25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 TEMMUZ 2003. S4Yİ904 YAŞAM 9 \ doktorlar, 6O'lı yıllarda âdetleri düzensiz olan kadınlardan bazılanna ışık tedavisi uygulamaya başladılar. Bu kadınlara aylık periyodunun 14., 15Vve 16. günündeyataklarının başına konan bir lambayla Ay ışığına benzer bir ışık verildi ve bi r süre sonra âdet dönemlerinde düzelme olduğu fark edildi. Birçok yerde Ay tanrıgalarının özellikleri birbirinebenzerdi; adaletdaftıtan, zamanın belirleyicisi, bilgeliğin ve coşfeunıın sonsuz gücü... Ay tanrıçalarının baş^a ortak bir özelliği ise bakire olmalarıydı.Burada, bakire (virgin) el değmemiş olmak anlamında değildi, doğasına ve içgüdülerine karşı dürüst olmak anlamında kullanılıyordu. Bakireydi çünkü, bir erkeğin kontrolüne girmemiş ya da sömürülmemişti. Bakire kendi doğasına göre davranırdı; kendisini âşıklannaverirdi,ama onakimsesahipolamazdı. Ay tanrıçası, bir erkek tanrının karşılığı değildi, kendi başına bir tanrıçaydı. Buda, Hz. Isa, Marduk, Gılgameş, Osiris, Cengiz Han bakire anneden doğduklanna inanılanlar yordu ve Italya'da Meryem hâlâ Ay'ın üzerindeduruyordu. 6O'lı yıllarda, bilim adamlarının Ay'a ilgisi arttı. Özellilde ABD ve Rusya, uzay çalışmalarını hızlandırdı. ABD Apollo 11 adlı uzayaracını, 16Temmuz 1969 yılında fırlattı.NeilAmstrong,EdwinAldrin,Michael Collins bir ilke imza atıyorlardı. Amstrong, 21 Temmuz 1969'da,araçtaninip Ay'dayürüdü ve dünyantn uydusuna ayak basan ilk insan unvanını aldı. Bugün ise bazı gözü açıklar, dünyayı maillerle donatıp aydan toprak sattıklarını bildiriyorlar... Güven vermeyen bu ilanlarda şöyle deniliyor: "Ay'dan tapulu bir dönüm arazi sadece 29.99 dolar. Komşularınız NASA üyeleri, eski ABDbaşkanlan..." Uzay araştırmalarını yürüten ülkelerin şimdikihedefiMars. Artık, büyükkentlerde gerçek karanlık dayaşanmıyor. Dolayısıyla, Ay ışığının insan bedeni üzerinde etki yapıpyapmadığını anlamakgüçleşiyor. Ancak en azından mehtaplı gecelerde, insan Ay'ın kadın yüzünü ammsamalı ve büyülü ışığına kapılmalı. • ev ve aile yaşantısını şart koşmuyordu. O, kocası Dumuzi'yi yerin altındaki cehenneme göndererek cezalandırmış ve gökyüzünde başıboş dolaşmayı tercih etmişti. Çocuk doğurmanın ve bereketin tannçalığının yanı sıra, rahim açan unvanlan da olan îştar, evliliğin tanrıçası olarak tanımlanmazdı. Eski zamanlarda, kadınlar bir tapınakta yabancıylasevişerekkendilerini Ay Tanrıçası 'na teslim etmiş olurlardı. Erkek tarihçilerbunu, "gizli fahişelik" olarak yorumlasa da bu doğru değildi, orada sevişen kadın ancak bu yolla Ay Tanrıça'nın özünü paylaşıyor; bu yolla kendisini Ay gibi hissediyordıı. Inanışa göre, tanrıça birleşme (sadece cinsel değil ruhen birleşme anı) anında vü cuda geliyordu. SamikültiiründeAyTannçasıAstarte'yc Sina Dağı'nda tapılırdı. Sina Dağı da aslında Ay Dağı anlamına geliyordu. Ay tanrıçası Hindu inanışında Kali, Babil'de MÖ 3000 yılında Iştar'dı, Irlanda'da Cailleach'di (Kali okunur).KatolikKilisesi'ndebile Meryem "Ay" olarak çağrılıKaynaklar: Monica SjööjBarbara Mor, The Great Cosmic Mothers, Rediscovering the Religion of the Earth. Harper, San Francisco, 1987./ Mor Hall, The Moon and The Virgin. Reflections on the Archetypal Feminine. Harper &Row,NY, 1980. / Motz Lotte, The Faces of the Goddess, Oxford University Press, NY andOxford, 1997. Ingilizcede ay anlamına gelen moon kelimesinin, birçok anlamı ve kökü var: mensis, ay; menses, kan aluşı; menos, kalp, ruh; mania, delilik, sahip olma (lunacy); manteia, keramet; menoinan, aracı olmak ya da dilemek; menııo, ortaya çıkaımak; memini, anımsamak; mentiri, yalan söylemek; metis, bilgelik; metiesthai, kafasına koymak ya da hayal etmek; matih, ölçmek. Âdet görmenin latincesi memlruatıon "ay değişikliği" demektir. bekleyen yaşlı bir kadındı. ğişken vekaprisli tanımlandı.Tanımlayıcılanna göre bir an kendisini gözler öniinc scrcr, başka bir an yalnız kalmak ister ve uzaklaşırdı. Ay'ın özellikle kadınların ruh hali vebedeni üzerinde doğrudan bir etkisi olduğu tahmin ediliyor. Kadınlar,ortalama28gündebirâdetoluyorlar. Buda Ay'ın Dünyaetrafındaki bir turuna eşit. Yapay ışığın olmadığı zamanlar, kadınlar dolunayda daha çok hamile kalır, âdetlcri genelde Ay'ın olmadığı gecelerde başlardı. Ay ile kadın arasındaki bu etkileşim kadınlar arasında da bir eşzamanlılığa da neden olabiliyordu. Örneğin, küçiik ilkel kabilelerdebir arada yaşayan kadınJar aynı anda âdet görürlerdi. Bazı eski toplululdarda kadınlar âdet gördüklerinisaklamazlardı.Kızlarınâdetgörnıesi grup ayinleriyle kutlanırdı. Kadınlar da, yeni âdet olan kızın kadınlık gücünü kutlamak, kjzın bu gücü, akılhca ve dikkatli kullanmasına başjangıç olsun diye ayin Ay ile kadın arasındaki ilişkilendirme neredeyse bütiin bilimlerin el attığı bir konu... Kadın olmak, ayın halleriyle tanımlanıyor. Oysa 34 yıl önce, 21 Temmuz'da aya ilk adımı atanlar üç erkek astronottu. yaparlardı. Yineeski kabilelerde kadınlar, karanlık geeede Ay'ın gücünü toplamak ve ona yoğunlaşmak için kulübelerde toplanırlardı.Dünyanın bazı eski topluluklarında, Hıristiyan misyonerlerin değiştirmeyi başaramadığı yerlerdebu ayinlerhâlâsürüyor. (Bir de âdet görmenin utanılacak bir şey olduğu, âdet gören kızın, "Senartık kadın oldun. Şunu yapma, bıınu yapma " diye kisıtlandığı, kızın utancından ve şaşkınlığından âdet olduğunu gizlediği kültürleri düşünün...) Hem annehem bakire... Son zamanlarda yapılan bazı araştırmalar, insan bedenindeki üreme sistemini, Ay'ın çekim gücünden çok, ışığının etkiliyorolabileceğini gösteriyor. Belki de insan türü, ay ışığına genetik bir tepki geliştirdi. Işığın, insan bedenindeki biyolojik ritmin güçlü bir tetikçisi olduğu bilimsel olarak ispatlandı. Ayın kadın bedeni üzerindeki etkisini anlatan eski hikâyeleri okuyan bazı arasındaydı... Mezopotamya'nıngüneyinde, Sümerlerin Eridu kentinde bulunan, Ay ve "Ay Ana"yı dallarında taşıdığına inanılan bilgi ağacı üzerineen eski şiirlerden birisi şöyle başltyordu: Onun beyaz krislal kökleri diplere iniyor. Yeri, yeryüzünün ortası; Dallart, eskt çağların anası 7Akum'unolurag'ı. Bu kulsalevin kalbinde, gölgesiorman gibiyayıltyor. Hiçhiradamtn girmediği; Bu gökyüzunden geçen Cîüçlü Ana' nın evidir. Şiirde adı geçen Zikum (Iştar da olarak biliniyor) bir sürü memesi ol an, beyaz ve parlak bir ışık saçan, tohum iireten, rahmi açan gibi vasıfları olan Ay Tanrıça'ydı da. Mezopotamya'da eski bir duvar panosunda, bir pencere kenarında otururken resmedilen Iştar, Kilili Muşriti yani "eğilen kilili" olarak tanımlanıyordu. Bu fahişelerin tipik bir duruşuydu. Iştar (Hıristiyanlık inanışındakiMariaMagdalena gibi) fahişelerin koruyucusuydu.lçgüdülerevedoğanın kaosuna karşı yaratıcı teslimiyeti temsil ediyordu. Fahişeler vebakireler özgür kadın ınörnekleriydi.Onlar yaşamamacıbircrkeklehayatınıbirleştirmek olan evcimen kadından farklıydılar. Iştar.bazıtanrıçalargibi Araştırmaya katılanlar, Ay'ın cinsiyetiyle ilgili soruya, "Ne kadın ne de erkek" yanıtını verdiler... Ve sonuç: "Bizi, bedenen ve ruhen Ay'a götüren, oraya inen, Ay'ın önemli bir parçasını getiren ve bu malzemeyi araştıran insanlık değil, adamdır. Bu aşamalardan hiçbirinde kadın unsuruna rastlanmaz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle