15 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KONUT ve YAŞAM 12 KONUT ve YAŞAM 13 Oktay Ekinci Varoşların vefasızlığı Bu davlumbazlarla mutfak 24 saat nefes alıyor Çelik mutfak ve banyo sistemleri üreticisi Franke, davlumbaz ürün gamına 31 yeni model ekledi. Her büyüklükteki mutfaklara ve beğeniye hitap eden davlumbazlar, yüksek teknolojik özelliklerinin yanı sıra şık görüntüleriyle de dikkat çekiyor. Yeni davlumbazların tümü yüksek çekiş kapasitesi, sessiz çalışma, pratik temizleme, aydınlatma ve kolay kullanım özelliklerine sahip. Bunların yanında bir çok modelinde 24 saat boyunca belirli aralıklarla davlumbazı çalıştırarak mekanın hava temizliğini sağlayan 24 saat programı, 30 dakika timer özellikli auto stop çalıştırma programı, alüminyum ve karbon filtre dolum uyarı sistemi, ışık ayarını sağlayan Comfort light özeliği bulunuyor. Hatta bu yeni modellerin bir kısmı uzaktan kumanda ile kullanılabiliyor. Lal katlı evler sahiplerini bekliyor Kentin çevresinde “rüyalar âlemi” yaratılırken, merkezdeki “uygarlık âlemi” gözden çıkarılmasın... OKTAY EKİNCİ Nüfusu bir çok ülkeyi geride bırakan İstanbul, 100 km. yi aşan plansız ve düzensiz yayılmasıyla bir çok kentsel kavramı da alt üst ediyor. Örneğin “kaçak” sözcüğü, hayatın her alanında hep “azınlık” durumlar için geçerli. Sinemaya kaçak girenler, herhalde birkaç kişi olabilir; ama salondakilerden yarısından çoğu kaçaksa, ortada “işgal” var demektir... İstanbul’daki yasa dışı yapılaşma da kentin yüzde 65’lerine tırmanırken, bunlara “kaçak” demek ne kadar doğrudur? Dilbilimcilerimizin, geriye kalan yüzde 35’lik “kaçak olmayan” izinli yapılaşmayı da onurlandıracak şekilde, bu “ezici suç oranı”na artık başka bir isim bulmaları gerekiyor. “VAROŞ”LARDAKİ ZENGİNLİK! Benzer şekilde genelde yoksulluğu çağrıştıran “varoş” deyimi de İstanbul’daki “kentsel karmaşa” içinde hızla anlam değiştiriyor. Eskiden sadece “gecekondu semtlerini” tanımlayan bu deyiş, özellikle ormanlarda ve su havzalarındaki “villa yerleşimleri”yle farklı bir durumu anlatmaya başladı. İstanbul’un varoşlarında artık sadece salaş yapılara sığınmış yoksulluk yok; en lüks binalarda yaşanan süper zenginlik gösterileri var... O kadar ki “varoşların çocukları” da artık kent merkezindeki yalınayak boyacılar, başı kabak işportacılar değiller. Boğaziçi kıyılarındaki ya da Levent’deki gece kulüplerinde eğlenen gençler de “dört çeker”lerine binerek varoşlardan geliyorlar. Yine dilbilimcilerimiz, kentin çeperlerindeki “kaçak” yapılaşmalarla iç içe denebilecek komşuluklar oluşturan, ne var ki aynı beraberliklerini site girişlerindeki “güvenlik zincirleri”yle sürdürebilen bu yeni yerleşimleri de gözeterek, kent çeperleri için “yoksul varoşlar” yerine daha uygun bir tanımlama düşünmeliler. RÜYALARIN “HASILAT”I İşte bu sürecin yarattığı “varsıl varoş”lardaki doruğa çıkan zenginlik örnekleri de özellikle Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) arazilerinde gerçekleştirilen “rüyalar âlemi” yerleşimler. Bir TOKİ “iştiraki” olan Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (EGYOEmlak Konut), kent çeperlerindeki TOKİ’ye ait arazileri lüks konut firmalarına “hasılat paylaşımı” karşılığında ihale ediyor. “Giyom Tell” yöntemi denilen bu paylaşımla elde edilen kazançların, yine TOKİ tarafından gerçekleştirilen “sosyal konut” projelerine kaynak yarattığı belirtiliyor... Yani, lüks konutlar yoluyla “zenginlerden alınan” paralar, ya da işin söylemine uygun deyişiyle “rüyaların hasılatı”, yurdun değişik yörelerindeki dar ve orta gelirlilere ucuz konut üretimini destekliyor. KENTE “YAKIN VE UZAK”LIK Emlak Konut’la işte bu ortaklık içinde, yüksek gelir gruplarına dünyanın “en kaliteli” ve “en muhteşem” konutlarını pazarlayan firmaların, arsa sahibi TOKİ’nin lehine çok yüksek oranlara tırmanan “hasılat paylaşımı”nı göze almalarındaki temel neden ise “kente yakın konumları”. Çünkü, özellikle İstanbul’da, bir yandan kentten “uzaklaşmamak”, yani İstanbul’la her an birlikte olabilmek ve iş yaşamını da İstan bul’un “bereketi”nde sürdürmek; ama öbür yandan da kentin gürültüsünden ve sıkıntılarından uzak bir yaşama ortamına kavuşmak, “paha biçilmez” bir olanak. Denebilir ki İstanbul’da, “hem İstanbul ile hem de İstanbul’suz” yaşamak, üstelik bu eşsiz durumdan göz kamaştırıcı yerleşmeler içinde yararlanmak, son zamanlarda gazeteleri, ekranları kaplayan muhteşem konut reklamlarındaki artışın da temel nedenleri arasında. YA KENTİN “KENDİSİ”? Böyle bir süreçte, kentin geneline bakıldığında ise ortaya çıkan manzara özetle şöyle. Yine İstanbul örneğinde, bu kenti böylesine değerli, çekici ve eşsiz kılan asıl değerler, yani, merkez semtlerdeki “tarihsel yerleşim bölgeleri”, sahipsizliğin, metruklaşmanın ve işgalcilerce hor kullanımın tahribatı altında hızla yıpranıyor. Yani bir anlamda “İstanbul” yok oluyor. Buna karşın, çeperlerde ise yeni bir İstanbul doğuyor. Üstelik o yok olan kente yakın olmanın yarattığı yüksek rantlarla yaratılan ise kültürüyle, dokusuyla, peyzajıyla her şeyiyle bambaşka yeni “kent”ler. Zaten adları da belki de bu nedenle ya İngilizce, ya da yabancı dilleri çağrıştıran garip deyimler şeklinde. Örneğin bir Zeyrek elden giderken, adı “Osmanlı”nın yabancı dillerdeki deyişiyle konulan sitelerle övünülüyor. “Süleymaniye konakları” dünyaya veda ederken, adlarına “konak” denen villaların İstanbul’a pek yakıştığı söyleniyor. Peki, acaba bu “varsıl varoş”ların yaratıcıları, “İstanbul’dan uzaklaşmadan kent kaçkını olmak isteyen”ler sayesinde elde ettikleri yüksek kazançlarda, “İstanbul’un da hakkı bulunduğunu” düşünebiliyorlar mı? Onlar düşünmese bile, onlara bu olanakları sağlayan TOKİ ve Emlak Konut, İstanbul’un bitişiğindeki arsalarından elde edilen “hasılatı” paylaşırken, yine bunu o “gözden çıkartı lan İstanbul sayesinde” elde ettiklerini bilmiyorlar mı? Sözün kısası, gazeteleri ve ekranları kaplayan rüyalar alemi lüks konut siteleri, “varlık nedenleri” olan İstanbul’a karşı öylesine vefasızlar ki, bu pazarın gelirinden tarihi İstanbul semtlerini yaşatmaya da pay ayrılması gerektiğini akıllarına bile getirmiyorlar. “KENTE HAYIRLI PROJE”LER Bu yazı, işte bu vefasızlığı anımsatmak; varsıl varoşlarda hiç değilse “kente hayırlı projelerin” de gerçekleşmesini düşünmeye başlamak; TOKİ’nin eski ev restorasyonlarına da kredi vermeye başlamasındaki duyarlılığı “konut üretimiyle ilgili her alanda gözetmek” için yazıldı. Örneğin Emlak Konut, hasılat paylaşımı sözleşmelerine, lüks konut sitelerinden elde edilecek hasılatın bir bölümüyle “eski İstanbul evlerinden de belli sayıda onarılarak yaşama kavuşturulması” koşulunu getiremez mi? Ya da bu rüyalar alemlerini yaratan inşaat ve emlak firmalarımız, aynı beceri ve çalışkanlıklarını “tarihi semtler”de de gösterip, yok olmak üzere olan İstanbul evlerini restore ederek, varoşlardaki kent dışı konut müşterilerine “kent içi ev” seçeneği şeklinde sunamazlar mı? Hatta, yine kent çeperlerindeki çok odalı, çok banyolu, iki otoparklı ve akla gelen, gelmeyen “her şey”li süper lüks konutların en üst gelir düzeyindeki müşterileri, aynı proje kapsamında bir de restore edilmiş tarihi evlerden “çalışma mekanı” sahibi yapılamaz mı? Böylece, varoşlarda rüyalar alemi yaratılırken, bunda tarihsel hakkı bulunan “uygarlık alemi”mizi de yitirmemiş oluruz. Yanıtları bu sütunlarda yayımlamak bile umudumuzu arttıracak. Sadece bizim değil, “yapay cennetlerini sessizce seyreden yalnız İstanbul”un da.. Bekliyoruz. Hızla gelişen inşaat sektöründe dünya standartlarında projelere imza atan Hasanoğlu İnşaat, 2326 Mart tarihleri arasında Yeşilköy CNR fuar merkezinde düzenlenen İnşaat & Emlak fuarında Banu Evleri’nin son etabı olan Lal Katlı Evler’in tanıtımını gerçekleştiriyor. İstanbul’da, temiz ve ferah bir yaşam alanı bulmakta zorluk çekenlere şehrin gürültüsünden uzak, yeşil rengin hakim olduğu yerleşim alanları sunan Hasanoğlu İnşaat’ın ‘‘Banu Evleri’’, üç tipte 84 villa ve iki tipte 309 katlı evden oluşuyor. Bahçeşehir’de 103 dönüm arazi üzerinde yükselen Banu Evleri’nin ilk etabında tamamlanan villalarda yaşam 2004 yılının aralık ayında başlamıştı. Lapis, Safir ve İnci Villaları ile satışları tamamlanan Akik Katlı Evleri’nden sonra projenin son etabı olan Lal Katlı Evler de mart ayı itibariyle satışa sunuldu. Kortaş’tan göl manzaralı evler Eşsiz güzellikteki göl ve dağ manzarasının tam ortasında yapımına başlanan Kortaş Villaları, sahip olduğu deprem raporları ile doğa içinde güvenli bir yaşam alanı sunuyor. Marmara’nın gözde yerleşim alanlarından biri olan Sapanca’ya bağlı İlmiyeköy beldesinde yapılacak konutlar, 10 ayrı dublex villadan oluşuyor. Kortaş İnşaat tarafından yapımına başlanan ve Haziran 2006’da tamamlanacak olan Kortaş Villaları, Sapanca gişelerinden 3,5 km, şehir merkezine 10 km., İstanbul’a 60 dakika ve Adapazarı’na 15 dakika uzaklıkta yer alan villalar, Kartepe kayak merkezine olan yakınlığı ile de sakinlerine 4 mevsim tatil olanağı sunuluyor. Kortaş Villaları, RE/MAX ANT Ofisi tarafından 185 ila 230 bin YTL arasında değişen fiyatlarla satışa sunuldu. E.C.A’dan Delta Serisi E.C.A. DELTA Serisi armatürleri, yüksek ürün kalitesini, uygun fiyat yapısı ile kullanıcılara sunuyor. E.C.A. DELTA Serisi. Minimal çizgiler taşıyan E.C.A. DELTA Serisi armatürleri uygun fiyatıyla da dikkat çekiyor. Modern çizgilere sahip olan seri, sağladığı hijyen ile kullanıcılara güvenli kullanım sunuyor. Seride 35 mm seramik karttuş kullanılıyor. Seri TS EN 817 standartlarına uygun olarak üretiliyor ve armatürde kullanılan tüm komponentler insan sağlığına zarar vermeyen hijyen belgeli olarak ithal ediliyor. E.C.A. DELTA Serisi Eviye Bataryasında; farklı kullanım amaçlarına uyum sağlaması ve kullanım kolaylığını arttırmak amacıyla, 360 hareketli perlatör kullanılıyor. C C
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle