Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 StYASET 84 Le Pen, antiparlamenter hareketi canlandırmaya çalışıyor Fransa'da aşırı sağın kanlı yükseüşi MEHMET ALTAN 1 f\ kasım günü Epone'da, 12 kasım güI U n ü de Chateaubriant'da üç Türk işçismin öldürülmcsiylc, Fransız aşırı sağının ırkçı ve faşist teorilerinin nasıl kanlı sonuçlara yol açabileceği çok belirgin bir şekilde gözler önüne seriliverdi. Fransa'daki aşırı sağın en belirgin temsilcisi durumunda bulunan "Ulusal Cephe" adlı partinin kanlı yükselişi, mart 1983 belediye seçimleri sırasında başladı. Yerel seçimler sırasında, yabancı göçmcn işçilerin yoğun olduğu Paris'in 18. bölgesinden adaylığını koyan "Ulusal Cephe" lideri JeanMarie Le Pen, oyların yüzde I1 'ini almayı başararak Belediye Meclisi'ne seçildi. Bunu, Parti Genel Sekreteri'nin yinelenen Dreux Belediye seçimlerinde, oyların yüzde 17'sini alarak Belediye Başkan Yardımcılığı'na atanması izledi. Eylül 1983 Dreux seçimlerinden sonra, JeanMarie Le Pen'in milletvekili ara seçimlerinde Morhiban'da aday olduğu gözlendi. Ulusal Cephe, yabancı işçilerin ve güvensizliğin pek bulunmadığı bu yörcdc de oyların yüzde 12.02'sini topladı. Aşırı sağın yükselişi başlamıştı. Nitekim geçtiğimiz haziran ayında, "Ulusal Cephe" Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, Fransız Komünist Partisi kadar (yüzde 11) oy alarak "ulusal" bir kimlik kazandı. O tarihten bugüne kadar, ırkçılığın el kapılarında ekmek arayan üç Turk işçisinin canına kıymaya varacak bir düzeye erişmesinde, aşırı sağa göz yuman "geleneksel sag"ın da büyük ölçüde olumsuz rolü oldu. Fransa'da bir göçm kka Gazi, sağlayan ününü, Fransız Aduyulmasını adının Türkiye'de bile arabası Citroen'in Uretildiği fabrikada düzenlediği bir grev sonucu edindi. Faslı bir göçmen işçi Akka Gazi. 12 yıldır Fransa'da çalışıyor, iki yıldır komünist eğilimli sendika CGT'nin Citroen'deki lideri. Son olarak Fas parlamentosuna da seçilen Gazi, ekim ayında Citroen fabrikasında yapılan bir grev sırasında saldırıya uğradı. Fabrikaya girişleri önlenen grevci işçilerin önünde demir parmaklıklardan atlarken güvenlik görevlileri tarafından dövülen ve yaralanan Gazi ile Le Nouvel Observateur Dergisinin yaptığı bir söyleşiyi aktarıyoruz: Fas'ta doğdunuz ve 1972'deKransa'ya geldiniz. Once küçük kentlerde bir süre çalıştıktan sonra Paris'e yerlestiniz. Paris nasıl bir maceraydı? GAZİ 1976'da evlendiğimizde Bresften Paris'e geldik, önce kuzenimin evinde kaldık. 2 hafta sonra Aubervilliers'de bir daire, Citroen'de de iş buldunı. Peki Citroen'de is bulmanız kolay oldu mu? GAZİ Citroen'de iş bulmak zor, ancak ben pek zorlanmadım. Şans yardım etti, tam işçiye ihtiyaçları olduğu anda geldim. Tunuslu bir Yahudi olduğunu sandığım, Arapça konuşan bir yetkilinin önünde tam 40 tane başvuran kişi vardı. Yetkili kişi bize şöyle bir baktı. Bana "Gel ba dımcı oluyor. Zaten köylülüğün ağır bastığı Fransi7 taşrası ile şehirlerdeki orta sınıfın bir kesimi, işsizlik ve işsizliğin bir fonksiyonu olan güvensizlik ortamı karşısında, idamdan ve kürek cezasından yana, cazip gelen kolaycı çözümler öneren, her şeyi çekinmeden eleştiren ve suçlayan aşırı sağı cazip buluyor. Durumu sezinleyen "Ulusal Cephe" lideri Le Pen de, antiparlamenter, milliyetçi, Avrupa karşıtı 27 yıllık Poujadist hareketi canlandırmaya çalışıyor. "Esnaf ve