Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14OCAK.2001.SAY1773 diye açıklıyor Hanbiyev. "Siviller veya savaşçılar diye aynm yapmıyorduk. Hepsi kanşıktı. Hergrubun başınabirdoktorveriyorduk." Bombardımanın şiddeti bütün ocak ayı boyunca artarak kcnti ıyice bir harabe yığını haline getirir. Vc sonunda savaşçılar artık Grozni 'den çıkma zamanının geldiğine karar verirler. "Ama Ruslar bir türlü kente girmeye cesaret edcmiyorlardı" diye açıklıyor Hanbiyev: "Birmetre bile ilerleme sağlamış değillerdi. Daha kalabilirdik. Çıkma karannı kumandan tsmailov aldı ve kendisi de bu harekât sırasında öldü. Onun için Grozni 'yi boşaltma karannın hangi nedene dayanarak alındığı hâlâanlaşılmışdeğil." Savaşçılann Grozni 'yi boşaltmasından24 saat öncc 600 kadar yarah kentten çıkanlarak 3 No'lu Hastane'ye taşımr, amabu arada yeni yaral ılar gelmiştir ve Hanbiyev ile kalan 18 hekim kenti terk ederken onları da beraberlerinde götürmek" durumunda kalırlar. Tek çıkış yolu 150 metre genişliğinde bir tarlanın ortasından geçen küçük birpatikadır ve burayı gece geçmek gcrckmektedir. Yol daha önce Şamil Basayev ve adamlan tarafından kontrol edilmiş ve üzerinde bulunan birkaç mayın temizlenmiştir. Ama bir anda grup yoğun bir bombardımanın hedefi olur. Herkes kendini iki yandaki boş tarlaya atar. Ve tarla da mayınlıdır!.. O an yaşadıklan cehennemi anlatacak sözcük bulmakta zorlanıyor Hanbiyev. "Gruptaki doktorlardan hiçbirinin yara almaması birmucizeydi. Üstelikbombalardan başka bir de iki ateş arasında kalmıştık. Bir yandan askerler, bir yandan onlara cevap verenbizim savaşçılar... Bütün bu ateş, kanve kargaşalık içinde yeni yaralananlara yardım etmeye uğraşıyorduk. Uçaklar bombalayacaklan hedefi görmek için projektörleriyle ortalığı aydınlattığında, o ışıktan yararlanarak araç gereçlerimızi bulup ilk yardım için yaralılan muayene etmeye çalışıyorduk." lathbirhastaneolduğunubiliyordum. Ama Urus Martan'da durmadan geçtik. Şali'ye doğru yöneldik. Sonra Argun, daha sonra Grozni 'ye geri döndük ve yine durmayarak akşamüstü Petropavlovskaya'ya ulaştık. Işte o zaman artık umut kalmadığını anladım, çünkü orada hiçbir sağlık kuruluşu yoktu. Ama yine de diğerlerine söylcmedim, moral vermeye çalıştım. Sonunda otobüsler tank ve tüfeklerle dolu bir avluya girince de bır işkencekampınagetirildiğimizi anladım." Otobüsten çıkanlırlarken Umar Hanbiyev gizlıce üzerindeki sağlık bakanıkimlıkkartını yırtıp atar. Yoksa önemli birtanık olarak hemen oracıkta işinin bitirileceği kesindir. Sonra doktorlan lahanalann istiflendiği bir depoyagötürürlerveelleriniduvaradayayarak beklemelerıni söylerler. Bu arada otobüsten indirdıklen yaralılan da yerlerde sürünerek iki sıra olmuş askerlerin arasından geçmeye zorlarlar. Ve yeni kesilmiş bacak ya da kol yerlerine tekmeler atarak, coplayarak... "Düşünebiliyor musunuz, ben bir doktorum, benim işim insanlann acılarını azaltmaya çalışmak. Ama orada sadece ellerimizı duvara kaldırmış beklemek zorundaydık." Ve bekleyemeyip de müdahale ettiklerinde kafalanna coplar iner. Ama Hanbiyev yi. ne de bu korkunç manzaraya dayanamayıp bir şcyler yapmak isteyince, subaylardan biri askerleri durdurur, Hanbiyev'e de yarahlan dcpoya kadar sırtında taşımasını söyler. "Ama her yaral ı için yanm dakikalık süre tanımıştı. Yapamıyordum tabi. Bütün gücümle koştuğum halde her seferinde 30 saniyeyi geçiyordum ve coplamaya başhyorlardı. Bir yandan da alay ediyorl ardı' Doktora bak, hastalannı sırtında taşıyor' diye." Sonra uzun bir gece başlar. Bir yandan çürüyen lahanalann geniz yakan kokusu, bir yandan koca koca fareler ve öte yandan da bir yudum su için yalvaran ağır yaralılar. Aralanndan dördü zaten uzun ve zahmetli yolculuğa dayanamayarak ölmüşlerdir. Ikisi de ölmek üzeredir. Hanbiyev' ın askerlerinin bıktıncı ısrarlan sonucu bir bidon su getirilir, ama bu suyu yerde yatan yarahlara içirebilecek bir kap bile yoktur. Doktorlar bir sigara paketinin selofan kaplamasını kullanarak herkese üçer yudum su dağıtmaya başlarlar ve sabaha kadar bununla ugraşırlar. Ertesi günkü ilk sorgulamada Hanbiyev'in