin ekmeği ve geleceği, birliklerin birkaç yöneticisinin insiyatifinde olmamalıdır.” Karacaya göre çözüm, ancak İtalya ve Hollanda’da olduğu gibi yasa ile ‘tek meslek birliği’ modelinin uygulanmasıyla mümkün. Karaca inatla sistemin müzik ticareti yapanların lehine kurulu olduğunu ve MESAM’ın kurulduğu 1987’den beri üyelerinin yıllık toplam telif ücretlerinin sadece %5’ini toplayabildiğini vurguluyor. ? ‘Adamlar Yapmış’ Ülkemizin teknoloji ve bilişim alanındaki ilk ve en köklü fuarı COMPEX 31. Uluslararası Bilgisayar Fuarı 1417 Aralık 2006 tarihleri arasında Lütfi Kırdar Rumeli Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek. Rönesans Fuarcılık tarafından düzenlenen etkinlik her yıl olduğu gibi bilgisayar meraklılarına sektördeki en yeni ürünleri yakından izleme ve satın alma fırsatı sunacak. ‘Adamlar Yapmış’ sloganıyla, teknolojide en yeni ürünleri ve markaları meraklılarıyla buluşturmayı hedefleyen COMPEX’te bilgisayarlardan yazılımlara, cep telefonlarından gelişmiş müzik ve görüntü sistemlerine kadar birçok teknolojik ürün ziyaretçilerle buluşacak. Fuara giriş için ücretsiz davetiye www.compex.com.tr adresinden edinilebilir. erdemhs@gmail.com Dursun Karaca Türk müziği bestecisi. Orta derecede piyano, tanbur ve ud çalıyor. TRT repertuvarında 30 eseri bulunuyor. Şimdiye kadar bestecilik konusunda pek çok ödülü var. 19841989 yılları arasında İstanbul Sarıyer Belediyesi Başkan Yardımcısı olarak görev yapıan Karacı, 1989’dan 2000’e kadar da MESAM (Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği) Yönetim Kurulu Murahhas Üyeliği ve Genel Sekreterliği görevinde bulundu. Karaca, Karaca, MESAM için çalıştığı onca yıldan sonra ‘Telif Hakları Üstüne Ticari ve Siyasi Oyunlar & MESAM Gerçeği’ başlıklı bir kitapla karşımıza çıktı. 258 sayfalık kitap, Türkiye’de telif haklarıyla ilgili pek çok konuyu açıklamaya çalışıyor ve birçok da iddiada bulunuyor. Özellikle Kültür Bakanlığı ve ardında da MESAM nasibini alıyor tabi bu iddialardan. Kitap, Türkiye’nin telif hakları konusundaki vahim durumunu gözler önüne sererek başlıyor: “Türkiye genelinde eser sahiplerinin her gün en az 1 milyon dolar telif ücreti kaybı bulunuyor.” Türkiye’de telif hakları 5.12.1951 tarihi ve 5846 sayılı ‘Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ ile korunuyor. Yasada 4 kez değişiklik yapıldı ancak hala tam anlamıyla telif haklarının korunduğundan söz etmek mümkün değil. Karaca, yasalarda yapılan değişiklikler sırasında Kültür Bakanlığı yapanların, eser sahiplerinin (besteci, söz yazarı, aranjör ve editörler) evrensel hakları yerine, müzik ticareti yapan kesimlerin ticari çıkarlarına hizmet ettiklerini savunuyor. Bu kesimlerin telif yasası içerisine alınmasıyla birlikte, onların da telif haklarına ortak edildiğini ekliyor. Hatta Karaca, o dönem Kültür Bakanları ve bürokratları hakkında soruşturma açılmasını ve yapılan değişiklikler ile çağdışı hale gelen telif yasasının değiştirilerek evrensel sözleşmelere, anayasaya ve insan haklarına uygun hale getirilmesini öneriyor. Karaca kitabında, 1995 yılında yapılan değişiklik ile, müzik ticareti yapan ve telif hakkı ile hiçbir ilgisi bulunmayanların (yapımcıların, yorumcuların, radyo ve televizyon sahiplerinin); eser sahiplerinin haklarına ortak olabilmek amacıyla ‘meslek birliği’ kurma olanağı bulduklarını da belirtiyor. Böylece bu kesimler, yapım ya da RİFAT MUTLU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle