Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 23 NİSAN 2020 PERŞEMBE TBMM 100 YAŞINDA İlk Meclis’in nitelikleri ALEV COŞKUN TBMM, yüz yıl önce 23 Nisan 1920 Cuma günü, saat 14.00’te açıldı. O tarihte İstanbul ve Anadolu dört bir yandan işgal altındaydı. Böylesi bir ortamda Meclis Ankara’da neden ve nasıl toplandı? Meclis’in yapısı ve nitelikleri nelerdir? Bu yazıda bu sorulara yanıt vermeye çalışacağız. 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçtiğini ve 22 Haziran 1919’da “Amasya Bildirgesi”ni yayımladığını biliyoruz. Bu bildiride Atatürk’ün söylediklerini anımsayalım: “Vatanın bütünlüğü ve bağımsızlığı tehlikededir. Vatanın ve milletin bağımsızlığı, milletin kararı ve direnişi ile kurtarılacaktır. Bunun için Sivas’ta bir kongre yapılacak ve her ilden seçilecek üç temsilci Sivas’a gelerek kongreye katılacaktır.” Anadolu İhtilali bu bildiri ile başlamıştı. Ve bu başlangıçta “milli irade” ve “Kuvayi Milliye” ruhu vardır. Daha sonra Erzurum Kongresi, ardından Sivas Kongresi gerçekleştirildi. Bu kongreler, millet iradesinin oluşması için önemli adımlardır. Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920 Cuma günü saat 14.00’te açıldı. Mustafa Kemal, 24 Nisan günü 5 saat süren ve dört celsede tamamlanan uzun bir konuşma yaparak o güne kadar olan bitenleri ve bütün gelişmeleri milletvekillerine anlattı. Aynı gün, Meclis’e katılan 120 milletvekilinin 110 oyu ile Meclis Başkanı seçildi. Neden bu yola gidildi? Atatürk, dikkat edilirse; ordu toplamak, ordu düzenlemek, düşmanla savaşmaktan önce “milli irade”, “milletin katılımı” yoluna gidiyordu. Atatürk neden bu yolu uygun görüyor. Bunun yanıtı önemlidir ve yanıtını da Atatürk vermişti. Şöyle ki: Amasya Bildirgesi yayımlanınca, İstanbul’u işgal eden İngilizler bu bildirinin asıl amacını saptamakta hiç tereddüt etmediler. Her ilden seçilecek üç kişi Sivas’a gelecekti, milli bir kongre toplanacaktı, bu yeni bir “devlete doğru gidiş”ti. Anında, İstanbul Hükümeti’ne baskı yapıldı ve Mustafa Kemal’i Harbiye Bakanlığı acele İstanbul’a çağırdı. Mustafa Kemal, Erzurum’a yöneldi. Sonunda 8 Temmuz 1919’da, Anadolu’ya çıkışından 50 gün sonra görevinden azledildi. Bütün yetkileri, makamları, rütbeleri elinden alınmıştı. Bu noktada kimi yalancı, saptırmacı, yobaz işbirlikçi ve İngiliz yanlısı, kimisi de liboş yazarların yayınlarını hatırlayalım. Mustafa Kemal’i Kuvayi Milliye’yi örgütlemesi için Anadolu’ya Padişah Vahdettin gönderdi diyen bunlardır... İşte o Vahdettin, Mustafa Kemal’i görevlerinden azlediyordu. Bütün milleti kapsayan bir kurul Atatürk, aldığı kararı Nutuk’ta şöyle formüle etmişti: “Anadolu’ya geçeli bir ay olmuştu... Genel durumu artık bir komutan ile yürütüp yönetmeye devam imkânı kalmamıştı. Yapılan geri çağırma emrine uymamış ve onu yerine getirmemiş olmakla birlikte, milli teşkilat hazırlıklarının yönetimine devam etmekte olduğuma göre, şahsen asi durumuna geçmiş olduğuma şüphe edilemezdi. Bundan başka ve özellikle girişmeye karar verdiğim girişim ve faaliyetlerin köklü ve şiddetli olacağını tahmin güç değildi. O halde, yapılacak girişim ve faaliyetlerin bir an önce kişisel olmak niteliğinden çıkarılması, mutlaka bütün bir milletin birlik ve dayanışmasını sağlayacak ve temsil edecek bir kurul adına olması gerekliydi.” (Nutuk, s. 21) Atatürk’ün bu sözlerinin unsurlarını ortaya koyalım: 1 Yapılan geri çağırmalara uymamış, asi durumuna düşmüştüm. 