07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 MAYIS 2000. SAYI737 ci olup zamanı geldiğinde yerini başka duygulara bıraksa da insanoğlu çoğunlukla bunun bilincinde değil ve bu yüzden çoğu zaman aslında yerini çoktan mutluluğa ya da zevke bırakmış ıstıraplarına sıkı sıkı bağlandıklan için acı çekmeye uzun bir süre devam ediyorlar. Bunu fark eden Buddha, birinci Yüce Gerçek olan ıstırabı tanımladıktan sonra, bunun nedeninı araştırmamız gerektiğini söyler. Bu, ikinci Yüce Gerçektir. Üçüncü Yüce Gerçek ise, ıstırabınyokedilebileceğidir. Dördüncü de, bize ıstırabı yok etme yöntemini açıklar. Bunu yok etme yöntemi, Sekız Basamaklı Yüce Yol ve meditasyondur. Buddha, ıstıraplanmızın nedenini şu nedensellik çemberiyle açıklar: 1) Yanılgıdan doğan yanlış düşünceler 2) Yanlış düşüncelenn bızde oluşturduğu güdülenme ve eğilimler 3) Buradan oluşan bilinç 4) Bilincin, ben ile ben olmayanı ayırt etmesi, öznenesne ıkıliğı, 5) Altı duyu alanının gelişmesi 6) Altı duyu alanı sayesinde duyularla nesnelerin karşı karşıya gelmesi 7) Bu karşılaşmadan hoşlanma, hoşlanmama gıbi pozitif ve negatif duygulann oluşması 8) Bu duygulann istek ve tutkulara dönüşmesi 9) İstek ve tutkulann bağımlılık ve tutsakhğa yol açması 10) Bundan oluşuma bağımhlığınortayaçıkması 1 l)Oluşumun doğuşa, 12)Doğuşunsa,yenidenihtiyarlık ve ölüme, yani ıstıraba yol açması. Bize sıkı bir vejetaryen diyeti uyguladılar; sabah kahvaltımız ya koyu bir sebze çorbası ya da haşlanmış pirinç üzerine yağda tuzla kızarmış,fisnkve ıspanağa benzeryeşil bir otsu sebze. öğlen yemeklerimiz daha çeşitliydi.Heröğlen.mutlakaikiçeşit sebze yemeği ve kahverengi pilav. En büyük sıkıntı, yemeklerin gözlerimizi yaşartacak denli acı olmasıydı. Bilmeyenleri uyarayım; Tay mutfağı çok acı ve baharatlı yemeklerle dolu. Yemeğimızi Budistrahipler gibi bir çanaktan yiyip, ardından kullandığımız metal tas, kaşık ve bardağı yıkıyorduk. Akşamyemekyoktu. Sadecebirbardakçay ya da sütlü kakao ve muz vardı. Kahvaltıdan ve yemekten önce herkesin yerine oturmasını bekleyip, topluca yediğimiz yemeği, güzelleştirmek, annmak, şişmanlamak ya da başka bir amaç için değil, sadece yaşamımızı sürdürmek için yediğitnizı dile getiren bir dua okuyorduk. Kahvaltıdan sonra, herkes yemek salonunu, tuvaletleri ya da meditasyon salonunu temizlemek, sulan doldurmak, çanlan çalmak ve bahçeyi süpürmek gibi işlerden seçtiği işi yapmaya koyuluyordu. Ben, her gün meditasyon yaptığımız salonun yerini süpürdüm. Bu bedensel iş, hem eğitimin bir parçası hem de ışlerin yürümesıne bir katkıydı. 19 "kadınlar hamamı"na dönüyordu. Burada öğrendiğim en önemli şeylerden biri de mutluluğun tanımıydı. Herkesin kafa yorduğu ve peşmden koştuğu şu mutluluk üçeaynlıyordu: 1) Duyulara bağh olan mutluluk, yani dokunma, tat alma, duyma, koklama, görme sonucu deneylenen mutluluk. tnsanlann çoğunun erişmek üzere peşıne düştüğü bu mutluluk en alt düzeydeki mutluluğu oluşturuyor. 2) Biçimsel mutluluk; bu birbasamak daha üst düzeyde. Sanat biçimleri ve doğadan alınan haz ve mutluluk. 3) Biçimsel olmayan mutluluk; meditasyon yardımıyla ulaşılan zihin ve beden durumundan alınan mutluluk. Dokuzuncu günün akşamı da oryantasyon gününün akşamı kadar heyecanlı idi. Ertesi günün son gün olduğunu bilmek hem sevindıricıhemdeüzücüydü. Buprogramı kendimce başanyla tamamlayabıldiğim ve sonuna dek pes etmediğim için mutluydum. Taptuk Emre' nin tekkesine, kık yıl odun taşıyıp erdığınin bile farkına varmayan Yunus kadar olmasam da, olma yolunda ilk adınu atmışhissettim. Manastırdaki on günlük programın içinde meditasyon dayer ahyor... Son gün Onuncu gün, kahvaltıdan sonra tahtadaki programın değışmış olduğunu gördüm. öğlen yemeğinden sonra bizleri onar kişilik gruplara ayırmışlar ve bu gruplarda neler yapmamızı istediklerini