Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14OCAK2001.SAYI773 bir sıncma filminde başroldeler. Ayrıca iyı para aldıklarını da söylemek istcrim. Gene de ben bütün oyuncularımı seviyorum ve gösterdiklcri performansa teşekkür ediyorum. Çünkü hcr şcylcrinı, bazılan filme karşı beslcdiklcri sevgisizliği bile, ki bu gerekliydi, filmcyansıttılar. Şimdi benim için öncmli olan bir soruya geçelinı. Balalay ka iç sularda, At'la buluşuyor. At'ta da başkaları için kendini feda duygusu içten içe hissettirilir, Balalayka'da da bu var. At'ta baba ölümü seçerek oğlunun önünde yeni bir yol açılacağını düşünür ve ölümü gerçekleştirir. Balalayka'da da Tanya küçük yeğeni için neredeyse kendi yaşamını armağan ediyor. Bir çeşit kurban Tanya, tanrılara verilmiş bir kurban. Belki de bu başkaları için kendini feda etme duygusunu seviyorsun sen? Bunu ilk sen söyledin ve ben de düşününce aynı noktaya vardım. Sen de ben de sinemada sanıntn bu duyguyu, bu kendini bağışlama duygusunu seviyoruz. Bir insanm varabileceği en üst nokta bu. Belki de insanlık bu duygu üstüne kurulu. Her yerde görebiliriz bunu. Çevremize bakınmamız yeter. Ve bu duyguya yeryüzü böylesine karmakarışıkken her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Yaşamın anlamı belki de bu. Balalayka'da herkes bir şey feda ediyor. Herkes her şeyin giderek yok olduğu şudünyada bir küçük sığınak anyor ve bence tek sığınak da aşk. ölümle baş edebilentekşey. Zaten film de böyle bitiyor, "Bütün aşklan için" ya/ısıyla. Hemen bir şey söyleyeyim, aşkla birlikte bu filmde kadınları da kutsuyorsun. Onların iç dünyalarında geziniyorsun ve şaşırıyorsun, hayran oluyorsun, âşık oluyorsun. Bu film ölümü aşkla yenmeyi deniyorsa elbette kadınlar olacak. O muhteşem iç dünyalan ve insanı şaşırtan sevme güçleriyle, aşkaduydukları büyük saygıyla. Kadınlar biçim iç dünyamızdır. En saf halimizdirkadm1 ık ve bu onlann filmi. Aşk bir cins del i 1 iktir. Ve kadınlar bu deliliği hıç korkmadan yaşamayı seçerler. Sessiz, sakin ama kararlı bir biçimde. Evet, Balalayka'da kadınlara yaslandım ve sanınm onlar da bunu hissettiler. Kırkyıl sevdiği birkadın için, yabancı birülkede yaşayan adamın aşkından ctkilendıler. O aşk çok gençti ve otobüsün içindeki kadınlann hepsine yakışıyordu. Kadınlar yüceltil diklerini hissettiler ve bunun keyfini de sonuna kadar çıkardılar. Yüreklerindeki ve yüzlerindeki tüm maskeleri kaldınp çınlçıplak kendilerini filme adadılar. Kadınlara sonsuz teşekkür borçluyum. Peki Işıl özgentürk, Zeki Ökten, Rfistem tbrahimbekov, Hakan Haksun, Haluk Özgenç ve Ali özgentürk'ten oluşan senaryo ekibi hakkında ne düşünüyorsun? Oldukça yoğun, iki y ıla yakın hep birlikte, yazarak, sürekli yeni yollararayarak ortaya son bir senaryo çıkardık. Sayılannı unuttum ama sanınm farklı tatlarda yazılmış yedı ayn senaryo varelimizde. Herkesin senaryoya değişik katkılan oldu ve en son Kemal ölünce ve benim içimdeki ilk film ölünce yeni bir senaryo çıktı ortaya. Olaylan Olga'nın gözüyle anlatan bir senaryo ve sonuçta bu senaryo çekildi ama hazırlanmış bütün diğer senaryolar da filme hizmet ettiler. Bütün senaryo ekibi de. Filmin ilk senaryosunda beri sende hep bir müzikal film isteği vardı. Hatta, üçüncü senaryoya bu nedenle saz çalan âşık bir kadın koymuştuk. Âşık kadın sürekli durtınıa göre şiirler, şarkılar söylüyordu.. Film neredeyse bir müzikal olarak tasarlanmıştı. Âşık kadını kaldırdık ama filmde müzik ve sözler çok önemli. tstediğin müzik duygusuna, tadına ulaşabildin mi? Evet başından beri bu istek bende vardı. O yüzden bu filmde çok müzik kullandım. Şarki sözlcrini öncmsedim. Bir çeşit I ıght müzikal yaptım. Ama içimdeki müzikal duygusu sönmedi, aksine bu filmin müziklerini yaparken o kadar zevk aldım ki, yeni projem herhalde müzikal bir film olacak. Bence eğlendin. Filmde Aşkın'ın müziği ve sözleri kadar dikkat çeken başka bir nokta da seslerin ve efektin hiçbir Türk filminde olmadığı kadar açık ve anlaşılır olması. Bu çok önemli çünkü sesli çekilen pek çok Türk filminde sesler anlaşılmıyor. Bunu nasıl hallettin? Tabii. Bu konuda bir sihirbaz var: Boris. Bulgar bir ses uzmanı ve her şey. Sadece çekimde çalışmadı, daha sonra miksaj ve efekt işleri için laboratuvara da gırdi. Boris'le çalışmak benim en büyük şanslarımdan biriydi. Film bütün Türkiye'de yetmiş sinemada birden gösterime girdi. Cesaret edip seyirciyle birlikte filmi izledin mi? Izledim. Kendimi sevdim, iyi hissettim. Seyircinin filme sugibi katıldığını gördüm. Tek amacım vardı, bu filmi iyi bitirmek. Sanırım bu amacıma da ulaştım. Biliyorsun Balalayka için aylarca para aradım. Sonunda yapımcı Erol Avcı bu filme inandı, sahip çıkU ve tüm olanaklannı filme akıttı. Bu özellikle övgüye değcr bir durum. Türkiye'nin böyle yapımcılara ihtiyacı var. Filme inanan ve film için hiçbir şeyi esirgemeyen yapımcılara. Ve seyirciye. Aynca filme inanan vc ona çeşıtli olanaklar sunan Efes Pilsen'e, Hürriyet gazetesine ve öger Tours'a ve tüm dostlara teşekkür cdiyorum. Geçenlerde Avrupa Filmleri Festivali nedeniyle gittiğim Bursa'da eski eleştirmen yeni araştırmacı Burçak Evrcn'le birlikteydim. "Sinema eleştirisi ya/ılmıyor artık" diye yakındık, "yenilerin birçoğu filmleri okumak için çaba göstermiyor" sonucuna vardık. Sence bu alanda durum nedir? Eskilerbaşkaydı tabii. Farkı biryerlerden geliyorlardı. Her şeye daha farklı bakmaya, 11 ama seyircinin her zaman içten biryanı vardır. Onu yürekten yakaladınız mı, bildiği popüler kotları unutur. Aynca sen dc bilirsin, bu filmi çözmek de hem yaşam hem bılgı zengini olmakla mümkün. Yenilerin okumaları farklı, duyguları farklı. Ve eskiler kadar seyirci üstünde etkili değiller. Seyirci onlan aşıp geçmiş durumda. Bence yazarlar, ressamlar, şairler, mimarlar, işadamlanfilmlcr için yazmalılar. Ben gerçekten onlann sözlerini merak ediyorum. Bir şairin Balalayka ile ilgili sözlerini önemsiyorum, bir ressamın da. Sonuçta aynı çilelerden geçip yüreğımizı herkese açıyoruz. Bunu en iyi yaratıcılann anladığını düşünüyorum. Birdeönyargısızseyircinin. Şairier dedin de aklıma geldi. Balalayka ne dersen de, en çok şiire yakın. Bunun için çekimlerde neyi gözettin, neydi seni peşinde sürükleyen? Elimdeki imkânlar gerçekten Türk sinemasındaki imkânlann birkaç misliydi. On birhaftalık birçekim zamanı vardı. Hertürlü görsel cambazlığı deneyebilirdim. Bundan özellikle kaçmdım. Filmin yoğunlaştınlmış birduygular ırmağı olmasını istedim. Kameraoyunculannyüreğinielegeçirsin istedim. Bu konuda acımasızdım. Kamerayı onlann içlerine soktum ve seyirciyi iç dünyanın zenginliğiyle baş başa bırakmak istedim. Kendi yorumlanmdan özellikle kaçtım. Peki herkesin sorduğu bir soru, tabut neyi simgeliyordu? Herkesin ulaşmak istediği aşkı. ölüp giden geçmişin güzel günlerini. Gal iba her şeyi. Ve o parçalanıp sularla birlikte yok oldu gitti. Balalayka, yeni bir yaşam kurabilmek için bir ülkeden başka bir ülkeye yapılan göç, satılan bedenler ve yıkılıp giden hayallerle yüzyılımızın bir tarifi gibi. Peki sen Balalayka filmini kısaca nasıl tarif ederdin? Saflık, derdim. Saflık ve bir dünya hali derdim. tlerdcyeniprojelerdebuluşmaküzere, teşekkür ederim. Yeni projelerde. ^ 3 Temmuz 'da yitirdiğimiz Kemal SunaL.. »a Ali Özgentürk: En saf halimizdir kadınhk ve bu onlann filmi. Aşk bir cins delil iktir. Ve kadınlar bu deliliği hiç korkmadan yaşamayı seçerler. Kararlı bir biçimde... Balalayka'da kadınlara yaslandım. çözmeyeçalışıyorlardı. Yenilerfarklı büyüdüler, çabuk vc her şcyi hızla tüketen bir dünyanın içinde büyüdüler. Aynca toplum popülerkotlar üretti ve eleştirmenlerde ister istemez bu kotları benimsediler. Aynca geçmişe nazaran Amerikan sinemasının ülkemizdcki egemcnliği daha fazla arttı. Televizyonu izleyip hıza ve derinsizlik işlere alıştılar. Bütün bunlarseyirci için de söylenebilir Filminyönetmeni Ali özgentürk, senarist Işıl özgentürk'ün sorulanmyamtlarken. (Fotoğraf: SENEM ÖZTÜRK)