Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C S SPOR ALTERNATİF ŞUBAT SALI ALTERNATİF Fenerbahçe Savaşmıyor BARBAROS ÇIDAL üper ligin ikinci yarısı başlar başlamaz ilk puanını Kayseri’de kaybeden ve rakiplerini şampiyonluk için heveslendiren Fenerbahçe ikinci kazaya az kalsın İzmir’de Gençlerbirliği karşısında uğrayacaktı. Önce şunu söyleyelim Fenerbahçe mücadele etmiyor daha doğrusu takım içinde koşmayan 23 isim diğer arkadaşlarının emeğine saygısızlık ediyor. Rakip takımların Fenerbahçe’nin oyun sistemini çözdüğünü düşünüyorum. Defanstan top çıkarırken yapılan pres ve orta alanda çok adam bulundurarak topla rahat oynama imkanı vermemek zaten ağır oynayan ve mücadele etmeyen sarı lacivertlilere zor anlar yaşatıyor. Ön libero olarak görev yapan ve koşmayan Alex ve Kezman’ın açıklarını kapatmaktan heder olan Aurelio ve Deniz top ayaklarına geçtiğinde atakları başlatmakta yetersiz kalıyorlar. Ama bunda onların suçu yok denecek kadar az. Appiah’ın sürekli kaçak güreşmesi ve Alex’in topu alıp oyunu yönlendirmedeki isteksizliği yüzünden Tuncay gerilere kadar gelerek bu göreve soyunuyor ve kısıtlı top yekniği yüzünden orta alandaki kalabalıkta sıkışanlara ekleniyor.Tuncay’ın önüne atılacak toplarda etkili olduğunu düşünürsek orta sahanın göbeğinde ne işi var diye sormamız gerek. Bu açmazı çözecek tek adam olan Tümer ise bir türlü psikolojik durumunu düzeltemediği için hep asık suratla ve kırgın olarak oyuna giriyor. Her şeye karşın kupada oynanan maçta oyun kuruculuk görevini zaman zaman mükemmel yaptığını gördük. Hele Semih’in önüne ölçerek attığı top herkese parmak ısırttı. Aslında Fenerbahçe bu tip diri takımlara karşı en az 2 kişi eksik oynaması yüzünden kötü futbol oynuyor gibi gözüküyor. Şampiyonluk yolunda her maçın önemli olduğunu herkesden daha fazla futbolcuların bilmesi gerekirken özellikle Alex’in bu kadar durgun ve isteksiz olması hayret verici. Avrupa maçlarında zaten ortada olmayan ligde iş yapan biri olarak haftalardır serbest vuruşları bir acemi gibi kullanmasının nedenlerini insan merak ediyor. Kezman ise iyi niyetine rağmen forvette tek kalmasının sıkıntısını yaşıyor ve belki bu yüzden 20. dakikada oyuna küsüp mücadele etmemeye başlıyor. İşte Fenerbahçe’nin asıl sıkıntısı bu. Kalabalık savunma arasında tek forvetin ne yapacağını Zico’ya sormak lazım. Deplasmanda ve zorluk derecesi yüksek maçlarda tamam ama kendi sahanda ve normal bir lig maçında tek forvetle oynamanın akılla ve mantıkla izah edilir bir tarafı yok. Fenerbahçe’de herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerek, bu işi başarmak istiyorlarsa sahada savaşmalılar yoksa her maç birisi çıkıp skoru değiştirmeyi başaramayabilir. Ligin ikinci yarısına iki Vestel galibiyetiyle başlayan Beşiktaş ise tam tersine maçları savaşarak kazandı. Bobo’nun keyif veren futbolu belki ön plana çıktı ama maçların asıl kahramanı orta sahada inanılmaz mücadele eden ve her açığı kapatarak oynamasına karşın top ayağına geçtiğinde olumlu kullanmayı başaran Serdar oldu. Ricardinho ve Delgado’nun olduğu bir orta sahada Serdar’ın ne kadar büyük bir iş yaptığını siz düşünün. Beşiktaş’ın