Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SİY ASI7I S5 RAFET GENÇ Güney Korc Cumhuriyeti... Hani şu "kendine özgü modeli" ile kalkınmış ülke... Türkiye Cumhuriyeti ile Güney Kore Cumhuriyeti arasındaki "yakın ilişki" aradaki binlerce kilometreye rağmen hâlâ sıcak... Her iki ülkenin "resmi, gayriresmi" heyetlerinin biri geliyor, biri gidiyor... Bizler Kore'yi 1950'li yıllarda daha çocukken tanımıştık. Bizim ınahalleden asker olanlar Kore'ye savaşmaya gidiyordu. Ankara Gan'ndan bir düğüne gider gibi uğurlanmıştı onlar... Biz, tüm çoeuklar, lokomotifi çiçeklerle bezenmiş trenin vagonlarının üstüne tırmanarak törene katılmıştık Sonra, bizim mahalleden giden askerlerin birçoğunun acı haberi gelmişti... Ve yıllar sonra, bizim mahalleden gidip şehit olanları, Pusan'da ayyıldızlı plaketler altında görmek varmış... Ve yine Kore'yi daha sonra muhalefet lideri Isıııet Paşa tanıttı bizlere... 195859 yıllarında, Türkiye ile Kore, dünya üzcrindeki aynı enlemi paylaştıkları gibi, demokrasi kavgasını da paylaşıyorlardı. lsmet Paşa o zaman aşağı yukarı şunları söylemişti: "Kore halkı demokratik hayata ne kadar layıksa en az Tiirk halkı da o kadar layıktır... Demokrasi bizim vazgecilmez yaşam tarzımızdır..." Aradan yıllar geçtikten sonra Türkiye'nin gündemine Korc, bu kez bir "kalkınma modeli" olarak girdi... Vesanırızgündemden çıkmadı... Bu model üzerinde tartışmalar hâlâ sürdüğüne göre... GÜNEY KORE'DEN NOTLAR doğuda dağlar oldukça yüksek. Irmaklar kısa, sığ ve hiz.li akışlı. Kore'nin en önemli gıda maddesi pirinç, bu ırmak sularından yararlanılarak yetiştiriliyor. Kore Cumhuriyeti'nin 1980 sayımlarına göre nüi'usu 37.4 ınilyon. Bunun 27 milyonu kentlerde oturuyor. Sadece başkent Seul'de 10 milyon insan yaşıyor. Liman kenti olan Pusan'da ise nüfus 3.6 milyonu buluyor. Nüfusun yüzde 34'ü tarımda, yüzde 22.6'sı sanayi, yüzde 43.4'ü ise hizmetler sektöründc çalışıyor. sınırda, iki taraf da çeşitli uygulamalar yapıyor. Kuzey Kore sınıra çok yakın yerde devamlı hoparlörle propaganda yayını yapıyor, klasik müzik çalıyor. Sınırdaki yeıleşme merkezlerinin gerçekte boş olduğu, sırf propaganda için kurulduğunu güneyliler bize söyledi. Dürbünlerle karşı tarafa baktık. Sonra turistik hale getirilmiş su sızan tünellerde dolaştık. Güney Kore'ye ait bütün rakamları buraya koyarsak, ortaya elbette kalkınmış ülke tablosu çıkıyoc Bu rakamları art arda portakal da öyle. Bir kilo et, ortalama 2022 dolara satılıyor. Kore, gıda maddelerini genellikle Avustralya'dan alıyor, birçok sanayi hammaddesi ile birlikte. Gittiğimiz birçok yerde ne kedi ne de köpek gördük. Merak ettik neden olmadığını sorduk. Aldığımız yanıt çok kişiyi şaşırttı. Kedi ve köpek etini Koreliler pek seviyorlarmış. Köpek etinin tinsel gücü arttırdığını, bu nedenle yendiğini belirttiler. Bunun yanında kaplumbağa kanının da içildiğini söylediler. Koreliler uzun ömürlü olmak için içermiş kaplumbağa kanını.. "Görkemli başkent SeuC'ün kanalizasyonunun olmadığını da saptayıp bir hayli şaşırıyoruz. 