23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sayfa 8 a Kapak Bilinçlenen tüketici 'üretir' Tüketicinin ağırlığı Türkiye'de 65 milyon, dünyada 3 milyan aşkın insanın ortak noktası: Tüketim I HÜLYA GENÇ 66 I < başladım. Yoksa, 20 milyon liraya aldığım ayakkabı su geçirdiğinde içim yanacaktı. Şimdi pazardan aldığım 2 milyon liralık ayakkabının derdine yanıyorum. 100 milyon liralık süet ceketin orijinal düğmeleri koptuğunda, eksik bir düğme için koskoca bir serveti dolaba hapsedecektim. lyi ki az kazanıyorum, ucuz tüketiyorumü! Bir de yolumu kesen anketörler var. Gelir düzeyimin "asgari ücret" olduğunu öğrenince bana devre mülk veya devre tatil satmak istemiyoriar. Böylece ben de bizim patron gibi pembe pembe düşler kurarak imzaladığım sözleşmeyi iptal ettirmek için adliyenin kapısını aşındırmıyorumü! Eski paltom beni kış ayazından korumuyor ama, hiç değilse kafam sağlam kalıyor." 65 milyon insan... 65 milyon tüketici... Herkes tüketiyor. JL / % gm^L /V • Genci, yaşlısı, yoksulu, zengini. Oturulan evler, rtık, asgari yenilen yemekler, gidilen ücretli oteller farklıysa da, ortak nokta olduğuma "tüketim". K. bile sevinmeye Ne demek 'geri alınmaz'? Çok yakın bir zamana kadar "Satılan mal geri alınmaz" uyarısıyla biçimlenen tüketim anlayışımız, şimdilerde tüm dünyanın kabul ettiği normlar ışığında "hak arama" mücadelesine dönüştü. Kolay değil, hele Türkiye gibi büyük bir kesimin ancak "karnını doyurabildiği" bir ülkede, bir ömür boyu tüketmek üzere kazanılan paranın küflü peynir, su geçirir ayakkabı, motoru yanan çamaşır makinesine dönüşmesi ve tüketenler olarak bunlara "Eyvallah" dememiz çok üzücü. Aslında bu durum yöneticilerin olduğu kadar yönetilenlerin de hatası olarak kabul edilmeli. Çünkü, tüketici haklarının tüm dünyada kabulü ve hayatın bir parçası konumuna gelişi ne tükettiğini bilen ve hakkını arayan "bilinçli tüketici" profili sayesinde gerçekleşti. Bunda devletlerin de büyük katkıları oldu. Türkiye bu kitlesel iletişimden ancak yarım yüzyıl sonra haberdar olabildi. Dünya ülkelerinde çevre dostu tüketimin gündeme getirildiğı günlerde, Türk tüketicisi iki yıl önce yayımlanan yasadan da destek alarak ancak hakkını aramayı öğrendi. •• nsan doğumundan ölümüne kadrar tüketiyor. Az tüketiyor, çok tüketiyor ama tüketiyor. Gelir seviyesi ne olursa olsun, her insanın yaşamını sürdürmesi için zorunlu tüketimi var, bir de gelir düzeyine bağlı biçimde tanınan tüketimi var. Tüketiciyi koruma konusunda öncelik taşıyan ve tüm tükecileri ilgilendiren "zorunlu tüketim" konusunda insanlara yardımcı olmak. Burada sorumluluk ikiye ayrılıyor. Insanların yaşamlannı sürdürmelerine, insanca yaşamalarına imkân verecek zorunlu ihtiyaçların karşılanması. Bu zorunlu tüketim ihtiyaçlarının kalite ve fiyatlarında tüketicinin korunması. Tüketicinin korunması konusu her toplumda önem taşıyan bir sorumluluk. Türkiye bu konuya yeni ilgi duymaya başladı. Tüketicinin korunması çok yönlü bir iş. Devletin, üreticilerin sivil toplum örgütlerinin görevi olduğu kadar her bir tüketicinin de sorumluluğu var. Bu bakımdan tarafların aydınlanmasına dönük yayınlar, organizasyonlar, faaliyetler büyük önem taşıyor. Ortak geleceğimiz için üketim alışkanlıklarınızı değiştirin. Bu çağnyı Uluslararası Tüketici Birlikleri Örgütü tüm dünya tüketicilerine yapıyor. Her geçen gün biraz daha büyüyen çevre kirtiliğiyle mücadelede tüketicileri görev başına çağıran Uluslararası Tüketici Birlikleri Örgütü, gelecek nesillere temiz ve güzel bir dünya bırakmak için, tüketicilere "biraz daha duyarlılık" uyarısında bulunuyor. Tüketicileri çevreyi kirletmeyecek bir yaşam biçimine davet eden örgüt, var olan kalkınma modelinin hükümetleri ve sanayi T çevrelerini duyarsızlığa sürüklediğini öne sürüyor. Gelişmiş bir ülkede yaşayan tüketicinin, gelişmemiş bir ülkede yaşayan bir tüketiciye gore 90 kat daha fazla enerji tükettiğini, dolayısıyla daha fazla çevre kirliliği yarattığını açıklayan örgüt, buna karşın hava kiriiliğinin tüm insanoğlunun geleceğini etkileyen bir sorun olduğuna dikkat çekerek, bir an önce önlem alınması gerektiğini dile getiriyor. Uluslararası Tüketici Birlikleri örgütü'nün bu çerçevede bütün dünya ülkelerine yaymaya çalıştığı slogan şu: "Sürdürülebilir tüketim ve sürdürülebilir gelişim." Sürdürülebilir gelışme kavramı ilk kez Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından bundan tam on yıl önce 1987 yılında yayımlanan "Ortak geleceğimiz" adlı rapor ile gündeme gelmişti. Daha sonra bu kavram gelişerek, çevreyi koruma görevinin sadece devlete ait bir zorunluluk olmadığı, tüm insanlann gelecek nesillere sağlıklı bir dünya bırakma sorumluluğunu paylaşmak zorunda olduğu ortaya koyulmuştu. Daha az hammadde ile daha fazla üretmek ortak kararından hareketle, daha az tüketirken çevreye de zarar vermemek ilkesi ön plana çıkarılmış, tüketicilerin de bu ortak davaya katkıda bulunmalan gerektiği belırtilmişti. Sürdürülebilir gelişme modelinden sürdürülebilir tüketim modeline geçişte, bilinmesi gereken en önemli noktanın dünya üzerindeki kaynakların tüketimi ile kirliliğin kimler tarafından yaratıldığının bilinmesi ve buna karşı önlem alınması olduğu belirtilrnişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle