Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
tki kız kardejle birlikte söyleyen önder Gülfidan 'ın bütiin ailesi müzisyen... müziği iyi bilmesi ve sevmesi gerekir. Çünkü bilmiyorsa: "Haydi şöyle hareketli bir şeylerçalın! Insanlaroynasın."filanderler. Dedektiflik dedim de... Bir defasında bir teklif gelmişti. Bizi görmemişlerdi. Gittik, müşteri gibi oturduk. Gerçekten iyi biryerdi, çalışmaya başladık. Çok da memnun kaldık. Yani çalışacağımızyerleri titizlikle seçiyoruz. Çok çok peçeteye yazılı beğeni sözleri gönderirler. Bir insanı tanımak için ya seyahate çıkmalı ya da birlikte içki içmeli, derler ya, gerçekten öyle. Insanlar gece on ikiden sonra gerçek yüzlerini ortaya çıkarıyorlar. Birbakıyorsunuzki,içeriyegirdiklerinden çok farkhlar. Bir gerginlik hissettiğimizde, yavaşça kısa bir ara veririz. Sonra hiçbir şey olmamış gibi başlarız kaldığımız yerden. Böyle bir yerde çalışmakla örneğin, sahnede olmak arasında ne gibi farklılıklar var? Hangisi daha hoşunuzagider? Mine Geçili tkisinıde sevıyorum. Konserler de verdik. Orada birlikte olduğumuz sanatçılann kaynaşması çok hoştu. Burada kurulan diyaloğun tadı başka. Insanlar isteklerini iletiyorlar, hemen cevap verebiliyorsunuz. Onlarla yeni, bilmediğiniz konular üzerine konuşuyorsunuz, arkadaşlıklar kuruyorsunuz. Galibayinesahnediyeceğim. Çalışma yaşamınızda ilginç oîaylara da tanık oluyorsunuz. Ne bileyim, müşteriler arasında talihsiz karşılaşmalar örneğin. Şarkı istekleri nedeniy le tartışnıalar vs. Mine Geçili İlginç olay lar dediniz de annem aklıma geldi. Benim çok saf olduğumu söyler durur. Ben de ona şu kadar yıldır çalıştığımı ve birçok insanla karşılaştığımı, onların davranışlannı izlediğimi söylüyorum. Evet, ilginç olay lar var tabii. Bir yerde çalışıyorduk. Çokkibarbirbey vardı. Türkmüziğini sever, bize çiçekler gönderirdi. Bir gün çocuklan ve eşiyle birlikte geldi. Biz ara veripaltkataindiğimizdebirdenegörelimîO bey de aradan yararlanıp aşağı inmiş ve genç bir kadınla el ele oturuyor. Kalakaldık. Sonra arabitince, tekrarkansının yanına döndü. Bu kez de onunla el ele. Çok garipti doğrusu. Hep derler ki: Erkeklerçapkın olur. Ben de öyle düşünürdüm ama gördüm ki, kadınlarda da çapkın olanlar az değil. Yine o yerdeydik.Bizçalışırkençevreyebakanz.Giyimlere, ayakkabılara, makyajlara filan. Birbayan vardı yine sıkça gelenlerden. Bir gün biz yaşlarda olan çocuğuyla geldi. Eşi dc yanında. Tanıyoruz yani. Bir başka gün başka bir genç adamla, daha sonra yaşlıcabirisiyle... El ele, kol kolalar. Şaşırdık kaldık. Gencecik insanlar geliyorlar ve benim bilmediğim şarkılan istiyorlar. Dinlemeyi biliyorlar. Bunlar bizi çalışmaya, yeni eserler öğrenmeye zorluyor. Bir defasında Dönülmez Akşam' ı söylüyordum, herkes susmuştu. Çatalbıçak sesi bile yoktu. Inanın garsonlar servis yapmadılar. Bunun bana verdiği zevki anlatamam. Çok duygulanmıştım. Müge Geçili... Siz hiç söze katılmadınız. Siz neler söyleyeceksiniz? Müge Geçili Doğrusu pek fazla bir şey yok. Çünkü aynı olaylan yaşıyoruz. Demin Mine'nin söylediği gibi, gençlerTürkmüziğindebilmediğimizparçalan istiyorlar. Bu gençliğin Türk sanat müziğine olan ilgi ve sevgilerini gösteriyor ve bizi aralıksız çalışmaya itiyor. Mesela,"Buağırparçadır. Istemezler" diyoruz. Ama istiyorlar. Arada bir cep telefonu ile bızden uzaklaşan grubun erkek üyesi önder Gülfidan da aileden müzisyen. Babası, amcaları, ağabeyi, hepsi Izmir Radyosu'nda çalışıyorlar. Müge Geçili: Gençlerin Türk Sanat müziğine ilgisi büyük... Kendisi de önce Izmir Radyosu'nda çalışmış.