Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ya çabalıyor. Bu coşkulu baba sevgısi, bu gönülden sahiplenme sizi yaşamınız boyunca nasıl etkiledi? Nâzım âşık olduğu kadınlarla hep evlenip aile kurmak istemiştir. Kesin1 ikle zampara bir erkek değildı. Gençliğinde herkes gibı o da çapkınlık etmiş, ortalarda dolaşmıştır, ama sonra yaşadıklannın nedenini ben kadınlar olarak görüyorum... Çok üstüne geliyorlardı, o da herhalde hoşlanıyordubundan. Kadınlarahayırdenmez, ayıptır, erkeklik görevidir gibi sözlerle şakalaşırdı benımle. Kadını veren, erkeği alan diye gören eski kafalı insanlardan olduğu için de, ilişkiye girdiği kadınlara neler söylüyorsa, hepsi onu kendilerine âşık sanırdı. Oysa çoğuna karşı erkeklik görevini ycrine getiriyordu. Gerçekten âşık olduklany la her şeyi bir yana itip mutlaka evlenirdi. Piraye den ayrıldıktan sonra, Nâzım için neler hissettiniz? Sözgelimi Nâzım 'ın oğlu olduğunu, adını Memet koyduğunu duyduğunuzda ? NâzımPiraye, Mithat Paşa Köşkü 'niin balkonunda. Ben Piraye'den aynldıktan sonra Nâzım'ı görmeye gidiyordum, gidecektim. Ama Cerrahpaşa Hastanesi 'nın bahçesinde Celile Hanım'la konuşurken yanımıza gelen Münevver Hanım'ın bana karşı takındığı tavn görünce vazgeçtim. Oğlunun adını niye Memet koyduğunu bilmiyorum. Bu adı Türk halkıyla özdeşleştirerek seviyordu sanınm. Memo derdi bana. Çok sevdiği kanaryasının adını da Memo koymuştu. Nâzım Hikmet 'in cezaevinde geçen günleri Atatürk 'ün de son günlerine rastlıyor. Nâzım hem komünist, hem de Kuvayi Milliye ruhuna âşık biraydın. Memet Fuat çocukluk yıllannda Nâzım 'la.. Onu ve öteki benzer düşünceli aydınları tutuklayıp susturmak istiyorlar. rektiğini düşünüyordu. Gene de sonuna ka Buogünlerde orgnize olmaya başlayan serdardirenemedi. maye gruplannın iktidaryanlı davranmalaAslında o da bir aşk çocuğu. Vedat örfi'ye nm mı işaretediyor? âşık olup babası izin vermediği halde evlentşin arkasında hangi güçler vardı tam bildiğinde on altı ya da on yedi yaşındaymış. miyorum. Biz Nâzım 'danrahatsızolanlann Piraye'nin aşk anlayışı değişiktir. BirbaşAvrupa'daki faşistlere, Nazilere hoş görünkasına âşık olup kendisini bıraktığında Nâmek isteyenler olduğunu düşünürdük. öncezım'a çok kırıltnış, günlerce hasta yatmış, donuklaşmış, çevresindeki güzellikleri algılayamazhalegelmiştı. Bir süre sonra ise artık Nâzım 'ı sevmediğini söylemiş, ama bir başkasıyla evlenmeye de yanaşmamış, açık açık, "Ben Nâzım'ın üstüne bir başkasıyla yaşayamam!" demişti. Gönlünde bir Nâzım'ı vardı. ölmüştü o Nâzım. Onun üstüne bir başkasıyla yaşayamazdı. Bunu herkes anlayamaz. Piraye için aşk cinselliğin çok üstünde bir şeydi. Sanki Nâzım herzaman biraile kurma özlemi içinde, sizlere hep kanm, çocuklanm diyebirsokulması var. Cezaevindebilepanı kazanıp ailesinegöndermeye çalışıyor, durmadan mektuplaryazıp hepyamnızda olma Memet Fuat: Memo derdi bana. Çok sevdiği kanaryasımn adını da Memo koymuştu. leri Mareşal Çakmak'm adı geçerdi yalnız, ama sonradan yönetici kadrolarda Nâzım'ı