15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TBMM 100 YAŞINDA EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: EMİNE BİLGET 3 23 NİSAN 2020 PERŞEMBE KORUDA MELEK’LE KARŞILAŞMAK... Tuğba Zehra Aydın Ziya Gökalp İlkokulu 1. Sınıf / KIRKLARELİ Benim adım Cenk. Bugün günlerden cuma. Benim en sevdiğim gün. Korunun en boş olduğu zaman. Ben biraz kendimden bahsedeyim. Önce en sevdiğim aktiviteden başlamak istiyorum. Bisiklete binmek, sevmemin nedeni ise babamın da en sevdiği spordu. Bisiklet sürerken ellerimi bıraktığımda sanki bir kuş misali gökyüzünde uçuyormuşum gibi hissediyorum. Bugün ben, Melis, Çağatay, Sinan ve Oğuz ile birlikte bisiklet sürmeye koruya gideceğiz. Sabah kalktıktan hemen sonra kahvaltı yapmak için aşağıya indim ve kahvaltıyı hazırladım. Ben mutfağa girdiğimde annem işe girmişti bile. Kahvaltımı yaptıktan sonra televizyonun karşısındaki koltuğa oturup telefonumu elime aldım ve “BİKES” sayfasına “Gençler ben çıkıyorum herkes saat 10.00’da çınar ağacının önünde olsun” dedim ve üzerimi giyinmek için yukarıya çıktım. Üzerimi giyindikten sonra evden çıktım, garaja girdim ve bisikletimi alıp çıktım. Yolda Melis’le karşılaştım. Birlikte koruya girdik, içeriye girdiğimizde Çağatay, Sinan ve Oğuz bizi bekliyordu. Biz de onların yanına geçtikten sonra meşhur, çok özlediğimiz tura başladık. Yolda giderken Melis aniden çığlık attı ve Melis’in baktığı yöne döndüğümüzde biz de bir çığlık attık. Çünkü tam karşımızda bir uçurum vardı ve onun tam karşısında mükemmel bir manzara. Şehrin bütün asaleti, ışıkları önlerinde duruyordu. Melis hemen telefonunu çıkarıp bir resim çekti. Ama benim içimde bir tedirginlik vardı. Sanki etrafta bir şey çıkacak da bize bir şey yapacak gibi. Bu düşüncemi arkadaşlarımla paylaşmadım. Çünkü onların da içlerine kuşku düşmesini istemedim. Onlardan izin isteyip emin olmak için etrafa bakınmaya gittim. Ormanda biraz ilerledikten sonra çalılıklardan bir ses duydum ve sese doğru yaklaştım. Çalılıkların arkasına baktığımda karşılaştığım şey karşısında şoke oldum. Çünkü karşımda dünyalar güzeli, tahminimce en fazla 5 yaşında olan bir kız çocuğu vardı. Çocuk beni gördüğünde yeniden ağlamaya başlayınca ben hemen kıza ona yardım etmek istediğimi söyledim. Kız önce bana anlamaz gözlerle baktıktan sonra konuşabildiği kadar “Tamam” dedi. Ben de kızı alıp arkadaşlarımın yanına gittim. Melis kızı gördüğünde küçük çaplı bir çığlık attıktan sonra küçük kıza “Adın ne senin tatlış?” dedi. Kız sanki adını unutmuş gibi düşünceli düşünceli etrafa bakındıktan sonra “Bilmiyorum” dedi. O sırada ben küçük kızın annesinin ve babasının olmadığını anladım. Bunun üzerine ben kıza “Sen de bize katılmak ister misin?” dedim. Küçük kız seve seve kabul etti. Ama bir sorunları vardı. Kıza hep sen diyemezlerdi. O yüzden ona bir ad bulmalılardı. Onlar isim düşünürken benim aklıma çok güzel bir isim geldi. Melek. “Neden Melek” diye soracak olursanız çünkü bulduğumuz güzel melek yüzlü çok tatlı bir kız olduğu için aklıma gelen en yaratıcı isimdi. Bu ismi arkadaşlarıma söylediğimde hepsi çok beğendi. Melek’e de kendi ismini söylediğimizde çok sevindi. Melek’in bu sevinmesi hepimizi çok sevindirmişti. Bir sonraki gün Melek, Melis, Çağatay, Sinan, Oğuz ve ben dışarıya çıktık ama bizim merak ettiğimiz başka bir şey vardı. Melek’in anne ve babasının kim olduğuydu. Akgül (13 yaş, Nesin Vakfı) KAPLAN VE TİMSAH Bir tane kaplan varmış kocaman bir evi varmış, kırmızıya boyatmış, evine süsler eklemiş. Ama bir gün demiş ki: “Ben evimi süslüyorum da, ben kendim niye süslenip şık olmuyorum?” ve almış timsahı da çıkmışlar. Birlikte elbiseciye gitmişler ve oradan beyaz bir pantolon sonra ince ve küçük bir pembe gömlek ve üstüne büyük bir ceket almış. Bir de simsiyah bir ayakkabı. Yanında beyaz bir kolye. Sonra da parayı ödeyip eve gelmiş. Sonra hemen giyinip koltuğuna oturmuş. Ama bir 1015 dakika sonra bakmış ki, şimdi de timsah boş kalmış. He men gidip ona da güzel bir şeyler alayım diye düşünmüş. Ama gidince bir de ne görsün, mağaza kapatılıyormuş, hem de sonsuza dek. Bunu gören kaplan ve timsahın tüm hayalleri suya düşmüş. Kaplan ve timsah mutsuz mutsuz evlerine dönmüşler. Aradan birkaç hafta geçmiş, kaplan yeni elbise giyeyim diye dolabını açmış ama ne görsün, “yine aynı elbiseler hep” diye söylenmiş ve o günden sonra bir tane elbisenin bile önemini anlayarak giymiş o elbiseleri. Devrim (10 yaş, Nesin Vakfı) Alya Nur Yakut Kocasinan İlkokulu Lüleburgaz / KIRKLARELI Nisa Kütler Reyhanlı Mehmet Akif Ersoy İlkokulu 3/B HATAY BUGÜN ATATÜRK’TEN ARMAĞAN Bugün 23 Nisan Atatürk’ten armağan Tutuşalım el ele Barış sunalım herkese. Bu bayram armağan bize Coşku ile kutlayalım. Sonsuz olsun coşkumuz Bizim bayramımız, mutluyuz. Bugün Atatürk’ten armağan Bütün bayraklar havaya, Coşku ile kutlayalım Haydi birlik olalım. Reyyan Bağcılar / Yozgat Alacalıoğlu İlkokulu 1/B sınıfı DÖRT MEVSİM Sonbahardı o gün, Rüzgâr, yaprakları uçuruyordu havada. Kışın ise yerler bembeyaz, Ağaçların gövdesi bomboş kalıyordu, İlkbahar gelince. Çiçekler açıyordu, ağaçlar yeşeriyordu yavaş yavaş Yaz gelince ise herkes koşuyordu sulara doğru Yüzüyorduk denizin derinliklerinde... Berkay Egemen (14 yaş, Nesin Vakfı) Ömer Akın Kocasinan İlkokulu/ Ana Sınıfı F Şubesi Ada Sümertaş Kocasinan İlkokulu Ana Sınıfı F Şubesi Egemen (16), Mehmet (14) Nesin Vakfı Ayşe Çalışkan 12 yaş, İSTANBUL Evrim (6), Ada (8), Ela (6) Nesin Vakfı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle