05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C S SPOR ATLETİZM ŞUBAT SALI Sporcunun sahibi kim? C Ü N E Y T E . K O RY Ü R E K üreyya Ayhan’ın Amerika’da antrenman yapabilmesi için devletin eylül başından beri her ay ödediği 7 bin dolarlık bir para konusu ortaya atılınca akla epey karışık sorular geliyor. Bireysel veya takım sporunda dünya klasmanında yer alan sporcular genelde kulüpleri veya sponsorları tarafından yapılan ekonomik katkılarla yaşar. Süreyya Ayhan, bir süre Vestel’in sponsorluğunda gayet iyi bir para aldı. IAAF tarafından verilen 2 yıllık boykot cezası sırasında ise bildiğimize göre hiçbir kurum, kuruluş veya kişi bu şampiyon atlete maddi katkıda bulunmadı. Şu anda Süreyya’nın sponsoru yok gibi. Ayda ortalama 7 bin dolar civarında olan masraflarını devlet karşılıyor. Bu ödemeyi yapan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü verdiği bu paranın nasıl harcandığını bilmek zorunda. Süreyya Ayhan’ın idmanlarını izlemek ve ara sıra da olsa Süreyya’ya doping testi yaptırmak mecburiyetini hissediyor. Ve bunda da yerden göğe dek haklı. Bu arada Süreyya, hem hocası hem kocası olan Yücel Kop’un masraflarının da devlet tarafından karşılanmasını istiyor. Genel müdürlük haklı olarak buna karşı çıkıyor. Zira Yücel Kop, genel müdürlük tarafından boykot edilmiş bir kişi. Süreyya da “Kop’tan başkasıyla çalışmam” diyor. Geçen yazımda da belirttiğim gibi genel müdürlük Kop’un masraflarını ödememekte, Süreyya da Kop’tan başka kişiyle çalışmak istememekte haklı. Pek çok ülkede bireysel ve takım sporlarında başarılı olanlar, genelde sponsorları ve kulüpleri tarafından adeta bir süre için kiralanmış gibidir. Sponsor veya kulüplerle yaptıkları anlaşmalar, onların tüm spor yaşamlarını tayin ve tanzim eder. Hiçbir futbolcu, “Ben bu antrenörle çalışmam” diyemez, burada bir bakıma sporcunun sahibi kontrat süresince sponsor veya kulüptür. Burada başarılı olduğu sürece bireysel veya takım sporcusuna sahip çıkan bir avuç insan vardır. Sponsor, kulüp, federasyon ve devlet yanında sporcunun kendine B ir Dünya Kupası’nda çok ünlü bir futbolcu hasta olmasına karşın sponsorun dayatması nedeniyle sahaya çıkmak zorunda kalırken, pek çok ülkede o ünlü futbolcu istemezse federasyona karşı gelir ve ulusal takıma girmez. Bu nedenle de kimse ona ceza veremez. Bizde ise federasyon tarafından ulusal takıma davet edilen sporcu, geçerli bir mazereti yoksa ve bu durum birkaç kez tekrar ederse federasyon tarafından cezalandırılabilir. sahip olması hemen hemen yok gibidir. Bir de buna, taraftar dediğimiz ve sporcuyu başarılı olduğu sürece bağrına basan bir kitleyi hesaba katarsanız, sporcu bu sevgi ve ilgi karmaşası içinde benliğini ve hatta kimliğini bile kaybedebilir. Sporcu ve kendisine sahip çıkan tüm bu karmaşık grupların hepsinin, sporcunun başarılı olduğu sürece kazançlı çıkması herkesin beklediği bir amaçtır. Ama bu arada ünlü bir futbolcunun ulusal takımda yer aldığı bir maçta sakatlandığını düşünün... Giydi ği forma ve kazandığı başarıyla kulübün ve sponsorun ismini sahalarda taşıyacak, gazete sütunlarında gösterecek ve TV ekranlarında görünecek bu futbolcunun bir süre ortadan kaybolmasıyla sponsorun ve kulübün uğradığı zararı federasyon ödemeye razı olabilir mi? Futbolcunun sakatlığını genelde kulüp üstlenir. Sponsor ise sporcunun iyileşmesini bekler. Bu arada anlaşmadaki maddelere göre sporcu oynasa da oynamasa da para alır veya oynamadığı sürece para alamaz. Tüm tarafların para kazanması amacıyla yapılan bu anlaşmalar sonunda hemen herkesin zarar etmesine neden olabilir. Süreyya Ayhan sponsoru olmadığından dolayı ve devlet tarafından tüm masrafları karşılanması nedeniyle federasyonun kontrolü altında antrenman yapmak ve federasyonun saptayacağı yarışmalara girmek zorundadır. Geçen yılki Avrupa Şampiyonası’na katılamayacağını bildiren Süreyya Ayhan tutumunu bu yıl tekrarlayamaz. Zira artık sponsoru devlettir ve federasyonun saptayacağı yarışmalara girmek zorundadır. Süreyya, yaz ayları içinde yapılacak olan ve kazananlara büyük para ödülü dağıtılan yarışmalara girerek bankadaki hesabını büyütebilir ama atletizm takımının yapacağı ulusal yarışmalara ve Osaka’daki Dünya Şampiyonası’na katılmak zorundadır. Her genç spora kendi istediği için başlar. Ve kendisinin tek sahibidir. Ama iş sponsor ve kulüp konularına girince kendi sahipliğine başkaları da katılır. Eğer Süreyya Ayhan devletten hiçbir kuruş almadan kendi parasıyla Amerika’da idman yapsaydı, “Formda değilim” diyerek istemediği yarışmalara katılmamakta hür olabilirdi. Devletten aldığı bu parasal katkıdan dolayı sponsor gibi hareket etmesi gereken devlet tarafından kontrol edilmek ve istenilen yarışmalara katılmak zorundadır. Zira Süreyya Ayhan artık kendisinin tek sahibi değildir ve onun sahibi devlettir. Süreyya’nın ve genel müdürlüğün bu durumu bilerek hareket etmeleri iki taraf ve Türk atletizmseverleri için mutlu sonuçlar getirecektir. 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle