Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25MAYIS2003.SAYI896 19 Şöhrete giden ikinci yol, biraz daha zahmetli, çünkü sanatsal ya da sportif başarı istiyor. Rojek'in Bratt Pitt, Michael Jordan'ı örnek verdiği kazanılmış şöhrete Türkiye'den ekleyebileceklerimiz Fazıl Say, tbrahim Tatlıses, Orhan Pamuk, Ahmet Kaya, sendikacı Şemsi Denizer, Elif Şafak, Murat Kekili, Türkan Şoray, Mehmet Ali Alabora, Küçük îskender, Meltem Cumbul, Tamer Karadağlı, Pınar Altuğ... Bir de " atfedilmiş" denilen, medya tarafından yaratılmış, sıkıştınlmış şöhretler var ki, yazar onlan tanımla mak için "şöhretimsi" demeyi yeğliyor. Türkiye'de bu tanım çerçevesinde örnek oldukça bol... Bugün itibariyle sıralayabileceklerimizğimiz, Özcan Deniz, Deniz Akkaya, Çağla Şikel, Doğuş, Nez... Bir de şöhretleri yaratırken kendileri birer şöhret olanlar var ki, onlann da ömürleri inişli çıkışlı. Bu konuda akla gelen ilk üç isim: Ali Kırca, Sadettin Teksoy, Reha Muhtar... ŞÖHRETLİK ZOR ZANAAT... Rojek, hayran ilgisini "Şöhretin gerçek benliği toplum için sürekli bir kazı alanıdır" diye tanımlıyor. Peki bu kesintisiz kazı şöhretleri nasıl etkiliyor? "Şöhretler" diyor Rojek "bunu çoğu zaman rahatsızlık verici, hatta ara sıra da katlandmaz bulurlar. Kesin bir ifadeyle söylersek, şöhretlerin oluşturdukları topluma Devamı arka sayfada riyle, hayranlan internette kurduklan fan kulüpleriyle birbirlerini şekillendiriyorlar. Şöhret olmak için olağanüstü göz alıcı ve yetenekli mi olmak gerekiyor? Yazarın bu soruya yanıtı "hayır." O, kötü şöhretin de kalabalıklan kendisine çektiğini aktanyor. Henüz Türkiye için erken olan bu şöhret türüne örnekler veriyor: Seri katiller, bombacılar... Ingiltere'deüçkişininöldüğü, 139 kişinin de yaralandığı bir dizi bombalama olayının faili David Copeland'ın yakaJandıktan sonra söyledikleri şöhret arzusunun gücüne ve nedenine dair de ipuçları veriyor: "Yıllardır bunun hayalini kuruyordum. Yaptığım şeyleri yapmak, yakalanmak,mahkemeyeçıkmak,benim kaderim bu. Eğer hiç kimse kim olduğunuzu anımsamazsa, varolmamışsınız demektir." ŞÖHRETtN YOLLARI... Şöhret elde etmenin üç yolunu aktanyor Rojek. Birinci yol, ailenin şöhretli olması ya da hayranlann öncelikle aileyi tanıması. Yazarın örnekleri Caroline Kennedy ve Prens William. KoçveÖzal Ailesi.SemihaveZeliha Berksoy, Aysel GürelMüjde ve Mehtap Ar ise Türkiye'den bizim verebileceğimiz örnekler. Kötü şöhretlilerde ise ilk akla gelen, Süleyman Demirel'in hayali ihracatfan sabıkalı yeğeni Yahya Demirel, kaçak mercedes sanığı eski futbolcu Tanju Çolak. küçük îskender Halkın diktiği apolet Şöhret sizce nedir? ' ' "• ' ' Ödüllendirme sayamam. Daha çok halkın omuzlarınıza diktiği apolet gibi. Siz istemeseniz de hiyerarşik bir yapıya otuıtuluyorsunuz. Beklentiler başlığı altında toplayabileceğimiz bir ödev listesi tutuşturuluyor elinize. Reddetme hakkınız yok. Savuşturma hakkınız yok. Şöhret, köle ticaretinin başlangıç noktası: Satın alınmaya başlanıyorsunuz. Şöhret kültürü içinde edebiyatın yeri ne, ya da bir şair bu kültürün içinde kendini ne kadar "kendi" olarak var edebilir? Sıradanlaşma özgürlüğünün lusıtlandığı birhayatı kim yaşamak ister ki?! En küçük ihtiyacınız, en küçük zevkiniz başkalarına şımarıklık, ukalalık olarak geçiyor. Elbette, bu "emretme güdüsü"nün kontrolü altına girip de asaletini tanınmışlığıyla sınayanları yargdama sorumluluğunu edebiyat eleştirmenlerine ve tarihçilerine bırakmak gerek; edebiyatın şöhrete değil de, ürüne açlığı, aydma, azınlık kultürüne açlığı konusu hem yaratıcıyı hem de okuru bağlayabilse bu "kendi olma" sorunu radikal bir çözüm bulur. Anonim ürünün sırrı burada: Yaratıcısı değil, ürünun kendisi şöhretli. Tanınmış olmak sizi nasıl etkiliyor? Hareketlerinizin sınırlandığını, kimliğinizin yarıldığını düşünüyor musunuz? Şair olmak benim için bir sıfat değil; bir görünme biçimi. Görünme'den kastım, vücuda gelmek ve sosyal patolojiyle muhatap olabilecek kıvamı tutturabilmek. En ağır hasta, en şöhretli hasta mıdır?! Yıllardır inada yineliyorum: Son yüzyılm hakiki edebiyatı, tıbbi müdahale gerektirecek bireylerin kaleminden çıkmıştır. Onlann dışındakiler özenme, imrenme, .> kıskanma, nazire bazında marja yaklaşma çabasındadırlar. Bu noktada, kimliklerin şöhretle ilişkisinden söz etmek fazlasıyla teatral. Çünkü salt şairin dramatize edilebilecek bir yaşam öngörüsü yoktur. Şöhret ise, Türkiye'de öngörülmeye müsait bir paye. Hayranlarınızla ilişkilerinizde kendinizi koruma ihtiyacı hissediyor musunuz? Hayır. Tam tersi; fan sayılabilecek okurlanm benden uzak durmaya çalışıyorlar. Onlan kışkırtmamdan korktuklan için yalnızca kitaplarımla ilgililer. Onlan sürüden koparabilmem, ancak hayat görüşlerini taciz etmemle koşut. Bunu bildikleri ve buna inandıklan için, uyuştunnadan diş çektiğim için hiç yaklaşmıyorlar. Yaklaşan da * bir süre sonra kaçıyor, beni okumayı bırakıyor. Sürekli peşinizde olan, sizi model alan "" hayranlarınız var mı? Okurlarıntzın "aşırıya" kaçan ilgisi oluyor mu? Romantizmin iyi huylu ya da kötü huylu tümörleriyle beslenen bütün şairlerin her şeyden önce sıkı bir bayan okur kitlesi oluşuyor kendiliğinden; size bir rock yıldızıymışınızcasma bağlanıyorlar. Tuhaf ve hoş! Gereksiz ama samimi! Şöhretin getirdiği popülist tavnn arayış kesimine yansıması denilebilir. Avukat tutar gibi şair tutuyorlar. Bunun bunaltan yanı elbette ağır! Aşırılık değil, ama gerçeküstü sonuçlarla donatılmış bir gün, şairi hakikatten kopartma riskini de beraberinde getiriyor.# Mahremiyetimde çoğulum Sizce şöhret olmak için ne gerekiyor? Türkiye gibi bir toplumda "tanınmak" söz konusu olduğunda iki ölçüt var önem ka2anan: Cinsiyet ve yaş. ÜnJü olan kişinin cinsiyeti ve yaşı insanlarm bakışını, ve tüm bir "şöhret" mekanizmasının nasıl algılandığını etkiliyor. Eğer kadın ve gençseniz zincirleme bir dizi öoyargı ile mücadele etmek 1 durumundasmız. Ürlü olmak erkek ve yaşlı yazarlar için daha kolay işleyen bir süreç. Saygının yaşa endeksli olduğu ve algılannda ataerkil bir toplumda kadın yazarJarın ışı daha zor. Kamusal alanda görünen Elif Şafak'Ia sizin aranızda fark var mı? Elbette kamusal alanda görünen kişüiğim ile kendi mahremiyetimdeki bir değil. Kendi mahremiyetimde daha çoğul olabiliyorum, kamusalda daha tekiJ.0