Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
StYASET 84 hal'lanın portresi Disiplin sıkı, kîra çok, saygı yok, Brovvning yok Hıçbır şey ona bu kadar dokunmuyordu Ne genel başkanın bir gazete haberı uzerıne vehme kapılıp partı grup toplantısında "kursu altından sopa göstermesı", ne "ulusal egemenlığı temsıl faalıyetrmn yarışını ev sahıbı Kamıl Bey'ın banka hesabını şışırmek uğruna yapması, ne Meclısın ılk gunu yemın törenınde "layık" dedığı ıçın hakkında söylenen "Allah layığını versın' sözlerı Ne Kâmıl Bey'den arta kalan paranın gerı kalanını Meclıs lokantasında yıyıp bıtıren o tanrının belası ve profesyonel seçmen heyetlerı, ne Halkla llışkıler bınası ıle Meclıs arasındakı uzaklık yuzunden oturumlara geç kalıp "nane molla" grup başkanvekılının "yedığın naneye bak" gıbılerınden ters ters bakması Ne 15 gun 16 gecede hazırlandığı enflasyona çare konusundakı yazılı demecıne aynı gun banka faızlerının artması ve otobus kazasında 33 kışı oldu haberlerı yuzunden gazetelerde bir satır bıle yer verılmemesı ama yıne de genel sekreterden "partı dısıplınım" bozduğu ıçın Meclıs kulısınde alenı "fırça" yemesı Ne mılletvekılı rozetını yazlık keten elbısesıne takmak uzere çıkartırken ne hayallerle dıktırdığı lacıvert elbısesının yakasının yırtılması, ne meclıste emrıne verılen sekreter hanımın Istanbul mılletvekıllerıne gösterdığı saygı ve kıbarlığın yarısını kendısıne göstermemesı, ne TBMM Başkanlığı'nın dağıttığı brovvnınglerden, smıth vvessonlardan, berettalardan değıl de kısmetıne 765'lık Kmkkale'nın duşmesı Şu sokaklarda ortaklıkta bınlercesı, onbınlercesı dolaşan rutbesız sıradan bir polıs memuru hava meydanının ortasında kendısıne nasıl da meydan okuyor, nasıl da hava atıyordu Gözlen karardı Elındekı kımlığı parmakları arasından kayıp duşmek uzere ıdı O anda her şeyı, her şeyı yapabılırdı Tabancasına sarılıp namlusunu değılse bıle en azından kabzasını kullanabılırdı Bir an ell belıne gıttı Ama aynı anda sılahını evde bıraktığını anımsadı Çunku tum arkadasları pırıl pırıl 14'luler, Lugerler taşırken, onun mahalle bekçısı gıbı belınde Kırıkkale ıle dolaşması onuruna dokunmuştu Yapacak bir şey yoktu Sınırlerını topladı, ustune çekı duzen verdı, ceketının duğmelerını açtı Arayın bakalım, dedı Bırazdan meseleyı gundem dışı bir konuşma ıle Meclıse gotureceğım Bu konuda bir yasa tasansı hazırlatıp, kısa zamanda kanunlaştıracağım Çunku mılletvekıllerının hepsı benım duşuncemde Arayın bakalım, bu arama sızın son ışguzarlığınız olacak, dokunulmazlığı olan mılletvekılıne polısın bıle dokunamıyacağını hukme bağlayan tek maddelık bir kanun olacak. arayın bakalım. Uçak havalanmıştı Bir sıgara yakarak bıraz önce soyledıklerını yenıden aklından geçırdı Inşallah ortalıkta kımse yoktu Gazetelerın ya da genel merkezın kulağına gıderse kotu olurdu, çunku bılıyordu kı, değıl boyle bir yasa tasarısı hazırlamak, oyle kursuye çıkıp derdını bıle kolayca dökmeye partı dısıplını ızın vermıyordu "Aslında meydandakı polıs bıle daha ozgur," diye duşunuyordu, "Galıba mılletın vekılı olmaktansa mılletın kendısı olmak daha iyi ıdı ." Benim için artık yalnız i$ var. Kadın da var. Aına o gizli olacak. İBRAHtM TATLIStS Turkucıı Yal derler yatarım, kalk derler kalkarım. MÜJDE AR Sıneına ovunıusu • Turizm daha fa/la patlarsa mahvoluruz. MÜKERRLM TAŞÇIOĞLU KulturTunzm Bakanı • Vatandaşlar tabii ki, iktidarın faaliycllerini yakından izli>orlar. ERDAl İNÖNÜ SODEF Genel Başkanı • Hastayı kaybetmemek için ayakla gezdirmek ço/um dcgildir. KA \A LRDÜM Buibakan Yardınımı • Sayın Özal hayalta en scvdigim, en saygı dtı.vduğum ve inaııdığım bir ağabeyimdir. EKRLM PAkDl KtİRLl Hazıne ve Dış Tıcaret Musteşan Aileden kişiler dcvlel yonetimine atanırsa. hukumel aile şirketine doner. TURGUT SUNAl P MDP Genel Başkanı Söylediğimiz her sozu yerine geliriyoruz, haberiniz ulsıın. TURGUT ÖZAL Başbakan Titr verilmez alınır. \AL1M ERALP Dışışlerı Bukanlığı Sözcıi Vekılı Ögrctmcn iki ucu yanan aydınlık bir muındur. VEHBİ DİNÇERLER Mıllı Eğııım Gençlık ve Spor Bakanı Beni gormek isteyenler onlerinde bulunanlarla içiçe iken itiştiler, goremeyince bağrıştılar. BÜLLNT ERSOY Ses sanaiçısı Biyokimya tahsil etmek içiıı o zamanki adet Almanya'ya gitmekti. A/L/4 7 LCZACIBAŞ1 Holdıng Yoneiını Kurıılu Arapca bilınem a.vıp degil. FMEL DOĞRAMACl H Ü f debnai Fakıillesı Dekanı • Allah'ın izımle ulkeıni/den ayrılıyorıı/. YÜCtL SEÇk/NER Bederı Jerbıvesı Genel Muduru • İnsanlık larihi insanlann tarihidir. İıısamn a>nası ise insandır. ERGUN GÖ/t Tercuman vazarı TBMM tutanaklanndan koude t>e<(''t hafhı \ \APÇunım \fılttt\ckılt Vnal Akkaya'nın Meı lıstıkı 5 flo ^ıllık huîkınma Planı uoııtyne/tıı sınıundu \apııgı konufinadan bıı hnlııın uktaınıi}, Akkava'nın hırbırı ar tlınu sııuladıÇt ozlu sozlere dovumavanlar Hin, a\nı kon.ıynanın bıı huşku böluıihi nıı bıı luıttu \eıeıeRıınızı <>o\lewıştık Ak ku\u'ııın bını/k adanUunn deutlerı \eatasözlcrıııden olusıın konıışmasını akıarnıa vı tuıduıınoıuz Snaset H4'un "TIİMM Tııtanaklaıımttın"ko$esı hıı haftadan bu$ luMiıuk \u\ııı (itızenme t;ore Meılısı bir ha/ta çerıden ı:le\erek taiılegırnor AfecIrtlc bıılıkte kun'inız ıle <ı<,ılucuk l'nlu psıkol(>K Adlersoyleder: "Hayatta en bu>uk guOuklerle karsılaşan insanlar, baskalarıyld ilgılrnmcYenlerdir." Ba^kalan>l» saminıı olanık ilgılcnını/. Ku basıl ilf>ılenrnek selani vtrmoktır. Stlaın demek, bcn scnink II^IIIMIH, scııi )>ormek(en sevinç (lıiMi)orum, bcndt'n sana lenalık gelme/, seııııı dc bcnım nıhi mııllıı olmanı dileriın, sana kıjıntt vcrijorum denuktir." İkıruı kural. (îıılııınMMniz. Çinlilerin bir ataso/lcrı \anlır "(•ııluınsemfsini bilmeyen insan dııkkun avmamalıdır." Şiiir dr\(ir kı: "dulumseme, butun dillerııı ııslufidc hir anlaşına vasıtasıdır." Dıftcr bir kural da: İ.vi hir dinleyicı ulunu/. Karynı/dakini, kendi;<indcn bahselmt'>e leşMk ediniı. Ku planın lx»> oldugunu, bu planla hiçbir MTC varılaınayacagını iddia edenlere daha fa/la koııııyna fırsalı kalsın ve kendisındcn bahselme ımkânı olsun diyc, 2 gundur dıışundııkleriını/dcn fa/la /aman verdik; devam da ediyoru/. Bu plan eskileriylc mukaycse edilirst» go> rulur ki, dcgerlı u/manların ve bilhassa hııkumeliınizdc bulunan, u/un sııre planlama ve burokrasının çe^illi kademelerinde çalı^aıı Sayın Başbakan ve Bakanlarımızın uslalıklannın eseridir. Bir Arap atasozu belki l)i/.i uyaracaktır: "Ayakkabım yok diye uzuluyordum; Hoca deıtıiş ki, Konfüçyüs deıtıiş ki, Goethe, Emerson, Lincolıı deıtıişlerki ayaksı/ bir adaın gordutn." Ömer Hayyam da şoyle diyor: "Yarab, azap emrediyonıun; ama beni mahkum edeccksin hangi >erdc Senin bulıındugun yerdc taşamaz ki azap; bilmem bulıınmadıgın >er nerde?" Guethe de >oyle der: "İnsan hivbir şe>i, sevmeden anlavanıa/." Bu plan daha a/ lunkidi, daha az konuşma\ı; daha