Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C G SPOR VOLEYBOL 29 AĞUSTOS 2006 SALI Ş Ü M Ü G A R ES GÖRÜŞ Avrupa Ligi Tartışılıyor ALEV ANAKÖK G Voleybolun aşçısı CUMHUR ÖNDER ARSLAN enç yaşında ‘Altın’ çağını Eczacıbaşı’nda bu yıl yaşayan Esra Gümüş, geleceğe de umutla bakıyor. Oynadığı bölgenin zorluğuna karşın ligin en iyi manşet alan sporcusu olan başarılı voleybolcu 4 yıldır mücadele ettiği Ay Yıldızlı formaya sakatlığının ardından yeniden kavuştu ve çok heyecanlı... Bayan voleybol takımımızın Japonya’daki dünya şampiyonasında en önemli kozlarından biri olan Esra Gümüş’le kamp yaptıkları oteldeki yemek molasında konuştuk. Eczacıbaşı’yla sezonu beklenmedik bir şekilde şampiyon tamamladınız... Esra Gümüş: Sezona geçmiş yıllara oranla değişik bir kadroyla başladık. Aslında ana hedefimiz şampiyonluk değildi. Final Four’a kalmak ve Şampiyonlar Ligi için ilk 2’ye girmek istiyorduk. Sezona pek de iyi başlamadık. Yeni oyuncularla bir uyum süreci yaşadık. Bunun için biraz zaman gerekiyordu ancak takımdan beklentiler büyüktü tabii. Uyum sağlanınca final grubunda bir çıkış yakaladık. Diğer takımlarda sakatlıklar nedeniyle düşüş yaşanırken, biz bu dönemde çıkışa geçtik. Sonuçta da beklenmedik hedef gerçek oldu. Yaşadığınız sakatlıklar sizi çok zorladı mı? Geçen sezon ağır bir sakatlığım olmuştu. Ancak iyi bir süreç geçirdim ve toparlandım. Bu toparlanışım elbette takımıma önemli bir katkı sağladı. Japonya’daki Dünya Şampiyonası için Ulusal Takım’ın hazırlıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Geçen sezon ulusal takım kadrosunda sakatlığım nedeniyle olmadığım için bu yıl Ay Yıldızlı formayı giymeyi iple çekiyorum. Ancak günden güne forma giriyoruz. Hazırlık döneminde önemli rakiplerle karşılaşıyoruz. Uzun zamandır uyum içinde olan ve birbirini tanıyan bir takımımız var. Takım ruhu olarak da hiçbir problem yaşamıyoruz. Kenardan gelecek çok kaliteli arkadaşlarımız var. Alınan başarılarla çıta bir hayli yükseldi. Ulusal Takım’ın Japonya’daki gerçek hedefi ne olmalı? Biz takım olarak her zaman ilkleri yaşadık ve yaşattık. Japonya’da öncelikli amacımız gelinen noktayı korumak. Önce gruptan çıkmalıyız, ardından elemelerde en iyi performansı göstermeliyiz. Daha sonra turnuvanın sonuna kadar orada kalmayı hedefliyoruz. Türkiye’de voleybolun gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? 2003 yılındaki Avrupa ikinciliğiyle ülkemizde voleybolda bir kıpırdanma yaşandı. Başarı gelince popülerlik artıyor. Ancak şu an için voleybol hak ettiği yerde değil. Salonlar doluyor ama daha iyi yerlerde olmalıyız. Japonya’da alacağımız iyi dereceyle voleybolun değerini daha da arttıracağız. A rtık Avrupa’da da voleybolcularımız mücadele ediyor. Bahar, Neslihan e oynuyor. Avrupa kulüplerind u beni de Onların bu durum oynamak birgün Avrupa’da or. Ancak ırıy nd için heyecanla leybola Eczacıbaşı’da vo elit bir uş rm vu ı sın damga lamak at kulüp. Kendimi isp r şans bi k yü bü için önümde sı na yo pi m Şa a var. Düny r fırsat. bi k yü bü n içi benim eçtiğimiz hafta sonu İzmir’de Avrupa Ligi 4’lü Final maçları oynandı. Son yıllarda olduğu gibi yine güzel bir organizasyona imza attık. Ancak sonuç istediğimiz