Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C Y ERKUT BOZ SPOR ATLETİZM ALTERNATİF / EKİM SALI BUNLAR POLİTİKACI MI? şaşırmıyacağım. Onlara tavsiyem, eğer politikaya soyunacaklarsa, lütfen ve lütfen, Atletizm Federasyon Başkanlığı’nı bir suçlama tahtası olarak kullanmasınlar. Türk Atletizmi’ne yeni bir ruh, yeni bir vizyon ve liderlik getirecek birisi çıksın da Yurdadön ve Terzi’yi başarısız başkanlar olarak değil, şampiyon atletler olarak hatırlayalım. BARBAROS ÇIDAL urdadön ve Terzi’yi otuz yıldır tanırım. İyi birer şampiyon olmalarına karşın başkan olamadılar, sistem kuramadılar ve liderliklerini gösteremediler. Burada, aklıma kötü bir soru geliyor: ‘‘Acaba Yurdadön ve Terzi politikaya mı soyunacaklar?’’ Önümüzdeki seçimlerde Yurdadön’ün soldan ve Terzi’nin sağdan milletvekili adayı olduklarını duyarsam hiç Okyanusu Geçip Derede Boğulmak B u köşede Bayan Voleybol Ulusal takımının tekrar büyük başarılara imza atacağını yazan biri olarak Varna’da yaşananları anlamam pek olası değil. İlk 2 gün hem de 20 geriden gelerek Voleybolun iki devi İtalya ve Rusya’yı 32 yeneceksin sonra gidip çok daha zayıf bir takım olan Sırbistan’a 32 yenilecek ve birinciliği hediye edeceksin. Aklın alacağı bir durum değil. Ama oluyor, özellikle de bizim oyuncularımızın erken zafer havasına girmeyi ne kadar sevdiğini düşünürsek. Sonra bir şans daha vardı tabii ama İtalya bu kez işi sıkı tutarak set bile vermeden bizim Grandprix hayallerimize son verdi. Şimdi bu kabusu bir an önce unutup Japonya’daki Dünya şampiyonasına konsantre olmalıyız. Takımda eski günlerdeki gibi olmayan formsuz isimler olduğu kesin, tabii bunu en iyi Reşat Yazıcıoğulları bilir ama bence Seda ve Eda hatta kadroda bile olmayan Naz yavaş yavaş ablalarının yerini almalı. Günümüzde hiçbir sporda mücadele etmeden ve savaşmadan maç kazanılmıyor. Şu anda takımdaki en büyük eksiklik savunmada kolay pes etmemiz ve mücadele etmememiz.Gülden’in muhteşem oyunu ve aldığı zor manşetler bile burayı toparlayamıyor. Ben yine de Filenin Sultanları’nın iyi konsantre olup savaşmaya karar vererek çıktığı bir maçta rakip kim olursa olsun kaybedeceğine inanmıyorum. ÖZEL IŞIL LİSESİ FİLEDE İDDİALI Basketbolda Hakem Facialarına Hazır Olun B Ö zel Yüzyıl Işıl Lisesi sporcuları, bu yılda başarı için fileleri zorlayacağa benziyor... Voleybolcular, Türk gencine fırsat verilmesi halinde zirveye ulaşmanın sıradan bir iş olduğunu ıspatlıyor. Geçen yıl aynı sezon içinde hem ilköğretim hem de lise düzeyinde Türkiye birincisi olarak bir ilke imza atan Yüzyıllılar, aynı zamanda Hırvatistan’da düzenlenen Dünya Liseler Arası Voleybol Şampiyonnası’nda da beşinci olarak yükseklerden asla vazgeçmeyeceklerinin sinyalini verdi. Okulun voleybol başarı öyküsü iyi bir planlamanın ürünü. Fileye yatırım ise 3 yıl öncesine dayanıyor. Eczacıbaşı’yla okul yönetimi arasında imzalanan bir protokolle, yetenekli sporcular Türk sporu için yetiştirilmeye başlandı. Türkiye’nin çeşitli illerinde yapılan seçmeler sonucu keşfedilen yetenekler, Eczacıbaşı’nın lisanlı file sultanları oldular. 7 ulusal oyuncuya sahip olan okulda, kulüple işbirliği sonucu hazırlanan iki öğrenci evi bulunuyor. Dörder kişilik dairelerde kalan sporcular hem eğitimlerini devam ettiriyorlar hem de spor yaşamlarını... Son derece ağır idmanlarla yetiştirilen yetenekler, sabah 06.00’da kalkıp 07.30’kadar çalıştıktan sonra dersliklerinin yolunu tutuyor. Sultanlar hem sporda hemde derslerde başarıdan ödün vermeden ilerliyorlar. Bunun en büyük sebebi ise okul yönetiminin derslerde kesin başarı isteği. Aksi durumda dünyanın en iyi voleybolcusu da olsa başarısız olan kişi takımdan uzaklaştırılıyor. Bu şartı Lise Müdürü Okan Dilik‘‘ Ben sporcunun zeki çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim’’ sözünü hatırlatarak özetliyor. Durum böyle olunca sporcular turnuvalar da bile sınavlarına hazırlanmak zorunda kalıyor. Böylelikle Ata’nın gösterdiği yolda yürüyen gençler gelecekte filenin emin ellerde olacağının sinyalini şimdiden veriyor. asketbol sezonu Türkiye Kupası maçlarıyla başladı. Takımların lig öncesi son durumlarını görme fırsatı bulduğumuz bu maçlarda benim dikkatimi hakemlerin kötü performansı çekti.Öncelikle sezon başında aldıkları talimatla biraz yan gözle bakana bile teknik faul çalarak oyunu katlettiler. Bu konunun acilen çözüme bağlanması şart, aşırı itirazlara taviz vermeme düşüncesine katılıyorum ama bir kural bu kadar kötü yorumlanmaz ki. Hele bir kadın hakemimiz var, basketbolun ‘‘b’’ sini bilmediği o kadar belli ki. Sadece kural kitabını okumuş gözünü karartmış ve sahaya atmış kendini. Erkek egemen bir dünyada kendini ispatlamak ve otoriter olmak için oyuncu ‘‘gak’’ dese teknik faulü yapıştırıyor. Beşiktaş kaptanı Barış Özcan’a arkadaşına sitem ettiği için teknik faul çaldı. Zaten en büyük sorun hakemlerin bu işi sadece kural kitabında yazanları harfiyen uygulayarak yapacaklarını sanmaları. Bu üst seviyede bu hakemlerin ligi bitirmesi mucize olur. Alt seviyedekiler de pek farklı değil doğrusu geçenlerde bir özel turnuvada oyuncu olarak bizzat bu arkadaşların ne kadar kifayetsiz kaldığına şahit oldum. FenerbahçeTofaş maçında yaşananlar ise tam bir komedi. Maçı bitirip daha sonra itiraz üzerine video görüntülere bakarak 3 sayılık basketi 2 sayılık basketle değiştiren hakemlerimiz ‘‘video görüntülerin kullanılması’’ kuralının Türkiye’de henüz uygulanmadığını bilmemeleri ne kadar acı. Çok fazla NBA seyrediyorlar herhalde. Tofaş Başkanı Efe Aydan’ın maçtan sonra mikrofonlara ‘‘Biz sezon öncesi toplantılarda bu kurallara çalıştık ve itiraz hakkımızın olduğunu biliyoruz’’ demesi ise olmayan bir kuralın nesine itiraz ettikleri sorusunu gündeme getirdi. Bu arada merak ediyorum da maçtan sonra kameralara yansıyan Tofaş menajeri Murat Konuk’un hakemlere ve güvenlik güçlerine yumruk atması olayı nasıl cezalandırılacak. Onun dışında Beşiktaş’ın eski gücünde olmaması, Efes Pilsen’in henüz form tutmamış görüntüsü ve Fenerbahçe Ülker’in takım olmayı becerememesi dikkat çeken başlıklardı. Özellikle Fenerbahçe’de Solomon, Mrsiç ve Hakan Demirel guard üçlüsü, İbrahim ve Mirsad gibi top kullanmayı seven iki yıldız bir araya gelince işler karıştı. Aydın Örs’ün sezon başlamadan takımdaki rotasyonu belirlemesi gerekiyor. Mrsiç’in herhangi bir oyuncu olmadığı ve bu takımı 2 yıldır adeta tek başına taşıyan yıldız olduğu, İbrahim Kutluay’ın nasıl bir winner olduğu ve gerekirse Mirsad’ın da kullanılması gerektiği Tofaş maçının son dakikalarını tek başına oynamak isteyen Solomon’a anlatılmalı.Bu kadar yıldızın olduğu takımda Solomon’un top yani adalet dağıtırken dikkatli olması kendi sağlığı açısından faydalı olacaktır. EPosta: barbaroscidal@kanalturk.com.tr 19