07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kes, korkak alıştırma elini... BURCU GÖKNAR K enarları tahta çerçeveli cam kapı, ince bir gıcırtıyla açılıyor ve duvarda asılı kırmızı saten elbiselcri, beyaztüylüpaltolan hareketlendiriyor. Yerin döşemelerinde patlayıp odada yankılanan iki adım ve hemen ardından: "Bır palto var da... Şu demır düğmeleri çıkarmadan halledcbilir misiniz?" Karşısında, dikiş makinesinin yanına oturmuş ufak tefek bir kadın vazgeçilmeyen bugiysiyebakıp konuşuyor: "lnsanlarla giysileri arasında çok güçlü bağlar oluşuyor, aynlamıyorlar. Şirket sahibi bir müşterim vardı, bir gün tüyleri toplanmış, eskı, yün bir ceket getirdi, söküğunü örelimdiye... 50milyonliraverdi. Kimbilir, belki de ilkaşkı örmüştu onu..." Terzi Dilek Gülses, geçen aylarda biçkidikiş kurslan vereceği, kocaman fotoğraflanyla, bilboardlarda duyurulan Terzi Ali Ceyhan'ın kızı. Küçüklüğü, babasının dükkânında, dikiş makinelerinin, kumaşlann, provaya gelip gidenlerin arasında geçmiş. Mesleğin tüm inceliklerini, en çok da "en öneml i şeyin beyin" olduğunu öğrenip Mimar Sinan Üniversitesi'ndesosyolojı okumuş. Üstelik yüksek Hsans da yapmış. Terzi Ali her ne kadar"Neişivarterzilikte,gitsinöğretmenlik yapsın" diye söylense de, kızı inat etmiş, terzilikten vazgeçmemiş. Şimdı Beyoğlu'nda, Danışman Geçıdi'nde babakız iki ayn dükkânda ancak bırlikte çalışıyorlar. "Tek dileğimdi bu dükkânı almak" diyor Ali Ceyhan. "Çiçek Pasajı'ndaki atölyem çökmüştü. Makineleri yıkıntılann arasından kurtardım. Dileğim oldu, dükkânı tuttum. Kızım doğunca da adını Dilek koydum." Dilek Gülses 34 yaşında. Aynı yerde açtığı, ıçi sahne kostümleriyle dolu dükkâmnı, kendi deyimiyle, "sosyolojinin araştırma mekânı" haline getirmiş. Bugünlerde giysilerin sergileneceği bir sanat galerisi açmak için uğraşıyor; yen hazırlanmış bile... Gülses' in terzilik macerası, boyu tezgâha ilk vardı ğında başlıyor. Babası makası vermiş elıne, "Kes kes, korkak alıştırmaelini!" deyip, işiniçinesokuvermiş. "Babamdan ilk öğrendiğim şey buydu. Şimdi enrisklikumaşlan, ipekleri, antikalan rahatlıkla kesıyorum. Paris'te yaşayan ressam bır müştenm, Hindistan'dan özel kumaşlar getirdi; "Bunlar çok önemli" dedi. Ben makası aldım elime, çizdiğim elbiseyi kesmeye başladım. Bakamadı bile. Sonra güvendi tabii, yedi sekiz elbise daha diktirdi." Terzi Dilek Hanım dabu el rahatlığınıntemelinde, babasının ve bugünün dığer ustalannın kendi deneyimleny le vardığı derin bilgiyibuluyor: "En önemli şey, beyin! Müşterinin ne tür bır şey isteyebıleceğini anlamak için onun yaşantısına, mımıklerine, vücut hareketlerine kadar pek çok şeye dikkat etmemiz gerekiyor. Bazen ne istediklerini, onlardan daha iyianlıyoruz." Eskl hünerll eller nerade? Konfeksiyonlann hızla çoğalması vc hazır giyime rağbetin artmasıyla terzilik, her geçen gün daha büyük zorluklarla karşılaşıyor. Bu nedenle, gençler de terzil iğe pek "gönül Beyoğlu'nda 60 yıllık bir terzi, Ali Ceyhan. Kızı ile birlikte sürdürüyor mesleğini, geçen yıl zanaatla sanatın buluşmasında ise zanaatın temsilcisi olarak objektiflere gülümsedi... Yok, öyle kaybolup gitmiş mesleklere yas yok sözcüklerinde. Yunanlı eski müşterisi Angelika'nın gönderdiği metaksa işte hâlâ orada duruyor..r*"^ indirmiyorlarmış". Tıpkı Zeyyat Selimoğlu' nun "Bir Terzi Soyunuyor" başlıklı hikâyesinde anlattığı gibi: "Ya senin işten ne haber, terzilik ölmedi mi sanki? Nerede eski kalfalar? Hani yavrum, nerede? Nereye sakladın bakayım, masanın altına mı? Hah hah hah! Eski hünerli eller nerde oğlum? Ürktüler, çekıldiler ortalıktan sessizsedasız. Ellenn kalpı dolaşıyor şimdi ortalıkta, sanatının hakkını veren el kalmadı Dimo, piyasada. Senin ellerıni bilırim, yediğım ekmck hakkı için, işinın ustasıdırlar. Nemc gerek, doğruya doğru, ah hergele... Konfriksiyon mu ne kann ağnsı, bır şey çıktı şimdi hanidir hani hazır gıyım, nedir o öyle? Vre yok konfriksiyon, konfeksıyon." Ali Ceyhan'a göre ise kimisinin bu işi bırakmasının nedeni konfeksıyon falan değil; "Gittiler","Yaşlılıktangıttiler..." Terzi Ali, elli yıllık terzıliğınde beş yüzden fazla çırak yctıştirmişse de şimdi yetiştirecek çırak bulamıyor. Son çırağı ise kızı Dilek. Artık Gülses'in çocukluğundan hatırladığı şık Rum kadınlan yok. Bcyoğlu' nda hanımlar, yüksek topuklu ayakkabılanyla, tayyörleriy le yürümüyor. Italyan yazar Edmondo de Amicis'in "lstanbul"unda söz ettiği, "soba borusu gıbi erkek şapkalanyla, tüylerle, çiçeklerle süslenrhiş kadın şapkalan" yok artık tstıklal Caddesı' nde. Artık ne bayram öncesının terzileri uyutmayan telaşı var ne de eskiycn gıysisını ters yüz ettırmeye gelenler... Terzi Ali'nin"Amandüzgünolsun"di
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle