Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 HAZlRAN 2003. SAYI897 SERGİ 11 ğadır. Benim dışımda varlığını sürdüren (ben buna dış gerçeklik diyorum) ve benim dünya görüşümün oluşmasını, kökleşmesini sağlayan gerçekliklerdir. Bu gerçeklikler de yeterli değildir kuşkusuz. Asıl olan insanın kendi içselgerçekliğidir. Yaşamı algılayışı, yorumlayışı ve yaratma gücü için gerekli olan iç gerçekliğidir. Aksi ise sıradanlık ve standartlaşmadır. Günümüz sanat dünyası, bu bağlamda örneklerle doludur. Ayrıca tematik resmin konu seçi«. minde önemli bir işlevi olduğuna inanıyorum. Sanatçı için yaşadığı zamanın maddi süreci, bu seçimde önemli bir rol üstlenir. Temel olan sorunlar işte bu aşamada başlar. Konunun hikâyesine inmek ve içerikleştirmek yani biçimle özdeş kılmak... Gerçek bir sanat yapıtının temelinde bu kavramlar oünalıdır. Bu kavramlardan her biri, her zaman diğerinin varlığını oluşturur. Ancak etik ve estetik değerler de yerlerini almalıdırlar. Sanatçının konumu, sezgileri, dünya görüşü ve yaşamdan algıladıklan toplumsal bilinciyle kendine özgü anlatım diliyle görsel birifadeoluşturmaktadır. Benim resimlerimin oluşum süreçleri işte bu ilişkiler yumağından geçer. Amaç, insanı ve onun trajik gerı çekliğini, derin psikolojik trav' malannı, coşkularını sürekli kılmak ve insanlık için düşünsel bir sonuç çıkarmaktır...# Cihat Aral'ın sergisi Terakki Vakf ı Sanat Galerisi'de 20 Mayıs14 Haziran arasında görülebilir. Adres: EbululaMardin Cad. 12/a Levent. Cihat Aral, 14. sergisinde yine kadın figürleri kullanıyor. "Hayatım boyunca ayırımcılığa, eşitsizliğe ve popülizme karşı durdum"diyen Aral, sanatının her döneminde sosyal ortamın gerçeğinden kopmadığını söylüyor. Gerçeğin aynasında AYFER COŞKUN Çöp kanştıran, çamaşır yıkayan, asan kadınlar, yüzleri belirsiz emekçiler... Ve kendileri kadar yorgun gölgeleri...Cihat Aral'la yeni sergisini yerleştirirken, resimleri ve henüz ortaöğrenim sıralarında başlayan sanat yolculuğu üzerinekonuşuyoruz. Bu kaçıncı serginiz ve sergi açmak nasıl bir süreçten geçiyor? Yurtdışı sergilerimle birlikte bu 14. sergim. Yurtdışı sergilerim FransaveDanimarka'daaçılmıştı. Sergi açmak kolay olmuyor. Çünkü burada asıl olan sanat üretimidir ve siz bu eylemin dışına çıkıyorsunuz. lster istemez tarklı süreçler başlıyor. Davetıyeler, basınla ilişkiler, söyleşiler, resimlerin elden çıkmasıyla yaşanan burukluklar. Ama her şeye karşın, sonuçtan haz ve mutluluk çıkarmak yinedeinsanaaitbirolgu. Sergilerin sanatçı ve izleyici arasında bir köprü olduğu açık. Sergilerin, daha doğrusu sanatın, taraflara yüklediği sorumluluktan söz edebilir tniyiz? Sorumluluk diyorum yalnızca, çünkü haz verdiği kesin. Sergiler benim için bir toplumsal ilişkiler sürecidir. Sözünüz vardır topluma ve insanlara sorumluluk duyarak ulaşmaktasınız. Bu aynı zamanda sanatın ve kültürün geleceği için de duyulan bir sorumluluktur. Geleceğin kültürü sanatçıların ürettikleriyle özdeşti r. Bi r sergi, san atçı için y aşanıJan zamanla hesaplaşmadır ve gerçekte ağır bir sorumluluk duygusudur. Sanat çının konuyasadece duygusallıklarıyla yaklaşması da yeterli değildir. Yani, "ben yaptım oldu"dan sonra inşa edilen ve peşi sıra gelen duygusallıklar göstergesi hiç değildir. Iştebu sorumluluk altında yabancısı olBugün resmimin dahapürbiranlatım diline gırdiğine, daha yalın bir görselliğe ulaştığına inanıyorum. Yaşanılan politik dönemlerin siyasal baskıya dönüştüğü, yıkımlann olduğu dönemlerde renk, resimlerimde kendini ister istemez geriye çekmiştir. Işte sanatçının da, sanat üretiminin de dış gerçeklikle ne ölçüde bağlantılı olduğunu, sanatçı bireyin bu ortamlardan ne kadar etkilendiğinin, biçim ve içerik ilişkisinde ne derece rol yüklendiğinin somut bir ifadesi olarak bu durumu belirtmek durumundayım. Resimlerinizde yoğunlukla kadın figürlerini kullanıyorsunuz. Tarlada ya da ev işlerinde çalışan kadınlar bunlar. Bilirsiniz ev işleri genellikle ciddiye alınmaz. Oysa sizin resimlerinizde o işleri yapan kadınların yorgunluklarını, çektikleri zorlukları adeta gövdemizde duyuyoruz. Evet, neden kadınlar? Hayatım boyunca ayırımcılığa, eşitsizliğe ve popülizme karşı durdum. Resimlerimde kadın figürünü; sanatın biçimsel dili için gerekli estetiği taşıdığı, özündeyse kadmı toplumsal yanıyla görselliğe uygun bulduğum, ifadesinin simgeselliğini ise insan öğesinin bütün erdemlerini gördüğüm için daha fazla kullanıyorum.. Neden yıkım sergileri? Neden göç, çöp insanlar... Sanatımın her döneminde, yaşadığım sosyal ortamın etkilerinden ve onun gerçekliğinden kopmadım. Merkezde her zaman yer alan insan ve onun gerçeği olmuştur. Bu gerçeğin dayanağı ise do madığımız yaşam biçimimiz, ekonomik, politik, sosyal krizler, yoksulluk, işsizlik ve bunların doğal sonuçlarınıntoplumdaveinsandaki çöküntüleri... Bü tün bu saydıklarımızı hissederek, algılayarak ve gözlemleyerek çıkan sanatsal sonuçlar, bir ressam için duyulması gerekli bir sorumluluk baskısı ve kendisiyle hesaplaşma sürecidir. Ancak bu hiç bir zaman resimlerime bir umutsuzluk ve karamsar bir bakış açısı getirmez. Dünyanın geleceğini her zaman aydınlık görme edimi, umutsuz bakışa cevap gibidir. Bu bakışa ait her zaman hazır bir ışık vardır benim resimlerimde. Sürekli bu ışığı kolladım. Bu ışık, aydınlık dünyayı inşa edecek insanlann figürlerinde yansımaya ya da yansıtıl maya yönelik olmuştur. Renkçi bir ressam olduğunuz söylenemez. Zaman zaman sarıIarın en acısını kullansanız da... Doğru, resimlerimde renkçi bir tutuma eğilım gösterdiğim söylenemez. Bu gerçekte ele aldığım temanın içeriğiyle ve biçim arasında oluşturulan bir uyumluluk tasasından kaynaklanır. Desen, kompozisyon kurgusu ve biçim, resimlerimde renkten (şimdilik) daha öndedir. Bu tutum değişik dönemlerde bir yol ayırımı gibi olmuştur. Fransa'da ihtisas yaptığım yıllarda daha renk ağırlıldı ve biçimin etrafında yoğunluk kazandığı renkçi tutumun özgürce kullanıldığını söyleyebilirim. Şiirsellikle ilişki kuran biçim istiflemeleriydi bu sürecin resimleri.