30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Köşkün malzemesi kayıklaria adaya taşınmışn. Nikolopulos Konağt birinci sınıftarihi eser olarak tescil edUmigtL 130 yaşında zarif bir konaktı MURAT URAL 1997 kışıydı. Heybeliada'da bir katını kiraladığımız, yazları sürekli kaldığımız, kışları fırsat buldukça gittiğimiz eski konağın sahibesı Madam Juliet Ertaşçı telefon etti, evin satıldığını haber verdi. Buhaber sürpriz değildi. Ev biryıl önce satışaçıkanlmıştı. Evi boşaltmak için adaya gittim. Eşyalan toplarken evin yeni sahibi geldi. Aslen Sıvas'mbir ilçesindendi. GençyaştaHeybeliada'ya gelmişti. Uzun süre her türlü işte çahştıktan sonra "müteahhitliğe" başlamış, arkadaşlannın deyişiyle "Adaya önemli eserler kazandırmış", adanın 1960'lardan sonra oluşan yeni "eşraf "ına katılmak başanstnı göstermişti. Kısa konuşmamızı "Benim hayatım gerçekten roman" diye noktaladı .Bir süre evi dolaştıktan sonra yanıma geldi ve alaycı bir i fadeyle, "Bu eski adamlarda hiç kafa yokmuş" dedi. Sonra açıklamaya başladı; tavanlar çok yüksekmiş, üç katlı evin yerine bir apartman yapılabilirmiş, merdiven çok genişmiş, kocaman birhol varmış,birkata ikı daire olabıhrmış, banyonun orada ne işi varmış, tuvalet küçükmüş, vb. vb. O konuşurken, acaba bu konuşmalarımızı Dimitri Nikolopulos duyuyor mu, dıye düşünüyordum. Nikolopulos, 1870yılında üç katlı bu zarif konağı, herbirmalzemesini Istanbul'dan vehatta Avrupa'dan özenle seçip kayıklaria adayataşitıp, kendi zevkine göre ınşa ettınrken, yüz küsur sene sonra kendisine dudak büken, bir "uzman" olarak evin planını, tuvaletin ve banyonun yennı beğenmeyen Sıvaslı müteahhıdındedelen,Anadolu'nunücrabırköşesinde, hayatlannda, çok büyük olasılıkla, değil birkent, büyücek bir kasababile görmemış, değil konak, doğru dürüst bir taş evde bile oturmamışlardı. Dışkılannı da Heybeliada'da Lozan Caddesi'ne bakan Nikolopulos Evi Sıvaslı müteahhit efendinin eline düşmüştü. "Sadece bir tadilat koyacağız" diyordu. Kış mevsimi sonundatiyatrodekoru gibi sıntan bir ön cephe kalmıştı. Bir ada dostu harekete geçti ama... (torunlarının bugün hâlâ yaptıkları gibi) doğaya serbestçe bırakıyorlardı. Banyo denen şeyden de haberlen bile yoktu. E vden çıkarken son bir kez arkama baktığımda, o elinde bir metre ölçüler almaya başlamıştı bile. Kötü şeyler geldi aklıma, uyardım: "Burası 130 senelik bir konak. Her şeyi orijinal. Duvarlardaki kalem işleri.fresklerçokdeğerli.Bunlarazararvermeyin. Bina birinci sınıftarihi eser olarak tescilli. Sonra başınız da derde girer." Bana baktı ve "Yok canım ne zaran. Sadece bir tadilat koyacağız." Arayakışgirdi.Adadakitanıdıklaraevi soruyordum. Sonunda öğrendim. Adaeşrafından Sıvaslı, hayatı gerçekten roman olan müteahhit efendı, kanunkitap dınlemeden öyle bir "tadilat koymuştu" ki o güzelim konaktan, o benzersiz bezemelerden geriye sadece bir tiyatro dekoru gibi sıntan ön cephe kalmıştı. O günden sonra Heybeliada'ya hiç gitmedım. AmaNikolopulos'un serzenişlerini sanki hep duyuyorum, "Bir ev y aptım kitaplaryazdı, sizyıktınız. Kitaplarşimdi ne yazacak ?" Damadı Melahnnos, bir hukukçuedasıylakonuşuyor: "Evimizi yıkmadınız kendi binanızı, yasalan y ıktınız." •»•
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle