01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sayfa 8 Kapak Kronik hastalığımız: Enflasyon NURTEN YALÇıN MUTLU DEMIRKAN e zaman ki gazetelerin üçüncü sayfalannda cinayet, intihar haberteri yalnızca "aşk kapsamlı" olmaktan çıktı, hayat pahalılığının "hayatımızı" ne denli tehdit ettiği de iyice belirginleşti. Yeni nesil kendini bildi bileli, eskiler de uzunca bir süredir zam ve enflasyonun konuşulmadığı tek güne tanık olmadı. Hafızasının zayıf olduğundan yakınılan Türkiye için, onca değişkenlik içinde fiyat takibi giderek zoriaştı. Türk halkı enflasyon canavarıyla "etiketsiz" yaşamaya alıştı. Bir alışverişten diğerine aynı ürünün nasıl pahalandığını önce şaşırarak, sonra da çaresiz kabullenerek izledi. Ve enflasyonsuz bir Türkiye düşünemez hale geldik. Halkın çaresiz kabullenişi, sorunu çözmekten sorumlu siyasilere adeta hareket alanı yarattı, oyunlarını rahatça oynamaları için... Türkiye'de her siyasi partinin, her politikacının enflasyona dair söyleyeceği bir çözüm önerisi varken ve enflasyon bütün Yaşam pahalılığının temelinde 1980'den bu yana inatla uygulanan yanlış ekonomi politikası yatıyor vi\ Süt Yumurta (adet) Süt (It) Gazete Ş.içi otobüs bileti Odun (ton) Toz şeker (kg) Et(kg) B.Peynir (kg) Kuru fasulye (kg) Ekmefc (adet) I Temel gereksinimlerdeki fiyat artışt (ÎL) 1980 1985 1990 1991 1992 1993 1000 11944 7000 4133 1029000 8911 71487 58507 12550 3000 7 52 30 240 2627 1000 349 4461 2200 1313 297000 3241 25450 19660 7079 1000 815 7220 4000 2562 540000 15434 43159 38099 8132 2000 320 80 77 21122 5 4 6020 730 163920 1855 14778 12825 5126 16 177 1409 1141 159 108 59 4 460 44 430 kesimlerce tehlike kabul edilirken, nedense bacısından, hocasına hatta "kocasma" kimse bu belayı başımızdan atamadı... Nasıl olsa geçim derdi olanların ilk sorunu enflasyondu... Nasıl olsa çaresiz halk herkesten medet umar hale gelmişti. Siyasilerin ağzından dökülecek sihirli sözcüklerle, bu bela başımızdan sökülüp atılacaktı... Enflasyon artık en çok satan vaatler listesinde birinci sıradaydı. Enflasyon için "benim şahsi meselemdir" diyen de, "bir yetmez, size iki anahtar yakışır" diyen de vatandaşın derdine çare olamadı. Enflasyon sabit ve dar gelirli için kâbııs olurken, beslediği kitleyi dolar, mark, rant zengini yaptı. Her ne kadar timsah gözyaşlarını andırsa da, geçmişte "enflasyon düşerse, hapı yutarız" diyen büyük sanayi çevreleri, canavarlaşan enflasyon için "kanımızı emiyor" demeye başladı. Serbest piyasa ekonomisine geçiş iddiasıyla yola çıkanlar, temeli sağlam olmayan yapının ayakta kalamayacağını hesaba katmadı. Ve kısa zamanda serbest piyasa, lüks tüketimin çılgınca körüklendiği başıbozuk piyasaya dönüştü. Ekonomide söz sahibi olanlar "geçmişte Türkiye'de kıtlık vardı; şimdi dünya, market raflannda" diyerek, vitrinleri süsleyen malların büyük bir kitle için ulaşılmaz olduğunu, umutsuzluk ve hayal değişiyor. 1980'de 1 kg et 1.6 dolarken, bugünkü fiyatı 4 * * i doları aşıyor. 1979 yılında bir yandan bütün 1994 1995 1997 1996 dünyayla birlikte petrol 4180 1810 6900 8500 şokunu yaşayan ve bir yandan 21894 37640 65031 95000 da siyasal ve sosyal 25000 15000 50000 75000 sıkıntılarla boğuşan Türkiye 1980yılınıyüzde 100'ün 8750 13750 30000 50000 üzerinde bir enflasyon 1598000 3473000 7491000 14250000 oranıyla karşıladı. 1980'lerin 18654 74803 125000 37823 başından itibaren yapısal bir 449647 141886 331512 850000 değişime sahne olan Türkiye 263917 121434 520000 393875 ekonomisinde, askeri 100000 49325 101746 185000 yönetimin otoritesi altında ücretlerin dondurulması, 9000 20000 25000 4500 kamu harcamalarının en aza kırıklığından öte anlam indirilmesi gibi antitaşımadığını görmezden enflasyonist politikalar geldiler. Enflasyonun en ağır sayesinde kısa bir süre için yükünü sırtında hisseden fiyat artışları frenlendi. ücretli, ailesini geçindirmek Türkiye'de 1950'li yıllaıia için iki iş birden yapmak başlayan ve 1970'lerin ikinci zorunda kaldı. "Açlıktan yarısında petrol krizinin de kimse ölmez" lafı tartışılırken, desteği ile hızlı bir yürüyüşe "hiçbir şey yoksa, peynir geçen enflasyon, 19811983 ekmekle karnımı aralığında bastırılsa da, 24 doyururum" öngörüsü Ocak kararlarının ve serbest geçersız hale geldi. Bugün piyasa adı altında dayatılan Türkiye'de 1 kg beyaz ekonomi politikasının peynirin fiyatı 500 bin lirayı meyvelerini vermesi çok geçti. Bu ise yeni belirlenen sürmedi. 12 Eylül 1980'de asgari ücrette bile ücretlinin yüzde 109.8 olan enflasyon yarım gün çalışması demek. oranı, sendikal hareketlerin 1980'de bir dolara 63 litre süt bütünüyle etkisiz hale alınırken, 1997 temmuzunda getirilmesiyle önce yüzde ancak 1.5 litre süt alınıyor. 90'lara sonrasında da yüzde Beyaz peyinirin kilosu 30'lara düştü. Askeri rejimin 1980'de birdolarken, bugün siyasal alandaki ortalama 34 dolar arasında Endişe, kaygı, öfke ve şiddet yaratır ÖZCAN KÖKNEL Prof.Dr. Enflasyonun sözlük karşılığı paranın değerinin düşmesi, fiyatlann yükselmesidir. Bu durum, bireysel ve toplumsal değerlerin düşmesine, sorunlann artmasına yol açar. Enflasyon nedeniyle geliri azalan, geçimi zorlaşan insanın toplumsal durumu, rolü, yeri bozulur. Enflasyonun yarattığı ekonomik yetersizlik ve parasızlık bireyin, ailenin beslenme, konut gibi temel fizyolojik gereksinimlerini karşılamasını zorlaştınr, engeller. Toplumsal durumunu, rolünü olumsuz biçimde etkiler. Ailenin, evin, çocuklann temel gereksinimlerini, isteklerini yerine getıremeyen, zorlanan insanın güven duygusu ve kendine olan saygısı azalır, kaybolur. Aile, çevre, toplum üzerindeki saygınlığı, etkisi, yetkisi, değeri düşer. Bu durumu yaşayan insan, gelir sağlamak arnacıyla girişimde bulunur, olanak arar. Bunların sonuçsuz kalması, umutsuzluğu, karamsaıiığı, kötümserliği artınr. Günlük yaşamdan, gelecekten kaygı duyar, korkar. Bu duruma düşmekten utanır. Onu bu duruma düşürenlere kızar, içerler, öfkelenir. Aile, yakın ve uzak çevre içinde başkalarıyla sağlıklı ilişki ve iletişim kuramaz. Toplumla birleşip bütünleşemez. Toplumsal ortak davranış kalıplarına, değerlerine karşı duyarsız, iigisiz kalır ya da onlara karşı çıkar. Enflasyon, toplumsal kaynaklı zararlı etkenlerin başında yer alır. Bireyde, endişe, kaygı, kızgınlık, öfke, korku, güvensizlik gibi olumsuz duyguların düzeyini yükseltir. Bu durum bir yandan bireyin ruh sağlığını bozar. Ote yandan insanlar arası iletişimi olumsuz biçimde etkiler. Bu durumun sürmesi, bedensel ve ruhsal hastalığa yatkın kişilerde kan basıncı yüksekliğinden, ruhsal çöküntüye kadar çeşitli hastalıklann ortaya çıkmasını kolaylaştırır. İnsanlar arası iletişimin bozulması şiddet öğeleri içeren davranışlann artmasına, toplumsal değerlerin çözülmesine, yozlaşmasına, yasadışı eylemlerin olağan görülmesine yol açar. Bazıları enflasyon sever HAMDİ TOMBAK Eskl İTO Başkani Enflasyonun seyri planlı yıllarda daha makul bir düzeydeydi. O dönemlerde yani 19601970 yıllannda "plan mı pilav mı" esprileri yapılırdı. Fakat 70 sente muhtaç olunan yıllarda bile enflasyon kronik halde hep yüksek düzeyde seyretmedi. GAP gibi bazı büyük yatınmlara yapılan harcamaların ve serbest piyasa ekonomisinin yanlış uygulanmasının enflasyonda büyük etkisi var. Serbest piyasa ekonomisinin şahsa göre yorumlanması, bu ekonomiye uygun tedbirler alınmaması başıbozuk bir ortam yarattı. Halk enflasyonla yatıp enflasyonla kalkmaya başladı. Fakat azınlık bir kitle enflasyondan hep memnundu. Hatta büyük bir sanayici, Sakıp Sabancı ekonomi tarihine geçecek şu sözleri söyledi "Enflasyon yüzde 50'lerin altına düşerse mahvoluruz" Enflasyonla ilgili çözümlerde şu hususlara dikkat etmek gereklidir: 1) Enflasyonla mücadelede faizenflasyon ve kurlar arasında iyi bir koordiasyon yapılmalıdır. Bu da sıkı ve ciddi ekonomik tedbirlerle olur. Tersi durumda, bugünkü gibi olur, yani çorba olur. 2) Enflasyonda psikoloji çok önemlidir. Yılbaşlarında hükümetlerin, büyük işletmelerin ve kamu kesiminin döviz ve enflasyon hakkında tahminde bulunmalarını yersiz görüyorum. Bunlan okuyan veya duyan herkes "yetkililer böyle gördüğüne göre aşağısı olmaz, fazlası olur" diye enflasyonun yükselmesine birey olarak katkıda bulunuyor. 3) özelleştirmenin mutlaka yapılması lazım. 4) Kayıtdışı gelirler yasallaştırılmalıdır. 5) Devlet topladığını gerekli şekilde gerekli yerlere yatırmalı ve vatandaş da bunu bilmeli, verdiğim yerine gidiyor diye daha fazla vermeye özendirilmelidir. 6) En önemlisi devlet olarak ve birey olarak tasarrufa alışmalıyız. \ ,. ,,1 •* wf i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle