Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 scar adayı üç kadın, Stephen Daldry'nin yeni filmi "Saatler"i tartışmak için bir araya geldiler. Film, farklı zaman dilimlerinde yaşayan, pek adlandıramadıkları bi r şeyler için yas tutan, fakat aslında, kendi hayatlan olmamakla birlikte genel olarak hayata karşı çok ku vvetli bir arzu duyan üç kadının üç minyatürhikâyesi.Nicole Kidman, Meryl Streep ve Julianne Moore 'The Hours'da ışık saçıyorlar. Bu üç yıldızla,filmler,annelik ve "sahteburunlar" üzerine Newsweek'ten Jeff Giles ve Barbara Kantrowitz söyleştiler. Bu fîlm ilk başta bazı insanlara moral bozııcu gelecek. Sizce seyirci sinema salonunu terk ederken nasıl hissetmeli kendini? Streep: Insanlar "Nasıl birmesaj göndermek istiyorsun?" diye sorduklarında her zaman biraz şaşınyorum. Şu ya da bu şekilde hissetmelerini istemiyorum. Umuyorum ki benim gösterdiğim tepkiyi gösterirler, o da deneyimin keskinliğini ve bilirsin, hayatın ne harikulade bir şey olduğunu hissetmek. Her ne kadar sızlanarak ve umutsuzluk içinde ortalıkta dolanıyor olsak da, birini sevmenin ve kendi hayatında olmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu düşündüm. Hayatın günden güneliği. Saatler. Demek istediğim, benim aldığım mesaj buydu. Bu hikâyenin umutla umutsuzluk arasında ne kadar zarif bir şekilde dengelendiğini düşündüm. Birçoğumuz böyle düşünüyorözellikle şimdi. Julianne, senin karakterin, Laura Brown, kendini inanılmaz derecede boğucu bir orta sınıf dış mahallesi hayatının içinde buluyor ve ailesini terk etmeye karar veriyor. Filtnin sonlarına doğru, niye böyle bir seçim yaptığını açıklamaya çalışUğı duygu yüklü bir sahne var. Streep: Bu çekişmeli bir sahneydi. Moore: O sahne hakkında büyük tartışmalar oldu. Herhangi bir yargıda bulunmadan, taraf tutmadan, yaptığı bu seçim nasıl sunulur? Zor olan bu. Kadın oyuncuların çocukları, kendi annelerini ekranda başka birinin annesi roIünde gördüklerinde kıskançlık hissettikleri doğru mu? Kidman: Evet, benimkiler kıskanıyor. Kimsenin benim çocuğum rolünde olmasını istemiyorlar. (Gülüyor) Streep: Benim çocuklarım filmlerimi izlemiyorlar, ilgilenmiyorlar. Kidman: Benimkiler de ilgilenmiyor, ama sete gelip" O da kim ?" diyorlar. Moore: Benim kü> çük oğlum "Saatler"i çekerken oradaydı. Jack (Rovello, Mo ore'un oğlunu oynayan çocuk), diğer bir küçük oğlan çocuğundan farklı değildi, ta ki oğlum fragmanları görene kadar. Fragmanda küçük oğlanı gördü ve bana bir şey söylemedi, fakat büyükannesine "O filmi sevmedim çünkü benim annemmiş gibi durmuyor" dedi; Chelsa Cineplex'te afişi görecek ve "îşte onu sevmiyorum" diyecek. Kidman: Benim oğlum da aynısını söylüyor! O afişi burundan dolayı sevmiyor. Moore: Annenin işi olsun istemiyorsun. Annen devam ettiğin lisede çalışıyorsa, bu küçük düşürücü oluyor. Oyuncu olan bir anneye sahip olmak utanç verici. Bir dergi kapağıfotoğrafçekiminegittikveüstürnde beni koca bir fahişe gibi gösteren bir clbise vardı, oda"Çıkar onu. Yeterbu kadar. Çıkar onu!" deyip durdu. (Gülüşme) Bir an ne gibi görünmelisin. Meryl, sen 30 yaşındayken büyük tiyatro yapımcısı Joe Papp: "Ümit ediyorum ki hâiâ bir erkek dünyası olan sinemada onun oynaması için yetecek kadar iyi rol vardır. Bir sürü sinir bozucu şeyle karşı karşıya kalacak gibi bir his var içimde. Meryl sinema endüstrisindehâlâtu ( haf bir tip konumunda. O fazla iyi bir oyuncu ve istese "«v • tese bile uzlaşabileceğini düşün 1 üsünmüyorum demiş. Moore: Vay canına. Streep: O kişiliğimdeki tümsekleri gerçekten iyi anlardı. Ve doğru da çıktı. Her zaman işle ilgili kendi küçük kavgalarım olmuşturve"staryapma"sürecindenhiçbir zaman hoşlanamadım. Fakat bunun yanında, o kadar çok malzeme ulaştı ki bana. Kim ne derse desin, kariyerin stratejisi olmaz.değilmi? Moore: Olacaksa olur ya. Strateji yapılamaz. Roller, hayatınızla bir şekilde uyum içinde oldukları zaman mı geliyorlar? Kidman: Virginia'nın eserlerinin hayatıma, ben onları karşüamaya hazır olduğum bir zamanda girdiklerini düşünüyorum. Demek istediğim, okulda, Bronte kardeşleri bana Virginia'dan çok daha fazla büyüleyici gelirdi. Ona karşı ilgi duyuyordum o kadar. "Ah.ne kadar sıkıcı" diye düşünüyordum. Ve şimdi ona baydıyorum. Onun duygusal zayıflığına ve zekâ pırıltısına ve bu bir tek insandaki karışımabayılıyorum. Meryl, geçen yıllarda, sadece doğru roller arayıp kalmadın, bir de çocuklarının okul saatlerine uyacak filmler arayışında oldum. Bazen "Uzgünüm çocuklar, ama bunu kabul ediyorum" diyebilseydim keşke diye düşündüğün oldu mu? Streep: Bunu hiç istemedim. Onlardan çok uzak kaldığım zamanlardan pişmanlık duymuşumdur. Geçen yıllar, hayatlarında olmama süresinin mutlak dayanılabilir zaman ümitinin ne olduğunu çözdümçünkü, açıkçası, bu durum, benim canımı onlarınkinden daha çok sıkıyor. Ve o zamanları geri alamıyorsunuz. Geçip gitmiş oluyor. Çocuklar çok kolay alışıyorlar. Çok dayanıklılar ve özellikle büyüdükçe her zaman aralarında olmamdan mutluluk duyuyorlar. (Gülüşmeler)" Hani sen California'ya gidiyorsun? Ne kadar kalacaksın?" Fakat ben hiçbir şeyden pişmanlık duymadım, belki tiyatro hariç. Daha çok şey yapmadığına, demek istiyorsun. Streep: Evet, çünkübugecem 9&, 1 ri *IŞv f* W Bir başkasının annesi rolündeyseniz çocuğunuz sizi kıskanıyor mu? KİDMAN: Evet. MOORE: Benim annemmiş gibi durmuyor demiş... STREEP: Benim filmlerimi izlemiyorlar... \ I