Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 YAŞAM CUMHURIYET DERGİ gözlüklerinle bak... Kimse k&ıdisi değil gibi, kadınlar da erkekler de beklendi \\ gibi, diğerlerinin isteklerini ve beğenilerini karşılaya :aklarını varsaydıklan gibi davramyorlar. Kel başh r, matrix gözlükler... Herkes izilerdeki, rekla ıla daki insanlara De*nzıyor, Matrix modası varken de uzundu saçlanm, şimdi de. Ama şimdi gördüğüm adamlann neredeyse tümünün saçları kısaydı, hatta kısa ötesi, jiletle kazınmıştı. Bu halimle trende hiç uymuyordumsanırım. Hatta vedeüstelik modası geçmiş bir adam olarak konumlanmıştım olasılıkla. Berberimin niye ikide bir bana değişiklik önerisi getirdiğini de o andaanladım. Sonra saçları ve sakalları kazınmış erkeklerden kadınlara çevirdim gözlerimi. Onlar da öyleydi, yani beklendiği gibi, diğerlerinin istediklerini ve beğenilerini karşılayacaklarını varsaydıklan gibi. Peki ama diğerleri kimdi? Ayaklarım yavaşlarken zihnim iyice konunun içine yürüdü. Mahalledeki kafeninyolkenarındaduranhavadarmasalarındanbirineoturdum.Böyleceoahlaksız gözlemci rolümü önümden geçenlere kazınmış, tıraşlı hemcinslerime baktım bir daha. Benim bir jilet üreticisi için nekadar işe yaramaz biri olduğumu düşünmeden edemedim. Düşünsenizeherkes benim gibi olsa ya da erkeklerin üçtebiri jilet tüketjminde büyük bir azalma olurdu. Bir televizyon kanalında acayip bir program var. Bir oğlan var programı hazırlayan ve sunan, acayip tıraşlı. Sponsor firmanın katkılarıyla dünyanınheryerinegidiyor. Tarihi, kültürü,insanları,doğasıvedahabirçoközeJliği olan birçok ülkeye gidiyor. Ama sadece göbeği açık, memeleri görünen, bikinili, mayolu, sarhoş, kendinden geçmiş ve giizel bulduğu kadınları görüntülüyor. Onlarla imalı, açık saçık olduğunu düşündüğü sohbetler ediyor. Yani garip bir durum var ortada, belgesel desem değil, eğlence programı desem hiç değil. îsmini de hatırladım CEM MUMCU eçenlerdeyolda yürürken çok da alışık olmadığım bir şeyi yaparken buldum kendimi. tnsanları izledim. Yazarların bunu sıkça yaptıkları kabul edilir, hatta bundan beslendikleri. Bu ön kabul beni yansıtmıyor. Genelde kalabalıkların ortasında bir başına olduğum zamanlar veya yapayalnız, gecenin karanlığını içime doldurduğumda beslenirim ben. Ama o gün insanları izlerken bunun her zaman böyle olmadığım da düşündüm. Bazı zamanlar tam da tersine insanların içinegirdiğimi biliyorum. Ama asla izlemek değil söz konusu olan. Yani izleyen ve izlenen konumunda iki ayrı yapıyı barındıran bir birliktelik beni oldukça rahatsız eder. Izleyici ve gözleyici konum bana biraz da apar(t)ıcı gibi geliyor sanmm. Yazıma, öyküme, şiirime meze etmek içın bir yerlerde ve birileriyle olmanın sahici olmayan bir tarafı var benim için. întiharüzere birini kurtarmak yerine elinde kamerasıyla kayda gıren bir medya mensubu ya da milyonda bir görülen bir hastalıktan ölmek üzere olan bir hastasını tedavi ederken ellerini ovuşturarak yapacağı y ayınla sağlayacağı akademik ilerlemeyi düşünen bir hekım gibi gelir bana bu durum. Neyse, konu bu değil, ama bu da konu. O izlemeci halimle bir baktım da yakkşık yarım saatlik yürüyüşüm boyunca hiç benim gibi sakallı birini görmedim ya da bulunduğum semt itibarıyla başka biçimde bir sakallıyı da. Önce kendimi özel ve ayrışmış hissetmek için böyle bir yolu seçip seçmedi ğimi sorguladım. Öyle değil di, beni oluşturan birçok alışkanlığım çoğunluğun içinde konumlandığımda da böyleydi. Uzun saç bakarak hiç yorulmadan sürdürebilecektim. Neyse ki gözlemlerken bu yazıyı yazmayı planlamamıştım, sadece düşüncelerimin peşinde yürürken kendimi bu halde bulmuştum. Önümden geçen insanların çoğu birçok açıdan birbirlerine benziyorlardı. Kliplerdeki, filmlerdeki, dizilerdeki, reklamlardaki insanlara benziyorlardı. Onları tanısam biricik ve ayırt edici birçok özellikJerini göreceğimi biliyorum ama bu halleriyle pek fazla ayırt edemiyordum. Arada çoğunluğa benzemeyenJer vardı. Onlann sanki başları biraz öne doğru eğik gibi geldi bana. Ekstra small, bol kahkahalı kızların arasından sessizce geçen tombulca kızın yüzü hüzünlü göründü bana. Beklenen güzelliği bulamamış, yakalayamamış olmanın vebeğenilmiyor olduğunu bilmenin hüznü ve yetersizlik duygusunu o yaşamıyorsa da ben öyle gördüm. Sonra saçları Acun Ilıcalı