Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 P» değiyordu. Anılargünışığınagülümsediler. Nekadargençtiler! Ercümend Kalmık'la henüz üç yıllık evliydiler. Diğerleri kimdi sahi? Mehmet Ali Aybar, Oktay Rifat, Bülent Cimcoz.. Bırisi daha vardı, kimdi? Hatırlamıyorduşimdi... tlkbahann o yazı aratmayan güneşi miydi, giysilerini sınlsıklam eden; yoksa, II. Dünya Savaşı'nınParis'ınodevasacaddelerini.kalabalık kahvelerini bir anda ıssızlaştınp, hayalet şehrebüründüren, bombalann, sirenlerin aralıksız işitildığı vahşetten, apar topar karaborsadan edindikleri bisikletlcrine atlayıp Tours'a doğru kaçarken, yolda durup dinlenmeden sürekli pedal çevirişlerinin sonucu muydu bu ter boşalması? Artık ne önemi vardı ki, Paris 1939'lann başında binbir hayal ve ümitle gelip, aradıklan her şeyi bulduİdan Paris değildi artık! Terden sınlsıklam olmuştu geceliği... Hülya, özenle geceliğini değiştirdi annesinin... Birkaç ay Fransa'nm guneyinde çeşitli yerlerde kaldıktan sonra savaşın vahşetine direnemedi Kalmık'lar. tstanbul'a döndüler. Sonra Ankaragünleri. Hülya'nındoğumuyla gelen tnutlu günler, Sonra Istanbul'da Moda 'da Mektep Sokağı... Emel Kalmık' ın kiracısı olduklan ev sahibınin oğluyla hiç beklenmeyen aşkmacerası. Aynlık.. O aynlıkla durup dinlenmeden Ercümend Kalmık'ın iyice kendini resme vermesi... ÎTÜ'nün MimarlıkBölümü'ndeöğretimüyeliğiyıllan... Kısa süren aşklar, sevgililer, kadınlann bitmek bilmeyen ilgisi.. Kızı Avusturya Lisesi'nde yanlı okurken yapılan yurtdışı gezileri, Amerika'da sergiler, Berlin'e öğretim üyesi olarak davet edilmesi, deniz, tekneler, balığa gitmeler... O çok sevdiği Sedef Adası'ndaki muhteşem manzaralı evi... Hiç yanından eksik etmediği piposu... Sonra Ayşe'yle karşılaşması, Ayşe'nin aralanndaki yaş farkına rağmen, onu doludizgin bır aşkla sevmesi.bağhlığı... Dokuzyıl süren bırilişkinin sonunda, evlılığe adım atış. Ayşe Adakan'ın 1969 yıhnda Kalmık soyadını alması. 1970 yıhnda Güzel Sanatlar Akademisi 'nde Temel Sanat Kürsüsü'nü açışı. Ayşe Adakan'laancak iki yıl sürebildi evhlikleri... Dolu dolu geçen belki de en mutlu olduğu yülar. 21 Şubat 1971 yıhnda sessizce aynltı bu dunyadan... Ayşe Kalmık'ın acısı büyüktü. O acıyı biraz olsun azaltacak bir şey vardı. Onun müzesini kurmak. Varhklı bir kadındı Ayşe Kalmık. BütunvannıyoğunuGümüşsuyu'nda bulduğutarihibirevirestoreederekbirmüze kurmak ve genç sanatçılara kucak açacak bir sergi alanı yaratmak için harcadı. Bu sergileri finanse edecek Ercümend Kalmık Vakfi'nılcurdularHülya'ylabirlikte...Ayşe Kalmık da hiç beklenmedik bir anda onun ardından bu dünyaya veda etti. Hülya Kalmık'la yıl larboyu oturduğu, birbirinden güzel resimlerini yaptıği Kalmık'ın Sedef Adası 'ndaki evindeyiz birlikte. Kayrak taşıyla döşenmiş duvar, boydan boya onun deniziyle boyanmış, bitişiğinde bir şövalcde güneşinturuncukırmızılığındasalınan tekneler, kayıklar... 1950'lerinmobılyalan aynen korunmuş, pıpolan, traş takımlan... Sankibirazdanbalıktandönecekmişgibi... Fotoğraflan, albümleri kanştırıyoruz birlikte. Emel'le Ayşe'nin fotoğraflan geliyor önüme... Bir aşkın iki boyutu olarak çıkıyorlar karşıma. Sonra Hülya'nın gözlerinc bakıyorum. Gözleri ışıl ışıl.."Değermiydi?" diye sormuş muydu annesıne. Bilmiyorum. Ben de sormayacağım. Çünkü bilıyorum ki, "Değer miydi?" sorusuna en iyı yanıtı yine "hayat" veriyor.. ne dersmız!.. ^ Kaynak: Ercümend Kalmık, Sıtkı Erinç, Halk Bankası Yayınları Hayaletlerin peşinde Cate Blanchett'i, "Elizabeth" filmindeki rolüyle tanıyoruz. Blanchett şimdi yine sinemalanmızda, filmin adı "Yetenekli Bay Ripley". Küçük yaşta yitirdiği babasının ardından hayaletlere sığınan Cate, "Onu CIA'nın götürdüğünden adım gibi emindim" diyor.