Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 Pozitif hukuk FATMAGUL BERKTAY Insan hakları öğretisinin gelişimi ve pozitif hııkuka geçmesinin tarihi, uzun bir süre çarpıcı bir biçimde, aynı zamanda kadınların insan haklarının inkâr edilmesinin tarihi olmuştur. Çünkü kadınlar, ta eski Mezopotamya'dan kaynaklanan ve daha sonra tek tanrılı dinler ve Batı felsefesi tarafından da kutsanan bir anlayışla, bedenleri dolayısıyla doğaya ve duygulara daha yakın oldukları varsayılarak "insan" soyutlamasının dışındabırakıldılar. "LanetliHavva" imgesindesomutlaşan bu anlayış yüzünden, kadınlar mücadeleye çok geri birnoktadan,"bizdeinsanız" noktasından başlamak zorunda kaldılar. Ama bu "biz de insanız" haykırışını, bayrağına "eşitlik, özgürlük.kardeşlik"yazanlarbileduymazlıktangeldi. Duymamaknekelime, "politika yapmak istiyorlar" diyekadınları giyoti ne gönderdiler. Fransız Devrimi sonrasında Oylmpe de Gouge, Madame Rollandve daha niceleri, "bütün kadınlara ibret olsun" diye "devrimci mahkeme" tarafından idama mahkum edildi ve kadınların yurttaş olma talebi başka bir bahara, 150 yıl sonraya kaldı! Kadınların siyasal ve toplumsal eşitlik uğrundaki mücadeleleri 19. yüzyıl sonu ve20. yüzyılda yoğunlaşarak devam etti ve en azından yasal alanda önemli kazanımlara yol açtı. BM'yeüye ülkelerin çoğunda kadınlar eşit siyasal haklara sahip oldular. Gene de, eksikli yurttaş, hatta "eksik insan" sayıldıkları ülkeler var. Üstelik 1970'lere kadar uluslararası bildirgeler ve belgeler cinsiyet bakımından kör olmaya devam etti ve kadınların özgül haklarının g ' e ziran'dan önce evlenmek uğursuz kabul edilirdi. Çünkü bu aylar Kalp Tannçası Vesta'nın tapınağındayıllık temizlikzamanıydı. Gelin düğünden önceki gün oyuncaklannı çocukluğunun ev tanrılanna bağışlar ve çocukken giydiği kıyafetleri atardı. Düğün için saçlarına altı bukle yapılır, bu bukleler kurdelelerle birbirine bağlanırdı. Tek bir kumaş parçasından dokunmuş uzun beyaz tunik, karmaşık düğümlenmiş bir kemerle tamamlanırdı. Bu ke meri yalnızca kocası çözebilirdi. Evlilik akdi şahitlerin huzurunda imzalanırdı. Gelin damadın evine bir gelin alayı ile götürülür, elinde öreke ve iğ taşıyanikihizmetkâralayı izlerdi.Onlar, evli kadının evi çekip çevireceğine dair iki semboldü. Yeni evliler içeri girince, dışarıdakiler bir düğün kasidesi okurdu. Roma vatandaşları çocuk sahibi olmaya teşvik ediliyordu. Ancak doğum kontrolü vekürtaj yaygındı. îkinci yüzyılın sonuna kadar da yasaklanmadı. Roma împaratorluğu'nda politik anlamda önemli kişilerin en az beş karıları vardı. Sık sıkboşanırlardı. Ünlü hatip Çiçero 30 yılevli kaldıktan sonra karısından boşanmış, daha genç ve daha zengin bir kadınla evlenmişti. Aynı yıllarda kadınlar da babalarının onayı ile boşanabiliyorlardı. nel bir " insan hakları" paketi içinde ele alınıp tanındığı varsayıldı. 1949 BM însan Hakları Bildirgesi bıınun örneğidir. Böylece, kadınların özgül konumlarından kaynaklanan sorunların dilegetirilmesi, tanınması ve dolayısıyla da çözülmesi gecikmiş oldu. Ancak, özellikle 1970'lerdeyükselen yeni (ikinci dalga) feminist akımının toplumsal bir harekete dönüşmesiyle bu konudaki bilinç ve duyarlılık arttı ve sonuç olarak BM Kadınlara Karşı I ler Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) imzaya açıldı. Böylece, uluslararası hukukta, var olan insan haklan bölgelerinin, kadınların özgül sorunlarını kapsamadığı ve bu konuda özel düzenlemelere ve önlemlere gereksinim bulunduğu kabul edilmiş oldu ve "kadınların insan haklan" kavramı, uluslararası ve ulusal belgelerde giderek daha fazla yer almaya başladı. Bu konudaki bir diğer adım, 1993 yılındaki Viyana Dünya insan Hakları Konferansı'ydı. Konferans, "kadınların bütün insan haklarından tam veeşit olarak yararlanmalarını sağlamanın " hiikümederin ve BM'nin öncelikli görevleri arasında olduğunu belirtti. Gene 1993'te BM Genel Kurulu, Kadınlara Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması Bildirgesi'ni kabul ederek önemli bir adım daha attı. Nihayet, 1995 BM Pekin Konferansı da, kadın haklannı insan haklarının ayrılmaz ama özgül bir parçası kabul eden anlayışı onayladı ve aynı zamanda kadınların insan haklarının uluslararası hukukun ve idari mekanizmanın bir parçası olması gerektiğini ilan etti. Bütün bu gelişmeler, kadınların insan haklarının genel bir " insan hakları" paketi içinde eritilemeyeceğini ve "kadınerkek yoktur, insan vardır" sloganının yavan bir demagojiden ibaret olduğunu bir kez daha gözlerönüneserdi.# Desen Ogluna Erkek ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'm okuyan bir anne. (17X9, Fransa) Bir kadın zina ile suçlandığında kocasının onu boşaması gerekiyordu. Çeyizinin yansınıvemülklerininüçtebirinikaybediyorvebiradayasürgüngönderiliyordu. Romaevliliklerindekarşılıklıaşkaönem veriliyordu. Ama diğer insanların yanında öpüşmekvesarılmakutançvericibulıınurdıı. Hatta yasaktı. Roma'da çok sayıda birbiriyle evli erkek vardı. Ama lezbiyen ilişki iğrençbulunurdu. Roma Imparatoru Neron, arka arkaya iki büyük düğünle iki erkekle evlenmişti. Sevdiği genç adamı hadım ettirerek kadına çevirmeye çalışan Neron, tüm saray mensuplarının katıldığı bir düğün töreni ile onunla evlendi. Eşcinsel evlilikleri birinci ve ikinci yüzyıllarda artış gösterdi. 342 yılında ise tamamen yasaklandı. KLEOPATRA ÎLE ANTONÎUS yasaları çiğnemeklesuçladı. Bergama'daki 200 bin kitaplık kütüphaneyi Kleopatra'ya hediye etmesi de suçlama konusuydu. Işler öylesine tırmandı ki Oktavius, Antonius ve Kleopatra'ya savaş ilan etti ve onları yendi. Antonius 50, Kleopatra 39 yaşındaydılar. Birlikte intihar etmeye karar erdiler. Devatnı arka sayfada Ve bizde... Türkiye 1926 yıhna dek çok karılı bir toplum olarak varlığını sürdürdü. îsviçre Medeni Kanunu esas alan Türk Medeni Kanunu 1926 yılında kabul edildi. Böylece, erkeklerin birden çok kadınla evlenmesi yasaklandı. Erkeğin kadını " boş ol" diyerek boşaması usulü de sona erdi. Her iki eşe de eşit boşanma hakkı ve çocuklara velayet hakkı tanındı. tmam nikâhının yerini resmi devlet nikâhı aldı. Ancak imam nikâhı ile birden fazla eş alan erkeklerin varlığına (TBMMdahil) hâlâ rastlanıyor. Kadınların yurttaşlığa kabul edilmeleri 1930 ve 1934 yıllarında iki aşamada gerçekleşti. Evliliklerdebirnumaralısöz sahibi kişiler olan babaların etkisi şehirlerdealabildiğinekayboldu. 1968yılına ait istatistikler evliliklerin yüzde 67 'sinin kadın ve erkeğin rızasına dayanarak ailelerce düzenlendiğini gösteriyor. Geleneksel Türk ailesinde her zaman erkeğin yaşıkadınınkindenbüyük oldu. Yaş farkı yıllar içinde, 2O'lerden5'lere indi.Birbirlerinigörmedenevlenen kadınlar ve erkekler tarihe karıştı. Evlilik sistemimizinesasıolançöpçatanlıkmüessesesivegörücü usulü evlilikler neredeyse kaybolmak üzere. Aileler evlendi recekleri çocuklarının buluşup birbirlerini tanıması için ortam yaratmayı tercih ediyorlar. Evlilikte önkoşul olan kadının bekâreti ise yeni nesli iki üç nesil öncesi kadar ilgilendirmiyor. • Roma döneminin en ünlü kan kocası kuşkusuz Kleopatra ile Antonius idi. Mısır kraliçesinin Sezar ile kısa süreli bir ilişküeri olmuştu. Cesarion adlı bir de oğulları vardı. Sezar'ın ölümünün ardından Antonius Kleopatra'yı Türkiye sahillerine davet etti. () sıralar üçüncü karısı Fulvia ile evliydi. IÖ 4041 kışını Iskenderiye'de Kleopatra ile geçirdi. KJeopatra adlarını verdikJeriikizçocukları oldu. Ancak Antonius bu arada Romah karısını kaybetti ve Oktavia ile evlendi. Ne var ki bir sene sonra Oktavia onun Mısır Kraliçesi Kleopatra ile evlendiğini haber aldı. Oktavia, Oktavius'un kardeşiydi. Antonius'un ölümü halinde Mısır'a gömülmesi yolundaki vasiyetine çok sinirlendi. Onu