susturmak, yok etmek ısteyen başkalan da bulunduğu anlaşıldı. Atatürk'ten sonra, tkinci Dünya Savası 'nda tarafsız olmaya çalışan TüHaye Cumhuriyeti 'nde Nâzım 'ı bir biçimde bağışlamak olanaksız mıydı ? Daha sonrakiyıllarda lsmetlnönü hep solda görünüyor... Nâzım'ın bir suçu yoktu ki bağışlansın. Adli hatamn saptanıp sergilenmesi, suçsuz bir insanı emirle cezaevine attıranlann bulunup yargılanmalan gerekirdi. Kim yapabilir böyle bir şeyi? Çoğunluğun gücü. Ama tek tek insanlar gibi, çoğunluk da yıllardır hep hasta yatağında. Nâzım Hikmet adlı kitabınızı okuduğumda, nedense ArbatÇocuklan 'manımsadım. A natoli Ribakov 'un bu nehir romanında StalindönemindetutuklananpekçokRusaydım en az iktidardakilerkadarkomünisttirler. Amapekçoğu tutuklanmaktan, öldürülmekten, işkenceden kurtulamaz. Bizde de kimi kışkırtıcıların öncü'lüğünde olsa dapek çok benzer düşünceli insan (fraksiyonlar) birbirine çok acı verdi. îktidarlar hep düşünen insana düşman mı ? Türkiye'de Nâzım Hikmet'i susturmak için cezaevine attıranlann bu memleketi onun ölçüleriyle, karşılıksız sevdiklerini sanmıyorum. Onlann parmaklanna bulaşmış çok bal vardı. Görüyorsunuz günümüzde de kimse bir şeyin ucundan rutamıyor, parmaklar hep bal içinde. Nâzım 'ın birdesinemacıyanı var. Sinema ile buncayakınlığının şiirlerine etkisi olmuş mudur? Hem de çok. Gittikçe artarak. özellikle Memleketimden İnsan Manzaralan'nda açıkça görülür sinemanın şiirine etkisi. Nâzım 'ınşiirlerinin uzunyıllaryasaklanmışolması, Türkiye'debasılamaması,sizce, edebiyatımızda ne gibi olumsuzluklaryarattı? Bir şey söylemek çok güç, ama 1965'ten sonraki etkisine bakarak, Nâzım 194O'lar*r NAZIM'DAN ATATURKE... Cumhurreisi Ataturk'ün Yüksek Katına: Türk Ordusunu "isyana teşvik" ettiğim iddiasıyla "on beş yıl ağır hapıs" cezası giydim. Şimdi de Türk Donanmasını "isyana teşvik etmekle" töhmetlendiriliyorum. Türk inkılabına ve senin adına and içerim ki suçsuzum. Askeri isyana teşvik etmedim. Gülsün Karamustafa 'nın fırçasından... Kör değilim ve senin yaptığın her ileri dev hamleyi anlayabilen bir kafam, yurdumu seven bir yüreğim var. Askeri isyana teşvik etmedim. Yurdumun ve inkılapçı senin karşında alnım açıktır. Yüksek askeri makamlar, devlet ve adalet, küçük, bürokrat gizli rejim düşmanlannca aldatılıyorlar. Askeri isyana teşvik etmedim. Deli, serseri, mürteci, satılmış, inkılap ve yurt haini değilim ki, bunu bir an olsun düşünebileyim. Askeri isyana teşvik etmedim. Senin eserine ve sana, aziz olan Türk dilinin inanmış bir şairiyim. Sırtıma yüklenen ve yükletilecek hapıs yıllannı taşıyabilecek kadar sabırlı olabilirdim. Büyük işlerinin arasında seni bir Türk şairinin felaketi ile alakalandırmak istemezdim. Bağışla beni. Seni bir an kendimle meşgul ettimse, alnıma vurulmak istenen bu "inkılap askerini isyana teşvik" damgasının ancak senin ellerinle silinebileceğıne ınandığımdandır. Başvurabıleceğim en inkılapçı baş sensin. Kemalizmden ve senden adalet istıyorum. Türk inkılabına ve senin başına and içerim ki, suçsuzum.^