Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C'UMHURİYIT DKRGİ Taksici zili çalınca bavullan arabaya yerleştirdik. Bagaj da kapanmca son bir veda için onlara döndüm. Önce Audrey ile sarıldık. Sonra Gaby ile. Uçakta mektubunu açtım, Gaby, "I love you, my big sister!" diye yazmıştı. Londra'da bir özden Atik, Londra'da Ingiliz ailc\iylc... l\eil, Jıılia ve Gaby. kadaşlıklaredinmiş, Atatürk Heykeli' nin önünde fotoğraflar çektirmış. Bana tek tek (btoğranarını gösterip Istanbul barlanndakı gecelerini anlattı. Çok sevmiş Istanbul'u. Bir giin onun kaldığı evde buluştuk da bana bir Türk kahvcsi yaptı, cczvesiz. Fincan da yoktu, bardakta içtim. Qay arkadaşım Backa Bırgüngene Backa ılealışverişteyiz. "özden" dedi, "Sana yalan söyledim " Şaşırdım, "Ne konu da?" dedim. "Sana crkek arkadaşım var demiştim aslında yok" dedi. "Ne gerek var kı yalan söylemene, özel hayatın seni ilgilendirir" dedim. "Bir arkadaşım var, ama o da kız!" dedi, gülerek. Ufakbir şok yaşadım "Bengay'ım"dedıardından. Lczbıyen denıncsinden lıo'şlanmadığı ıçıngay terımınınkullanılmasını istiyormuş. Şımdi bir Ingiliz kızlaberaber önceleribirerkekle evlenmek zorunda olduğunu söylerdi, annesini ve babasını üzmemek için. "Peki sen ne olacaksın'.Mloşlanmadığınbırcınslenasıl yaşayaeaksın?"dedigımde, "Belkı daha sonra değişirim" demişti. Ama dönüşume yakın, bir barda yenı taktığı bir y iizüğü gösterip evlenmeyi düşündüklcnnı söyledı Gözleri mutluluktan parlıyordu. Anncsi ve babasına da lezbıyen olduğunu açıklama kararı verdigini anlatmıştı. Ingılızaılesınedc Aıle, ona öyle salıip çıkmış ki kız arkadaşım davetetmışler, Backa'nıngay partısinc katılabilmcsı ıçın ekstra para ödemişlerdi. Kısacası Backa da, I .ondra'da mutlıı. Benim de ailey le ılışkilerim yolundaydı. Bir giin Gaby, yenı aldığı bisikletten düşünce gündü/.lerimi evde geçırmek zomnda kaldıın aupairlik serüveni... İki bavula sığan on ay... ÖZDEN ATİK J I ondra denınce aklıma, önce kapalı, yağışlı bir hava, ardından dünyanın * her köşesınden ınsan sııretlcrı, seslerı gelıyor. (,'okdeğıl sadcce bir ay önccsınc kadar Londra'da Viktorya dönetninden kalma bircvde yaşıyordum. Gıdış hıkâyemi Cuınhuriyet DERGt'nın 834. sayısındaokııyanlar.üçyıllıkgazetecilik yaşamımı îngılizcc öğrenmek ıçin Istanbul'da bıraktığımı, para durumlan cl vcrmcdıgı ıçın de nüşmüştü gözümdc. O yoğun Türkıye hasreti de dinmişti. özlenı yoktu demiyorum ama bıı kısa tatılin ieimdeki özlenı atcşini söndürdıığünü söyleyebılınm Yabancı bir ülkeye bcninı gibi ilk kez gitmişsenız, ülkenıze yapacağınız ılk dönüş rüyagibidir. Kcndini/i ne oralı, nc buralı hissedersiniz Bıı öyle bir duygudurki uçaktan indıgınizana kadar "dönüyorum"a inanamazsınız. Yüreğınızde bir kavuşma telaşı vardır, avuç içleriniz terlemektedir tstanbul'daon giin kaldıktan son TürkYıınan iiriinlcrının satıldığı bir ınarkel işletiyordu, eniştesiylc. Marketın hıssedarıydı Tiirkıye'nın doğusundanılkgençlıkdönemınde gelmış,sonra ıltıcaetmış Yedıyıldır da ablasıyla yaşıyor Oturma hakkını da yenı alabılmiş. Nuray 'ın marketınde, Türkıye'yı paylaştık ÇalışanlarınçoğuTürk'tü. BirHüseyin ağabey vardı. Gözlerının ıçı dolu dolu bakardı. Hani dokunsak ağlayacak türden. Onun geliş hikâyesi de siyasi. Yasadışı bir örgüte yardını, yataklık etmek suçundan 3 yıl 9 ay ağır hapıs cczası alınca In Ne giizel ki, bu nice f'arklılık bizi kcndi yalnızlıklarımızdan almış, ortak birtakım paylaşımlara sürüklemışti. Ne de olsa hepımiz aılelenmızi.sevdiklerinıiziardımızdabırakmıştık. Dıl cksiklığıne rağmen arkadaşlık bir yana dostluk kurabildığım bir, ıkı kişi oldu. Bıri Edyta. 26 yaşında, Polonyalı, akıllı mı akıllı birkız. Sadece gözlerimizle dahi bağ kurabildiğimiz bir dostluktu bizimkisi. Edyla, 1.5 yıldır Londra'da yaşıyor. Tanıdığı bir ailenin çocuklarına haflada iki kez bakıcılık, diğer günlerinde de te jitik, 'IV yumara Bo$ Cırrık'tııllı lokuntada Elbistanlılarla. FuatSaka vegrubu da savuşu kar$ıyapılanfestivaldeydi. artık çocuklann bıle haberdarolduğu, gazetelerde, televizyonlarda sıkçarastladığımızadınaaupaırlık denilen bir yöntemle Ingiltere'ye gıttığımı hatırlayacaklardır. Gittim gittim de özleın öyle bir ağırbastı kı, konukluğumun yedinci ayında paskalya tatili nedeniyle iilkeme döndüm. On günlük saadet... Annemin yoğurduğundan da yedinı. Bir Türkiye kokusu alarak Londra'da ıkıncı dönemime başladını. Artık sokaklarına yabancılık çekmıyordum. () her bırınde ayrı bir hava bulduğuminsanlarbile,tabclalar kadar sıradan bir hale döratekrarverelını Londra. Bavulumu sürüye sürüye Londra metrosundan indım. West Nonvood'da bulunan evimin yolunu tuttum. Yanında yaşadığım tngiliz aile BBC'deçalışanmeslektaşlanmdı. Kültürlü, uygardılar. Bakımıyla sorumlu olduğum 11 yaşındakı Gabriela, namı diğer Gaby'nin ablasıgibıydim. Ingilızce'de artık sadece anlamayaçalışmıyor, ikili konuşmalara katılabiliyordıım. Ingilizce kursum da tüm hızıyla devam etti. Bir ıkı Türk arkadaş da edınmiştim. Bunlardan birı Nuray'dı. Nuray, Streatham Hill'de giltere'yekaçmış. Birsüreakrabalannın yanında kalmış, şımdı hafiada 35 pound kira verdiği bir göz odayıpaylaşıyorbırarkadaşıyla... Londra 'da, kader birliği y aptığım arkadaşlıklanm Türklerle sınırlı olmadı. Kurs arkadaşlıklanm da günlük sıkıntılarımı hafıflettı. K.ongo'dan Fildişi Kıyısı'na, Brezilya'dan Slovakya'ya, Polonya ve Koloınbiya'yaınsanlar kursta, küçiikbirodadatoplanmıştık. Hayat, bufarklıkültürlerdcn gelmış, algıları, bakışları hatta renkleri farklı, dılleri,göreneklerı,geleneklen ayrı insanlarla buluşturmuştu. Atik, arkadafları Polonyalı Edyta ve Makedon Hackaile... Okulum bitmiştı, Cambridge ve Oxford'ugezmeplanları yapıyordum. Ama Gaby 'nin bisiklet kazasıherşeyıdeğıştırdi Bısikletıngıdonu çocuğun karnına çarpmış, o şıddetli çarpmanın etkisiyle Gaby 'nin karnındayumurtaşcklınde ama büyüyecek bir şışlik oluşmuştu. Bir ay okula gıdcmcdı, en sonunda ameliyat oldu. Biziın bu son bır, bır buçuk ayımız bırlikte geçti. Düzenimiz öyle oturınuştu kı, öğle yemeğı hazırlayacağım vakitbileşaşmazdı. Sonra bırlikte JaneAusten'ınromanlarındanuyarlanmış fılnıleri seyreder, oyunlar mizlik işleri yapıyor. Londra, onun kaçış ycrı olmuş. Ülkesini, lıâlâ unutamadıgı 7 yıllık bır aşk öyküsü yüzünden deyım yerindeyse terk eüniş. Londra'yı seviyor Edyta. Sıkıntılannı bıraktığı Polonya' ya dönme niyetinde degı 1. Zaten kaldığı evde Polonyalı arkadaşlanyla yaşıyor. Memleketindcn telefonlaştığı bir kız kardeşi var. Annesı.Almanya'dayaşıyor Babası, daha Edyta kundaktayken terk etmışonlan Bir diğer arkadaşım Makedonyalı Backa. Istanbul'a gelmiş, Taksim'ı görmüş, geaniş. Günlük ar