belirlemişlerdi. Böylece konuşma yasağtmız saat ikide sona erecekti. Toplanma zamanımız geldiğinde herkes gruplanyla toplanma yerinde buluştu. Herkes bu on gün içinde neler yaşadığını, neyi zor bulup, neyi bulmadığını, kendince yapabileceği eleştiri ve önerileri belirtipbunlarıaramızdaseçeceğimizbirsözcü aracıhğıyla, akşam meditasyon salonunda yapılacaktoplantıdadığer gruplara aktaracaktık. Bu değerlendirme toplantısında herkes benzer sorunlaryaşamışolduğundanadeta mutlu oldu. Sonuçta çoğumuz böyle bir programa ilk defa kaülmıştık, sessızlığimiz bozuldugunda yaşadıklanmızı paylaşmak ihtiyacındaydık. " Sessizliğim bozuldu./ Anlat dedilerneler yaşadın,/ neler yaşadın sana yarattığımız/busessizlikte.../Durdum... Artık konuşmasam da/ olurdu./ Anlatmasam da./ Sessizlik içinde kendime türlü/ sesler, renkler bulmuştum./ Konuşmaya artık gerek yoktu./ Adımlanm, kapanıp açılan kapım/ taş beton üzerinde kayan sandalyem/ yemek tasıma değen kaşığım/ bedenime döktügüm su da/ sessizdi./ Ama doğa ne kadar çok sesliydi./ Kuşlar günün her saatinde/ farklı ötüyorlardı. Kurbağalar/ doğanın doğuştan şarkıcılanydılar./ Çekirgeler arka bacaklannı/ haşırdatıyorlardı./ Yağmur zaman zaman/ dehşete düşürücü sesler çıkartıyordu./ Sessizliğim bozuldu ve anlattım./ îçimdeki seslen, sessızliklen/ ışığı, ütremeleri.JZorolduvedalaşmak/ Sessizliğe sessizce elveda demek./ Sessizliğim bitti./Doğanın sesınc ağıt,/ sessizliğımin bitişine ağıt./ Iç sesimın yükselmesine merhaba." Suan Mokhe manastm cennetgibi biryerdi.» na yeniden ilham ve güven verdi. Hâlâ doğru yolda olduğumu, yaşadığım şeylerin doğal bocalamalar olduğunu ve zıhin berraklaşmasının zaman aldığını öğrendim. tçim rahatlamış bir şekilde meditasyon salonuna döndüğüm için, o öğleden sonraki meditasyonum çok verimli geçti. Dördüncü gün öğleden sonra hiç aralıksız bir saat 45 dk. oturduktan sonra çok derinleştiğimi hissedip, artık zihnimin berraklığa kavuştuğundan emin olmuştum. Birinci basamağı, ben ancak 4 günde atlayabilmiştim. Aynca bu gün bize deneyleyeceğımızi söyledikleri metafızik hissedişleri de yaşamaya başladım. Artık doğru yolda olduğumdan emindim. Bundan sonrası tamamıyla kişisel çalışmama ve sabırla bu çalışmayı tekrar etmemekalıyordu. On gün boyunca hiç konuşmamak beni fazla rahatsız etmedi, beni rahatsız eden belli bir alanda sınırlı kalmak oldu. Sekizinci gün, en zor günüm oldu. Neredeyse pes edecektim ama, artık sonuna geldim, iki gün daha dayanmalıyım, telkinleriyle kendimi iknaettim. Akşamlan çay saatinden sonra, dışanda ağaçlar arasındak i sıcak su havuzunda banyo yapmak apayn bir keyifti. Havuz aynen Zorluklarla mücadele edertıon... Ilküç gün meditasyon seanslannda epey zorlandım. Zıhnimı bir türlü sakınleştıremiyor ve gözümün önünde beliren bir sürü imajlacebelleşiyordum.Bubeniöyleyordu ki artık meditasyon tekniğini doğruuygulayıp uy gulamadığım konusunda umutsuzluğakapılmıştım. Programa göre, ilk iki günden sonra benim gibi böyle umutsuzluğa kapılanlann duygu ve düşüncelerini programın sağlıklı yürümesinden sorumlu kişilerden biriyle paylaşmasına izin verihnişti. Bu görüşmeler her gün öğleden sonra üç ile beş arası 15 dakıkayı geçmemek şartıyla yapılabiliyordu. Ben, bizlere her gün sırayla dhamma konuşması yapan, meditasyon eğitimi veren bu dokuz kişiden görüşmek için Ajahn Bho'yuseçtim. Ajahn Bho ile on dakikahk görüşmem ba Evet, böylece benim için yaşamımın en önemli deneyimlerinden biri bitmiş oldu. Manastırdan aynlmadan önce Ajahn Bho'dan bu deneyimimi Türkiye halkıyla paylaşmak vebügivermeküzereizınaldım. Kendisibana "Türkiye'denpekfazladostu ağırlamıyoruz, kapımız herkese açık " mesajını verdi.^ "Sessiz Inziva "ya yüze yakın kişi başvurmuş, 92 kişi sonuca ulaşmıştu.. ketvanoğlu hotmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle