Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 ARALIK 2000. SAY1 770 bilir, ancak gördüğüm kadarıy la bu ailede fazlasıyla var. Zira söyleşi yapma isteğimizi Hoca'ya ilettiğimizde önce sizden izin almamız gerektiğini söyledi. Serap G. Aksoy: Yok canım. Her şeye ortak karar venyoruz. Serap Hanım, baleden geldiniz, ardından tiyatro, sinema ve "Alkışlar" adlı kültürsanat programına imzanızı attınız. Birçok dalda faaliyet gösteriyorsunuz ancak herhalde çok seçicisiniz ki az film, az oy un var ve hepsi uzun süren çalışmaların ürünü. Bu sizin tercihiniz mi? Serap G.Aksoy: Hepsinden biraz biraz değil aslında. Dansçılık yıllarım biterbıtmez sinema ile buluştum. Sinemadan çok talep gördüm. Ancak bir süre yurtdışında yaşamış olmanın, biraz dünya sinemasını tanımış olmanın getirdıği seçkinci bir yanım var. Onun içın çok kolay öy le her şeye "evet" diyemedim. Aslında oyunculuğu çok seviyorum. ölene kadar da oyunculuk yapmak ıstiyorum. Bütün duygu potansiyelimi aktaracağım tek alan o. Ancak sinema yapmak her zamanmümkündeğıl. Zaten Türkiye 'de çok az film yapılıyor. Türk sineması büyük zorluklar içınde ve bıreysel çabalarla ayakta duruyor. Onun ıçin de sık film çekmekzorbiriş.Onedenle bir şeyler yapmam gerek diye düşündüm, Devlet Opera ve Balesi 'nde çalıştığım içın bir müzikal teklif etmişlerdi, beş y ıl onu büyük bir zevkle oynadım. Kapalı gişe oynarken kaldınldı. Ama daha önce televızyondan teklif aldım. 'Ne yapabilirim' diye düşündüm. Bir kültürsanat programı yapmam gerektiğine inandım. Çünkü o zamanlar hiç yoktü, sadecc TRT'de vardı. "Alkışlar"a başladım. Aşağı yukarı altı yıl oldu. Tam 180 programyaptık. Çok kanal değişmesine ve yayın saatiyle sürekli oynanmasına rağmen hâlâ aranan ve beğenilen bir program... Serap G. Aksoy: Evet, üç kanal değişti. Şu an TV 8 'de sürüyor. insanlan sanat olaylanndan haberdar etmck, onlarda dans, tiyatro, sinema, müzik duygusu çağnştırmak, gençleri özendirmek gibi birmisyon Serap Aksoy'un Aydın Güven Gürkan'da bıraktığı llk Izlenlm "Güzol kadın, llgl çeklcl" olmuştu, Gürkan Ise Aksoy Içln "güvenlllr polltlkacı"ydı. Sonra evlendller; farklılıklanyla kavga etmeyl, farklılıklarına gülmeyi öğrendller... Aynı fllmde ağladılar. İsteklerl aynıydı; blrl sanatta, diğerl polltlkada, samimlyet ve dürüstlükten ayrılmayacaktı... edindim. Ve bunu çok uzun yıllar da sürdürmeyı düşünüyorum. Bir sürü kanal var ama hâlâ kültürsanat programı çok az, hâlâ önemsenmıyor, hâlâ iyi saatlerde yayımlanmıyor. O nedenle bu inadı sürdüreceğim." Sadece mutluluk değil ödüller de veriyor. Serap G.Aksoy: Evet dört tane de ödül aldım. Kültürsanat programı yapıp da ödül almak TRT 'den sonra herhalde sadece bana nasipoldu. Sinemada çok az çalışmaya imza atmanıza karşın bu dalda da ödül aldınız... Serap G.Aksoy: Sinemada 78 tane film yaptım. TRT'yeçektiğim dizıler var. Birtane uluslararası, iki tane de ulusal ödül aldım. Baledekı rollcnmden de çok mutlu oldum. Çok güzel projelerdi. Hoca ile sık sık sinemaya, tiyatroya gidiyorsunuz herhalde... Aydın G.Gürkan: Tiyatro daha ikinçil planda kalıyor. Çok iyi tiyatro eseri bulmak zor. Modern tiyatroyu Türkiye o kadar benimsemedi. Klasik tiyatroda da iyi oyun bulmakta zorlanıyoruz. Konser, bale, sinema daha çok ilgimizi çekiyor. SerapG. Aksoy: Banamüthişarkadaşhk ediyor, sanat olaylanndaçok iyi birpartnerim oldu. Büyük bir coşkuyla, ilgiyle izliyoruz. Bazanokadaretkileniyorki/'Birkere daha gidelım" dediği çok oluyor. Bütün coşkularımızı paylaşıyoruz; o müthiş bir şey. Geçen gün bir filme gittik ben bir saat ağladım. Inanılmaz bir şey o kadar etkilendimki... Aydın G. Gürkan: Bari filmin adını da söyle. Serap G.Aksoy: Ah evet, filmin adı "Karanlıkta Dans". Herkese tavsiye ederim. Son on yılda gördüğüm en iyi film diyebilirim. Bence politik filmin benzersiz güzelliktebirörneğı... Siz film çıkışında ağlarken partneriniz desizeeşlikettimi? Serap G. Aksoy: Aa nasıl? Göz bebeklerinden anladım ki o da müthiş etkilenmiş.Onun gözyaşlan belki içine aktı ama aynı duyarlılığı paylaştı benimle. Aydın G.Gürkan: Yoodışınadaaktı. Salonda ben de ağladım. Bence bu film, film olmaktan çok öte bir şey, bir "insanlık senfonisı" diyorum. Enderçekilebilecek, güzel bir film. Hoca, başlangıçta siz, politikaya sanki yolunu şaşırıp girmiş biri gibiydiniz. Klasik politikacı prototipine pek uymuyordunuz. Sonra da politikadaki pratiğinizle şaşırdı insanlar. Diğer politikacıların rüyalarını süsleyen görevlere geldiniz ve hep kendi iradenizle ayrıldınız. Ancak seçmendcki krediniz hâlâ bitmcdi. Kurulması muhtenıel partilerin genel başkan arayışında hep siz akla geldiniz. Bu bir paradoks değil mi? Aydın G. Gürkan: Toplumun banakredı açması son derece anlaşılabilir. Çünkü gerçekten oylannı ve vekâletini aldığım, o olmasa dahi sonsuz bir biçimde bağlı olduğum toplumuma karşı görevlerimi yapabi 1 meyi veya olanaklar bana tanınmışsa, bir güç elde etmişsem bu gücü yalnızca toplumun yaraniçinkullanmayı, çokiçtenlikle benimsedim. Politikabenimiçinbaşkahiçbir anlam ifade etmiyordu ki... Ne ba«" DERGIDEN Merhaba, Kimi günler gazeteler aynı konuyu manşete taşırlar. Böylesi durumlarda öne çıkan havadis çoğu kez kötüdür. Ya bir şiddetya da bir acı duyurulur değişik biçimlerde. Bu hafta boyunca Türkiye 'nin gündemi, cezaevleriydi. Şiddetle sorunların çözülmeyeceğini keşfettiğimiz biryüzyılda yaşıyoruz. Zira insanlar artık temel haklannın farkında. Itiraz ediyorlar, ısrar ediyorlar, protesto ediyorlar. Şiddet ise hiçbirşeyi çözmüyor. Ama cezaevindeki ölüm oruçlarım sonlandırmak için yine çözüm şiddet cephesinde arandı. Devletin otoritesi gitti tetaşı, her tarafi sardı. Tutuklu ve mahkumları içeriye atan zaten devlet otoritesi değil miydi? Ama nedense bu gerçek unutulmuş, mahkumların hal ve gidişi ön plana çıkmıştı. Kendi kurduğu otoriteden hoşnut kalmayan devlet, ölümlerle sonuçlanacağı kuşku götü'rmeyen dev bir operasyona kalkıştı. Zaten hapis olan tutuklu ve mahkumları bir defa daha hizaya getirmek için kan döku'ldü. Cezaevlerinde ölüme yatanların bir hsmı artık yaşamıyor. Yasayanlar iseyanıkya dayaralı. Bu cesetlere bakıp da yahu ne mükemmel iş yapıldı, demek mümkün mü? Direneceğiz derken canlarım yitirenler bu ülkenin çocukları değil mi? Maksat hayat kurtarmak idiyse şayet geride neden bu kadar çok ölü var? ölen gençlerin analarının babalannın yüzüne nasıl bakılacak? Yaşamayanların sorumlusu terör örgütüdür demek kimi ikna edebilir ki? Onların canı devlete emanetti. *** Bu haftaki dergimizin kapağında neşeli bir röportaj var. Aydın Güven Gürkan ile Serap Aksoy sorulanmızı yamthyor. Keyifli biryarım saat geçirmek isteyenlere öneririz. Şiar Yalçın 'ın yazısı elimize geçmediği için bu hafta yine Briç köşesiyok. *** Bugün 24 Aralık. Htristiyan okurlanmızm Noel'i kutlu olsun. CUMHURİYET DERGİ İMTİYAZ SAHİBİ: YEDİ MAYIS HABER AJANSIBASINVEYAYINCILIKAŞADINA BERİN NADİ • SORUMLU MÜDÜR: FİKRETİLKİZ • GÖRSEL YÛNETMEN: AYNUR ÇOLAK • BASK1: ÇAĞDAŞ MATBAACILIK LTD. ŞTİ. • İDARE MERKEZİ: TÜRKOCAĞICAD. NO: 3941CAĞALOĞLU, 34334 İSTANBUL TEL (0212)5120505 •REKLAM: MEDYAC Aydın Güven Gürkan ile Serap Aksoy 'un "ev halleri"... Biri bugün aktif olmasa da politikayt, diğeri sanatı eve taşıyor... KAPAK FOTOĞRAFI: SENEM ÖZTÜRK