Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BAŞKENT GUNLERİ Şarkının gizemi ışık MÜŞERREF HEKİMOĞLU G AUiiSalih: Bir resmin, hayatı değişthrtbUeceğine inanmtyorum. Erol'un atölyeme gelmesi ve Avni Erbaş' ın bana evlat demesi... Bu söz ettiklerim gcrçekten sevdiğim ve değer verdiğim üç ressam. Bir de resim yapmam başlı başına beni mutlu ediyor. Mesela farklı açılardan öpuşü resmettim. Benim için mutluluk resmin içinde duruyor. Bir ihtimal kadar umut verici. Koskoca bir tabloda ufak bir leke görüyonım. Bu lekeyi çözmek için o kadar uğraşıyorum ki resimle arama giren her şeyi uzaklaştınyorum. Bulduğumdaysa en büyük mutluluğu yaşıyorum. Hayatta ne için resimden vazgeçersin? Hayatım boyunca resmin önüne hiçbir şey koymadım. Ama belki de bu geçici bir şeydir. Genç kuşak ressamlarından önemsediğin, etkilendiğin var mı? Keşke etkilensem. Dünyaüstündeki duruşuyla, yaptıklanyla etkilendiğım, iki üç isim var. Altan Çelen düşüşte, Temur Köran yükselişte, Selahattin Aydın diye bir arkadaşım var her zaman belli bir yükseklikte devam ediyor. Kendi resmin hakkında ne düşünüyorı? sun? Belli estetik kaidelerden uzaklaştığımı düşünüyorum. Nasıl hissediyorsam öyle resim yapıyorum. Genç kuşak ressamlann arasında saldırganbiryapınolduğudüşünülüyor. Genç kuşak değıl orta kuşak tarafından öyle değerlendiriliyorum. Çunkü onlann sahtekârlıklannı, uçkâğıtçı ağabeyliklerini gördüm. Onlara karşıyım. Türkiye'de bir ressamın önündeki en büyük engel nedir sence? Koleksiyoncu ve tüketici. Ben olmadan resmimi sergileyen birgaleri olmadı. Ben olmadan resmımı alan bıralıcıyla da karşılaşmadım. Adil, resmini çok beğendim ama alacak param yok. Bana bir resim hediye eder misin? Büyük bir şey olsnn ama... Sana öyle bir büyük resim veririm ki küçükkalır. Zamanlaüzülürsün.^ Not: 531 Mayıs tarihlerinde Istanbul'da Bilim Sanat Galerisinde... (Moda Caddesi 225. Tel: 0216 349 26 10) Adll Salih'in 150 sayfadan oluşan kataloğunda Ekrem Kahraman, Güldah Kızıldemir ve Cenk Koyuncu'nunimzalarıvar. Orhan Uçkan'ın sergisi yıllar öncesine götürdü benl. Stockholm'e ilk gidişimi anımsadım. Ünlü balecimiz Zeynep Tanbay'ın dedesi Osman Dostol'in elçiliği döneminde. New York'tan Ankara'ya dönerken beş gün kaldım Isveç'in başkentlnde. llginç isimler var belleğlmde. Sonra kaç kez daha gittim, ama Isveç'i o ilk resimlerle anımsanm her zaman. Güneşsiz bir sabaha uyanmanın hüznünü karanhğın melankolisinl ilk kez Stockholm'de yaşadım. Büyükelçi Osman Dostel ve eşiyle kent dışına çıkarken şarkı söytemeye başladım birden, neredeyse ellerimi de çırpacağım. Dosteller, gülümseyerek güneşl gösterdiler. Şarkının gizemi ışık! llginç bir olay, ama ışığa karşın karanlığı yaşamanın hüznü aşılamıyor değil mi? Stockholm'de ilk akşam baleye gittim, Ankara'daki Isveç elçiliğinin müsteşan Lars Björme'ün armağanı bana. Nureyev'in dans ettiği Antigone'u izleyeceğim. Balkonda bir yerim var, üç dört koltuk ötede de Oiof Palme oturuyor. Sonradan öldürülen Başbakan! Ama sade bir vatandaş gibi, tantyanlar selamlıyor o kadar! Elbet özendiren bir tablo. Oahası var, ertesi sabah da elçiliğimizin bulunduğu parkta Isveç Kralı geçti yanımdan, çocuklar el salladı o kadar. Trafik durmadı yol kapanmadı her şey doğal akışıyla sürdü. Ben de şaşkın izledim bu tabloyu. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer gündemde değildi o yıllarda! Geri kalmış bir ülkeden varsıl bir ülkeye çağdaş uygaıiığı yaşayan bir ülkeye gidince hayli çarpıca şaşkınlıklar yaşıyor insan. Ancak tümü olumlu değil. Nasıl derseniz, duygudan, sevgiden yana boşluklardan söz edilebilir. Daha sonra birkaç kez daha gittim Isveç'e. llginç programlar düzenledi dostlanm, belli kişıler, kurumlarla görüştüm. llginç kişiler tanıdım, belli konularda konuştuk, tartıştık ama karar vermek kolay değil doğrusu. örneğin bir kez Lidingö'ye gittik. Saatlerce kaldık yaşlılar kentinde. Dünyanın gündeminde Yaşlılar Günü var o yıl. Ben de şaşkın geziyorum Lidingö'deki kurumda. Küçük aynntılara kadar düşünülmüş her şey. Tüm gereksinmeleri yanıtlayan bir düzen ve donatım var. Yanımızda kurumun yöneticisi, rasgele bir kapıyı açtık. Bembeyaz saçlan, koyu mavi gözleriyle dünya güzeli bir Isveçli kadın var karşımızda. Kapıda üç kişiyiz, o bana bakıyor yalnız, Isveç diliyle konuşuyor, bana eşlik eden Anita da Almancaya çeviriyor söylediklerini. Sesi acı yalnızlıktan yakınıyor beyaz saçlı, tek başına ölmekten korktuğunu söylüyor. Yaşlılar Evi'nin yöneticisi biraz içeıiedi sanınm. Adonda tüm gereksinimlerini yanıtlayan donatım var. Tuvalette telefon, gerekirse biryardımcı gelir yanıtiar isteğinr, sctanacak durum yok. Aynca neden bana değil de konuğumuza sesleniyorsun. O bir yabancı! Seni anlamıyor ki. Aradan kaç yıl geçti, bayan Paridnson'un sesi hâlâ çınlıyor kulağımda. Çünkü o bana sevgiyle bakıyor. Beni çok etkiledi bu sözler. Eşlik eden Anita da hayli duygulandı sanınm. Buyükannesini hiç görmediğini, yalnız cenaze törenine katıldığını anlattı bana. llginç değil mi? Stockholm dönüşü Vıyana'ya uğradım. Birleşmiş Milletler bürosunda rahmetli Enver Ergun ile konuştuk. O da iletişim kopukluğundan söz etti bana. Teknolojik gelişmeler, rahat koşullar yetmiyor yaşlılann mutluluğu için başka koşullar gerekiyor. Bir sevgi iletişımı her şeyden önce. Gürhan Uçkan'ın sergisi de bu tür bir özlemden kaynaklanıyor belki. Fotoğraflar dizeler öykülerte sıcak bir iletişim öngörüyor kentler ve kentliler arasında. Kimi fotoğraflarda çok sıcak Gürhan Uçkan... çağnlar var Olanak bulursam bu konulan konuşmak istiyorum arkadaşlanmızla. Sanınm çok ilginç gözlemleri var. Sergisi de o gözlemlerin ürünü diye yorumlanıyor. #*• Dünyamıza bir Leyta kız geldi geçen hafta. Bir Cumhuriyet okurundan yeni bir selam. Başkentin çekirdeğini oluşturan kadınlardan Samime AytUr, dördüncü kuşağa ulaştı bu doğumla; herkes çok mutlu aile ağacının dallannda. Sorunlara karşın umuttan geri kalmıyor analar babalar. Gazetemizden Mustafa Balbay da onlardan biri. Birkaç ay sonra yeni bir katılım var Cumhuriyet ailesine, aile çoğalıyor, Cumhurtyet'in kızları oğullan güç koşullara karşın umutla direniyor, umutla selamlıyor yeni doğanlan. Gerçek umut onlarda çünkü, yeniden başlıyor, daha tyiye, daha güzele, banşa, mutluluğa daha çok yaklaşıyor insanlar. Yeni doğanlara da doğuranlara da merhaba, hepsi hoş geldi dünyamıza. Sayımayız parmagile, kınlmayız vurmagile.^