10 milyonluk kentin kanalizasyon şebekesinin olmayışı beraberinde birçok sorun getiriyor. Gezmeye çıktığımızda, açık su içmememiz istendi. Sorduk "neden" diye... Vanıt açık ve seçikti: "Sarılık salgını var." Üç tür sarılık hastalığının üç türü de kentte kol geziyordu. Bütün çocukların aşılanmasına çalışılıyordu. Sarılık hastalığı ile nüfusun yüzde 2()'si tanışmış. Bunların çoğunluğu ise çocuk. Yetkililer kentin kanalizasyon işinin süratle yapılması için harekete geçildiğini, kentin içindcn geçen ırmağa da pis sulann atılnıayacağını belirttiler. Kore'de insan pisliğinin gübre olarak kullanılmasının durdurulması için çalışma yapıldığı da ifade edildi. Güney Kore'nin son 10 yılda elde cttiği başarılar, dünyanın en ueuz emeğiyle elde edilmiş. tşçi haklan konusunda en az bir asır gcride Güney Kore. Şirketlerin gelişmesine şöyle göz ucuyla bakmakta yarar var. Şirketler, kendi vergilerini kendileri saptıyorlar. Ona göre devlet vergi alıyor. Bu konudaki şaşkınlığım üzerine bilgi veren kişi, "Devlet güven duyuyor şirketlere, onlar da tüm blançoları gösleriyorlar. Sorun bundan inaret" dedi. Yani şirketlerin verdikleri hesapların hcpsi doğru kabul ediliyor. Buna cennet demez de ne dersiniz... Sonuç olarak Kore, yüzde 9,3'lük bir kalkınma hızına son yıllarda ulaşmış bir ülke olarak gösteriliyor. Bu konudaki resmi bilgiler, her sorana hemen aktarılıyor. Ama beraberinde ne getirdiği, ne götürdüğü yolunda, kısa görüşler var. Bu hızlı kalkıntnanın "bazı sıkıntıları" beraberinde getirdiğini söylüyorlar. Fakat daha derine inmemeyc dikkat ediyorlar... Güney Kore tam bir "cennet" aıııa işadamları ve şirketlere Kore, 1910'dan 1945'e kadar Japon işgali altında yaşamış. 1945 yılında Japonya'nın yenilgisi üzerine, 1945 yılının aralık ayında ABD, SSCB, Ingiltere ve Çin, Moskova'da düzenlenen konferansta, Kore'nin "gevici bir hükiimetle" yönetimini kabul ettiler. Bu dört ülkenin denetiminde olan Kore, ayrıca Birleşmiş Milletler'in gözetimindeydi. Daha sonra ABD ve SSCB anlaşmanın yerine getirilmesi için bir komisyon oluşturdu. 1947'de BM, Kore"de seçim yapılmasını öneriyor. BM, seçim için Kore'ye bir komisyon gönderiyor. Bu komisyonun kuzey bölümüne gitmesini SSCB onleyince 10 Mayıs 1948'de Güney Kore'de seçim yapılıp Syngam Rhee başkan oluyor. Kuzeyde de Kim İl Sun başkan oluyor. Kore Halk Cumhuriyeti kuruluyor. Böylece fıili ayrılık başlamış oluyor. 