01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

StYASET 84 13 lığı'nın bu ay içinde yayınlanan ekonomik raporuna göre, ülkenin 1984 yıhnın ilk altı ayı içinde bUyümc oranı, bütün öno/ görüleri aşarak o7.5'a ulaştı. Amerikan ekonomisi gibı super ekonomının, peri kalmış ülkelerin bile nadiren yakaladığı böyle bir büyüme oranını yakalamasını "ekonomik mucİ7e" olarak nitelemek olası. Ülke ekonomisindeki büyüme hı/ı doğal olarak, kişi başına gelir miktarını da arttırdı. Söz konusu rapora göre, Amerıka'daki kişi başına milli gelir, mayıs ayında 0.4, haziran ayı içinde de 0.8 oranında arttı. Gelirlerin artması ile, talep de yükseldi. Ulke içi talebin canlanması yeni iş alanlarının açılmasını sağladı. örneğin sırf haziran ayında işsizlerin sayısında 460 bin kişilik bir azalma oldu. Geçen yıl içinde ise ABD'de dört milyon ycnı iş alanı açıldığı belirtiliyor. Böylelikle, Reagan'ın iktidara geldiğinde %9.4 olan işsı/lik oranı, •%7.1'e düşınüş bulunuyor. Ekonomik gözlemcilerin, dikkat çektikleri bir diğer nokta ise, ulkedeki ekonomik canlanmaya rağmen, enflasyon oranında bir artma eğilimıne rastlanmaması. Enflasyon oranı, yılın ilk altı ayında yü/de 7.6 civarında seyretti. Bu oran, geçen yılın altı ayına oranla önemli bir başarı sayılıyor karşıl0 galip Dört yıllık Friedmancı uygulamalar sonunda ABD, önemli oranlara varan bir büyüme dönemine girdi. Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan ekonomik rapora göre, ülkenin 1984 yılı ıçindeki büyüme oranı, bütün tahminleri aşarak yüzde 7.5'a ulaştı. Reagan'ın iktidara geldiği sırada yüzde 9.4 olan işsizlik ise yüzde 7'ye düşmüş durumda. Ancak bu sonuçları Amerika'nın gelişmişlik düzeyine ve özel şartlarma bağlamak mümkün. Kendisini " N e Marksist, ne de sosyal demokrat" olarak niteleyen Mitterrand'ın Keynes'e yakınlığı çok normaldi. Nitekim, dUşUnce tarihinde Keynes'in yeri "Gerçekte bir burjuva iktisatçısı oldu&u halde, işçi sınıfı, kurdugu sislemin politik sonuçlarından faydalanmıştır" biçimınde belirlenmektedir. Biz de, yukarıda kapitalist sistemin krizine çare arayan Keynes ve Friedman'ın amaçlarının aynı, araçlarının değişik olduğunu, ancak, araçların da zamanı geldiğinde çok büyük önem taşıyabileceğini bunun için vurgulatnıştık. durumda. Mitterrand'ın denk bir ödemeler dengesi umudu en azından şimdilik uzak gözüküyor. Enflasyon konusunda da, olumlu gelişmelere rağmen, özJenen hedeflere varmanın oldukça zaman alacağı ortaya çıkıyor. 1981 yılında % 15 civarında olan enflasyon, gecen yıl %9.3 oranına çekilebildi. İçinde bulunduğumuz yıl için ^05 enflasyon oranı amaçlanmıştı. Ama daha şimdiden bu oranın en azından "%6.5'a ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu oran bile, Fransa'nın rekabet ettiği ülkelere, özellikle de Almanya'daki enflasyon oranına göre çok yüksek. Bu da Fransa'nın, daha fazla mal satmasını sağlamak amacıyla bir kez daha devalüasyona gitme yolunu her zaman açık bir ihtimal olarak ortaya çıkarıyor. Dış ödemeler açığı ve enflasyon orantnın yanında, bir diğer önemli sorun ise, ayda yaklaşık 50 bin artan işsizler yığını. François Mitterrand iktidara geldiğinde, kendi iktidarı süresince, işsizlerin sayısının 2 milyonu geçmeyeceğini soylemişti. BugUn ise işsizlerin sayısı 2.5 milyona doğru yol ahyor. Bugün, Akdeniz kıyısı ülkelerde sosyalistlerin iktidarda olmasına karşın, Keynesçi uygulamaları takip eden politikalara rastlamak zor. Bu durunı, Keynesçi politikalann kriz dönemlerinde, büyümeyi sağlayacak modeller Uretememesine bağlanabilir. Ayrıca, Keynes'in ortaya. çıktığı 1940'larla günümüzün aynı olmadığını da belirtmek durumundayız. tkinci sahne Fransa'nın Keynesçi ekonomilerde ısrar edemeyerek, monetarıst politikalarla da durumu en azından bugün için pek kurtaramamış olmasına rağmen, Amerika Birleşik Devletleri'nde ekonomik canlanmanın sağlandığını gösteren pek çok somut kanıt var. Hatta, sırf bu ekonomik başarı nedeniyle, kasımda yapılacak başkanlık seçimlerinde Reagan'ın seçilme şansının çok fazla olduğunda bütün gözlemciler birleşiyor. Dört yıllık Friedmancı uygulamalar sonunda, ABD önemli oranlara varan bir büyüme dönemine girdi. ABD Ticaret Bakan Final Amerikan ekonomisinde, eşine az rastlanır bir büyüme oranına ulaşılmasına, kişi başına milli gelırin artması ve enflasyon oranının yükselmemesine karşın, ABDMi yetkililerin üzerinde durduğu iki önemli zorluk var: Bunlardan birincisi bütçe, ikincisi ise dış ödemeler açığı. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, açık bir bütçe, Reagan'ın esinlendiği Friedmancı görüşlerle bağdaşmıyor. Hatta kımı iktısutçılar Reagan'ın Keynesçi politıkalann önerdiği açık bütçeyle büyümeyi sağladığını bile iddia ediyor. Bir başka ülkede, önemli zorluklara sebep olabilecek bütçe açıklan Amerika'da, Ulkeye adeta hücum eden yabancı sermaye sayesinde kapanıp gidiyor. lç talebin kısıtlanması amacıyla yüksek tutulan faiz oranları, bütün dünya piyasalarındaki sermayeyi Amerika'ya çekmiş bulunuyor. Yüzde 13 oranındaki faiz oranlaıının, yukardaki acıkların kapatılması amacıyla daha da yükseltilebileceği ileri sürülüyor. Yüksek faiz oranı nedeniyle, Amerika'ya hücum eden yabancı sermaye yıl sonuna kadar, 117 milyar dolara varacak olan bütçe açığını fazla çalkantılara yol açmadan kapatacak. Daha ilk baştan beri, izlediği ekonomi politikaların temel ılkelerine ters düşme pahasına denk bütcc yapmayı başaramayan Reagan, bütçe av'iğını yabancı sermayeyi çekerek, bir anlamda açığı diğer ekonomilere kapattırıyor. Butçe açığının yanı sıra, Amerikalı yetkilileri duşunduren diğer önemli açık, dış ticaret açığı. 1983 yılında 69 milydr dolar olarak belırlenen açığın, bu yıl 120130 milyar dolara ulaşması beklenıyor. Amerikan dış ticaretindeki açık, doların çok güçlü bir durumda olmasına bağlanıyor. Dolaıın alım gücünü koruması Amerikan mallarının ihracatını zorlaştırıyor. Gö/lemciler, doların değcr kaybetmesi halinde bile, dış ticaret açığının kolayca kapanmasının güç olduğunu bclirtıyorlar. Bütçe ve dış ticaret açıklarına rağmen, Amerikan ekonomisinde, Friedmancı uygulamaların ıyi sonuc verdığini soyleyebıliriz. Bu sonucu, Amerika'nın gelişmişlik düzeyine ve o/el şartlarına bağlanidk olası. Ancak dıpcr hıçbir kapitalist ulkenin Keynesçi ydntemlere başvuınıanidsı veva başvuramaıtıası, gelişmiş kapilalıst ülkeleı için Friedmancı uygulamayı lek bırakıyor. Friedıikin'a, yeni bir rakip bulununcaya kadar, kendisini Keynes'e kaışı 10 galip ilan etmekte bir sakınca yok gibi. Ikinci perde Birinci sahne Keynes ile Friedman'ın görüşlerini kısaca özetledikten sonra, Fransa ve Amerika'daki uygulamanın bugünkü durumuna gelebiliriz. llk söylenmesi gereken şey, François Milterrand'ın iktidarının ilk başında yürürlüğe koyduğu solKeynes politikalardan çok kısa bir sure içinde vazgeçtiği. Reagan ise, bütün iktidarı boyunca yukardaki belirttiğimiz politikaları izledi ve biraz sonra ayrıntılarını vereceğimiz Amerikan ticaret raporuna göre de buytlk başarılar sağladı. Amerikan ekonomisindeki canlanmayla birlikte ortaya çıkan olumlu sonuçlar gözardı edilse bile, Keynesvari politikaların takipçisinin kalmaması, sırf Friedman'ın galip gelmesine yetebilir. François Mitterrand'ın neden Keynes'in önerdiği politikaları terk edip, kemer sıkma biçıminde özetlenen parasal politikalara doğru meylettiğini çok kısaca şöyle açıklayabıliriz: 1) Keynesçi pohtikalar talebi arttırdı. Taleplc birlikte, sanıldığından daha fazla dışa bağımlı olan Fransa'nın ithalatı da arttı. Ücretlerdeki artışlar da dış ülkelerle yapılan rekabeti zorlaştınnca, ulkenin dış ödemeler dengesindeki açık çok çabuk büyüdü. 2) Artan talep, üretımin veya ithalatın gerekli ölçüde arttırılmaması sonucu fıyat artışlarını (enflasyonu) azdırdı. 3) Butun bunlara rağmen, oynak merdiven sistemi ile çahşanlara fiyat artışları oranında zamlar yapılarak, ücretin reel alım gücü korunabilirdi. Bu riskli politikanın uygıılanabilmesi, Sosyalist Partinin kadrolarına bağlıydı. Çok fazla üyesi olmayan Sosyalist Parti daha çok orta sınıf kökenli üyelere salıip olduğundan, Keynesçi uygulamaya son verildi. Keynesçi uygulamanın hemen ardından uygulanmaya başlanan "Fransız usulu monetarİ7m"e rağmen Ulke ekonomisının bugunku durumu da pek parlak değıl. Sosyalistleıin iktidarı devraldıkları sırada uygulanan politika dış ticaret açığını 90 milyara ulas.tinms.ti Kemer sıkma politikası ılc bu miktar 43 ınilyaı fıanka indirildı. 1984 yılı ıçin 25 mılyar frank hedeflendi. Ancak, ilk dört ayın dış ödemeler açığı şimdiden 17 milyar franka ulaşmış François Mitterrand, iktidarının ilk günlerinde uygulamakta olduğu solKeynes politikaları büyük ölçüde terk etti. Reagan ısrarla Friedman 'a politikalar izledi. Fransa'da sosyalistler iktidarı devraldıklarında uygulanan politika dış ticaret açığını 90 milyara ulaştırmıştı. Sonradan uygulanmaya baslanan Friedmancı kemer sıkma politikaları ile bu miktar 43 milyar franga indirildi. REAGAN VE MİTTERRAND Artık aynı yolda, beraber...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle