Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET DERGİ Biz tnka mıyız? SELÇUK EREZ | naltıncıyüzyıldalspanyollar.Güney Amerika'nın pasifik sahillerine vardıldarında înkalarla karşılaştılar. Inkalar daha önce Karayip Adalan'nda rastlamış olduklan gibi ilkel insanlar değillerdi, yol ve tünel yapımı, tarım teknikleri, sulama sistemleri, mühendisliğin çeşitli alanları vb. açısından çok gelişmiş bir uygarhğa sahiptiler. Bu alanlardaki başarılarına ek olarak geliştirmiş olduklan örgütlenmedeki üstünlükleri ile Avrupalılardan bazı alanlarda daha ilerideydiler. Örneğin, o ülkede aç kalan, yeterince beslenmeyen kimse yoktu. Neleri eksikti? Francisko Pizzaro adında bir serserinin yönetiminde buralara kadar gelen Ispanyollarda bulunan ateşli silahlara, zırhlara ve atlara sahip değillerdi. Talana gelen îspanyollara karşı koyabilirler miydi ? Ispanyollarda bulunan bazı avantajlan, sayılarının çokluğuyla dengeleyebilirlerdi: 180lspanyolakarşı 12miJyon (bazı tahminlere göre 20 milyon Inka vardı. Ama ne oldu? 180 Ispanyol saldırınca 1220 milyon Inka, G. Amerikalı bir yazann tabiriyle " sıcak suya atdmış buzlar gibi" eridiler. Niçin ? Çünkü, Francisko Pizzaro, kırallarıAtahualpa'yı çatışmanın başında esir alınca Inka neferleri donakalmış ve üzerlerine katliam yapmak amacıyla saldıran düşmana karşdık vermek şöyle dursun, kaçmamışlardı bile. Başbuğ eksilince bir ordu bu çapta bozulurmu? Askerlerkasababoynunuuzatan kurbanlık koyunlara mı dönerler? Eğer o ülkede kişilerin serbest düşünmelerini, tek başına davranmalannı engelleyen tekmerkezci biryönetim hüküm sürüyorsa ve yürürlükte bulunan din, inanç sistemi insanları, tepesinde bir tannbaşbuğun oturduğu bu emirkomuta düzeninden sıyrılıp bağımsız düşünebilmesini imkansız kılacak şekilde koşullandınyorsa bu gerçekleşir: Halk, kafası koparılmış hamamböceği gibi ne yapacağını şaşırır, oradan oraya amaçsız, yararsız koşmaya başlar. Inkaların malvarlıklarına susamış Ispanyollar, saldırdıklan insanlar Hazreti Isa'nın dininden olmadıklarından fazla vicdan azabı duymadılar ve çoğunu kılıçtan geçirdiler. O zamanlar ayn dinden olduklan için Yahudileri, Müslümanları ateşe atanlann, ülkelerinden kovanların böyle tanrıtanımazlara acımaları doğal olarak beklenmezdi. Tarihin bu ayrıntıları bize neyi mi anımsatır ? Yaşadığımız çağda, kendi din yorumlarıyla çelişenlerin kafalanna çivi çakmakta, uçakla binalara çarpıp binlerce masum sivili katletmekte sakınca görmeyen, kendi din yorumlarının farklı düşünenlere kanlı mı kansız mı benimsetileceğini sorup duran, kendilerini akıl yoluna davet eden Kubilay'lan testereyle kesen köktendinci yobazlar da o çağların Ispanyalı talancdan gi bi davranmıyorlarmı ? Biz de bu çağın Inkaları mıyız ? Ya da öyle olmamıza az mı kaldı ? Önce yüzde on sekizimiz, sonra da çoğumuz böyle bir eğitimle, koşullandırılmayla bağımsız düşünemeyen birer dogma kölesine dönüştürülürsek Inkalardan beter oluruz: YÖK üreformcu maskesiyle üniversitelerin Inka üretimmerkezinedönüştürmegirişimleri aslında bu amacı gütmektedir. 500 yrl önce Ispanya'dan kaçıp gelen Yahudilerin anlattıkları yetmemişse bu Inka hikâyeleri bize çocuklanmızı, dogma dikte edeceklere karşı bağışık kılmanın ne kadar zorunlu olduğunu hatırlatır.# Jirayr Çakır'ı uğurladık... H. SERTAÇ DALKIRAN | luslararası FIDE hakemlerimizden eski TSF Başkanı Jirayr Çakır'ı 1 Mart2003Cumartesigünü Kumkapı Meryem Ana Kilisesi'nde yapılan törenle edebi istirahatgâhına uğurladık. Ermeni cemaatinin yaru sıra, Galatasaray, Taksim ve Şişli Spor Kulubü çevreleri ve satranç camiasından yüzlerce kişi bu son yolculuğu uğurlamaya geldi. Kilise ve avlusu kalabalığa yetmedi. Töreni yöneten başrahip hakkında çok olumlu konuşmalar yaptı ve "Ermeni cemaatinin bu ülke için güzel şeyler yapabildiğini gösteren örnek insanlardan birisi idi" diyerek kendisini bu toplumda çok farklı bir yere koydu. Daha sonra kutsal ilahiler ve missalar eşliğinde kiliseden uğurlandı. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en büyük bağışçısı, eski Beyoğlu Markiz Pastanesi'nin sahibi Merzifonlu Avidis'in oğlu Çakır (1921 2003) her şeyden önce tam bir Istanbul beyefendisi idi. Galatasaray Lisesi'nde öğrenim gördüğü dönemlerde satrançla tanıştı, 1944 yılında üstat Selim Palavan'dan ders alarak satranç camiasma girdi ve önemli hizmetlerde bulundu. TSF Başkamolana kadar 196677 yılları arasmda ISD Başkanlığı yaptı. 19771981 yıhna kadar da TSF Başkanlığı yaptı. 1982 yılında TSF OnursalBaşkanlığı'na seçildi. 1982 yılında ülkemizin ilk satranç okulu SGM'nin ilk satranç hocahğını yaptı. 19821988 yılları arasında Dalkıran ilebirlikte Istanbul Milli Eğitim Müdürlüğü satranç yarışmalarını kesintisiz yürüttü ve Dalkıran ile birlikte 15 yıl karşılıksız ve kesintisiz üstün hizmet karşılığı olarak Istanbul Eğitim Müdürlüğü tarafından Teşekkiir Belgesi sunuldu. 1975 'te Said Halim Paşa Yalısfnda ve 1980'de Pera Palas'ta düzenlenen Balkan Şampiyonalarının gerçekleşmesinde önemli rol oynadı. Ülkemize Korchnoy ve Kasparov gibi ustalarıgetirmeyibaşardı. 1984 yılında Dalkıran ile birlikte başlattıkları Okullararası Satranç Takım Turnuvası 1993 'e kadar devam etti. Uzun yıllar Galatasaray Lisesi'nde ve cemaatine bağb pek çok okulda satranç öğretmenliği yaptı. 1988 yılında Süleymaniye Kütüphanesi'nde gerçekleşen ilk satranç konulu sergide Dalkıran'a en büyük desteği verdi. Sayın Çakır'ı daima rninnetle anacağız. Kombinezon MeckarovKajkamzozov, 1969 Siyah oynar kazanır Etüd A. Gherbetman, 1959 Beyaz oynar kazanır e b JIUBZB2J 3A UTUBZB5] 3A <)J\f ' \ \ 01 (£j)83V S3§ 6 9PV 9H Z ĞJXV t^§ 9 . > 9PV ^ x § i t ° x J tJV Z Hukuk derslerine devam TSFile devam eden Ankara Idare Mahkemesi'ndeki davalardan birisi daha sonuçlandı. 1999 Türkiye Ligi maçlarını tüzükte yer aldığı halde ELO hesaplanna göndermeyerek rating puanı kazanmama engel olan TSF'yi Ankara 10. Idare Mahkemesi 500 milyon TL manevi tazminata mahkum etti. Bugüne kadar çeşitli turnuvalar ya turnuva düzenleyicisi ya da TSF tarafından keyfi bir şekilde rating hesaplarına gönderilmeyerek oy unculann emekleri gasp ediüyordu. Bundan böyle bu idare mahkemesi kararı emsal gösterilerek bunun önüne geçilmiş olundu. Bu açıdan bu kararTürk satranççılan açısından büyük önem taşımakta. • Düzeltme: SGM'nin 1993'te başlattığı YaşGrupları TSF tarafından 1995'ten itibaren sürdürülmüştür. 1995'te bayanlar SGM'de, erkekler Izmir'de oynamıştır. SGM daha sonra 1998'e kadar tstanbul Yaş Gruplarını sürdürmeye devam etmiştir. Düzeltir, özür dileriz.