Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 cemal nadir'den StYASET 34 Bozulup dağıldıkça er politikacı ülkeyi kendi iktidarında Hötekılerden dahagüzel ve mutlu mutgüzel ve daha lu gösterır. Ama bu ülke iktidara yakın belli bir azınlık kesım için vardır, çdgunluk için yoktur. Çoğunluğa iktidarlar, güzelliğın ve mutluluğun önümüzdekı yıllarda geleceğıni vaat ederler. Bu beş yıl olur, on yıl olur, on beşe kadar çıkar. Yıllar geçer, ama çoğunluğa vaat edılen güzel ve mutlu günler bir türlü gelmez. Sanırsınız ki bu vaat edilenler bir masal kuşudur ve kanatlarını çırparak yitmiş gitmiştir. Bizim muktedirlerin ortadirek, sosyolojinin orta sınıf dediği, vaat edilen güzellık ve mutlulukla oyalanır durur. Bu ne kadar sürecektir? Erişeceği noktaya kadar erişir, bakılır ki hiçbir şey yoktur, bir muktedir gider, öteki gelir. Şimdi ardıma dönüp bakıyorum da, büyük çoğunluğa gülücükleri içinde güzel ve mutlu günler vaat eden politikacı sadece Turgut özal değildır. Nıcelerı geldi, niceleri gitti. Sayacak olsak kımını anımsarız, kimini unutmuşuzdur. Politikacı denen canavar konuşacak bir kürsü, karşısında toplanmış bıraz kalabalık görmesin, hemen fırlar, başlar konuşmaya. . işi hep tatlı yanından alır, hep güzel şeyler söyler. Bu yalanla dolanla yıkanmış sözler olabilir. Politikacı için halkı o gün kandırma yeterlidir. Konuşurken "Küçük Amerlka olacağız" mı demez, her yanda fabrika bacaları mı tüttürmez, nurlu ufuklara doğru mu uzanmaz, büyük Türkiye düşleri mı görmez... falan filan... atar da atar, tutar da tutar.. Onun için dünün politikacısı ile bugünün politikacısı arasında çok ayrım yoktur. Al onu, vur ona... Beri yandan bizdeki polıtikacının bellı bir dünya görüşü de yoktur. Olsa bile saklar. Çünkü bizdeki politikacı türlü kesimlerden oy bekledıği için herkesin nabzına göre şerbet vermek zorundadır. Oy almak için sağcısı ile sağcı, solcusu ile solcu, dındarı ile dindar, tüccarı ile tüccar, esnafı ile esnaf olacaktır. Eğer bir göruşten yana olursa, oyların öbür yanını yıtırebilir. Zırdeli Sana neden deli gömleği giydirtKler doktor?., AkJlı deli Hutalanma bol gıda tavsiye ettim de.. Haibuki zmcire vurultnalıydın.. arsiv konusuvor Batı'da böyle mi? Batı'da öyle değildir. Batılı politikacı karşısında konuştuğu kitleye dünya görüşünü açıklar, bu görüşle kaynaştırmaya çalışır, kimligini açıkça söyler, diyalog kurmak ister. Seçmenle politikacının anlaşması, kucaklaşması ıçın bellı bir dünya görüşünden yana olmak, onu açıklamak gerekir. Öyle sanıyorum ki, bizdeki politikacı ile Batı'daki politikacı arasında başlıca ayrım da burada düğümlenir. Siyasal özgürlükler de, dünya görüşünün açıklanması oranında gelişir. Bir dunya görüşünü yasaklar, ötekine ızın verır, sonra da demokrasiden söz edersenız, kimseyi ınandıramazsınız. Elbette bu Batı'da böyledir. Doğu'da, dünya görüşü başta olmak üzere her şey aldatmaca ve kandırmaca olduğundan demokrasi de aldatmaca ve kandırmaca olur Demokrasi savaşımı verenler aradan yıllar geçtikten sonra artlarına dönüp baktıklarında ancak bir arpa boyu yol aldıklarını görürler Harcadığı zamana acıyan çok olur. Bakalım nereye kadar? Düşunün en azından kırk yılı aşkın bir süredir demokrasi savaşımı vermekteyız, demokrasıyı kurabildık mi? Durmadan bozup dağıtıyoruz ve yeniden kurmaya çalışıyoruz. Dünyanın hiçbir ülkesinde demokrasi böylesine bozulup kırıldıktan sonra yeniden onarılmaya kalkışılmamıştır. Bize özgü bir şeydir bu... Kırıyorlar, dağıtıyorlar, sonra da onaracağım diye başına geçip oturuyorlar. Bakalım ekonomide para ayarlamalarına dayanan bu demokrasi nereye kadar gelecek, nerede dağılıp, bozulup, yeniden düzelecektir? W f V/f C f f I i r i JlM&W9ll IM l İtTltTV&ri 3 Şemsettin Gunaltav, 1950seçinılerinegirilirken CHPiktidarının başbakam idi. Seçimlere onun başbakanlık doneminde girildi ve CHP iktidarı yitirdi. Hiç kimse bu seçimlerde hile yapıldı diyemez. Çünkü o döneme gore çok yetkin bir seçim yasası yapılmıştı. Oyların gizli kullamlması, saytmın açıkta, heryapüması ilkesi benimsenmişti. Denebilir ki, Şemsettin Günaltay böyle bir seçim k e s i n g().u önün(je yasasının yapılmasına onayak olmasa idi, belki CHP, iktidarı yiürmezdi. Resimde Şemsettin Günaltay.