Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C O SPOR FUTBOL ŞUBAT SALI KALEMİZ YIKILIYOR KALECİLER NE YAPTI? MONDRAGON: 19 MAÇ, 20 GOL VOLKAN: 13 MAÇ, 10 GOL RUNJE: 19 MAÇ, 17 GOL HAKAN ARIKAN: 14 MAÇ, 15 GOL SERKAN KIRINTILI: 13 MAÇ, 12 GOL CORDOBA: 18 MAÇ, 19 GOL ÖMER ÇATKIÇ: 17 MAÇ, 22 GOL SÜLEYMAN: 18 MAÇ, 21 GOL ZDRAVKOV: 17 MAÇ, 18 GOL HASAGIC: 14 MAÇ, 18 GOL ÖZDEN: 19 MAÇ, 22 GOL IVANKOV: 19 MAÇ, 20 GOL FADHEL: 15 MAÇ, 27 GOL BÜLENT ATAMAN: 13 MAÇ, 18 GOL GÖKHAN: 19 MAÇ, 21 GOL PETKOVIC: 15 MAÇ, 18 GOL MARTINEZ: 17 MAÇ, 21 GOL JEFFERSON: 15 MAÇ, 18 GOL RÜŞTÜ: 8 MAÇ, 8 GOL CİHAN ÖZCAN ldukça ağırdır yükleri... Sahadaki 22 adam içinde her zaman en yalnız olanlardır... 10 mutlak golü çıkarır vezir olamaz da, 1 tane olmadık top elinden kaçar rezil olur... Evet, üç direğin arasındaki yalnız adamdan yani kalecilerden bahsediyoruz. Anıldıkları zaman genelde eleştiriyle birlikte anılırlar. Pek azdır yaptıkları inanılmaz kurtarışları takdir eden... Son dönemlerde olduğu gibi... Turkcell Süper Lig’de ikinci yarının başlamasıyla birlikte yaşanan kaleci hataları ister istemez eleştiri oklarının yine bu yalnız adamlara çevrilmesine neden oldu. Ancak, bütün bunların ötesinde daha önemli bir soru akılları kurcalamakta. Türk kaleciliği ne durumda. Uzun yıllar kaleci konusunda sıkıntı çeken Türkiye’de dönem dönem belli isimler ön plana çıksa da her zaman futbolumuzun kanayan bir yarası olarak kaldı. Ulusal takımın kalesinin emanet edileceği isimler hiçbir zaman 2 ya da 3 kişiyi geçmedi. Bunun en önemli nedenlerinden biri kaleciliğe bakış açısı olarak durmakta. Küçük yaşlarda mahalle arasında oynanan maçlarda bile hiç kimsenin kaleye geçmek istememisi bu bakış açısına en somut göstergelerden biri. Yapılması gereken önemli işlerden biri kalecinin takım için belki de forvetten çok daha önemli bir unsur olduğunun altının çizilmesi ve hak ettiği saygının gösterilmesi. Türk kalecilerine yaklaşım da değişmesi gereken önemli unsurlardan. Hemen her mevkide olduğu gibi kalecilik konusunda da yabancı isimlerin her zaman ön planda tutulması, belki bir Türk kaleciden çok daha büyük hatalar yaptıkları zaman bile toleransla yaklaşılması Türk kaleciliğinin önündeki önemli sorunlardan biri. Her zaman söylenildiği gibi altyapıya sahip çıkmak atılması gereken adımların başında geliyor. Bu noktada kalecilik eğitimi de dikkatle ele alınması gereken bir konu. Bütün mevkilerde olduğu gibi kalecilik konusunda da dünya futbolundaki gelişmeler yakından takip edilmeli ve altyapılarda birebir uygulanmalı. Özellikle ülkemiz futbolunda hemen her şeyin sahada alınacak başarıya endeksli olması da bu bağlamda çözülmesi gereken konulardan biri. Kısa vadede başarıyı yakalamak isteyen kulüp yönetimlerinin ve taraftarların baskısı karşısında maç kazanmaktan başka bir şey düşünmeyen teknik direktörlerin tercihlerini yabancı kalecilerden yana kullanması da en büyük bir engel. İş böyle olunca, yetişmesi için uzun yıllar süren bir eğitime ve oynayarak kazanacağı deneyime ihtiyaç duyan kaleci de ister istemez paslanmakta. Üstelik, takımda işler yolunda gitmediğinde kapı önüne konulacak isimlerin başında gelir kaleci. Evet, formaları bile diğerlerinden farklı olan, ne yapsa ne etse kolay kolay kimseye yaranamayan bu üç direk arasındaki yalnız adamlara sahip çıkmak, gereken değeri vermek, yaptıkları hatalar karşısında sabırla beklemek Türk kaleciliğinin önünün açılması adına yapılması gerekenler olarak duruyor. Dilerseniz, bu işin ne kadar zor ve takdir edilmesi gereken bir iş olduğunu yıllar önce F.Bahçe’nin kalesini koruyan ünlü Alman kaleci Toni Schumacher’e kulak vererek bir kez daha yineleyelim... Alman kanalındaki bir spor programında kendisiyle yapılan bir söyleşide aynen şu ifadeleri kullanır Schumacher: “Kalecilik biraz deli işidir!” Neden diye sorulduğunda ise şöyle yanıtlar: “Şimdi şöyle düşünün! Ortada bulunan bir topa sahip olmak veya kenardan gelen bir topa dokunmak gibi bir sürü harekette kaleci kendini futbolcunun ayaklarının altına atıyor. Topun yerine sizin kafanıza veya vücudunuzun başka bir yerine vurabilirler. Bu her zaman ihtimal dahilinde olan bir durumdur. Bunu bile bile hangi akıllı insan gidip kaleci olur? Bunu yapabilecek insan ancak delidir!” 10