gibi olmadı. Önce Hollanda’ya, sonra da Yunanistan’a 32 yenilen Ulusal Erkek Voleybol Takımımız 4. sırada kaldı. Aslında Avrupa Ligi Grup maçlarında olduğu gibi biraz daha dikkatli ve istekli olabilseydik kürsünün ilk sırasına çıkabilirdik. Birinci olan Hollanda karşısında 21 öndeyken maçı verdik ve Hırvatistan ile final oynama şansını kaçırdık. Bir gün sonra da, 20’dan Yunanistan’a 23 kaybederek kürsüye çıkamadık. Kısaca Ulusal Takımımız şansını iye kullanamadı. Tabi ki bu beklentilerin uzağına düşmemizin çeşitli nedenleri var. Bunları diğer branşlardaki gibi, yorgunluk, sakatlık, hastalık, hakem hataları başlıkları altında toplamak pek inandırıcı olmaz. Gerçi bunlarda yaşandı, ancak, kadronun eksikliği, istikrarsızlık, ferdi hatalar, finale gelen kadar çok iyi yaptığımız servis atma, servis karşılama, hücum gibi bizi başarıya götüren etkenlerin bu kez beklenen düzeye ulaşamaması asıl nedenlerdi. Tüm bunlara karşın yinede geleceğe umutla bakmamızı sağlayacak verilerinde az olmadığını da dile getirerek Avrupa Ligi’nin yarattığı tartışmalara gelelim. Bu yıl üçüncüsü yapılan ligin oynanış şeklinden hiçbir ülke memnun değil. Çünkü takımlar her hafta değişik bir ülkede üst üste 3 maç oynamak zorunda kaldılar. 24 güne 12 müsabaka sığdırdılar. Zor karşılaşmalara seyahatleri de eklediğinizde, bu kez yorgunluğun neden olduğu sakatlıklar ve hastalıklar da ortaya çıktı. Neredeyse, antrenman yapacak zamanı bile bulamakta zorlanır hale gelindi. İşte bu koşuşturma sistemin de en çok sıkıntı yaratan bölümü oldu. Bu yıl oynanış şekli değiştirilen ligin bir başka özelliği de takımların birbirleriyle oynadıkları maç adetlerinin farklı olması. Örneğin; 4 haftaya yayılan 4’er takımlı grup karşılaşmalarında Türkiye, Hırvatistan ve Yunanistan birbirleriyle 2’şer kez oynarken, ligi ilk sırada tamamlayan Hollanda, 4’lü Finale yükselen ülkelerle 1’er kez karşılaştı. böylece Hollanda, puan sıralamasında alt sıralarda kalan takımlarla daha çok maç yapmış oldu. Sistemi tartışılan Avrupa Ligi’nin bir başka olumsuzluğu da 4’lü Final eşleşmelerinde yaşandı. İlk gün, lig de ortaya çıkan sıralamaya göre 14 (Ülkemiz 5. sırada kalmasına karşın ev sahibi olarak ligi 4. bitiren Almanya’nın yerine girdi), 23 kozlarını paylaştılar. Yani 1. Hollanda 4. Türkiye, 2. Hırvatistan 3. Yunanistan eşleşti. Aslında doğru bir uygulama, ama bu da sıkıntı yarattı. Genelde zayıf ekiplerle daha çok maç oynasa da Hollanda yaptığı 12 karşılaşmayı da kazanarak genel puan durumunda ilk sırayı alma başarısını göstermişti. Ne var ki salon avantajını ve seyirci desteğini arkasına alan ev sahibi Türkiye ile eşleşince bunun bir önemi kalmadı. Aynı şey tabi ki bizim içinde geçerli oldu. Avrupa Ligi’nin en iyi ekibiyle ilk gün karşılaşmak işimize gelmedi. Sonuçta mücadele 32 bitti ve final şansını ucu ucuna kaçırmış olduk. Eğer biz kazanmış olsaydık, ligin en başarılı takımı finale çıkamamış olacaktı. O zaman yapılacak şey, 4’lü Final’i de gruplarda ki gibi oynatmak. Yani 4 ekibinde birbiriyle mücadele etmesini sağlamak. Bu bütün takımlar için daha adil olacaktır. Umarım 3.’sü yapılan Avrupa Ligi maçları, gelecek sezon bu sorunlardan arınmış bir sisteme kavuşur. 17