Katalog

• Finans CumhuriyetAltıni(binTL) EZJ 127.000^ *=* 9.650 9.600 21 Mart 24 Mart 25 Mart 26 Mart Sayfa 13 (serbest piyasa satış) ^127.400 M a r k (serbest piyasa satış) 75.650 Gecelik faizler ı 70jX A & 59 Otmerbank 24 Mart 25 Mart 26 Mart 27 Mart 2B Mart 71 9.650 9.650 9.650 ^V. 126.850 126.800 75.300 75.400 / 9.600 27 Mart 28 Mart ^26.700 (T 24 Mart 25 Mart 26 Mart 27 Mart 28 Mart y 61 W70^ 65 12&200 21 Mart 74.850 21 Mart 24 Mart 25 Mart 26 Mart 27 Mart 28 Mart 21 Mart IMF, zengin için var TARIK YILMAZ Y A T I R I M C I Y A U Y A R I L A R I • Mart ayı enflasyon değerleri 4 nisan cuma günü açıklanıyor. Piyasanın beklentisi enflasyon rakamının yüzde 5,5 civarında çıkacağı yönünde. • Devlet Bakanı Söylemez'in açıklamaları doğrultusunda, TUFE x risk primi getirili devlet tahvili ihalesinın salı günü açılması bekleniyor. • Salı günü IMF'nin 15 gün sürecek "Ankara Konsitilasyon" ziyaretinin başladığını unutma. IMF'nin ziyareti süresince, piyasalar üzerinde moral bakımından olumsuz etki yapacağı UNUTMA belirtiliyor. • Bugün yapılacak MGK Kurulu öncesi, piyasaların tedirgin olacağını hesaba kat. • Çarşamba günü Merkez Bankası'nın 68 trilyonluk ters repo dönüşü olduğunu aklında tut. U luslararası Para Fonu (IMF) yarın Türkiye'ye alışılmış ziyaretlerinden birini daha gerçekleştirecek. Hükümetin büyük ortağı Refah Partisi'nin "şişirme" rakamlarına güvenmeyen IMF, ekonominin ne durumda olduğunu yapacağı ziyaretle yakından görmek istiyor. IMF'nin bu ziyaretinde herhangi bir standby (yapısal istikrar programları) ya da EFF (genişletilmiş fon kolaylığı) anlaşması yapılmayacak. Ancak bu durum önümüzdeki aylarda IMF'yle masaya oturulmayacağı anlamına gelmiyor. Ikinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra (1946) kurulan IMF, o tarihten bu yana ülkelerin ekonomik durumlarını iyileştirmek için çalışmalar yapıyor. Ancak uzmanlar, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeiere anlaşmalar karşılığında yapılan yardımlarda beklenen sonucun alınamadığını, söz konusu ülkelerin bu anlaşmaları acı reçetelerle ödediğini belirtiyorlar. Yakın zamana kadar anlaşma imzalanan ülkeiere tavsiye edilen reçeteler tıpatıp aynı olmasalar da yurtiçi kredi hacmini ve kamuya açılan banka kredilerini sınırlamak, ücret ve fiyat politikaları kullanarak iç talebi düşürmek (bu politikalar kapsamında en çok uygulanan ücretleri bastırmak ve enerji fiyatlarını arttırmak geliyor), mal ve para piyasalarında kontrolleri kaldırmak (serbest kur veya günlük kur uygulamasına geçmek) gibi düzenlemeler hemen her programın belkemiğini oluşturdu. Ana hatlarıyla aynı olan bu reçetelerde dikkati çeken en önemli konu devalüasyon oldu. Devalüasyona zorlanan ülke, en önemli gelir kaynaklarından biri olan ihracat gelirlerine darbe vurdu, ülkelerin dış ticaret açığı büyüdü ve ülke yeni sorunlar yumağıyla baş başa kaldı. Son yıllarda devalüasyon aracından vazgeçen IMF, ülke ekonomilerini istikrara kavuşturmak için yeni bir aracı gündeme getirdi: Yüksek faiz oranları. Bu araçla faizler reel olarak yükseltiliyor. Bunda amaç ise tasarrufu arttırmak, tüketimi azaltarak yeni kaynak yaratmak. Başlangıçta olumlu gibi görünen bu aracın, büyük sakıncaları da beraberinde getırdiği savunuluyor. En önemli sakıncanın ülkelerin finansal piyasalarında gözlemlendiğini belirten uzmanlar, burada oluşan kötü şartların ekonominin üretken kesimine de yansıdığına dikkat çekiyorlar. Uzmanlara göre, anlaşma yapılan ülke ekonomilerine telkin edilen yüksek reel faizler, ülkede tasarruf oranlarının artmasından çok, ülkeye girecek kısa vadeli yabancı sermayeye daha fazla kâr transferi amacı taşıyor. Gelişmiş ülkelerin ellerindeki büyük sermayeyi kullanacak yer aradıklarına işaret eden uzmanlar, şunları söylüyor: "Bu ülkeler IMF'nin sağladığı yapay istikrar sayesinde paralarını yatırabilecekleri güvenilir alan buluyor. Yabancı sermaye, parasını ülkenin yerli para cinsinden, örnegin repo, devlet tahvili, hazine bonosu veya borsada değerlendirmeyi tercih ediyor. Böylece ülke döviz bolluğuna kavuşurken parasına yüksek bir seviyede istikrar sağlıyor. Ancak bunun önemli bir yansıması ülkenin ihracat gelirlerinde yaşanıyor. Yüksek değerdeki paranın gelişmiş ülke ekonomileriyle rekabet edememesi nedeniyle ihracata darbe vuruluyor." Uzmanlar, böylece anlaşma yapılan ülkelerin ihracat olanaklarının kısıtlandığını, gelişmiş ülkelerin de ihracat için yeni alanlar bulduğunu vurguluyorlar. IMF'nin istekleri doğrultusunda gerçekleştirilen yüksek reel faiz politikasının üretken kesimin yatırımlarını kısmasına, buradan artan kaynakları mali sektöre aktarmasına neden olduğu da kaydediliyor. Bunun en güzel örneklerinden birinin Türkiye'de yaşandığına işaret eden uzmanlar, 5 Nisan kararlarının açıklandığı 1994 yılında gecelik faizlerin yüzde 300 seviyelerine geldiğini, üretim yapan sanayicilerin cezalandırıldığını, paraların faize kaymasına neden olduğunu belirtiyorlar. Türkiye'de üretimin 1994 yılında yüzde 38.8 gerilediğine de dikkat çeken uzmanlar, "Son yıllarda şirketlerin net kâr larının içinde esas faaliyetlerinden oluşan kârlarına bakacak olursak, esas faaliyet kârlarının giderek düştüğünü gözlememiz mümkün" diyorlar. Uzmanlara göre, şu anda 100'den fazla ülkede uygulanan yapısal uyum programları, birkaç gelişmiş ülkenin yaşadığı krizleri, gelişmekte olan ülkelerin üzerine yıkmaktan öte bir anlam taşımıyor. i & Kısa...Kısa... Kısa... • EGS DIŞ TİCARET, geçen yıl karını bir önceki yıla göre, yüzde 95.3 oranında artırdı ve 338.4 milyar lira kar elde etti. • YATIRIMBANK A.Ş., aldığı bir kararla adını TAIB YatırımBank olarak değiştirirken, bankanın genel müdürlüğüne de Seçkin Hekimoğlu'nu getirdi. • İKTİSAT BANKASI, sermayesini iki kat artırarak 10 trilyon liraya çıkaracağını açıkladı. • SİTEBANK, sermayesini 5 trilyon liraya çıkarmayı kararlaştırdı. U SÜMERBANK, 500 milyon lira sermaye ile Avcılar'da yeni bir şube açacağını duyurdu. • DEMİRBANK, Demir Fon 1'in sermayesini beş kat artırarak 25 milyar liraya, Demir Fon 2'nin sermayesini de iki kat artırarak 100 milyar liraya çıkaracağını açıkladı. t