Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AB ÇETİN SUSAN C A SPOR FUTBOL EYLÜL SALI SÜRECİNDE TÜRKİYE GERÇEĞİ Bir garip pankart yasağı başkanı Hilmi Gökçınar ise genel olarak pankart yasağını onayladığını belirterek, pankartın içeriğinin önemine değiniyor. Fairplay gibi pozitif içerikli pankartların onaylanması gerektiğini söyleyip, ‘‘Bu konudaolan mı var?'' diye yanıtladı. Yetkiyi 5149 sayılı ‘‘Spor müsabakalarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair'' yasadan aldıklarını söyleyerek, sadece ‘‘sopasız'' ve ‘‘taraftarın kendini tanımladığı'' pankartlara izin verdiklerini bebilir mi?'' ‘‘Açamaz'' dedi ve ‘‘Çünkü o, önceden tasarlanmış olduğunu gösterir, oysa tezahürat maçtaki oyuna veya sonuca tepkidir'' diye gerekçelendirdi. Ankara'dan başka bir ilde görev yapsa, yasağı aynen uygulayıp uygulamayacağını sordum bu kez. ‘‘Varsayımlarla konuşmam, ancak devlet Ankara'da, burası başkent'' yanıtı geldi. Kafama takılan şeylerden birisi de yetki aynı yasadan alındığı halde, diğer illerdeki pankart özgürlüğüydü.Özellikle İstanbul tribünleri, başbakandan İsrail'e pankartlı eleştiride sınır tanımıyordu ve engel olmaya çalışan da yoktu. İkisi de ‘‘doğru'' uygulama olamayacağına ve olay ‘‘yorum farkıyla'' açıklanamayacağına göre, ‘‘Çelişki yok mu?'' diye sordum Ercüment Yılmaz'a. ‘‘Ben sadece kendi görev alanımla ilgili fikir beyan ederim'' dedi. Unutmadan belirteyim; Ercüment bey mesleki, sosyal ve kültürel açıdan son derece donanımlı bir bürokrat. Belki de irdelenmesi gereken böylesine iyi yetişmiş bürokratların neden böyle kararlar almak zorunda kaldıklarıdır.Ne zamana kadar özgürlükleri değil de yasakları tercih edecekleridir. ‘‘Huzur ve sükunun tesisi''ne giden en kısa yol, özgürlüklerin üzerinden geçiyorsa kabahat onların değildir ya...Onlardan ‘‘asayişin berkemal olması'' beklenir, ‘‘başa dert açacak işler'' değil... Peki uygulamanın kıblesi olan yasa ne diyor acaba? ‘‘Madde 17 : ...Spor ahlakına aykırı tahrik edici, aşağılayıcı, dil, din, mezhep, ırk, cinsiyet, etnik ve siyasi ayırımcılığa yönelik söz sarf edilmesi veya bu mahiyette afiş veya pankartların müsabaka alanına veya yakın çevresine asılması yasaktır.''. Yasağın kapsamının, yasanın kapsamından geniş tutulduğu izlenimi uyanıyor mu sizde de?.. Peki basın nasil yaklaşıyor Ankara’da yaşananlara? Bilirler ki, otoritenin yanlışlarına sessiz kalarak verilen onaylar, çoğu zaman geleceğin güvencesidir.İki satır ‘‘doğru'' uğruna, bir sürü ‘‘önemli'' insanı karşısına almak da bizler gibi birkaç ‘‘işini bilmeze'' düşer. KP hükümeti gibi, bürokrasisi de ‘‘AB yanlısı'' bir görünümde, bir an önce ‘‘ulusça kapağı Avrupa'ya atmak'' için ilk günlerdeki gibi olmasa da seferberlik hali sürmekte. Ama iş bunun fiili gereklerini yerine getirmeye gelince kimse keyfini bozmak, yerini kaybetmek, otoritesinden feragat etmek, bildiğini okumaktan vazgeçmek niyetinde değil. AB uğrunda yasalar ‘‘uyumlu hale'' getirilse de ‘‘kafalar'' getirilemiyor bir türlü. Başkentte bir buçuk küsür yıldan bu yana yaşananlar bu anlayışın bir uzantısı gibi. 19 Mayıs Stadı'nın tribünleriyle, ulusal bayramlarda geçit törenlerinin izlendiği hipodrom tribünleri arasında görsel açıdan hiçbir fark yok. Mendil büyüklüğünde bir bez parçası bile göremedim gittiğim maçlarda, çünkü Ankara İl Emniyet Müdürlüğü maçlara pankart sokulmasını engelliyor. Ligler statüsünün 18. Maddesinde sağlık, güvenlik gibi konuların yanı sıra ‘‘tribünlerin düzen ve organizasyonunun'' da evsahibi kulübe ait olduğu yazılı olunca, biz de ‘‘mikrofonlarımızı'' Ankaralı kulüp başkanlarına çeviriyoruz. G.Birliği başkanı İlhan Cavcav, ‘‘Emniyet ile aynı görüşteyim'' diye başlıyor. Yasağı çok olumlu karşıladığını, pankartlara çok sınırlı bir kesimin görüşünü yansıttığı için de karşı olduğunu söylüyor. ‘‘Eskiden pankart mı vardı...'' diye sürdürüyor görüşlerini, tezahüratın anlık, pankartın ise kalıcı etkiler yaptığını itiraz nedenleri arasında sayıyor ve ‘‘Bizler devletimizin emrindeyiz.'' diye bitiriyor. 30 yıllık iktidarını ‘‘işbilirlikle'' sağlamış Cavcav'dan da ‘‘Devlet vatandaşın emrinde ve hizmetinde olmalı'' cümlesini beklemek abartılı iyi niyet sınıfına gireceğinden, şöyle yorumlamak daha mantıklı geliyor söylediklerini : ‘‘Benim açımdan, ‘olsa da olmasa da olur' niceliğindeki bir avuç taraftarımın yanında olmak uğruna, Emniyet'i karşıma alacak halim yok!'' Ankaraspor ki insiyatif kulüplerde olmamalı, çünkü duygusal davranabilirler'' diye tamamlıyor. Ankara İl Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz'a, pankart yasağının gerekçelerini sorduğumda ‘‘Yok öyle bir yasak, biz yasanın emrini uygularız. Huzurdan rahatsız lirtti. Belirlenmiş kuralları ise, kendini ve rakibi rencide ve tahrik etmeyen, hakaret içermeyen ifadeler olarak özetledi. İyice anlamak istedim, ‘‘Taraftarın 'Başkan istifa' diye bağırması sizce sakıncalı mı?'' ‘‘Hayır, niye olsun ki...'' dedi. Soruya devam ettim, ‘‘Peki, taraftar 'Başkan istifa' pankartı aça K 5 onunun odağındaki taraftarlara gelince; aslında onlar ne sanıldığı gibi ‘‘holigan'' ne de ‘‘fahiş talepler'' peşindeler...Ayrıca şiddet dürtüsünün, tatmini için pankart da şart değil bilindiği gibi. Örneğin Gençlerbirliği taraftar grubu ‘‘Alkaralar'', pankart yasağını şiddetle kınarken; TSYD Ankara turnuvasında takımlarına yeni katılan yabancı oyunculara, kendi ülke bayraklarıyla ‘‘hoşgeldiniz'' demek TARAFTAR NE DİYOR ? istediklerinde başlarına ne geldiğini şöyle anlatıyorlar : ‘‘1520 kişilik bir taraftar grubu olarak, derhal 3040 kişilik bir polis ablukasına alındık. Burkina Faso, Gana, Nijerya, Mısır, Fransa ve İsveç bayrakları da Ankara Emniyeti tarafından tepki ile karşılandı. Emniyet görevlileri bayrakları kapatıp kaldırmamızı istemekle kalmayıp, el koymak için de yoğun çaba sarfettiler. Ülkemiz, bu ülkeleri uluslararası platformda tanımıyordu adeta. Bütün bu bayraklar bir anda sakıncalı oldular. Elbette bizler de...'' AB sürecimiz uzarsa vebali Alkaralar'ın boynuna(!) İster misiniz yarın öbür gün daha da cesaretlenip, işi insan hakları mahkemelerine taşısınlar?..