çok işi içeriyor. Churchill'in >u sozleri ne kadar basil ve vecizdir: "Herkes vazifesini lam yaparsa memleket kurlulur." Acaba biz hakikalen bugune kadar (am verimle va/ifemi/i yaplık mı ve yapıyor muyıız? Çinliler bunu bir atasozu şeklinde soyler: "Herkes evinin onunu lemizlerse butun sehir temiz olur", "karanlıga kufredecegıne bir mum yak". Bıı planda ilmî sevk ve idareye önem verilmişlir. tlmî sevk ve idare; insan, ntalzeme, yer. tesisler ve zamandan en iyi sekilde faydalanma sanatıdır. Tembel insan yoktur veya çok nadirdir; fakat onları valıştırmaktan aciz amirler vardır. Heveslerini kıran çapra^ık nizamlar, gayesi/ teşkilallar vardır. İnsan bir makine değildir. Ontın yaptıgı işe inanması, verimli çalışabilmesi için gayesini bilmesi lazımdır. tşletmecilikle, idarecilikte olsun islerin muntazam yuruyebilmesi için her isin o istcn sorumlu ve yetkili bir adaın ı olması lazımdır. Birçok işlerde, hatta gunluk islerimizde bunun noksaııını hisseder, bu yuzden çok /aman kaybederiz. (iziılur, kızar ve hatta cemiyetten şuphe ederiz; çok defa "Derdimi dinletecek bir adam bulamadım" Şeklinde şikâyette bulıınuruz. Hcrhangi bir yerde bir sahsın bir isle meşgul olması ve o işin (am manasıyla yetkilisi olması lazımdır; fakat yine merkeziyelçilik yuzunden en basit bir tedbirle o işi kokunden çozecek şahsa luzumlu yetkiyi vermeyiz; o zaman her şeyi amirinden sorntak znrundadır. Derken mesele uzar gider. Bir yabancı mutehassıs bu konuyla ilgili olarak şoyle der: Sizde meseleler hal ledilmez, yalnız unutulur. Bir teskilatın başarısı, basında sorumlu bir adam olmasına baglıdır. Selahıyetler, gunlıık şahsi polıtik sebepler yuzunden elinden alınır orada bir kukla gibi yalnız "Ben karısmam şefe soyleyin" demekten ba>ka bir iş yapmazsan, zamanla onun şefleri de bir kukla olur ve sonunda asıl işten herkes elinı çcker. Atalarımız 13'uncu asra kadar sekersiz, 14'uncu asra kadar komursuz, 16'ncı asra kadar patalessiz, 17'nci asra kadar kahvesız, çaysız, sabunsuz; 19'uncu asra kadar da gazsız, kibritsiz ve elektriksiz, telefonsuz, radyosuz, televizyonsuz ya^amışlar ama yılmamışlar hep calısmıslar. i^imdi kendimize soralım; aılemiz için, çalıştığımız muessese için ve nihayet memleketimiz için kafi derccede duşumiyor mııyuz? Ve nihayet baskalannın yeni fikirlerini kabul ve talbik etmek cesarel ve eomerlligini gosterebiliyor muyuz? Bunlara verecegini/ cevaplar menfi ise bugunku dıırıımun kolayca dcgişebılecegini nasıl bekleyebilirsiniz? Hep şikâyetçi oluruz. "Bizim bunyemize uygun degil, bizde elemnn nerede?" diye. Bizde eleman da vardır, adam da. Bizde olmayan iki seydir: Bıri okul sonrası eğitim; ikincisi adamı odasın dan masası başından çıkarabılecek, ona guvenebilerek, onu kıskanmayacak bir da\ranış ve teşkilat. Meshur Kodak Firmasını kuran Istman 50 sene once basit bir sinema ınakinesiyle Afrika'da vahşi hayvanların çok yakından filmlerini çekmiş ve evinde dostlarına gostermiş, filıni seyredenler bu buyuk goruntu ve yakından çekimi heyecan ve hayretle izleınisler, "Allahaskına bu işi nasıl becrdin'.'" diye sormuslar. "Yanıma guvendigim bir avcı aldım, makinemin 10 metre onune bir çizgi çizdim bu çizgiyi geçeni derhal vıır" dedim demiş. Arkadasları şasırmıslar; "Ya avcı vuramasaydı? Bu işe nasıl cesarel cltin?" Gulmuş, "Dostlanm, hayatta muvaffak olmak istiyorsanız teşkilatınıza guvenmeyi ogrenmelisiniz." /2