Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kuruyan göl değil, deniz ÖZCAN YURDALAN O nlarlakarşılaştığımdaTaşkent'te son hazırlıklartnı tamamlamak üzerelerdi. Kameralarçelikçantalara yerleştirilmişti, sehpalar, fotoğraf, film malzemelcri, mutfak gercçleri, sırt çantalarıyla birlikte jiplerin üstüne bağlanıyordu. Taşkent'in sıcak akşamlanndan biriydi. Biz Türkmenistan 'dan birkaç gün önce özbekistan'agirmiştik, Kazakıstan'ageçtikten sonra Sibirya üstunden Moğolistan'a gidecektik. Onlar, Asya'nın iki büyük nehrini, Amu Derya ve Sirderya'yı izleyerek Aral Gölü'ne gidiyorlardı. Dünyanın dördüncü büyük iç denizinin hızla kuruması sonucu ortaya çıkan çevre felaketine kameralarıy la tanık olmaya... Akademi Prodüksiyon'dan Kemal öner ve Tetragon'dan Ergun Çağatay, ekiplcriyle birlikte iki yıldır sürdürdüklcri çalışmanın son aşamasına gelmişlerdi. Aral can çekişiyordu. Bereketl i sularda, bitek topraklarda yaşayan tüm canlılarla birlikte Aral insanlan, yine insan eliyle yaratılan bir felaketin kurbanı olmuşlardı. Amu Derya ve Sirderya nehirlerinin suyu, pamuk tarlalarının sulanması için kanallara aktanlınca, Aral' ın can damarlan kesilmiş, doğal dengeninbozulmasıylaberaberşimdiye kadar görülmemiş bir çevre felaketi ortaya çıkmıştı. Aral' ın başına gelenlerden dünyanın çok geç haberi olmuştu. Müdahale etmek için hâlâ bir şans vardı ve Kemal öner'le Ergun Çağatay' ın yapımcılığını üstlendiği belgescl ekibi, TEMA Başkanvekili Nihat Gökyiğit'in sponsorluğunda, Prof. Dr. Türker Altan'ın bilimsel desteğiyle iki yıldır bu felaketi belgeliyorlardı.Gördükleri her sahne, dinledikleri her tanık, çektikleri her plan, ulaş tıkları herarşiv görüntüsü, konuştuklan her bilim ınsanı, ekibin tüylerini ürpcrtiyor, felaketin içine biraz daha girrnelerine yol açıyordu. Sonuçta Aral'ın ortasındakı Vozrojdenie Adası'na gitmeye karar verdiler. Güçlükle iknaettiklerihelikopterpilotu,yerekonmadan film ekibini boşaltmış ve geldiği gibi panik içindc çekip gitmişti. Ada, soğuk savaş döneminde dünyanın en ölümcül biyolojik silahlannın denendiği, geliştirildiği ve depolandığıbirölümtarlasıydı.Sovyetlerdekideğişim sırasında aniden tcrk cdilmiş ve sulann çekilmesiyle birlikte, çevre felaketinin önemli nedenlerinden biri haline gelmişti. Film ekibi, belgeselin çarpıcı görüntülerini bu adadaki riskli çalışma sırasında ürcttiler. Taşkcnt'tc, arabalan hazırladıktan sonra gittiğimiz "Broadway" caddesinde, sarmısak turşusuyla özbek pilavı kaşıklarken bunlarıanlattılarbıze. 1999yılınınhaziran ayıydı. Hava sıcaktı, eski adı Sayilgoh olan caddeyükünütutmuştu.Karşılıklıdızilmış el işi tezgâhlannın arasına sokak ressamlan kanşmış, seyyarkaraokecilcnn hoparlörleri yeri göğü inletirken, genç bir kemancıyla akordeoncu, Volga havaları çalmaya uğraşıyordu. Bir süre hep birlikte, gezici tiyatro grubunun akrobasi gösterilerini izlemiştik. Sonra herkes yoluna gitmişti... Aradan iki yıla yakın zaman geçti. Aral bclgeseli tamamlandı ve ilk gösterimi Boğaziçi Üniversitesi Kültür Mcrkezi'ndeyapıldı. Bu süre içinde 16 bin kilometre yol katedilmiş, bölgede toplam 6 ay çalışılmış, yüzlerce saatlik görüntü çekilmişti. Bölgedeki insanlarla, bilim çevreleriyle yapılan röportaj lann yaru sıra, yazılı ve arşiv görüntülerinden önemli bir kaynak birikimi sağlanmıştı. Sonuçta, Aral'ın başına gelenleri anlatan, felaketin çapını gösteren ve en önemlisi bölge ARAL KURUMADAN ÖNCE NASILDI? Aral, 1950'lerin sonunda dünyanın en büyük dördüncü iç deniziydi. Marmara Denizi'nden 6 kat daha büyüktü. Derinliği 55 metreyi buluyordu. Ticari değeri olan 20'den fazla balık türü yaşıyordu. Çıkan tonlarca balığı işleyen Muynak Konserve Fabrikası'nda binlerce işçi çalışıyordu. Sovyetler Bırliği'nin balık tüketiminin önemli bir kısmı Aral'dan karşılanıyordu. Güneydeki Muynak ve kuzeydeki Aral limanları arasındaki deniz demiryolu bağlantısıyla Moskova'ya kadar uzanıyordu. Amu Derya ve Sirderya nehirleri, Orta Asya'ya hayat vererek Aral Denizi'ni beslerdi. 40 yıl önce bu nehirlerin sulan Aral yerine uçsuz bucaksız pamuk tarlalarına akıtılmaya başlayınca deniz kurudu. Üç Marmara Denizi büyüklüğundekı sular, tarlalara akıtılarak bitirildi. Daha çok pamuk, daha çok tarla ve daha çok sulama nedeniyle bölgede tam bir monokültür halini alan pamuk üretimi artarken Aral her gün 2025 metre çekiliyor, arkasında tuzlu topraklar kalıyordu. Hektar başına 3 kg ile sınırlandınlan pestisit, Orta Asya'da 50 kg'a kadar kullanılıyordu. Pamuğun daha hızlı toplanabilmesi için, dünyada kullanımı yasaklanan Butifos adlı ilaç havadan tarlalara atılıyordu. Amerikan ordusunun Vietnam'da ormana saklanan askerleri ortaya çıkarmak için, yaprakları dökmekte kullandığı bu ilaç, toprakta biriken diğer zehırlerle birlikte drenaj kanallarından Amu Derya Nehri'ne veriliyordu. Çevre ve yeraltı