Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AHMET AHMET KURT’LA KURT’LA BASKETBOL ÖĞRENİYORUM Eposta:ahmetkurt?turkbasket.com Pas vermeyi öğren ! V ersene şu topu kardeşim. Kaldır kafanı da ver şu pası’’ Bir basketbol oyununda en çok duyulan (veya duyulmadan söylenen)söz budur . Oyunda bir top vardır bir de hücumda topu elinde bulunduran oyuncu. Diğerleri ‘top bekleyenler’dir. Onlar pozisyon alırlar,top isterler ve içlerinden ‘ver ulan şu topu’ derler. Aksini söyleyen yalan söylüyordur... Paslaşma takım oyununun temel öğesidir. Her ne kadar paslaşma sırasında top hücum takımının kontrolünden çıkmış sayılsa da(havadaki top kimsenin kontrolünde değildir)bir oyuncunun kimseye pas vermeden topu mıncıklaması da kabul edilemez. Top sendeyse ya sonuca gideceksin ya da pas vereceksin. Başka yolu yoktur bu işin... Pas vermek öyle sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Her durumda ayrı pas türleri kullanılır ve oynadığı pozisyona göre iyi bir oyuncu bunların hepsini değilse de çoğunu bilmek zorundadır. Pas verebilmek için önce topu tutmayı bilmek gerekir. Baş parmak ve diğer parmaklar topun kenar kısmında eşit aralıklarla durur.Top avuca yapışmaz. Parmaklarla tutulur...Tamam! Topu tuttunuz. Atın bakalım şimdi. Evet gençler! Tutması kolaydır o topu ama pas atmak öylme kolay bir iş değildir. Göğüs pası var, sektirerek pas var, baş üstü pas var, beyzbol pas var, elden ele pas var, bovling pas var... Var oğlu var! Öncelikle göğüs pasını öğrenelim, ama modern basketbolda bu temel paslaşmanın giderek önemini yitirdiğini de vurgulayalım. Kimse size topu göğsünüzün önüne alıp, kollarınızı ileri uzatarak, çift elle, bilekten bir pas vermenize izin vermiyor artık. Baskılı savunmalar diğer pas çeşitlerini bu temel pastan daha çok kullanılır duruma getirmiştir. Yine de açık alanda, hızlı hücumlarda bu pas çok etkilidir. Göğüs pasının yerini üçlü tehdit pozisyonunun devamında verilen tek el paslar almaya başladı, ama basketbola yeni başlayanlara ‘cin olmadan adam çarpmaya kalkışmamalarını’öneririz. Önce topu iki elle tutup, doğru dürüst iki elle pas vermeyi öğrenin sonra tek el pas atarsınız. Profesyonellerden gördüğünüz her hareketi temel teknikleri öğrenmeden taklit etmeye kalkarsanız, modern havasında resimler çizen maymunlara benzersiniz. Önce klasik resim, sonra deformasyon... Söz ‘cin olmadan adam çarpmaya’ gelince şut konusundaki prensiplere geri dönmek istiyorum. Hani ilk yazımızda ‘iki olsun senin olsun’diyerek üçlük yerine ikilik atış öğrenmesini önerdiğimiz gençler vardı ya.. Merak ediyorum ne yaptı onlar? Yakından başlayıp yavaş yavaş uzaklaşmanın yararını gördüler mi? Her antrenmana başlarken aynı şekilde önce yakından başlıyorlar mı? Yakın atışta yüzde altmış isabeti yakaladılar mı? Üçlüğe geçmeden önce serbest atış yapmayı öğrendiler mi? Serbest atış yüzdeleri ne? Maç temposundaki yakın atış yüzdeleri ne? Ah! Evet! Maç temposu... Bu konudan hiç söz etmemiştik galiba. Şut çalışmalarında esas olan maç temposunda yapılan çalışmalardır. Ağır ağır atılan şutların hiçbiri maç sırasında işe yaramaz. Kimse size o fırsatı tanımaz. Mümkünse ışık hızında, ama doğru stille sut atmalısınız. Eğer birlikte çalıştığınız bir arkadaşınız varsa el üstünden atış çalışmalarını sıklaştırmalısınız. Antrenman şutörü olmayın! Her şutu maçtaymışınız gibi atın, çünkü iyi şutör maçta şut sokandır... İyi oyuncu da maçta iyi oynayandır. Fırsat bulursanız top sürme çalışmalarını da, pas çalışmalarını da, şut çalışmalarını da savunmalı yapmaya gayret edin, çünkü bunları maçta kullanamıyorsanız iyi oyuncu olamazsınız... Pas vermek kolay bir iş değildir. Her durumda ayrı pas türleri kullanılır ve oynadığı pozisyona göre iyi bir oyuncu bunların hepsini değilse de çoğunu bilmek zorundadır. Pas verebilmek için önce topu tutmayı bilmek gerekir. Baş parmak ve diğer parmaklar topun kenar kısmında eşit aralıklarla durur. Top avuca yapışmaz. SPORUN VE SPORCUNUN YANINDA 14