Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 TEMMUZ 2003. SAYI904 la karşılaşıyoruz. Demek hâlâ pul birikti renler var. Biraz daha ilerleyin, işteilerde yokuşun bir yerindehâkimiyetlerinikurmuş plaketçiler görünmeye başlıyor. Sermet Muhtar Alııs," îstanbul Kazan, Ben Kepçe" adlıkitabında Yüksekkaldırun'ın yukarı kısmını şapkacılar diyarı olarak anlatır. Göziimüz, bıı şapkacıları arıyor. Yokıış, sokağa şapkasız çıkmanın ayıp sayıldığı 1940lı yıllarda yaptığı şapkalarla ünlenen Pepo'nun atölyesine de mekân olmıış. Şapka kullanımının zaman içindeazalmasıyla.dükkânlarbirbiriardı sırakapanmış. Bugün bunlardan sadece biri, Şahkulu Camii Şerifi'nin hemen karşısında Modern Şapkacı adıyla varlığını sürdürüyor. Bu kiiçük dükkânda fötr, kaskct, yazlık hasır şapkalarla, safari şapkaları satılıyor. Tabii isteyene özel dikim deyapılıyor. Sahibi Osman Ibil 1954yılında geldiği Yüksekkaldırım'da çırak olarak başlamışişe. Bir süre Pepo'nun çırakhğınıdayapmış. Gelin Yüksekkaldırım'ın ünlü şapkacısı Pepo'yu ondan dinleyelim: "1937'de kurduğu atölyesiyle Türkiye'ye şapkacdığı yayan Pepo Muraben Musevi asıllıydı. Her şeyden önce sanatkâr bir insandı. Dönemin moda olan şapkası fötr ve kaskette mükemmel kalıplarıyla Avrupa'ya bile ihracat yapıyordu. Ölümünden sonra birçok şapkacı Pepo'nun adını kullanarak satış yaptı. Ama gerçek Pepo öleli 25 sene oldu. Buna rağmen şapkaları hâlâ anılıyor. Bııgiin bile bize Pepo'nun yeri burası mı, diye gelen birçok insan var". Osman Bey uzun seneler geçmesine karşın işini severek yapıyor. 'Benibirömürboyudoyurdu'dediğişapkacıhğı satışlardan memnun olmasa da bırakmayı hiç düşünmemiş. Osman Bey'e veda ediyoruz. Yokuşta daha avize diikkânları, reklamcılar, müzik enstrümanlan için elektronik ses düzeni aleti satan yerler, kaplamacılar var. Duvarları ressam Habib Gerez'in yaptığı resimle süslü Yörük Çıkmazı'ndayız. "Buyurmaz mısınız ? " diyerek bizi dükkânına davet ediyor Berber Osman. Neve Şalom Sinagogu'nda Musevi cemaatin cenaze işleriyle uğraşan Isak Hason'u o sırada tıraş eden Osman Güvercin, bir yandan da eskilerden dem vuruyor. Eli tespihli kabadayıların bıyıklarını bükerek, yokuşta cirit attığı dönemlere uzanıyor. " Sevgili kızım zaman çok çabıık geçiyor. Bu yokuştan gelip geçmiş Oflu Hasan'ı, Malatyalı Hüseyin'i, Karslı Kadir'i, Arap Yusut'u kimtanırşimdi.BunlarzamanındaGalata'nın tanınmış kabadayılarıydı. Aşağıda genelevinkadınlarıbunlarabağlıydı. Bu kabadayılar çıkan olaylarda kendilerini gösterirlcrdi. Ama hepsinin sonu hüsran oldu. Şimdi de kapkaç olayları en büyük sorun." Bu kez çıkmazın biraz ötesindeki binanın tabelasında gözlerimiz. Tabelada "Teutonia Alman Kültür Merkezi Goethe Institut" yazılı. 