Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18MART2001.SAY1782 ha da mutlu olurdum. Haftaiçindeseçimbölgemdekiklinikte, bir kadın bana daha önce kestiği bilcklerini gösterdi. Birbaşkası ağlayarak kendisine gelen tahliyc emrinden söz etti. Sokaklarda kalacaktı, yaşamı mahvolmuştu ama bircan simidi gibi ruj sürmeyi sürdürüyordu. Dudakboyası,makyaj;gizlemearaçlan. Bunlann maske olduğunu biliyoruz ama çoğumuz şapşalız. Beğenelim beğenmeyelim, Claudia, Naomi ya da Kate olmadığımız gerçeğini gizliyoruz. Onlar olmadığımız aynı zamanda erkeklerin de Brad ya da Bruce olmak zorunda olmadıklan olgusu normal kabul edilene değin, işe giderken Sophie Dahl' ın bacaklannı ayırmış görüntüsünden tiksinmeye devam edeceğim. JulietSoskice (StLuke 's reklam ajansı) Sabah 7: Kalkıyorum. Televizyonu açıyorum. Ben 70'lerdc kitap okuyan ve televizyon almayı anlamsız sayan ebeveynlerce büyütülen çocuklardan biriydim. Onlara göre TV zırva reklamlarla doluydu. Sonuçta televizyonve reklam bağımlısı bir yetişkinoldum,nevarki. Sabah 7.05: Bir fıncan çay. Big Breakfast programında harika reklam kuşakları ve reklamlaraburunkıvıranlarbende düşkınklığı yaratıyor. Reklamlar olmasay dı Channel 4 olmayacaktı ve haflasonu gazetenız size 5 kâğıda mal olacaktı. Reklam çoğu kez eğlenceyaşantısının dabirparçası. Sabah 8.30: St Luke's ajansında işteyim. Orada pazarlama vc new business yönetmeniyim. Yaratıcı yönetmen Kate Stanners. Zirvedeki 30 Londra ajansında yalnızca iki kadın yaratıcı yönetmen var, biri o. Reklamcılık bir kadının içinde olabileceği harika işlerden biri, ama dehşetle farkındayım ki kadınlar organizasyonda, yönetimde, planlamada görevliler ama reklam yazan kadın yokdenecekkadaraz. Bubüyükbirayıp. öğleden sonra 3: Radyodan arayıp en sonlKEAreklamınıtartışmaküzerebirini istiyorlar.Reldamdadövmeliçıplakbirerkek vardı ve bir dergi taraf ından y 1 ın en çok 1 nefret uyandıran reklamı, birbaşkası tarafından ise en başanlı kampanyası seçilmişti. Hepimiz çok hoşlandık, çünkü rekam kışkırtıcı ve düşünceyi zorlayıcı olmahdır. Insanları zihinsel olarak yakalamalı ve tartışmayaratmalıdır. Arabella Weir(Yazarveoyuncu) Saban 7.30: Üç yaşındaki kızım pullu sutyen ve tırnak cilası istiyor ısrarla. Son zamanlarda striptızci olarak çalışmadığım için bütün bu göz al ıcı nesnclerin nerede görüldüğünü soruşturuyorum, "TV'de gördüm". Ah, elbette başka nerede olabilir? Sabah 9: Çocuk bakıcısı geliyor, elinde tabloidgazete var. Dayanılmazbirgüdüyle şöyle bir göz atıyorum. öngörüleceği gibi içinde kadınların fazla kilolarından kurtulmalan gerektığını öneren bir yazı var. Yazann parmağını bana uzatarak; şişko, tembel bir yağ tulumu olduğumu ve iyi erkeklerin aşkını ve aç kalıp incelerek imitasyon bir Chanes giysi içinde güzel görunüm vermeyi önemsemediğimı söylediğini hissediyorum. Sabah 10: Gazeteyi elimdenbırakamıyorum, iş yapamıyorum, giyinemiyorum. Eroin bağımlısı gibi, bircinnet içinde,'dakikası 92 pounddur ve göruşme sekiz yıldan fazla sürmemelidir' hattını arayıp benim de Vanessa, Carol vs. gibi nasıl görunebileceğimi öğrenmek istiyorum. öğlen 11.40: Mutluluk içinde 124 poundumdan aynldım. Şimdi başvuru formu içinde yazabileceğimbiradrese gururla sahibim. Kısa zamanda Vanessa gibi görünebileceğim, ey mutluluk. Yeni kendime hazırlık olmak üzere mahalledeki jimnastik salonunu ziyaret etmeyi düşünüyorum. öğlen 12.10: Jimnastik salonununönündeki mavi mayolu harika vücutlu kadın posten beni paramparça ediyor. O zaten bu görünümdey se i çeri girmenin ne an 1 am ı var? 12.45: Jimnastik salonunda bana gelecek olmadığına karar verip, barda koca bir kahve ve bol mayonezlı sandviç ahyorum. Kaymak kâğıt dergilere göz atarkcn her görüntüde incecik, muhteşem kadınlann saldırısına uğruyorum. Pınl pınl yeni Land Rover Discovery'leri, bizim vuruk içindeki eski Volkswagen'imizden ne kadar farklı. Öğleden sonra 1: öğle sonu televizyonuyla efkâr dağıtmak istiyorum. Boşuna gayret: Reklamlardaki her kadın, isteraraba olsun, isterse bira, yiyecek, diyet besin, hatta nezle mendili olsun, 36 beden ve çamaşır asarken topuklu giyiyorlar. Reklamlar, onun mükemmel anne olduğunu, benimse kadana köylü olduğumu beyan ediyor.. özlemlc, birarabanın satışında kadın vücudu kadar, bir erkeğin takım taklavatının söz konusu olacağı günleri bekliyorum.. Akşam 8: Televizyonun karşısında bayılmış vaziyetteyim. Reklamlar beni kendi kendimi çikolata ve şarapla ödüllendirmeye davet ediyor. Birazdan komalarda olacağım.^ The Guardian 'dan çeviren: EMRE ÇAĞATAY BAŞKENT GUNLERİ Gelin dans edelim MtŞERREF HEKİMOĞLU D ans dünyasından bir yıldız kaydı, ünlü Ingiliz baleci Ninetto de Valois yaşamını yrtirdi. Ingiltere Kraliçesi'nin "Dame" diye onurlandırdığı bir dansçı. Türk balesini kuran, yeşerten, dalında güzel yıldızlar pariatan bir kişi. Yakından tanıdım, sevgiyle, saygıyla izledim onu. Güzel anılanmız var, bale gecelerinin başansını, sevincini biıiikte yaşadık yıllarca. Balenin ayn yeri, özelliği var yaşamımda. önce doğuşunu, sonra gelişmesini yaşadım. Yıldızlann güzel parladığı gecelere tanık oldum Büyük Tiyatro'da. Bırbirınden güzel yapıtlar izledim. Kimi zaman yıldız yağmuru gibi anımsarım bale gecelerini. Yediveren gülü türü üretken bir sanat dalı. Kimler geldi, kimler geçti. Binay'lar, Hüsnü'ler, Sart'ler, Meriç'ler, Jale'ler, Gülcan'lar, Ayla'lar, Oytun'lar, Tanju'lar, kımi çoktan ayrıldı sahneden, kımi doruklarda, başka kuruluşlarda, yurtdışında, yağmur dinmiyor, dartsın parıltısı sürüyor sahnede. Bence Nınerte de Valois'in esintisi de sürüyor. Uzun soluğunu zamana karşın hissediyor dansçılar. Yıllarca önce anılarını yayımladı. Kitabın adı "Gel Dans Et Benimle". Dansa selam, çağrı gibi bir kitap. Ben de ıçten bir yazıyla selamladım onu. Devlet balesınde yeni bir yapıt sahnelendiği zaman Ankara'ya gelir, balenin yeni ürününü ilgiyle izlerdi geçmiş yıllarda. Ünlü dansçılar da kelebekler gibi uçardı