Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Caz yoramuyla Âşık Veysel SİNEMtS DOĞAN OYLUM GÖLBAŞI "Benim sadık yarim kara topraktır" Yıllarca Âşık Veysel' in sazından, sözünden dinlediğimiz türküler, yıllar sonra Esin Afşaryorumuylaçıktıkarşımıza. "CazYorumuyla Âşık Veysel" albümünü kimileri bcğendi, kimileri eleştirdi... Kimilerine göre Türk müziği çok sesliyorumlanamazdı... Belki de türkülerinin bu farklı yorumlarına en sıcak yaklaşan Âşık Veysel' in kendisiydi. Esin Afşar, Türkiye'de ve yurtdışında Türk müziğini, Âşık Veysel'i ve son albümünü anlattı. Ruhi Su'yla tanıştıktan sonra Türk müziğini çok sesli olarak yorumlamaya başladınız. Ruhi Su'yla tanışmanız nasıl oldu? Ruhi Su ile tanışmadan önce, Ankara Devlet Konservatuan'nda piyano ve şan eğitimi görüyordum. Klasik batı müziği yapıyordum. Sonra Fantastiksisimlibirmüzikalde oynadım. Bu müzıkal üzerine, şarkı söy lemem icin ısrarlar başladı. O zamanlar Devlet Tiyatrosu'ndaydım, piyanist olarak gırmiştim ama Muhsin Ertuğrul beni tiyatroyaalmıştı. 1968'i 1969'abağlayanyılbaşı gecesi, Bulvar Palas adlı bir kulüpte şarkı söylemeye başladım. Ama işte oradan buradan tngilizce, Fransızca, îtalyanca bir şeyler runda bu kadar zenginlik görmedim. Çünkü söylüyordum, daha kendimi bulmuş değilgenelde ritmler tek düzedir ama bizim müzidim. O sırada Ruhi Su ve tlhan Selçuk ile tağimizde öyle değil. özellikle çok seslıliğe nıştık. Böyle üçlü bir dostluğumuz vardı. elverişli olanları seçerek böyle bir repertuBana," Biraz türkü söylesene sen, niye hep var oluşturdum. Hatta dönemin Dışişleri bunlan söylüyorsun?" derlerdi. Ondan sonBakanı thsan Sabri Çağlayangil, tiyatroya ra Ruhi Su ile kendi müziğimizi, halk müziçokmeraklı birisiydi, beni de tiyatrocu olağimizi çok sesli yaparak çalışmaya başlarak tanımıştı, şarkı söylemeye başladığımı dım. Repertuvanmı ona göre düzenledim ve duyunca "Niye yaptın bunu, para için mi? " bir iki derken folk müziğini çağdaşlaştırarak dedi. Çok şaşırdım ve bozuldum, "Hayeniden hayata geçırmış oldum. yır, cevabım şöyle olsun; gelin ve Türk müziğinde sizi etkileyen beni dinleyin." dedim. O zaman neydi? Ruhi Su'dan öğrendiğim türküAslında gönlümde yatan asleri koymuştum repertuvarıma. lan her zaman klasik batı müBeni dinledikten sonra "Hakziği tabii. Ama halk müziğilısın yanılmışım." dedi. Parmizin bu kadar zengin oldulamenterlerle birlikte Macağunu ancak Ruhi Su'yla taristan'a gitmemi önerdi ve nıştıktan sonra fark edebilbana "Diplomatik Sanatçı" dim. Paris'te ilk uzunçalaunvanını verdi. Ondan sonnm çıktığı zaman bana, türı a da dünyanın her tarafına külerimin çevirisini yapan girmeye başladım. Yani bitürkologbirhanım, "Hiçbir zim müziğimıze "tu kaka" Fransız şansosunda bu kadememek lazım. Bazı gençdar ilginç, bu kadar güzel ler öyle görüyor. Son zamansözleryok" demişti. Gerçeklarda yavaş yavaş kendi müziten de bizim türkü sözlerimiz ğimize dönüş başladı ama bu da hiç yabana atılır şeyler değil. yozlaştınlarak yapıhyor. Halk müziğimiz hem melodik Yurtdışındaki çalışmalarınızın açıdan hem de ritm açısından son çok ilgi gördüğünü biliyoruz. Sizce derece zengin, bunun da kıymetini bilmemiz lazım. Hiçbir ülkenin folklo Âşık Veysel builgininnedeninedir? Fransa'daherkesinbildiğibirtekyervar, o da Olimpia Zenit. Aman efendim olay oluyor, bilmem kim hanım oraya çıkmış. Hiç umurlannda değil kimmiş, neymiş, bastınyorsun parayı, çıkıyorsun. Ama Theatre De La Ville, oraya müzik otoritelerinin seçtiği kişiler çıkabiliyor. Fransa'da La Toneye Tiyatrosu'nda bir hafta süreyle konser verdim. O sırada Tiyatro De La Ville'den müzik otoritesi bir Fransız, beni izleyip " Bu kadmın yeriDeLa Ville" demiş. 1986'da beni Tiyatro De La Ville'e çıkardı. Eğer yurtdışında bir şeyler yapabildiysem, bunun nedeni kendi müziğimizi, halk müziğimizi onlara tanıtmamdır. Çünkü ilginç geliyor insanlara. Sen dünyanın en güzel sesıne de sahıp olsan, kalkıp Fransıza Fransız şansonu söylersen "Banane"der. Eğer bir şarkıcı yurtdışına açılmak istiyorsa, kendi ülkesinin ezgılerinden bir şeyler taşıması, bir yenilik getirmesi gerekiyor. Aksi halde herkes müzik yapıyor... Bizim popçular da yurtdışındabir şeyler yapıyorlar ama Türklere mi hitap ediyorlar, ne yapıyorlar bilmıyorum... Avrupa 'da da yozlaşma var. Her yerde bir yozluk yaşanıyor ama bizde bu biraz daha ağır yaşanıyorgaliba. Yurtdışında Türk halk ezgileriyle ilgi gördünüz, Türk halk müziği kendi topraklannda aynı değeri bulabiliyor mu? Yurtdışındaki izleyicimyabancı ağrrlık