Ersun Yanal’ın çorbaya çevirdiği Vestel karşısında oynamadığı maçlar bence istikrarın gelip gelmeyeceğini gösterecek.Bana sorarsanız şampiyonluk için şansları hala var ve defanstaki hatalar Beşiktaş’ı yakmazsa son haftaya kadar zirve yarışını sürdürebilirler. Günümüz futbolunda yetenekleriniz ne olursa olsun sahada koşmayan savaşmayan ve en önemlisi takım oyunu oynamayan başarılı olamıyor. Sistem, taktik falan hepsi hikaye ; uyumlu ve birbirinin açığını kapatarak oynayan iyi anlaşan ve savaşan bir takımınız varsa kazanırsınız. O BİR EFSANE VOLECİ ŞEREF A H M E T YA Z I C I B ir futbolcu hayal edin... Düz bir vuruşla gol atıyor ama voleleri meşhur olduğu için seyirci golü beğenmiyor... O da gidip hakeme itiraz ediyor... “Hocam golü saymayın. Top elime çarptı.” Kimden mi bahsediyoruz? Beşiktaş’ın efsane forveti Şeref Görkey’den... Namı diğer voleci Şeref’ten... Şeref Görkey, 1913’te İstanbul’da doğdu. Annesinin anlatığına göre yapraklar dökülürken... Çok küçük yaşta Nişantaşı’nda futbola başladı ama yetiştiği yer Beşiktaş Genç Takımı oldu. Kısa sürede yıldızı parlayan Şeref Görkey, 16 yaşında kapısından adımını attığı Beşiktaş’tan bir daha hiç ayrılmadı. Büyük efsane futbol hayatı boyunca attığı toplam 320 golün 99’unu voleyle kaydetti. Hiç penaltıdan golü yok. Çünkü duran topların fileye gitmesini gol olarak görmüyordu Şeref Görkey... Meşhur voleleri sorulduğunda da hemen Baba Hakkı’yı anımsıyordu... “Attığım gollerin çoğunda Hakkı’nın emeği vardır. Baba Hakkı gibi topu ayağına lokum misali oturtan arkadaşın varsa, o voleleri sen de atarsın!” Bir keresinde Fenerbahçe’ye normal bir gol atmış Görkey. Tribünlerden hemen “Sana yakışmadı” şeklinde sitemler yükselmiş. Bunun üzerine Şeref Görkey’le hakem arasında şu diyalog yaşanmış: Şeref Görkey: Hocam bu golü saymayın. Hakem: Şaşkınlıkla Neden? Şeref Görkey: Elime çarptı hocam. Hakem: Ben görmedim ve golü verdim. Artık iptal edemem. Hakemi “kandıramayan” Görkey, devre arasında soluğu Baba Hakkı’nın yanında alıyor: “İkinci devre hep havadan isterim topları...” İstediği oluyor ve kendisine ilk yarıda sitem eden taraftarlardan muhteşem bir voleyle adeta özür diliyor. Voleci Şeref kıyafetlerine hep dikkat etmiş. Hiçbir maça, saçına briyantin sürmeden çıkmamış. Belki de bu nedenle kolejli hayranları hep olmuş. Görkey işte bu kolejli kızlardan birine, Nükhet hanıma kaptırmış gönlünü ve 1940’ta hayatlarını birleştiren imzayı atmışlar. Beşiktaş futbol tarihinde 18’i resmi olmak üzere tam 22 şampiyonlukta imzası olan Şeref Görkey, dönemindeki ulusal maç azlığından sadece 1 kez (A) ulusal formayı giyebildi. Yugoslavya’yla oynanan ve 33 biten maçta da takımının ilk golünü attı. Görkey futbolu bıraktıktan sonra da yeşil sahalardan kopamadı. Beykoz ve Adalet’in dışında Beşiktaş’ta da teknik direktörlük yaptı. 1962’de ulusal takımda teknik adamlık görevini üstlendi. 1960’da da Beşiktaş Divan Kurulu üyesi olarak hizmetlerini sürdürdü. Şeref Görkey, 2004’te Beşiktaş bayrağına sarılı tabutunda 20 yıl boyunca giydiği “10 numara Ş.Görkey” yazılı çubuklu formasıyla son yolculuğuna uğurlandı. Türk futbolu sizi unutmayacak... 19