1950'de de bilinen savaş meydana çıkıyor ve Kore, 38'inci paralel sınır kabul edilip ikiye bölünüyor. Ve bundan sonra yıllar sürecek demokrasi denemelerine sahne oluyor Kore. Başkanlık sistemine dayalı olan cumhuriyet zaman zaman aksıyor. Askerler geliyor ve sonra tekrar cumhuriyete dönülüyor. Ama şu anda bile Kore'de asker etkisi gözden kaçmıyor. Güney Kore'ye yaptığımız gezinin ikinci günü, Seul'ün kuzeyindeki sınırda bulunan sızma tünellerini gezdik. Güney Koreliler, bu tünellere çok önem veriyorlar. gtlen bütün resmi heyetlere bu tünelleri mutlaka gösteriyorlar. Biraz ilerde bulunan dizerek, lafı uzatmak yerine bir de madalyonun öbür yüzünü incelemek, daha doğrusu bilgi almak üzere harekete geçtik. Öncelikle elçiliğin uzmanları ile görüşerek çalışan kesim için bu kalkınmadan ne pay verildiğini öğrenmek istedik. Evet, Güney Kore bir "cennet"... Ama, işadamları için... Şirketler için... Kore'de "asgari ücret" gibi bir kavram yok... "Asgari ücret burada ne kadardır" diye sorduğumda yanıt, "ne asgari ücreti" oldu!.. Dilimin döndüğü kadar anlatmaya çalıştım, nafile... Şöyle karşılık verdiler sonunda: "Kore'de asgari iicret diye bir şey yoktur. Orlalama ücrel 200 dolardır. Herkes kcndi kabiliyetine ve chliyeline göre maaş alır. Unutmayınki Kore'de işsizlik oranı yüzde ikiye indirildi. Bunu da dikkate alın..." Duramadık, " O halde çalışına sıırelcri ve ealışma düzeni bakıınından uluslaraTası bir slandarl uygulanıyordur" diyecek olduk.. Buna da yanıt geldi: "Kore'de çalışma iki vardiyadır. Yani 12 saallir. Haftada bir gün izin vardır. Yıllık ücrelli için var mı yok mıı? Bu hiraz tartışınalıdır. Ama en fazla izin bir hafta ya da 10 günü geçmez..." Seul'de öğrenciler devamlı hareket halindeydi. Gün aşırı nümayişler oluyordu. Bizim köyü gezdiğimiz sırada olay olmadı. Ama bir gün önce "Japon aleyhtan" bir gösteri olmuş ve bir araba yakılmıştı. Bir adet limon bir Amerikan Doları, Kore diye bir yer Kore, Mançurya'nın güneyinde, dağlık bir yarımadayı kaplayan bir Asya ülkesi. Japon adalarından birkaç yüz kilometre batıda olan Kore, Pasifik ile Kuzey Asya'yı birbirine bağlayan bir köprü olarak tarih boyunca stratejik önem kazandı. 1945'ten bu yana yarımada ikiye bölünmüş durunıda. Bugün kuzeyde kalan İ22 bin 370 kilometrekarelik alan Kuzey Kore'nin idaresi altında bulunuyor. Güney Kore Cumhuriyeti ise, 98 bin 955 kilometrekarelik bir alan üzerinde kurulu. Kore kıyılarında irili ufaklı 3 bin 400 kadar ada bulunuyor. Bunlardan ancak 200'ü iskân edilecek büyüklükte. Güney Kore'nin yüzde 80'i dağlık arazi. Güney ve batıda küçük lepeler görülürken, kuzeyde ve TB>1>1 tntanaklarından îdrardan bUe KDV alınırken 15 OCAK 1985 TBMM'de geçen hafla, ne eski Devlet Bakanı hnıail özdağlar vardı, ne de yolsuzluklarla ilgili iddialar. Soruşturma Komisyonu 'na ilişkin çalışmalar dışında, herşey normaldi. Ancak, beklenmedik bir olay, neşeli dakikalara neden oldu. Muhalefet de "canı gönülden alkışlama' fırsatını buldu. Bir ANAP'lı üye muhalefetin alkiflarıyla kürsüdfn inerken, ANAP'lılar "hayretler içinde Nejat Gülecek'e bakıyorlardı. Herkesi ilgilendiıen KDV'yi doğrusu muhalefetten daha iyi ve net bir biçimde Ankara ANAP ınilletvekili Nejat Gülecek eleştirdi. Tutanaklardan aktanyoruz. N