2 Özellikle girişimine karar verdiğim faaliyetler şiddetli ve köklü olacaktı; 3 Yapılacak girişimlerin bir an önce kişisel olmak niteliğinden çıkarılması gerekiyordu ve mutlaka bütün bir milletin birlik ve dayanışmasını sağlayacak ve millet temsil edecek bir kurul adına olması gerekiyordu. Özetle, “yapılacak işleri kişisel olmaktan çıkarmak”, “bütün milleti kapsayacak bir kurul”un ortaya çıkarılması. Mustafa Kemal’in kafasında oluşan bu karar ve bu kararın aşama aşama uygulamaya konulması, Anadolu hareketinin önderinin ne derece ilerici, ne derece örgütçü ve gerçekçi olduğunu gösteren çok önemli kanıtlardır. Kuvayi Milliye ve millet iradesi Gelişmeleri halka anlatmak, milleti örgütlemek ve milletin birlik ve dayanışmasını temsil edecek bir kurulu ortaya çıkarmak. İşte Temmuz 1919’da toplanan Erzurum ve 4 Eylül 1919’da toplanan Sivas kongreleri bu temel düşüncenin ürünleridir. Sivas Kongresi’nde seçilen Temsilciler Kurulu, 12 Eylül 1919’da en önemli iletişim aracı olan telgraf iletişimini yasakladı ve İstanbul ile Anadolu’nun tüm iletişimini kesti. İstanbul Hükümeti’nin gönderdiği bil diriler, telgraf merkezlerinde alınmadı. İstanbul hükümeti ortada kaldı, Anadolu’ya talimat veremez duruma düştü. İstanbul’da bir hükümet, Sivas’ta bir hükümet oluştu, açık ve net olarak ikili iktidar ortaya çıktı. Seçimlerin yapılması zorlanıyor Bu duruma dayanamayan Damat Ferit Hükümeti istifa etmek zorunda kaldı. 2 Ekim 1919’da yeni kurulan Ali Rıza Paşa hükümeti, Sivas’taki Temsilciler Kurul’unu ve milli hareketi tanıdığını ilan etti. Bu durum, ilk kez Kuvayi Milliye’nin ve Mustafa Kemal’in İstanbul ve Padişah tarafından tanınmasıdır. Mustafa Kemal yeni hükümete önemli “stratejik kararı”nı bildirdi: “En kısa sürede seçimler yapılmalı ve Millet Meclisi toplanmalıdır.” Yeni kurulan hükümet bu öneriyi kabul etmek zorunda kaldı. 1919 yılının sonbaharında Anadolu ve Trakya’da seçimler yapıldı. 12 Ocak 1920’de İstanbul’da Osmanlı Devleti’nin son Meclisi “Meclisi Mebusan” açılarak çalışmalara başladı. “Müdafaayı Hukuk Dernekleri” bu seçimlerde çok etkin oldular. “Meclisi Mebusan”ın çoğunluğu Kuvayi Milliyecilere yakındı. Atatürk’ün arkadaşları, Rauf Orbay, Bekir Sami Kunduh, Mazhar Müfit Kansu, İbrahim Süreyya Yiğit, Hüsrev Gerede, milletvekili seçilmişler ve Meclis’te hazır bulunmuşlardı. Mustafa Kemal de Erzurum’dan milletvekili seçilmişti. Ancak İngilizlerin kendisini tutuklayacaklarını bildiği için İstanbul’a gitmedi. Aslında Atatürk, Meclis’in İstanbul’da değil Anadolu’da toplanmasını istiyordu. “İşgal ordularının bulunduğu başkentte Meclis özgür olamaz. Er geç, işgal güçleri Meclis’i dağıtır” diyordu. 12 Ocak 1920’de İstanbul’da çalışmalara başlayan “Meclisi Mebusan”ın yap tığı en önemli iş, “Milli sınırları ve Milli Mücadele’nin temel esaslarını benimseyen “Misakı Milli” yani “Milli Yemin”i kabul etmesidir. Misakı Milli, Türk çoğunluğuna dayalı vatanın sınırlarını çiziyordu. İstanbul’daki işgal güçleri, “Misaki Milli” kararlarını hiç beğenmedi. İstanbul’daki “Mebusan Meclisi”ni Kuvayi Milliye ve onun önderi Mustafa Kemal tarafından yönetildiğini kabul ediyorlardı. İstanbul’un yeniden işgali 16 Mart 1920’de İstanbul yeniden işgal edilip Meclis basılınca, başta Rauf Orbay olmak üzere milletvekilerini, kimi aydınları, eski Harbiye ve Genelkurmay Başkanlarını, gazetecileri