Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18MAYIS2003.SAYI895 >ınıra maya GULER YILDIZ eşe Yaşın bir şair. Mersin'deki radyolu günlerimde sık sık şiirlerini okuduğum Yaşın'la tanışıklığım, Istanbul'daetekemiğebüründü. îletişim Yayınlan'ndan çıkacak olan ilk romanının müjdesini vermişti. Kitap "Üzgün Kızların Gizli Tarihi" ismiyle yayımlandı. Inci adlı Kıbnslı Türk kızının, Adonis adlı Rum erkeğine duyduğu aşkın anlatımlanndan oluşan kitap ve çağnşımcısı Kıbns üzerine Neşe Yaşın'la söyleştik. Şiirden romana geçiş nasıl oldu? Şiir benim için olanaklı bir tür ama yazıyla da ilgiliyim. Romanda anlatılan gerçekliği yazıyadökmekşiirdedahamümkün. Içimde anlatmak isteyen bir yan vardı, anlatı daha büyüleyici bir şeydi çünkü. Ben çocukluğumdan beri boşluklara yazılar yazarım. Dalar giderim, içimde cümleler olur hep.. Romandaki anlatılar da mı... Evet. Boşluğayazılan sözler... Birkaçkez deneme yazdım, yarım bıraktım, yeniden yazdım. Birinde tamamladım ama beğenmedim. Bu roman, kurs için bir haftalığına gittiğim Goldland'da otel odasında başladı. 1 yılda tamamladım. Büyıik bir tutku duyumsadım romanı yazarken. Cümlelerbirbiri ardına eklenerek geliyordu çünkü. Romandaki Inci ne kadar Neşe Yaşın? Otobiyografik anlatraı var mı ? Herkes romanı özyaşamsal gibi okuyor. Sanınm yazım üslubumdan kaynaklanıyor; okurlakonuşurgibiyani.. Ancakbu romanda pek çok şey özyaşamsal. Bir yazarın, birlikte olduğu kişiyi teşhir ettiği romanlan nasıl yorumluyorsunuz? tnsanlar neden dedikodu yapıyorlar, çünkü hayatları renkleniyor. Başkalannın hayaüna keskin, meraklı gözlerle bakıyorlar. Masum bir gerekçe de var burada; insan tanımadığı insanların hayatlarını merak eder. Kendime gelince, ben küçük bir toplumdan geliyorum. Aynı zamanda edebiyata düşman bir toplum. Onlara göre yazar hem yazarlık kimliğiyle hem de hayatıyla onlardan uzak durmalı, ulaşılmaz olmalı. Yazar uzakta durunca daha büyülü oluyor. Bunda yazan tedirgin eden bir şey de var; insanlar yazarı teşhir eden biri olarak algılıyorlar. Yazar ise kendi yaşadıklannı tabii ki yazıya dökmek istiyor. Bunu yaparken, yani yaşadığı birikimleri edebiyat haline getirirken kendi deneyimi olmaktan çıkıyor, insanlığa ilişkin deneyün halini alıyor. Tanıdığım biri bana kahraman olabiliyor. Diyelim ki o insan kendini bir başka tanıyordur, çevresi ise bir başka gözle değerlendiriyordur. O benim aynamdan geçerken, asünda bir kurguya mahkum oluyordur. İnsan bir anıyı anlatırken ona sadık kalmıyor çoğu kez. Sonuçta, anlaUnın kendisi de kurgu içeren bir şeydir. Romana dönmek istiyorum. Romandaki Inci ile Adonis'in karşılıksız aşkı Kıbns için de düşüniilebilir mi ? Buradaki aşk hikâyesini birçok insan politik alegori olarak okudu. Aşk bir biçimde kavuşulamamayayakılan ağıt gibi. Oradaki Inci ideal aşkı temsil ediyor. Adonis ise gerçek hayatı... Dişi olanla eril olan a ait izler var. Kadın kimliğinin getirisi ile erkek kimliğinin kamusal alanda taktığı maske var romanın özünde. Ancak ikilinin ilişkisinde Kıbns Türkleri ve Rumlann ilişkisi de var. Sonuçta ben biri veötekinin ilişkisini anlatıyorum. Bunu tasarlamadım. Ama böyle bir yaklaşımım da var. Mikrokosmostaki ilişkileri anlatırken, aslında daha büyük sorunlan anlatıyorum. İki kişi arasında yaşananlarla, bu dünyada ülkclcr arasında yaşanan farklı değil zaten. tnci ile Adonis'i anlatabilir misiniz? Nasıl biryapı içinde kendilerini yaşıyorlar? Kadının gözükaralığı, erkeğin kapalılığı var. Erkek için sosyal kimlik çok önemlidir, onunla yaşar çünkü. înci ise daha özel alana ait. Erkekler toplumsal cinsiyet rolleri içinde statükoya uygun yetişiyorlar. Kendilerini kabul cttirmek zorundalar. Toplum tarafından onaygörmelerigerekiyor. Inci kendini bırakabiliyor, ama Adonis sürckli kasıhyor bu ilişki içinde. Adonis hayallere ait değil, gerçek ve hayata karşı yenik... Bu ilişki sonuçta birçok engel taşıyor. Mesela Adonis evli ve karşı toplumdan bir kadınla birlikte. Incil'den de yaşb ve heyecanlannı tüketmiş. Inci gençliği, Adonis ise yaşlıhğı ifade ediyor. Mikrokosmos içerisinde bir model bunlar da. Yani genel ilişkilerin bir modeli. Birinin diğerini domineetmekistemesi, diğerinin kurmaya çalıştığı ötekilik ilişkisi, iletişim, toplumlann da birbirleriyle kurduğu iletişim gibi. Bu nedenle roman politik alegori olarak okundu. Genç bir okurum, "Adonis Kıbns'tı değil mi?" diyesormııştu. Romandan sonra Kıbns farklı, siirpriz heyecanlar yaşamaya başladı. Aşıklar kavuştu sanınm... Rüyam gerçek oldu. O ana dek "kapı biraz aralansa insanlar akın eder" diyordum. Bu gelişmenin anlamı da buydu. Rumların geçmesini hiç beklemiyorlardı. Hesaplanna göre, birtakım entelektüeller, kimi banş hareketi girişimcilerinden oluşan 700 kişilik bir grup geçer, halk ilgi göstermezdi. Sallanmakta olan rejimlerin önlem alması gerekir ki isyanı önleyebilsinler. Bu tür bir açıkma o nedenle gerek duydular. Ama kapıya dayanan 700 kişi değil, on binlerce insandı... Banş için de aktif olarak çalıştnalara katıldınız. Banş gönüUiisü olarak, KKTC'lideri Denktaş'ın sının açma hareketini nasıl karşıladınız? Denktaş'ın söylemlerindedeğiştiğini düşünüyor musunuz ? Denktaş'ı insanları banştıran biri olarak görmüyorum, buna niyet ettiğini bile dü umutsuz değilim yani. Kapı açıldığında tstanbul'daydınız. Gelişmenin ardından Kıbns'a gittiniz. Ne görmekistediniz? O duyguyu yaşamak istedim. Sınıra koştum hemen ve ağlamaya başladtm. Müthiş bir şeydi çünkü. Rüyam orada gerçekleşiyordu, gidip onu bir göreyim dedim. Yine Güney'de mi yaşayacaksınız ? Güney'de yaşamak benim için bir seçim değildi. Kuzey mi, Güney mi diye seçim yapamıyorum. Benim derdim Güney ya da Kuzey değil, her iki tarafla da iletişimde ol mak isterim. Ama Kuzey'de yaşayıp Güney'de çalışabilirim ya da tam tersi... Öyle bir formül bulabilirim. Çünkü bir taraftan bir tarafa gitmek için üç uçak değiştiriyordum. Istanbul, Atina, Larnaka... 67 yıllık geçmişivarbuşekildeyolculuklarımın.Bu ortadan kalkacak her şeyden önce... Romandaki tnci de bu birleşme adımından dolayı rahadamıştır... Inci, anlatıyla tarihi yenmeye çalışıyor. Adonis onu sevse, înci rahatlayacak, geçmişi bağışlayacak, gidenleri getirecek, bölünmeyi yok edecek bir düş yaşıyor. Sanki Adonis'le birleştiği zaman, aşkına karşılık bul nın le nde ü C izin rek bu ziyareti gerçekleştirdi. Daha sonra güneyde yaşamaya karar verdi. Burada dosdar ve iş buldu. Her iki tarafın da sevilen şairlerinden oldu. Pek çok şiiri Yunancaya çevrildi. "Babam bana vatanımı sevmeyi öğretti. / Ama benım vatanım bölünmüs / Şımdi bangi yartstm seveyım" dizeleri, her iki toplumun da dilinden düşürmediği şarkının sözleri... Halen adanın güneyinde yaşıyor. şünmüyorum. O, insanların birbirini öldüreceğini söylüyordu. Aramıza Rum gelirse çok kötü şeyler olur diyordu. Bu hareket puan getirmedi ona, aksine Denktaş'ı silcn bir olay. Çünkü tezleri çürüdü. Çünkü duvann yıkılmasıyla bence iki taraftaki statüko da sarsıldı. Banş kazandı. tnsanlann ülkelerine duyduğu ozlem öylesine büyüktü ki, Kıbnslı Rumlar ve Türkler bu konudaki resmi yaklaşımlarıdinlemedilerbile. Kalplerinin götürdüğü yeregittiler. Bundan sonrası için Kıbns'ı nelerbekliyor? Bundan sonra duvar asla kapatılamaz, kapatırlarsa onu zorla açar insanlar. Çünkü her iki toplumun halkı da tarif edilemez heyecanlar içinde. Benim de özlediğim olay gerçekJeşti. Dünya, bu iki toplumun insan larmın birbirlerine düşman olmadıklannı gördü. Ve bunca yıldır barış karşıtlannın söylemlerinin geçersizliği ortaya çıktı. Herkes birbirini kucakladı hiç bırakmamacasına. Kıbns 'ta radyoyu biri aramış ve " Bizim evin Rum' u gelmedi. Günde 3 defa temizlik yapıyorum.neredekaldılar?" demiş... Çok gülmüştüm buna. tnsanlar böylesi masum lcardeşlik duygusu taşırken, sonrası için duğu zaman mutluluğa ulaşacak... Belki de Adonis'lebirleşmiş olsaydı, tüm bunlar olmayacaktı... Inci'nin düşü buydu. Kıbnslı edebiyatçılarbu çatışmanın neresinde durdular, sesleri çıktı mı? 1974'ten sonra edebiyatçılar, çatışmanın diline ve mantığına karşı büyük bir savaşım verdiler. Bence çok da cesurdular. Son büyük eylemde onların rolü büyüktü. Ancak Türkiye'de şöyle bir anlayış vardır. Kıbns biraz taşradır, kimliği pek görülmez. Geçmişten beri Kıbnslı edebiyatçdarla Türkiye arasında sorunlu bir ilişki vardır. Bizler çevre edebiyatını temsil ediyoruz ve farklı bir kimlik içinde yazıyoruz. Kıbnslı Türk edebiyatçılarının değerinin çok da anlaşılamadığmı, dikkate ahnmadıklarını düşünüyo rum. Her ne kadar son zamardarda bu anlamda bir değişim söz konusu ise de... Edebiyada başladık, onunla kapatalım. Okuru ne bekliyor ? Şiir mi, roman mı ? Yeni şiir dosyam var. Ancak roman yazmaktan çok keyifaldım. Yeni bir roman ha, zırlığım da var. Konusu şiddet. Şiddet ailede başlıyorvetopluma.oradandatoplumlararasına sıçnyor... Bu kez şiddeti anlatacağım.»