Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGİ "lki Kadın "da Iranlı kadın yönetmen Tahmineh Milani, kadına şiddet uygulayan bir toplumdan kesitler sunuyor... Kadın gözüyle u yıl üçüncüsü yapılan Ankara "Uçan Süpürge Kadın Filmleri '$£ Festivali", sinemaseverlerin ilgi•?&* sızkalamayacağıönemlibirprogram sunuyor. Avrupa'dan Ortadoğu'ya, Amerika'dan Çin'e birçokyörenin kadın sinemacılan, birbirinden ilginç çalışmalanyla izleyicinin karşısında olacak. Dilerseniz, çoğu egemen sinema anlayışının dışında, içtcn ve özgün filmlerden oluşanbu seçmeye hep birlikte bir göz atahm. Kadınlık sorunlannı ve kadınerkek ilişkilerini inceleyenbufilmlerarasında, komşu Iranlı kadın yönetmenlerin yapıtlan dikkat çekiyor. tran'da son on yıldır belli bir gelişme yaşayan bir sinema hareketininolduğubiliniyor. tranlı kadın yönetmenlerden Tahmineh Milani ve Rakhsan Bani Etemad, filmleriyle ilgi çeken yönetmenlerden ikisi. BaniEtemad, Ankara'daki festıvale "Mavı Yaşmaklı" (Rusari Abı, 1995) ve "MayısKadını" (BanooYe Ordibesht, 1998)adhçalışmalarıylakatılacak. "Mavı Yaşmaklı", sonunda sevginin üstün geldiği dokunaklı bir öykü anlatıyor. Orta yaşlı, dul bir salça üretıcisi, kendi çalışanlan arasındakı yoksul bir kıza âşık olur. Ancak baskıcı ve yasaklayıcı geleneklerin hüküm sürdüğü bir toplumda mutluluğu yakalamak kolay değildir. BaniEtemad "MayısKadını" (1998)adlı filminde, yine insanın kendini gerçekleştirmesiniönleyenbaskıveyasaklarlakuşaülmışbireyikonualmış. Yönetmen lrantoplumuna bu kez aydın bir kadının gözüyle bakıyor. 40 yaşlanndaki belgesel filmci dul bir kadın, yaşadığı toplumla bir hesaplaşmaya gırer ve kendıne bir yol çizmeye çalışır. 1960 Tebrizlran doğumlu Tahmineh Milani "tki Kadın" (DoZan, 1999)adlıçalışmasıylahayli ilgi toplamıştı. Milani filminde lran'daki molla yönetiminin ilk yıllannda, mımarlık öğrencısı ıki kızın sıkıntıh yetişkinlik sürecini anlatırken, bir yandan da kadına baskı yapan ve şiddet uygulayan bir toplumdan kesitler sunuyor. Festivalde ağırhğını hissettıren ülkelerden biri de Polonya. Güçlü bir sinema geleneği olan bu ülkeden Barbara SassZdort ve Dorota Kedzierzavvska'nın filmleri izlenebilecek. SassZdort (1936) 1950'liyıllardanberi sinemanın içinde olan, tanınmış bir kadın "Mayıs Kadını"nınyönetmeniRakshan BaniEtemad. Mayıs Kadını The May Lady. yönetmen. Başta Andrzej Wajda olmak üzere, birçok yönetmene asistanlık ederek deneyim kazanmış. "Günaha Davet" adıyla sunulan 1995 yapımı "Pokuszenie", 2. Dünya Savaşı ertesi Polonya'smda, siyasal mahkumlann konulduğu hapishanede yaşanan dramatik olaylan anlatıyor. Güvenlik güçleri, tutuklu bir rahibi mahkum etmek için, genç ve güzel bir rahibeyi kullanmaya karar verir. Genç kızı, rahiple yakınlık kurmaya zorlarlar. Rahibe, adamı önceden tanımaktadır. Aralanndabirgönülilişkisı gelişir. Cinsel istekleri ve inançlan arasında sıkışıp kalan bu iki insan bunalıma girecektır. Güvenlik güçleri ıse tek bir konuy la, rahibin mahkum ettirilmesıyle ilgilidir. Rahip ve rahibenın duygulannı, ınançlannı buyolda sonuna dek kul lanmaktan çekinmezler. Barbara SassZdort'un 1999 yapımı "Ilaç Gibi" (Like a Drug) filminin ana karaktcri yinc bir genç kadın. Cinsel uyanış, kadınlık sorunlan ve kadınerkek ilişkisi temalan işlenıyor Dığer Polonyah, Dorota Kedzıerzavvski'nın (1957) üç filmini izleme olanağı var. Bunlar sırasıy la " Şeytanlar, Şeytanlar" (Diably, 1991), "Kargalar" (Wrony, 1994) ve "Hiçbır Şey" (Nie, 1998). 1960'lar Polonya 'sındageçen"Şeytanlar, Şeytanlar" 13 yaşındaki bir kızın cinsel uyanışını anlatıyor. Mala, evlenmemiş annesiyle sıkıcı bir hayat sürmektedir. Kendi yaşlannda bir erkek arkadaşı vardır. BirÇingeneobası,köyünyakınlanna kamp kurunca, her şey birden değişir. Köylülerin gözünde Çingeneler birer şeytandır. Oysa Mala onlan sevimli ve çekici bulmaktadır. Sonunda köylülerÇıngene obasına saldırmaya karar verir... Kedzıerzawska "Wrony / Kargalar"da, ana karakter olarak 10 yaşlannda, çclimsiz bir kız çocuğunu almış. Kuş taklıdı y aptığı için "karga" lakabıtakılan kızın, tıpkıBresson'un "Mouchete"i (1966) gibi yalnız ve mutsuz bir hay atı vardır. Karga, küçük bir çocuğu kaçırarak bir gün boyunca onunla oynar, annelik etmeye, beslemeye çalışır. Akşam çocuğu aldığı yere bıraktıktan sonra ise, bu sevgiyi annesinden bekler, ama... Polonyah yönetmen "Hiçbır Şey"de (1998) ise, üç çocuk annesi bir kadının içine düştüğüaçmazlan anlatıyor. Kadın, yenıden hamile kalınca, bunu gizlemeye çalışır. Kocasından çekinmektedir. Ancak, gün geçtikçe bunu saklamakta güçlük çeker ve durumu zorlaşmaya başlar. Kan koca, bir çıkış yolu olduğunu sonunda anlar, ama artık çok geçtir... Avusturyalı kadın yönetmen Barbara Albert (1970), festivalde " Kuzey Varoşlan " adıyla gösterilecek olan "Nordrand" (1999) adl ı fi lminde Yugoslavy a' nın parçalanması ertesinde ortaya çıkan sorunlara eğilmiş. 1995 Viyanası'nda bir çıkış yolu bulmaya çalışan beş mülteci kızın öyküsü aracılığıyla işleniyor. Gençler, birbirlerine destek olup, yeni bir hayat için güç kazanmaya çahşırlar. Almanya'nın kendine özgü kadın yönetmenlerinden Ulrike Ottinger'in "Moğolistanlı Jan Dark" (Johanna d' Arc of Mongolia, 1988 /1989) adlı filmi, çoğu çalışmatan gibi değişiktepkileralmıştı. Ottinger, Moğol aşiretlerinden hayatı öğrenen 7 Batılı kadının öyküsünü anlatırken özgün olmaya, antropolojikbirbelgesel drama gerçekleştirmeye çalışmış. 165 dakika uzunlugunda, ilginç bir deneme. "SürgünŞangay" adıyla gösterilecek 'Exil Shanghai, 1997) ise çok başanlı bir belgesel. Ottinger, 1930ve 1940'lardaŞangay'a sürgün edilen Alman, Avusturya ve Rus Yahudilerinın tanıklığıy la çok yönlü ve zengin kültürel yaşamlarını, Kalifornıya'ya göç etmelerine dek izlıyor. 6 kışinin öyküsü hemen hemen aynı. Ancak, her anlatışla bu öyküye eklenen bir başka renk, bir başka zenginlik fılme ilginçlik kazandınyor.