tutuklayıp Malta Adası’na sürgüne gönderdiler. Kimi milletvekilleri ve aydınlar saklandılar, giysilerini değiştirerek köyden köye giderek Anadolu’ya geçtiler. Atatürk’ün yanına koştular. Bunların içinde Albay İsmet İnönü, Yenigün Gazetesi Başyazarı Yunus Nadi, roman yazarı Halide Edip, eşi Dr. Adnan Adıvar, Meclisi Mebusan Başkanı Celalettin Arif Bey ve kimi milletvekilleri vardı. Atatürk’ün öngörüsü Atatürk, Meclis toplanmadan önce, “İşgal altındaki İstanbul’da Meclisi Mebusan güven içinde çalışamaz. İngilizler muhakkak Meclisi dağıtır” demişti. Öngörüleri gerçekleşti. İstanbul’daki Meclis’in basılması, milletvekillerinin tutuklanması ve Malta Adası’na sürgüne gönderilmesi üzerine Atatürk harekete geçti. 19 Mart 1920’de tüm Anadolu’ya Temsilciler Kurulu Başkanı olarak bir bildiri gönderdi. Bu bildirinin temel noktaları şöyledir: 1. Memleket işlerini idare etmek ve denetlemek üzere, Ankara’da “olağanüstü yetkilere sahip” bir meclis toplanacaktır. 2. Seçimlerde her sancaktan beş üye seçilecektir. 3. Bu meclis üyeliğine, her parti, zümre ve dernek tarafından aday gönderilmesi mümkün olduğu gibi, herkesin bağımsız olarak adaylığını istediği yerden koyma hakkı vardır. 4. Seçim, gizli oyla ve salt çoğunluk esasına göre yapılacak; oylar kurulun kendi içinden seçeceği iki kişi tarafından ve kurul önünde sayılacaktır. Atatürk bu bildirisinde, Ankara’da toplanacak olan ve “Olağanüstü yetkiler taşıyan” bu meclisin, Anadolu’dan seçilen milletvekilleri ile İstanbul’daki Meclis’ten katılanlar”dan oluşacağını bildirmişti. O koşullarda, birçokları önce ordu kurulsun, sonra meclis kurarız derken, Mustafa Kemal “Önce Meclis... Meclis teori değil, gerçektir” diyordu. Bu son derece önemli konu ile ilgili olarak Atatürk’le Yunus Nadi arasında geçen konuşmayı analiz eden yazımızı, ayrıca bu ilavemizde yayımlıyoruz. Meclis’in açılışını sürdürelim. 23 Nisan 1920 Cuma günü Anadolu’da seçimler yapıldı, milletvekillerinden kimileri de İstanbul’dan geldiler. Sonrasında Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920 Cuma günü saat 14.00’te açıldı. Mustafa Kemal 24 Nisan günü 5 saat süren ve dört celsede tamamlanan uzun bir konuşma yaparak o güne kadar olan bitenleri ve bütün gelişmeleri milletvekillerine anlattı. Aynı gün, Meclis’e katılan 120 milletvekilinin 110 oyu ile Meclis Başkanı seçildi. İstanbul’dan katılan ve İstanbul’daki son Osmanlı “Mebusan Meclisi”nin başkanı Celalettin Arif Bey Meclis İkinci Başkanı, Konya Milletvekili Mevlevi Dergâhı Şeyhi Abdülhalim Çelebi ile Hacıbektaş Çelebisi Cemalettin Efendi başkan vekillilerince seçildiler. MECLİS’İN ADI Meclis’i toplantıya çağırırken gönderdiği bildiride Mustafa Kemal, Meclis için “Meclisi Müessesan” (Kurucu Meclis) adını kullanmak istedi. Bazı komutanlar, anlaşmazlık yaratabileceği düşüncesiyle bu adı sakıncalı buldular ve “Mebuslar Meclisi” adını önerdiler. Atatürk, 19 Mart 1920 tarihli bildirisinde toplanacak Meclis için “Olağanüstü yetkilere sahip meclis” ifadesini kullandı. Meclis açılmadan önce, milletvekilleri arasında, Meclis’in adı konusunda görüşmeler yapılıyordu. Hamdullah Suphi Tanrıöver, Türk tarihinden esinlenerek “Kurultay” ismini önerdi. İstanbul’daki Meclis’in, Başkanı Celalettin Arif Bey “Meclis’i Kebiri Milli” adını önerdi. Sonunda Büyük Millet Meclisi adı genel kabul gördü. İlk günkü oturumunda, 23 Nisan 1920’de Meclis’i en yaşlı üye