Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
StYASET TBMM'nin açılmasına iki hafta kaldı A1\AP RAFET GENÇ Grubu ne yapaeak? Şimdilik bu konuda pek ayrıntı yok. Ama, bakanların, hesap vermeye çağrılacağı günlerin pek uzak olmayacağı kehanet değil artık. ANAP Grubu Mecliste, muhalefetten çok "hükümete kök söktürecege" benzer. Türkiyc Büyük Millct Meclisi iki hafta sonra çahşmalanna Ankaratatilinden sonra Meclisin başlayacak. Yaz gündc mindeki sorunları "şıpın işi" çözmesi umuluyor, hekleniyor. Ânayasa gereği çıkarılması gereken yasalar var. tşçi kökenli milletvekillerinin verdikleri, Turklş'in desteklediği öneriler var. Henıen çıkarılması gereken yasa gücündeki yüzden fazla kararname var. Yanıtlanması beklenen soru önergeleri var. Kısacası milletvekillerimi7in önıınde hemen çözümlenmesi gereken yığınla iş bulunuyor. Bunun yanı sıra 1985 bütçesinin göruşülmesi konusunu da ayrıca gundcme koyınak gerekiyor. Meclis Başkanı Necmetlin Raraduman Meclis çalışmaları başlamadan öncc bir "yaz temizliği"ne girişti, şu sıralarda... Meclis koridorları ve odaları "fırça, siipürge ve sabunlu bez işlemine" tutulurken, politik kulislere de "taze î.an" verilmesine çalışılıyor. Bir bakan, genç dostuna şöylc diyordu: "Sorun ve sorıınlar herhalde çöziilmek için çeşitli alternatifleri de beraberinde getireceklir. Bu bir politik yasadır. Onun için iktidarın karşılaştıgı parti içi ve dışı engeller, engebeler elbette aşılacaktır. Her şey iktidar grubunda çö/ümlcnccektir. Türkiye'nin kalbi oradadır. Yeni anayasa biliyorsıınu/, bir partinin hükümete katılıp katılmamasını, hükümeti kurup kurmamasını çogunluk partisinin Meclis grubuna bırakmışlır, eski devrin aksine. Eskiden, iktidar MDP'de olanlar Muhalefet kanadına gelince, Hazine'nin para yardımından sonra "sııya kavuşnııış çorak toprak" gibi "ikisi" birden canlandılar. Seçim bölgclerinc gitnıcyc, "demeç vermeye" başladılar. Hele Ağrı seçimlerinde bira7 oy alan MDP'nin lidcri Turgul Sunalp, 6 Kasım seçimlerinden önce, söylediği görüşlerini tekrarlamaya başladı. Sunalp belediye başkanları toplantısında, "iktidar alteraatifi" olduklannı "ilancderken", aslında ayakta kalmanın scvincini yaşıyordu. Canlanan parti, bu kez sağ kanatta birleşmenin ancak kendi catısında olacağı yolunda girişimlere bile başlanııştı. Bu konuda lstanbul ve Ankara'da bazı lemaslar bile yapılmıştı. Bir partili, "Şimdi sorun bizim çatımız altında birleşme sorunudur. Mecliste ü'yesi olan bir partinin sesi her zaman çıkar. Bunu onlara anlatmaya çalışıyonız" diyordu. HP'nin dıırumu HP'ye gelince, tatil devam ediyor. Kurultay hazırhklan bile üstünkörü yürüyor. Tatilden dönen yok. Zaman zaman parti içinde "Genel başkan aranıyor" diye haberler çıkıyor ama ortada pek ciddi bir kıpırtı olmadığı hemen anla^ılıyor, kısa bir süre sonra... Mecliste, ANAP Grubunun hükümete muhalefetten çok ' kök söktüreceği" söyleniyor. Bu dönemde sorunlar ANAP Grubunda " ramazan sohbetleri" ile geçiştirilecek gibi değil. olmaya veya hükiimel kurmaya, koalisyona girip girmemeye yetkili olan parli genel yonetim kurulıı idi. Meclis Grubu adela bir tasdik organı halindeydi. Şimdi öyle mi? Her şey grııpta halledilmek zorunda... Anayasanın emri böyle..." Bu sözlerin altında çok şey vardı. Nitekim yaz aylannda ANAP grubu tüm yurdu "istcr istemez" dolaşmak zorunda kaldı. Gcrck ckonomik açıdan, gcrek politik açıdan devamlı "seçmenle", "parlililerle" karşı karşıya gelen milletvekilleri işin pek o kadar kolay olmadiğını artık kavramaya başladılar. Iktidar olmak ANAP için kolay oldu. Ama arka arkaya dizilen ve sonu gelmeyen sorunlar karşısında, milletvekillerinin hali gcrçekten seyredilmeye değer... Birçok milletvekili bakanlıkkapılarından ters yüz dönerken, başka tesirlerin altına ister istemezgiriyorlar. Yani "ayakları yere basmaya" başlıyor. Iktidarı ayakta tutanların kendileri olduğunu kavramaya başlıyorlar. Seçmen gelip de, "Biz oy vermeseydik nasıl iktidar olurdun?" sözleri milletvekilinin kafasında "hiikümetin kendilerinden geçtiğini" anlatmaya yctiyor şimdi... Kısacası bu dönemde ANAP Grubu'nda sorunlar, "ramazan sohbetleri" ile geçiştirilemeyecek gibi görünüyor. Grupta "yeni iç dengelerin" oluştuğunu görüyoruz. HükUmet ve şirketler Bu arada Ankara kulisinde, şimdilik politikadan çok şirketlerin ne yaptıkları, Hazine Müsteşarı Ekrem Pakdemirli'nin ilginç çıkışları ele alınıyor. Pakdemirli'nin "sağlam yerlerden" gelen telkin ve güvenle birçok ekonomik kararı tek başına almaya devam cttiği öne sürülüyor. Ama bu arada Hazine ve Devlet Planlama Teşkilatı'nın "icraatı" üzerinde epey ilginç söylentiler var. tthalat ve ihracat konularında "hoyali" rakamların söylentileri sürüyor. özellikle iplik, "tişort" ihracatı ile ilgili vergi yüzdelerinin kimlere gittiği soruluyor. Bir yetkili, "1520 şirketin lürkiye'nin ithalat ve ihracat rejimi üzerindeki etkislni bilen var m ı ? " diye sordu, bir sohbet meclisinde. Ama bunları somuta ulaştırma konusunda kimse bir gayretin içine henuz girmiyor. Yetkili " I ş fllemi bunu o kadar açık biliyor k i " demekle yetiniyor. Bir kısını politikacılar isc hükUmetin ömrüne vade biçmeye başladılar. Turgut özal'ın yılbaşına kadar görcvinden istifa edeceği iddiasına girenler bile var. Bu arada Turgut özal'ın hukümet içinde ve dışında uyguladığı taktiğin gerçeklere uymadığını söyleyenler var. Bir politikacı şu örneği verdi: "Milletvekili ödcnek ve yolluklarının arltırımında bazı yerlerc verdiği sözii tulmayınca, Köşkten geri döndü. Uyguladığı taktikleri hep yanlış oluyor. Bu oereye kadar gidecek bilemem. Özal kendi yarattığı dünya içinde yaşıyor." Politik sezona hükümet arayışları içinde giriyor Ankara. Ama şimdilik sessiz ve derinden... Demokratikleşme ve ekonomik kalkınma. sivasi havalın göndeminde olnıalı EROL ÇEVİKÇE gündeminde iki temel madde vardır. S iyasal hayatın Birincisi demokratikleşme, ikincisi ekonomik kalkınmadır. Üstelik bunlar alt alta değil dc, iç içe iki maddedir. Turkiye nasıl eder en sağlıklı yoldan demokratikleşmesini sağlar? Gene nasıl bir politika dcmcti ile kalkınmanın yolunu yenidcn açar? Bunların dışındaki tartışmalar gerçek tartışma gündemini bilerek veya bilmeyerek saptırmaktan başka bir şey değildir. Bu gundemi özellikle partilcr kendi aralarında kaydırmadan tartışmak durumundadırlar. Ancak iktidarın görüntüsü, belki de doğal eğilimi boyle gözılkmüyor. İktidar partisi demokratikleşmeyi kendi konusu saymıyor, kalkınmayı da ustünden atmaya çalışıyor. B^ı durumda yapılması gereken, özellikle ana muhalefet partisine düşen, bu ana maddeleri ne yapıp yapıp güncel olarak ve inatla gündemdc tutmaktır. Bir suredir yapılan, alternatif vardır yoktur tartışması da bu saptırmaya yardımcı olmaktadır. Böylece, gündemin aynntıla ra kaydırılmasına neden olunmaktadır. Görüldüğü gibi, tartışma 24 Ocak'ıan bu yana bir belli modelin parçaları olarak ortaya çıkarılan paketler ü7erine çekiliyor ve aralıksız sürdürüluyor. Son günlerde herkesin genelde kabul ettiği bir gerçek ortadadır. 24 Ocak'tan 4 yıl sonra bugun ortada olumlu sayılan hiçbir ckonomik gösterge yoktur. Ama her gün ülkenin gündemine yeni bir ek önlem veya o yönde alınmış bir karar getiriliyor ve üstünde lartışmaya davet çıkarılıyor. Bir ülkede ekonomik politika varsa, doğal olarak onun alternatifi zaten vardır. Hele uygulanan politika, şimdi Turkıye'de olduğu gibi vaatlerinin hiçbirini gerçekleşliremiyorsa, "nerede bunun alternatifi" diye sormak, ciddiye alınmamalıdır. Türkiye birçok başka ülkenin geçmiştc veya bugün içinde bulunduğu ortamın çok dışında, başka âlemde bir ülke değildir. Lin azından sandıktun çıkan hukumetlerin yönettiği ülkelerde ne varsa Türkiye'de de o var olacaktır. Yani, Özal Hukumeti kapitalistliberal bir politika izledigini ıesmen ilan ettiğine görc, çoğulcu demokraside olması doğal sayılan diğer politikalardan birisi olarak sosyal demokrasi bu anlayışın doğal karşı seçeneğidir. Onun hangi ayrıntıda veya ulke koşullarına hangi farkIıhklarla uygulanacağı konusu, ancak anlaytşın sahipleri arasında özel bir tartışmadır. Halk öııünde tcmel karşı seçenek, sosyal demokrasidir. Böyle olunca "ncrdc alternatif" diye soranlar, ya bilerek gundemi saptırıyorlar, ya da bilgi.sizlik ıçindeler. Bir gerçektir ki, saptırılan bu gundem, kendiliğinden bir kısır dönguye girdi. Bundan çıkmayı iktidar partisi kesinlikle istemiyor. Bu yanlışa başlangıçtaki anlaşılır nedenlerden dolayı bir süre kapılmayı açıklanıak mümkundür. Ancak özellikle 25 Mart seçimleri ve ana muhalefel partisinin