Şimdiyselstanbul Radyosu'nda kadrosuz olarak mesleğini sürdürüyor. önder Gülfidan Ben Emin Ongan'ın Türk Musiki Gemiyeti'nde yetiştim. Sadi Hoşses gibi çok değerli hocalardan ders aldım. Zaten müziğin içinde doğup büyüdüm diyebilirim. Babamlarlagider,izlerdimonları ve orada olmak isterdim hep. Hiç unutmam, bir derneğin radyo konseri vardı. Nursal Hoca'yla karşılaştım. Bana kimin oğlu olduğumu sordu. Emin Gülfidan'ın oğlu olduğumu söyleyince, ne çaldığımı sordu. Keman çaldığımı öğrenince, birkorosu olduğunu, istersem orada çalışabileceğimi söyledi. Çok sevindim tabii. Radyoda da çalışıp çalışamayacağımı sordum. "Bukapıdan girdin ve bu tozu yuttun ya, tamam" dedi. Daha sonra radyo sınavına girip kazandım. tki yıldır tstanbul 'dayım. Ayda bir konserimiz vardır. Gcceleri de Neyhane'de çalışıyorum. Şimdi gelelim fasıl sözüne. Fasıl nedir ve nasıl yapılır? Sizin yaptığınız gerçek fasıl mıdır? önder Gülfidan Aslında bizim yaptığımızgerçek anlamda fasıl değil. Çünkü fasıllar 1015 kişiyle yapılır. Bu koşullarda imkânsız tabii. Aynca klasik düzeniyle de yapılamaz böyle bir yerde. Biz iki üç saz eseriyle başlıyoruz. Sonra şarkılan birbirlerine ekleyerek ara nağmelerle devam ediyoruz. Tabii insanların isteklerini de yerine getirmemiz gerekiyor. Program bu isteklerle sürüyor. Bazen türkü dinlemek isteyenler çıkıyor. Onu da söylüyoruz. Bu sözlerin ardından, radyo ve televizyonların Türk sanat müziğine yeteri kadar yer vermediğini konuşuyoruz. "Bir tek Veys FM var bu alanda yayın yapan" diyor Gülfidan. Artık pek fazla yeni beste yapılmıyor? Önder Gülfidan Bir tane var.... Aman"Gü/Gülleri"demeyin! önder Gülfidan Evet o. Izmir Radyosu'ndan Selim öztaş'ın bestesidir. Biz onu üç yıldır söylüyorduk ama ünlenmemişti. Sonra Hakan Taşıyan diye birarabeskçi okudu. Birpatlama yaptı ki sormayın. Ardından Muazzez Ersoy ve şimdi herkesin dilindc. Mine Geçili anlatıyor: "Bazı akşamlar, üst üste üç defa okuduğumuz oluyor. Bu benim şarkım, tam benim için yapılrruş" diyenler çok. Eslcisi kadar şarkı bestelenmediği fikrinde birleşıyoruz. Nedenlerini.bulmakta zorlanıyoruz." Ve gelecek üzerine ne düşündüklerine sıra geliyor. Hepsininhedefi radyo. Amakadrolan tıka basa dolu radyoya nasıl girilecek? Mine Geçili Çok zor. Şimdi okuyoruz, çalışıyoruz. Okul bitince ne olacak? Biz bu okula girerken, öğretmenlik hakkımız vardı ama sonradan kaldırıldı. Bizim okulumuzun adı, Istanbul Teknık Ünıversitesi Dcvlet Konservatuvan ve beş yıllık bireğitim veriyor. tki aylık pedagoj ik eğitim alıp öğretmen oluyorduk. öte yanda Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi 'nde de müzik öğretmenliği okutuluyor. Pedagojik formasyonahyorlar. öğretmenlik onlann da hakkı. Ayaldandılar ve kazandılar. Biz artık diplomalı sanat* çı oluyoruz ama öğretmenlik yapamıyoruz. Bu durum geçen yıl meydana geldi. Demin konuştuğumuz gibi radyoya girmek çok zor. Yani bir yerde haksızlığa uğradık. Neyhane'den aynldığımda, akşam hazırlığına başlanmıştı bile. Kolay dcğildi, pazar hariç her akşam sigara dumanı, çatalbıçak sesleri, sarhoş ağızlardan dökülen akortsuz sesler arasında saatlerce sahnede kalmak.^