E J A T ABDULLAH GÜLECEK (Ankara) Sayın Başkan, değerli millelvekilleri; son iki aydır, basında ve kaınııoyunda enine boyuna münakaşa edilen, tarafları olduğu kadar aleyhtarı da bulunan Katıııa Değer Vergisi'nin uygulamasıyla ilgili, milletin vekili olarak bazı görüşlerimi huzurunuza getirmek üzere söz alınış bulunuyorum. Tatbik edildiği ülkelcrde bile, uzun bir hazırlık dönemi geçirdikten sonra yürıırlüğe konulan Katma Değer Vergisi son yıllarda adet edindiğimiz vechile "Ben yaplım oldu, yanlışıdoğrusu varsa düzeltiriz" zihniyetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde dahi enine boyuna tartışılmadan, bir oldubitti sonunda, yürürlüğe konulmuştur. (Alkışlar) Başta kanunu tatbikle mükellef maliye teskilatı olmak üzerc vergi mükellefi de, vergiyi tahsil edecekler de şaşkın durıııııdadırlar. (HP ve MDP sıralanndan alkışlar) O kadar ki, bedeli odenmiş, ancak tesliıni 1985 yılına sarkmış satışlardan dolayı bile vatandaştan Katma Dvger Vergisi istenilmektedir. Bu konuda maliyınin neşrettigi tebliğleri crlesi gün hükümetimizin yeniden geniş bir şekilde açıklamak mecburiyetinde kalması artık mutad hale gelmiş ve olay mizah konusu olma eğilimine dönüşmüştür. (HP ve MDP sıralanndan " b r a v o " sesleri, alkışlar) BAŞKAN Sayın Gülecek, süreniz tamam efendim. LUtfen toparlayın. NOJAT ABDULLAH GÜLECEK (Devamla) 2 dakika var efendim. BAŞKAN 5 dakika oldu efendim, lamam. NEJAT ABDULLAH GÜLECEK (Devamla) Katma Deger Vergisi; bir malı veya hizmeti kendi hür iradesiyle satın alan kimsenin, bu malın belli ve muayyen yüzdesini Hazine'ye vergi olarak ödemesi demektir. Verginin alınmasında hür irade şartı mevcuttur. Malı veya hizmeti salın alır veya kullanırsak, ancak o zaman vergiyi verirsin. Aksi halde verginin ödenmesi mecburi değildir. Ya hastalık öyle midir? Aman hen Katma Deger Vergisi ödememek için hastalanınak istemiyorum diyebilmek mümkün müdür? Haslalanan memurun, emeklinin ve işçinin muayene ve tedavilerini yapan sağlık kuruluşları vardır. V.n basit idrar tahlilinden tutun, her çesit tahlilden, röntgenden, en büyük ameliyatına ve zateıı bir süreden beri ilaç labrikatörlerinin insafına tcrk edilmiş fahiş fiyatlarla satılan ilaca kadar her şeyi Katma Değer Vergisi'ne labi tutacaksın, ondan sonra da fakirfukaradan, ortadireklen yana olduğunu ifadf edecek.sin. Buna hiç kimseyi inandırmak mümkün değildir. (HP, MDP sıralanndan " b r a v o " sesleri, şiddetli alkışlar) BAŞKAN Lütfen efendim, tamamlayın. ABDULLAH NEJAT GÜLECEK (Devamla). Netite olarak, okul taksidinden, kruşindi'iı, temel gıda maddelerinden, kurs parasından, doktorundan, muayene tedavisine, laboratııvar hizmetlerinden, anıeliyatlardan ve ilaçtan Kalına Deger Vergisi almanın yanlış ve hata olduğunu, hatadan dönmenin ise fazilct olacağııu beyanla yüce heyetinize saygılar sunuyorum. (HP, MDP sıralanndan " b r a v o " sesleri, şiddetli alkışlar)