1875 yılında Almanlar tarafından yaptırılan bina, kültür faaliyetleriiçinaçılmış. Almanların sosyal faaliyetlerini yürüttükleri Teutonia Kulübü zaman zaman siyasi faaliyetlere de mekân olmuş. Örneğin tkinci Dünya Savaşı'ndan önce Türkiye'ye gelen Alman Propaganda Nazırı Dr. Goebels burada bir konferans vermiş. îlginçtir ki o dönemde Goebels'in konuştuklarını tercüme edecek kimse bulunamamış. Hatta o zamanlarda büyük konserler, gelişmiş salonlarolmadığından bu binada düzenlenmiş. Galipdede Caddesi 48'dc bir galeri gözüküyor. Galeri X. Aynı binada îsa Çelik'in fotoğraf atölyesi var. 10 seneyi aşkın bir süredir îsa Çelik bu yokuşun sanatçısı... Kimler gelip geçmemiş ki yokuştan. Örneğin yokuşun açıldığı Serdarı Ekrem Sokağı'nda atölyesi olan Abidin Dino uzun yıllar çalışmalannı bu sokaktayürütmiiş. MînaUrgan, HaletÇambel.Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday gibi kültür adamları da bu çevrede yaşamışlar. Tiinel'deki Çocuk öyküsünde Yüksekkaldırım'ıinmektenhoşlandığını söyleyen Sait Faik'i ve " Dedikodu " şiiriyle Orhan Veli'yi de unutmayalım... Bakın bu şiirinde Orhan Veli nasıl sesleniyor "...Kim görmüş, ama kim, / Eleni'yi öptüğümü, / Yüksekkaldınm'da, güpegündüz? / Melahat'i almışım da sonra / Alemdar'a gitmişim, öyle mi?/ onıı sonra anlatırım, fakat / kimin bacağını sıkmışım tramvayda?/ güya bir de Galata'ya dadanmışız; / kafaları çekip çekip /orada alıyormuşuz so yangınlar bu kuleden gözetlenir olmuş. Kuleye yaptığımız ziyaretten sonra, iki yana dizili dükkânların görüntüsüyleyokuş boyu ilerliyoruz. LüJeci Hendek Caddesi'yle aynlan köşedeyiz. Hani şu eskilerin dilinden düşmeyen merdivenlerin başladığı köşe. Şimdilerde düzayak yokuşun merdivenleri motorlu araçların geçmesiiçin 1956 yılında kaldırılmış. Merdivenlerin kaldırılmasının üzerinden çok geçmesine rağmen eski sakinlerin aklındanhiçgitmiyor. Yüksekkaldırım'daki inişimize devam ederken yokuşun bu kısmında gözümüze ilişen hamam tabelasının gösterdiği sokağa yöneliyoruz. Yokuşlasokakarasındaki harcketlilik görülmeye değer. Sokaktan D E R G İ D E N "Dilimin ucunda" sözünü sık kullanır mısınız? Bu hafta bu başlığı taşıyan bir yazımız var. Konu tahmin edeceğiniz gibi Alzheimer. Yani anıları yitirmeye hatta çok daha fazlasına yol açan bir hastalık. Odadan odaya geçerken, ne alacağınızı unutuyorsanız biraz kendinize çekidüzen vermeniz gerekiyor. Sağlınıza ilişkin korumacı bir politika izliyorsanız fazla dertlenmeyin. Yazıyı okuduğunuzda anılarınıza uzun yıllar sahip çıkmak için birkaç ipucu daha bulacaksınız. 1960'h, 1970'li yılların ünlü yıldızı Claudia Cardinale değerli bir anısını paylaşıyor hayranlanyla... I'ellini ve Visconti'yi anlatırken şöyle diyor: "Biri sarışın olmamı isterdi diğeri esmer..." Avrupa sinemasına katkıları nedeniyle Altın Elma ile ödüllendirilen bir dönemin 'diva'sı ile yapılmış röportajı keyifle okuyacaksınız. Anılara yönelik bir yazımız daha var. Yüksekkaldırım... Fotoğraflarda basamak basamak görünen bu yokuşun eski halini anımsayanlar olmalı. Unutanlar için mükemmel bir fotoğraf koyuyoruz. Geçmişin Yüksekkaldırım 'ını anlatırken bugünü de ihmal etmedik. Kapak konumuz iki rallici kadınımız. Zeynep Merkit ile Begüm Ozkan herkesi şaşırtan uğraşlarını büyük bir keyifle anlatıyorlar. " Araba bozulunca biz de çok bozuluyoruz" diyorlar. Esra Açıkgöz'ün sorulannı yanıtlarken ralli sırasında kadınlıklarından hiç vazgeçmediklerini vurguluyorlar. Zeynep ve Begüm ikilisine başarılı ralliler diliyoruz. 13, 14, 15 Temmuz geceleri gözleriniz gökyüzünde miydi? Ay bu yaz sıcağında sizi de etkiledi mi? Ay halleri üzerine ilginç bir yazımız var bu hafta. Gül Atmaca yazdı. Keyifli bir Pazar geçirmeniz dileğiyle... tPEK ÇALIŞLAR cumdergi@cumhuriyet.com.tr tmtiyaz Sahibi: Yedi Mayıs Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ adına tlhan Selçuk • Sorumlu Müdür: Mehmet Sucu • Ya yın Yönetmeni: lpek Çalışlar • Görsel Yönetmen: Aynur Çolak • Baskı: Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık San. ve Tic. AŞ Matbaası Esenboğa Yolu 13. km. Pursaklar/Ankara • Idare Merkezi: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34334 îstanbul. Tel: (0212) 512 05 05 • ReklamPubliMedia luğu;/geçbunları,anambabam,geç/..." Yokuşa kaldığımız yerden devam edelim. Yarıladığımızyokuş.meydan gibi bir alanla genişleyerek iniyor. Solda Serdarı Ekrem Sokağı ve karşısında Şah Kapısı Sokağı. Şah Kapısı Sokağı'nda ilerleyin. Sıralı restoranların karşısında Tomtom, Bereketzade ve Müeyyetzade mahallelerinin tek katlı muhtarlık hizmet binasını göreceksiniz. Hizmet binasının arka tarafında da tüm görkemiyle Galata Kulesi karşınızda. Ceneviz yapımı kule 66 met re yüksekliğinde. Istanbul'un işgaliyle anahtarları 1453'teFatih Sultan Mehmet'eteslim edilen kule bir süre Kasımpaşa Tersanesi'nde çahştırılan esirler için kullanılmış. Daha sonra tstanbul'a hâkim duruşuyla yükselen müzik sesi kulaklanmızı tırmalıyor. Sabah akşam demeden günün her saati müzik sesinin yükseldiği bu sokak, genelevin bulunduğu Zürafa Sokak. I II. Abdülhamid döneminde açılan bu genelevler o zamandan beri burada. Yüksekkaldırım adıyla özdeşleşen genelevler yokuşun değişmeyen tek yüzü belki de. Birkaç sokağa yayılan genelevin bütün çıkışları kapatılmış, giriş ve çıkışlar yokuşun üzerindeki Zürafa Sokak'tan yapılıyor. Kız olup da yokuşu inmeyekalkarsanız esnaf sizi uyarmakta gecikmeyecek. Kimsenin şikâyetçi olmadığı sokak.bayramlarhariç her zaman kalabalığını koruyor. Artık yavaş yavaş yokuşun sonuna geliyoruz. 20. yüzyıldayapılmış Leh Eşkenazi Sinagogu burada yoğun olarak yaşamış Yahudileri hatırlatıyor bize. Tarihiyle canlı bu yokuşu, haydi çıkmak belki cazip değil ama inmek keyfini aman ha kaçırmayın.# email: sibelatikmiha@mynet.com Not: Büyük fotoğraf Edhem Eldem'in hazırladığı "BankalarCaddesi" (Osmanlı Bankası yayını) kitabından alındı. Salahattin Giz'in objektifinden...