artık bu kadar gaddarlıkkarşısındaöfkesini tutmasına olanak yoktur. Sağlık bakanı olduğunu bile saklamaz. Bunun üzerine Rus televizyonundan acele bir ekip çağrılır bu önemli tutsağı göstennek için. Olay yerinevarangazetecilerinılksorulan,teröristleri tedavi etmekle suçlanan sağlık bakanının Şamil Basayev' i de tedavi edip etmediğidir. "İlk önce şu gözünüzün önünde kı vranan yaralılarla ilgilenebilirdiniz" diye yanıtlar Hanbiyev. "Onlann acılannı nasıl, ne koşullarda azaltmaya çalıştığırruzı sorabil irdiniz. Basayev'egelince,onuda tedavi edebilmiş olsaydım, bundan gurur duyardım." Akşam haberlerinde sağlık bakanının yakalandığını ilan eden Rus televizyonlan, Hanbiyev'in "Haydut Basayev'i tedavi etmekle deövündüğünü" belirtirler... Daha sonraki günlerde Gudermes'te bir toplama kampına gönderiIen Hanbiyev burada geçen günlere değinmekten kaçınıyor. Cehennemin içinde de çocukiar doğdu ve yaşatüdu.. Savaştn acüan bugün de hâlâ taze ve örtülmüyor... Mayın tarlasında... > ., Küçük yol kısa süre içinde bombalardan delik deşik olarak geçilmez hale gelir. Ama doktorlar yaralılardan bır bölümü ile yine de azıcık korunaklı bir çukura sığınmayı başarmışlardır. Hemen burayı bir derme çatma hastane haline getirerek gün ışıyıncaya kadar hiç durmadan çalışırlar. Omuzlar ucunda sallanan kolları, ezilmiş ve kemiği kınlmış bacakları keserler birbiri ardından. Tekrar yola koyulmaya hazırlanırlarken, daha ilerde bulunan savaşçılar kendılerıni uyanrlar. önlerinde 89 metrelik bir mayınlı toprak bulunmaktadır. Güvenli tarafa ancak burayı aşarlarsaulaşabileceklerdir. Kısa bir duraklamadan sonra gruba eşlik eden neredeyse çocuk yaşta bir savaşçı ayağa kalkar ve şöyle der: "Burada nasıl olsa hepimiz ölmcye mahkumuz. Hiç olmazsa ben size yolu temizleyeyim." Ve kendisini boylu boyunca uzanacak şekildc mayınlı alanın üstüne atar. Ardından bir başka genç daha aynı hareketi tekrarlar. "Cerrah olarak dayanılması güç görüntülerle oldukça sık karşılaştım" diyor Hanbiyev. "Kolay kolay her şeydcn etkilenmem. Amakendilerinimayınlarınüzerineatanbu çocuklann o hareketi yapmadan hemen önce gözlerindeki bakışı, onlann mayınların üzerinde parçalanışını unutamıyorum bir türlü. tkidebirhâlâgözümün önünegeliyor bukorkunçolay..." Grup sığındığı çukurdan çıkıp Alhankala'ya ulaştığında, Hanbiyev en fazla iki üç saat kadar vakitleri olacağını bilmektedir. Diğer doktorlara sadece yaralıların hayatta kalmasını sağlayacak en gerekli işlemleri Grozni artık yok, savaşın değdiği heryeryok oluyor... yapmalannı, sinirleri ve damarlan temizleyip bir pansumanla yetinmelerini söyler. Gerçekten de iki buçuk saat sonra hastane üzerine roketler düşmeye başlar. Bu arada doktorlar 70 kadar yaral ıyagereken ilk yardımı yapabilmişlerdir. Diğerleri bodrumu olan evlere taşınır ve bütün gün buralarda hekimler yorgunluktan bitkin düşcnc kadar kol bacak kesmeye devam cderler. Ertesi sabah savaşçılar yaralıların taşınabilccck gıbi olanlannı yanlanna alarak kenti terk ettiklerinde doktorlar 75 kadar ağırhastaylakalmışlardır. "Yerlerinden kıpırdayamayacak durumdakibuyaralılannsilahlannıteslimettikleri takdirde affedileceklerini düşünüyorduk..." diyor Hanbiyev üzüntüyle. "Hükümet güçleri öy le söz vermişlerdi..." Ama askerler için verilen sözün hiçbirdeğeri yoktur. llkin bacağı kolu kopmuş, ayakta bile duramayan yaralılar arasında poz vererck fotoğraf çektirirler. Sonra hepsini doktorlarla bırlikte altı küçük otobüse doldurarak bil inmeyen bir yöne doğru yola çıkanrlar. "Urus Martan şchrinc doğru yaklaştığımızı görünce biraz rahatladım" diye sürdürüyoranlatmasını Hanbiyev. "Çünkü orada yaralılan amcliyat edebılcceğimiztam teşki Orada yaşadığı korkunç aşağılamalan, iş kenceleri unutmak istiyor sadece. Bugün uluslararası baskılar sonucu serbest, ama hareketleri sıkı kontrol altında. Ve kısa bir süre için Paris'e gelebilmiş olsa da kafasında hâlâ bombaların altında yok olan halkının acılandolu.ÇünküÇeçenistan'dakısavaşdışarda artık pek kimseyi ilgilendirmiyorsa da aynı şiddetiyle devam ediyor. Belki tek bir Çeçcn kalmayana kadar da sürdürülecek.. . ^