çevresinde. Madam diye söz edeıierdi Ninette de Valois'den. Madamın eleştirisi, yorumu beklenirdi perde kapandığı zaman. Görüşünü, eleştirisini dogrudan söylerdi madam. Çok güzel olaylar, anılar var ama belleklerde ancak. Kâğıda dökülse, yazılsa, yayımlansa genç dansçılar da okur, Türk balesini kuran, yaşatan ve pariatan bir kişiyi yakından tanır bence. Böyle bir gelenek henüz oluşmadı ama biıiikte dans edenler oluşturur belki. Anıları geleceğe taşımak da bir görev bence. Türk balesinin annesi: Ninette de Valois... Çok sevindim, Büyükelçi Yüksel Söylemez de anısal kitaplar yazıyor. Özyaşamını boyutlandıran başka yaşamlar, eski evler, konaklar, o konaklarda yaşayanlar, yaşananlarla tarihimizden bir kesit, neredeyse son yüzyılın öyküsünü anlatacak. Asım Paşa Konağı önce Istanbul'un çekirdiğini oluşturan kişiler ve olaylarla dallanıyor, budaklanıyor, birçok dost, tanıdık da boyveriyor, filiz veriyor o çekirdekte. Kimler gelmiş, kimler gitmiş. Yüksel Söylemez de sondan önceki kuşak. Sonrasında Timur Söylemez ile Belmin Söylemez kardeşler var. Timur Söylemez baba yolunda genç bir diplomat. Dışişlerinde çalışıyor. Belmin Söylemez de babanın çokrenkli ve çoksesli kişiliğini beyazperdeye yansıtıyor. Belgesel fihnler yapıyor, ödüller alıyor. Biri de Türk Bıyıklan. Üstelik Dünya Kadın Günü'ne rastlıyor gösterimil Belmin Söylemez belgesel dalında güzel yol alıyor, kutlamak gerekir. Yoculuğuna katkı ve destek gerekir. Romanya'da birincilik, Ankara Film Festivali'nde üçüncülük ödülü alıyor. Fransa, Hollanda, Kanada, Brezitya ve Yunanistan'daki festivallerde gösterime giriyor bıyık belgeseli. Değişik kesimlerde, toplumsal, tarihsel, siyasal, estetik açılardan ele alıyor konuyu. Bıyık türierini anlatan haberter ve bıyıkları nedeniyle ünlü olan kişilere yer veriyor. Bıyık modası haylı geriledi ülkemizde. Oysa ne güzel bıyıklılar var. Büyük ozanımız Nftzım Hlkmet, Mehmet Ali Aybar, Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat ilk anımsananlar. Politıkacılar sakalı yeğliyor artık, kimileri de bıyıklarını keserek göze çarpıyor. Pos bıyıklara, pala bıyıklara çok rastlanmıyor. Bıyık deyince çağnşım yapan kişiler arasında Başbakan Ecevtt'in de özel yeri var. Vaktiyle modasını da oluşturdu. **« Yazımı Ninette De Valois'in 'gel dans et benimle' çağrısıyla sona erdiriyorum. Çünkü dans, yaşamı uzatan bir olay. Dost çevremden biri söyledi, dans edenler uzun yaşıyor, yıllara meydan okuyor. örneğin Ninette De Valois 104 yıl yaşıyor. Anılarını da Gel Dans Et Benimle diye adlandınyor. Bir başka ömek Fred Astaır. İncecik bacaklan, şiirsel danslarıyla belleklerimizde pariayan bir dans yıldızı yıllar boyunca. Kaç kuşak izledi o danslan. Kaç kuşağa duyurdu dansın gizemini. Şiir yazar, şarkı söyler gibi. Gelin, biıiikte dans edelim diyor. Haydi gidelim! Düşlerimizin gerçeğini dans ederek bekleyelim. Yerimizde sayarak vakit geçirmeyelim! ^ Reklam çoğu kez eğlenceyaşantısının da birparçasL