sanatkârlara" ayrıcalıklar tanıyacağını, parlamentoyu işe yaramaz bulduğunu, vergi sistemini A'dan Z'ye değiştireceğini, iktidara gelir gelmez vergileri kaldıracağını, çok fazla memur olduğunu, bunun da bürokrasinin hızını kestiğini söyleyerek NeoPoujadist akım için çaba sarfediyor. Tabii Monsieur Le Pen'in, ölüm cezasından yana olduğunu, kimi hükümlüleri Kerguelen Adaları'na sürmekten bahsettiğini, kürek cezasını yeniden konulmasını istediğini söylemeye gerek yok. Yabancı işçiler için ne düşündüğü ise ortada. Sag tavır koytnuyor, HOI etkİHİz Ekonomik krizin bunalttığı insanlar, işsizlik ve güvensizlik gibi kimi güncel >aşamın sıkıntılarını başarıyla vurgulayan, kolaycı ve toptancı çözümler öneren aşırı sağdan medet umuyor. Fransa'da, 1986 yılında yapılacak genel seçimleri kazanmaktan başka bir şey düşünmeyen geleneksel sağın da, oy hesapları nedeniyle, "Ulusal Cephe"yi ve liderini kesinkes dışlayamaması, faşist ve ırkçı hareketi marjinallikten kurtarıyor. Nitekim, 6 kasım günü bir basın toplantısı düzenleyen ana muhalefet partisi lideri Jacques Chirac'ın, yabancılar konusunda, Le Pen'in görüşlerine yakın tavır takınması, buna iyi bir örnek. Chirac'dan başka, "geleneksel sağın" başkanlık için yarışan iki ağır topu durumundaki Raymond Barre ve Valery Giscard d'Estaing de, Le Pen'in oylarına ihtiyaç duyabilecekleri hesabı içinde, kesin tavır almıyorlar. Geleneksel sağın kesin tavır almaması, "Ulusal Cephe" Partisi'nin kanlı sonuçları potansiyel olarak barındıran görüşlerini "umuru adiyeden" bir hale getiriyor. Ayrıca, sol iktidara karşı yeterli muhalefet in yapılmadığına inanan bir kesim, geleneksel sağ seçmen de, aşırı sağı daha etkili bulmaya başlıyor. Fransa'da iktidarda bulunan sosyal demokrat sol, ekonomik krize çare bulamadığından, düşünce planında aşırı sağı etkisiz kılamıyor. Solun, idam cezasının kaldırılması, emeklilik yaşının düşürülmesi, çalışma saatlerinin azaltılması gibi sosyal içerikli kararları, ekonomik başarılarla desteklenmediği için yankısız kalıyor. Hatta bazen yadırganıyor. örneğin Fransa'da güvensizlik ortamının "idam cezasının yeniden yüriirliige konması ile" azalacağını iddia eden sağa karşı sol, çözümün ekonomik olduğunu, devletin cani durumuna düşemeyeceğini ileri sürüyor. Ancak bu görüşler, "asalım" diyen halka pek yatkın gclmiyor. Aynı şekilde, Fransa'nın büyüme dönemlerinde büyük kahır çekmiş olan yabancı işçilerin kapı dışarı edilmesinin "insani" olamayacağını belirten sola karşı, sağ "Yabancılar dışarı" sloganına sarılıyor. Nc gariptir ki, bu slogan da, solun insani formüllerinden daha çok yandaş buluyor. Bütün bunlar bize, "pastayı büyütemeyen" veya "mevcudu daha adil dağıtamayan" bir solun nasıl işlevsiz ve etkisiz kaldığını daha iyi gösteriyor. Aşırı sağın tarihi dayanağı Fransa'daki yabancıların, özellikle de Türklerin başına bela olmaya başlayan Fransız aşırı sağının eski bir geçmişi var. Kimi tarihçiler, aşırı sağın temelinde, otoriter, hiyerarşi tutkunu, disiplin yanlısı, bireyciliğe, demokrasîye ve cumhuriyete karşı nitelikleri olan "Bonapartizmin" olduğunu savunuyorlar. Ancak herkesin fikir birliği ettiği, ilk faşist hareket, 1899 yılında yayınlanmaya başlayan "Aclion Française" ile ortaya çıkıyor. Derginin yazarları arasında ateşli yazılarıyla Alphonse Daudet'nin oğlu Leon Daudet de yer alıyor. KUçük grupçuklar halinde varlığını sürdüren ırkçı ve faşist hareket, tkinci Dünya Savaşı'na kadar ciddi bir varlık gösteremiyor. tkinci Dünya Savaşıyla birlikte, Fransa'nın Almanlar tarafından işgal edilmesiyle ırkçılara, faşistleıe gün doğuyor. İşgal edilmeyen bölgelerde hüküm süren Vichy hükümeti de Nazilere yakın duruyor. Fransa'nın kurtuluşu ile birlikte işbirlikçi, ırkçı faşistler 1956 yılına kadar "uzun bir kış uykusuna" yatıyorlar. Sul, iktidara; aşırı safc, sahneye 1956 yılında, Guy Mollel başkanlığında sol kısa bir süre için iktidara geldiğindc, Pransa gene şimdi olduğu gibi bir kriz döneminde bulunuyor. Zaten diğer yerlerde olduğu gibi, Fransa'da da krizi solun iktidara geltnesi, solun iktidara gelmesini de aşırı sağın sahnede gözükmesi izliyor. 1954 yılında, Pierre Poujade tarafından kurulan "Esnaf ve Sanatkârlar Koruma Birliği (UDCA)" adlı parti, parlamentoda grup kurmayı başarıyor. Antiparlamenter, ırkçı "Poujadisl" hareketin en genç milletvekili Citroen 'de bir gün tercüman bana, "Televizyonda haberleri izliyor musun, Fransa'nın Başbakanı kim?" gibi sorular sordu ve cevaplarım aldı. Sonra, "Peki Fransa 'daki siyasi partilerin adını biliyor musun?" dedi. Cevabım, "Hayır"dı. Bunun üzerine, "Citroen'de çalışma şansına sahip olmuş bir kişi ne partileri ne de sendikaları tanımalıdır" dedi. kalım sen mutlaka Berberisindir" dedi. Ben de ona "Evet" diye cevap verdim. "Bize yetişlirilmek uzere kalifiye adam lazım" dedi. Çok kibar davrandı. Böylece 1976 ekim ayında Citroen'de ambar görevlisi olarak işe başladım. Peki iş güzel miydi? GAZİ Hayır, açıkça ifade ediyorum ki burası hapishane gibiydi. Biraz abartmıyor musun? GAZİ Hayır, sizı temın ediyorum ki, hiçbir abartma yapmıyorum. Fabrikada kendi aramızda konuşma hakkımız dahi yoktu, hatta iş aralarında bile. llk gün bir tercüman bana, "Televizyonda haberleri dinliyor musun", "Fransa'nın Başbakanı kim?" gibi sorular sorup cevaplarım aldıktan sonra, "Peki Fransa'daki siyasi partilerin adını biliyor musun?" dedi. Ben de ona "Hayır" dcdim. Bu doğruydu, gercekten de bilmiyordum. Bunun üzerine bana, "Citroen'de çalışma şansına sahip olmuş bir kişi ne partileri ne de sendikaları tanımalıdır, eger insanın başında para ka/anmak gibi bir derdi varsa, bunlarla ugraşmamahdır" dedi. Ona, "Benim de istedigim zaten bu, ailemin geçimini sağlamak için huradayım" dedim. tşyerinde, siz Kuzey Afrikalıların sayısı fazla mıydı? GAZİ Burada iş zincirinde Araplardan başka çalışan yoktu. Fransızlar ya ekip şefleri olarak, ya elektrikçi olarak ya da ta Sosyalistlerin başarısızhğı, bunalan topluma kolaycı çözümler öneren aşırı sağa imkân açtı. Seçim kazanma dışında hiçbir şeyi düşünmeyen geleneksel kitlesel sağ da aşırı sağı dışlamayınca faşistlerırkçılar marjlnallikten kurtuldu. de, bugün şimdi yeniden bu akımı hortlatınaya çalışan "Ulusal Cephe" lideri JeanMarie Le Pen. Küçük esnaf ve sanatkârlara dayanmaya çalışan "Poujadist" hareketinin 1958 yılından sonra siyasal sahneden çekilmesiyle, Fransız aşırı sağı birkaç kişilik iz dışında, Mitterrand dönemine kadar ortalardan siliniyor. 1974 yılındaki dünya ekonomik krizi, Fransa'da sosyalistleri iktidara getiriyor. Ancak sosyal demokrasinin ekonomik krize karşı etkili reçeteler oluşturamaması, diğer yerlerde olduğu gibi, Fransa'da da sosyalistlerin başansız kalmalarına sebep oluyor. Farkların biraz daha artmasına yar