sıfatıyla açan Sinop Milletvekili Şerif Bey, “Büyük Millet Meclisi’ni” açıyorum dedi. Meclis’in adına “Türkiye” sözü, bir yıl kadar sonra 21 Nisan 1921’de eklenmiş ve Meclis’in adı “Türkiye Büyük Millet Meclisi” olmuştur. ÜYE SAYISI Meclis ilk günü hazır olan 115 milletvekili ile açılmıştı. Düzce, Bolu, Nallıhan’da isyanlar başlamıştı. Atatürk ve arkadaşları bu olağanüstü koşullarda daha fazla beklemenin hatalı olduğunu düşünerek Meclis’in açılışını daha fazla bekletmediler. Meclis için 66 seçim çevresinde seçim yapıldı, buna göre seçilenlerin sayısı 330’du. Ancak 14 milletvekili aynı zamanda 2 ayrı yerden seçilmişlerdi. 14 milletvekili de Ankara’ya gelmeden vefat etmişti, böylece sayı 312’ye düştü. Anadolu’dan katılımlar kolay olmuyordu. O günkü koşullarda örneğin Mardin’den Ankara’ya gelmek için en az bir ay gerekliydi. Meclis’e, İstanbul Meclisi’nden katılanların sayısı ilk aşamada 68, daha sonra Malta’dan katılan 12 milletvekiliyle 80 olmuştur. Bir yıl sonra Mart 1923’te Meclis’in üye sayısı 341’e ulaşmıştır. ÖZGEÇMİŞ DURUMU Üyelerinin özgeçmiş durumlarına göre yapılan sınıflamada 155 üyenin üniversite ve yüksekokul, 73 üyenin medrese, 29 üye lise ve 39 üye ortaokul mezunu olduğu görülmektedir. (İhsan Güneş, Birinci BMM, s. 64) Birinci Meclis üyesi Damar Arıkoğlu’nun Hatıralarım adlı kitabında, 380 milletvekillerinin toplumsal özgeçmişleri şöyle verilmiştir: l 115 memur, emekli l 61 sarıklı hoca l 51 kumandansubay l 46 çiftçi l 37 tüccar l 29 avukat l 15 doktor ve sağlık görevlisi l 10 aşiret reisi, ağa l 8 tarikat şeyhi l 6 gazeteci l 2 mühendis Bu tabloya göre, milletvekillerinin yüzde 43.7’si memur, emekli, asker kökenlidir. Yüzde 18’i sarıklı hocalar, şeyhler gibi halk içinden gelen din ve tarikat adamlarıdır. yüzde 12.1’i çiftçidir. Bu çiftçi tabirini burada büyük toprak sahibi olarak almak daha doğru olur. Bunlara yüzde 2.6 kadar tutan ağalarla aşiret beylerini de katmalıdır. Tüccar yüzde 9.7, avukatlar yüzde 7.6, doktorlar yüzde 4’tür. Meclis’te 6 gazeteciyle 2 mühendis (yüzde 2.1) vardı. ASKERLERİN DURUMU Bu Kuvayi Milliye Meclisi, bağımsızlık savaşı için düzenli orduyu kurmak ödevini taşıyordu. Üyelerin 52’si asker kökenliydi. Meclis’te komutanlar arasındaki işbirliğini kolaylaştırmak için bütün kolordu komutanları ve diğer önemli komutanlar da milletvekili seçildiler. Mustafa Kemal (Ankara) olmak üzere Meclis’teki komutanların listesi şöyledir: 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Cebesoy (Ankara), 25. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir (Edirne), Albay İsmet İnönü (Edirne), Albay Refet Bele (İzmir), Albay Kazım Özalp (Balıkesir), Albay Fahrettin Altay (Mersin), Yusuf İzzet Paşa (Bolu), Albay Selahattin Köseoğlu (Mersin), Albay Cafer Tayyar Eğilmez (Edirne), Yarbay Ali Çetinkaya (Afyonkarahisar), Eski Osmanlı Harbiye Bakanı Fevzi Çakmak (Kozan). ÖNEMLİ SİVİLLER Eski Beyrut Valisi Bekir Sami Kunduh, Kastamonu Milletvekili Yusuf Kemal Tengirşenk, Sinop Milletvekili Dr. Rıza Nur, Isparta Milletvekili Mehmet Akif Ersoy, Manisa Milletvekili Celal Bayar, Manisa Milletvekili Refik Şevket İnce, İzmir Milletvekili gazeteci Yunus Nadi, Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni Ulaş, İstanbul Milletvekili Dr. Adnan Adıvar, Bursa Milletvekili Muhittin Baha Pars ve Mahmut Esat Bozkurt, Kuvayı Milliyeci Hacim Muhittin, Mazhar Müfit sayılmalıdır.